GENEL
Daikin Türkiye: İklimlendirme Sektöründe Sürdürülebilirlikte Yeni Bir Dönem
Yayınlandı
1 ay önce-
Yazar:
yapiinsaatdergisi
100 yıllık deneyimiyle Daikin, Sakarya’daki üretim üssünden dünyaya enerji verimli çözümler sunuyor. FUSION 25 stratejisiyle 2050’de sıfır karbon hedefleyen marka, ‘Temiz Hava Elçileri’ ve ‘Sakura Kadın Girişimci’ projeleriyle çevreye ve topluma değer katmaya devam ediyor.
- Öncelikle, markanızın/firmanızın genel yapılanması hakkında bilgi verir misiniz? Hem global ölçekte hem de bölgesel olarak markanızın/firmanızın genel değerlendirmenizi alabilir miyiz? Markanızın sektörünüzdeki konumu hakkında neler söylemek istersiniz?
Daikin olarak 100 yıllık geçmişimizle iklimlendirme sektörünün öncü markası olarak çalışmalarımıza devam ediyoruz. 1924 yılında Japonya’da kurulan Daikin, 2011 yılında Airfel markasını satın alarak Daikin Türkiye’yi kurdu. Günümüzde ulaştığımız nokta da bugün ısıtma, soğutma ve havalandırma alanında Türkiye’nin en geniş ürün gamına sahip şirketiyiz. 4 bölge müdürlüğümüz, yaklaşık 2000 çalışanımız, 500 bayimiz, 500 satış noktamız ve 500’ün üzerindeki yetkili servisimizle Türkiye’nin geniş bir coğrafyasına hizmet veriyoruz. Türkiye’nin yanı sıra Avrupa, Orta doğu, Kuzey Afrika ve CIS ülkelerinde AR-GE, üretim ve lojistik üssü olarak konumlanıyor, ihracat gerçekleştiriyoruz.
Ürünlerimizi bireysel ve endüstriyel sistemler olarak iki kategoriye ayırıyoruz. Bireysel sistemler ürün gamımızda kombiler, klimalar, multi split klimalar, ısı pompaları, kazanlar ve hava temizleme cihazları yer almakta. Endüstriyel sistemler yani mühendislik sistemleri ürün gamımızda ise merkezi sistemler, fancoil, klima santralleri, endüstriyel soğutma ve VRV çözümlerimiz yer almaktadır. Bunların yanı sıra Enerji Verimliliği Danışmanlık (EVD) hizmetlerimizle iklimlendirme sistemlerinin sürdürülebilir işlevselliğini ve verimliliğini artırma konusunda destek sağlayarak, iklimlendirme sektöründeki enerji dönüşümüne katkıda bulunmaktayız.
Sakarya-Hendek’te bulunan üretim tesisimiz, bölgesel bir üretim ve ihracat üssü olarak faaliyet göstermekte. Tesisimizde kombi, klima, kazan, klima santrali, fancoil ve VRV sistemleri gibi geniş bir ürün yelpazesi üretiyor ve ihraç ediyoruz. Gelecek yıllarda da iklimlendirme sektörüne olan katkılarımızı artırarak, hem Türkiye’de hem de globalde sektördeki rolümüzü güçlendirmeye devam edeceğiz.
- Sürdürülebilir bir geleceğin sağlanmasında, üretim süreçlerinin ve ilgili hammadde/tedarik zinciri operasyonlarının tüm dünya ile koordineli bir şekilde yönetilmesi günümüzde çok daha önem arz eden bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla, Sürdürülebilirlik konusunda firmanızın Evrensel Yaklaşımını ve Kurumsal Stratejilerini bizimle paylaşabilir misiniz? Sürdürülebilir Dünya kapsamında özellikle odaklandığınız/hayata geçirdiğiniz Sosyal Sorumluluk Projeniz var mıdır, detaylarını öğrenebilir miyiz?
Daikin olarak doğal kaynakları etkin şekilde kullanmak ve ürünlerimizin çevresel etkisini azaltmak konusunda büyük bir sorumluluk hissediyoruz. Hayata geçirdiğimiz her ürünün çevresel etkilerini düşünüyoruz. Ürün ve hizmetlerimizi de geliştirirken, süreci yönetirken “Daikin Çevre Vizyonumuz” çerçevesinde ilerliyoruz. İşimizin her adımında sürdürülebilirliği merkeze alarak ilerliyoruz ve ürünlerimizi özenle geliştirirken, dünyayı korumak için de çalışıyoruz.
FUSION 25 (F25) stratejimiz doğrultusunda, 2050 yılına kadar iklim değişikliğini tetikleyen en önemli etken olan sera gazı emisyonlarını net sıfıra indirmek ana hedefimiz. 2019 temel yıl olmak üzere, net sera gazı emisyonlarının önlem alınmayan emisyonlara kıyasla 2025 yılında %30 veya daha fazla, 2030 yılında ise %50 veya daha fazla azaltılmasını hedefliyoruz.
Sosyal sorumluluk projelerimizi de bu misyona uygun olarak oluşturuyoruz. 2017 yılında başladığımız “Temiz Hava Elçileri” projemizle 5 ila 12 yaş aralığındaki ilköğretim öğrencilerini temiz hava, kapalı mekanlardaki (evlerimizin, okullarımızın) hava kalitesi ve iklim değişikliği konularında bilinçlendirmeyi amaçlıyoruz. Proje kapsamında bugüne kadar 21 köy okulunda temiz hava sınıfı açtık, 1840 öğrenciye ulaştık. 2025 yılına kadar 3 bin çocuğa ulaşmayı hedefliyoruz. Projemizi Kasım ayında yayına aldığımız “Temiz Hava Elçileri Websitesi” ile destekliyoruz. Çocukların temiz hava ve çevre bilinci kazanmasını sağlayan websitemizle Temiz Hava Elçileri yetişiyoruz.
Bir diğer sosyal sorumluluk projemiz ise “maratHOME”. İstanbul Bilgi Üniversitesi Travma ve Afet Çalışmaları Uygulamalı Ruh Sağlığı Yüksek Lisans Programı Koordinatörü Prof. Dr. Tamer Aker’in iklim krizinin olumsuz etkilerine dikkat çekmek amacıyla hayata geçirdiği MaratHOME projesinin sponsorluğunu üstlendik. Daikin Türkiye olarak bu proje sayesinde, iklim ve çevre konusundaki farkındalığın artmasına katkıda bulunmayı hedefliyoruz. MaratHOME projemiz, dünyanın farklı coğrafyalarında maraton mesafesinde bir dizi koşuyu ve bunun sonucunda elde edilen deneyimlerin bir kitaba dönüştürülmesini kapsıyor. “Sürdürülebilirlik” ifadesinin yalnızca çevre ile değil, toplumsal gelişimle de bağlantılı olduğunu vurgulamak isteriz. Bu doğrultuda, kadınları iş hayatında destekleyen Sakura Kadın Girişimci ve Sakura Kadın Teknisyen sosyal sorumluluk projelerimizle sürdürülebilirlik hedeflerimizi genişletiyoruz.
- Üretimde Sürdürülebilir Stratejiye sahip bir firma olarak, markanıza sağladığı katma değerler neler oldu? Sürdürülebilir marka olarak ürünleriniz müşteri tercihlerinde farkındalık oluşturdu mu? Müşteri tercihlerindeki değişimleri bizlerle paylaşır mısınız?
İklimlendirme sektörünün öncü markalarından biri olarak, sürdürülebilir üretim stratejilerimiz, müşteri güveni, marka itibarı ve sadakati gibi önemli katma değerler sağladı. Doğal kaynakların verimli kullanımı ve çevresel etkimizi azaltmaya yönelik çalışmalarımız, hem tüketiciler hem de sektör genelinde büyük farkındalık yaratmış durumda.
Günümüzde iklim değişikliğinin hayatımızdaki etkilerinin artmasıyla birlikte tüketicilerin sürdürülebilirlik ilkelerine ve sürdürülebilir markalara ilgisinin giderek arttığını gözlemliyoruz. Bu ilgi de markamıza olan talebin düzenli artmasına katkıda bulunuyor. Biz de “Daikin Çevre Vizyonumuz” ve müşterilerimizin talepleri doğrultusunda sürdürülebilirlik alanındaki çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Müşteri odaklı yaklaşımımızın bir yansıması olarak, müşteri deneyimini en iyi yaşatan markaların ödüllendirildiği “Şikayetvar A.C.E. Awards”ta kombi kategorisinde birinci olarak Diamond ödülünü kazandık. The ONE Awards Bütünleşik Pazarlama Ödülleri’nde yılın itibarlısı olarak soğutma kategorisinde birinci seçilirken, ALFA Awards’ta ise üst üste dördüncü kez soğutma kategorisinde müşterilerine en iyi deneyimi sunan marka olarak birincilik ödülüne layık görüldük. Daikin olarak bu ödüllerle, iklimlendirme sektöründeki müşteri bağlılığını ve gücünü sürdürülebilir şekilde koruduğumuzu göstermiş olduk.
- Sektörünüzün gelişimi için büyük bütçeler ayırdığınızı takip ediyoruz. Emek yoğun AR-GE çalışmalarınızda sürdürebilirlik odaklı neler yaptığınız hakkında bilgi alabilir miyiz? Bu doğrultuda, yeni yatırımlarınız ve sürdürülebilir yeni ürünleriniz/yeni markalarınız olacak mıdır?
Ar-Ge çalışmalarımızın arkasında Daikin’in karbon nötr hedefine ulaşması, müşteri odaklı çözümlerle işini genişletmesi ve en önemlisi de havayla değer yaratmayı amaçlaması yatıyor. Düşük küresel ısınma potansiyeline sahip çevre dostu R-32 soğutucu akışkanının klima sistemlerinde kullanılabilirliği, Daikin Ar-Ge’sinin katkılarıyla tüm dünyada mümkün hale geldi.Çevre dostu bu soğutucu akışkanın yaygınlaştırılması için de R-32 soğutucu akışkan kullanımı ile ilgili 93 adet patenti de sektörle ücretsiz bir şeklde paylaştık..
Kurulduğu günden bu yana çalışan sayısını 3,5 kat, bütçesini ise 5 kat artıran Ar-Ge Merkezimiz, Daikin Avrupa’nın en hızlı büyüyen bağlı Ar-Ge merkezi konumunda bulunuyor. Sakarya-Hendek’te yer alan üretim tesisimizde AR-Ge ekibimiz Sakarya Üniversitesi ile birlikte “Yüzde 100 Hidrojen Yakıtlı Kombi Tasarımı ve Prototip İmalatı” projesine imza attı. Bu proje kapsamında Sakarya Üniversitesi ile birlikte hidrojenli yanma süreçlerinde gerekli güvenlik şartlarını sağlayan ve mevcut kombi sistemlerinde en az ekipman değişimi ile doğalgazdan yüzde yüz hidrojene geçişi sağlayacak sistem geliştirmeyi hedefliyoruz. Projemiz şimdiden TÜBİTAK tarafından desteklenmeye hak kazanarak büyük bir başarı elde etti.
Daikin’in Fusion 25 planının bir parçası olarak küresel ölçekte AR-GE’mizi daha da güçlendirmek için yatırımlarımıza hız kesmeden devam ediyoruz.
- Sürdürülebilir Çevre Politikaları ve Yaşanabilir Çevre Stratejileri adına uygulanan Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı ve Avrupa Birliği İklim Hedefleri birtakım değişiklikleri de beraberinde getirmiştir. Bu kapsamda, 2030 yılına kadar Sera Gazı Emisyon Oranlarının çok ciddi oranda azaltılması ve 2050 yılında da net sıfırlanması hedeflemektedir. Geliştirdiğiniz ürünlerinizin üretim ve dağıtım süreçleri doğrultusunda çevresel etkileri de düşünüldüğünde, “Kurumsal Karbon Ayak İzi” konularında neler söylemek istersiniz?
Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı ve iklim hedeflerinin getirdiği değişiklikler doğrultusunda, 2050 yılına kadar net sıfır karbon emisyonu hedefi doğrultusunda çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz. Sera gazı emisyonlarını azaltmak ve çevresel etkilerimizi minimize etmek için, ürünlerimizin üretim ve dağıtım süreçlerinde her aşamada sürdürülebilirlik ilkesini benimsemekteyiz. Üretim aşamasında kullanılan doğal kaynakları etkin bir şekilde yönetmek, enerji verimliliğini artırmak ve atık yönetimini optimize etmek, bu hedeflere ulaşmamızda önemli adımlardır.
Kurumsal karbon ayak izimizi yönetirken, tüm iş süreçlerimizi kapsayan bir yaklaşım benimsiyoruz. Tedarik zincirinden lojistiğe, Ar-Ge süreçlerimizden enerji yönetimine kadar her aşamayı değerlendirerek karbon emisyonlarımızı azaltmaya yönelik stratejiler uyguluyoruz. Daikin olarak, Sakarya Hendek’teki üretim tesisimizde 2020 yılında ilk fazı, 2023 yılında ise ikinci fazı hayata geçirerek başlattığımız Güneş Enerjisi Santrali (GES)projemizle, tesisimizin tüm enerji ihtiyacını yenilenebilir kaynaklardan karşılayarak, karbon nötr olma doğrultusunda ilerliyoruz. Bu kapsamda aldığımız Uluslararası Yenilenebilir Enerji Sertifikası, (I-REC) Hendek Üretim Tesisimizde kullanılan elektriğin tamamen yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edildiğini ve sıfır emisyon hedefinin başarıyla sağlandığını belgelendiriyor.
Sonuç olarak, 2050 yılına kadar net sıfır karbon hedefimize ulaşmak için iş süreçlerimizi sürekli olarak optimize ediyor ve çevresel etkilerimizi azaltmak adına yenilikçi teknolojilere yatırım yapmaya devam ediyoruz. I-REC gibi uluslararası belgelendirme sistemleri ise bu yolculuğumuzda güvenilirliğimizi ve kararlılığımızı güçlendiriyor.
- Sürdürülebilir Gelecek odaklı bir firma olarak geleceğe yönelik sürdürülebilirlik hedefleriniz, hedefleriniz doğrultusunda oluşturduğunuz yol haritanız hakkında da bilgi alabilir miyiz?
Güzel bir gelecek için çevresel etkilerimizi azaltma ve doğal kaynakları etkin kullanma konusunda büyük bir sorumluluğumuz olduğunu biliyoruz. Bu doğrultuda, 2050 yılına kadar sera gazı emisyonlarını net sıfıra indirmeyi hedefleyen bir çevre vizyonuna sahibiz. Hedeflerimiz doğrultusunda 2050 yılına kadar sera gazı emisyonlarını net sıfıra indirmek. 2019 yılı temel alındığında, 2025’te net sera gazı emisyonlarını %30 veya daha fazla, 2030 yılında ise %50 veya daha fazla azaltmayı hedefliyoruz.
Sürdürülebilirlik çalışmalarımızın temelinde yenilikçi çözümler üretmek ve sektörde öncü adımlar atmak yatıyor. R-32 soğutucu akışkanı kullanımını geliştirerek sektöre kazandıran bir marka olarak, sadece ürünlerimizde değil, tüm operasyonlarımızda karbon nötr bir yaklaşımı benimsemek, yol haritamızın temel taşlarından biri. Bu kapsamda yenilikçi teknolojiler ve süreçlerle sürdürülebilirlik hedeflerimize ulaşmak için çalışmaya devam ediyoruz. Her adımda, çevresel etkilerimizi en aza indirerek daha iyi bir gelecek inşa etmeyi amaçlıyoruz.
Bunları da Beğenebilirsin
GENEL
Ev ve Şehir Vakfı, güvenli ve insan odaklı yaşam alanları için çözüm önerileri paylaştı
Yayınlandı
2 saat önce-
Ocak 24, 2025Yazar:
yapiinsaatdergisiKonut ve şehirleşme ihtiyacı sağlıklı ve sürdürülebilir projelerle desteklenmeli
Ünlü Mimar ve Şehir Plancısı merhum Dr. Turgut Cansever’in kurduğu Ev ve Şehir Vakfı, deprem güvenliğini ön planda tutan insan odaklı yaşam alanları oluşturmak üzere çalışmalarına hızla devam ediyor. Hem Türkiye’nin kentsel sorunları hem de iklim değişikliği gibi küresel sorunlar üzerine çalışmayı odağına alan, konut ve şehirleşme ihtiyacının sağlıklı bir şekilde karşılanmasına yönelik çözüm önerileri üretmeyi hedefleyen Vakıf, kanaat önderleri ile işbirliklerinin önemine dikkat çekiyor.
Türk Mimar, Düşünür ve Şehir Plancısı merhum Dr. Turgut Cansever tarafından 2002 yılında kurulan ‘Ev ve Şehir Vakfı’ Türkiye’nin konut ve şehirleşme ihtiyacının sağlıklı bir şekilde karşılanmasına yönelik çözüm önerileri, alternatif tasarımlar ve düşünce üretmek amacıyla çalışmalarına hız kattı. Dünyada üç kez Ağa Han Mimarlık Ödülü alan tek mimar olan Turgut Cansever’in günümüze ışık tutan sayısız çalışmaları, kızı Emine F. Öğün liderliğinde Ev ve Şehir Vakfı çatısı altında tekrar hayata geçiyor. Emine F. Öğün ve ülkemizin önemli mimar ve akademisyenlerinin destek verdiği Vakıf, güzel evler ve yaşanabilir şehirler tasarlamanın ve inşa etmenin bir zorunluluk olduğuna dikkat çekerek, bu vizyon doğrultusunda bilimsel araştırma ve çalışmalar yürütüyor, benzer amaçlara yönelik çalışan paydaşlarla iş birlikleri gerçekleştiriyor. Düzenli bir şehirleşme için çözüm önerileri tasarlayan Vakıf, bunları bireyler ve karar vericilerle paylaşarak ilham vermeyi ve değişime katkı sağlamayı hedefliyor.
Deprem güvenliği ve düzenli şehirleşme ön planda
Ev ve Şehir Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Emine F. Öğün, “Türkiye’de son iki asırdır kentleşmeye yönelik yapılan uygulamalar ve uygun olmayan imar planları, şehirlerimizin temel yapısal özelliklerinin ve tarihi konut dokusunun yok olmasına, altyapı ve sosyal donanımın yetersiz kalmasına yol açtı. Ev ve Şehir Vakfı olarak, kurucumuz Dr. Turgut Cansever’in çizdiği yol haritası doğrultusunda; tarihi deneyimleri güncel evrensel bilgi birikimi ile birleştiriyor, güzel evler ve deprem güvenliği olan sağlıklı yeni yerleşimleri var edecek bir mimari ve şehir planlama yaklaşımı ile çözüm önerileri sunmayı hedefliyoruz. Odağımız hem Türkiye’nin kentsel sorunları hem de iklim değişikliği gibi küresel sorunlar üzerine çalışmak, sürdürülebilir çevre standartları geliştirmek ve üretmek olacak” dedi.
Vakfın 2025 yılı itibarıyla yeni bir döneme adım attığını belirten Emine F. Öğün, “Ortak çabayı önemsiyor, bu alanda işbirliklerine dayalı bir çalışma yürütmek istiyoruz. Cansever yaklaşımının benimsediği temel felsefi ilkeleri temelinde dünyadan ve Türkiye’den uzmanların görüşleri ve çalışmaları ile inşa etmek, başlıca hedefimiz. Bu amaç doğrultusunda, tarihi tecrübe ve bilimsel temellere dayalı çözüm önerileri üretirken bunları doğru yerlere ulaştırmak, güvenli, sürdürülebilir ve insan odaklı yeni yaşam alanlarının tasarım prensiplerini belirlemek gerektiğine inanıyoruz. Bu kapsamda 2025 yılı içinde çeşitli işbirlikleri, projeler ve burs destekleri ile bilgi birikimimizi ülkemizin kalkınması için ortaya koymayı planlıyoruz” diye konuştu.
GENEL
İZODER: “Yangından pasif korunma önlemlerinin maliyeti toplam bina maliyetinin sadece binde 3’ü”
Yayınlandı
2 saat önce-
Ocak 24, 2025Yazar:
yapiinsaatdergisiİnsanların topluca bulunduğu özellikle okul, hastane, otel gibi binalarda yangın çıktığı anda can ve mal kaybını mümkün olduğunca engellemek ve binadan tahliye edilmelerine zaman kazandırmak için yangın yalıtımı yapılması büyük önem taşıyor. Yangın güvenliğini sağlamak amacıyla binaların birbirini tamamlayan aktif ve pasif önlemlerin birlikte ele alınarak tasarlanması gerekiyor. Yangınlarda can güvenliği için olmazsa olmaz pasif önlemlerin başında yangın yalıtımı geliyor. İZODER Başkanı Emrullah Eruslu, yaşamın her şeyden daha değerli olduğunun altını çizerek binaları yangınlardan korumak için alınacak pasif önlemlerin maliyetinin toplam bina yapım maliyetinin sadece binde 3’ü ila binde 5’i gibi düşük bir paya denk geldiğini söyledi.
Türkiye’de yılda yaklaşık 80 bin yangın meydana geliyor
Birçoğumuz günlük hayatta yangın çıkma olasılığını çok düşük görüyoruz. Ev ve işyerlerindeki her tür mobilya, perde, masa, koltuk gibi eşyaların tümü maalesef yanıcı özelliğe sahip. Yangınlar için gereken oksijen ise havada mevcut. Sönmemiş bir sigara, elektrik kontağı, fırın-ocak gibi ısı kaynakları, yangının başlamasına neden olabilir. Yanıcı olan eşyalarımızın ve oksijenin hayatın vazgeçilmez birer parçası olduğu ve yanıcı maddeleri tutuşturabilecek enerji kaynaklarını sağlayabilecek teknolojik aletlerin çevremizi sardığı göz önüne alınırsa yaşanılan mekânlarda yangın çıkma olasılığı sanıldığı gibi düşük değil. Zaten veriler de bunu destekler nitelikte. İstatistikler Türkiye’de yılda yaklaşık 80 bin yangının çıktığını gösteriyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı’nın verilerine göre; 2024 yılında sadece İstanbul’da 9 bin 610 bina yangını meydana geldi.
Yangın yalıtımı yapılarımızın yangına karşı savunma hattını oluşturuyor
Yanıcı pek çok malzemenin bulunduğu yaşam alanlarında temel hedefin; olası yangınların büyümeden durdurulması, sınırlandırılması ve insanların tahliyesi için zaman kazanılması olduğunu dile getiren İZODER-Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Eruslu,şunları söyledi: “Yangına karşı alınacak önlemler aktif ve pasif önlemler olarak ikiye ayrılır. Yangın çıktığı anda can ve mal kaybını en az seviyede tutmak, insanların tahliyesine zaman kazandırmak için alınan önlemlere ‘pasif önlemler’ diyoruz. Aktif önlemleri; gaz ve duman dedektörü, yağmurlama sistemi gibi yangınla birlikte devreye girmesi planlanan sistemler olarak sıralayabiliriz. Pasif önlemleri ise dış cephede yanıcı malzeme kullanılmaması, kaçış koridoru ve yangın merdivenindeki kapının 60 dakikaya kadar yangına dayanıklı olması, baca etrafındaki tesisatların yangın yalıtımlı olması gibi adımlar olarak sayabiliriz. Özetle; pasif korunma önlemleri yapılarımızın yangına karşı savunma hattını, aktif korunma önlemleri ise yapılarımızın yangına karşı hücum hattını oluşturur.”
Binaların yangına karşı dayanıklılığı için bir tespit komisyonu kurulmalı
“Bolu’da yaşadığımız ve hepimizi kahreden elim olay milat olarak kabul edilmeli ve benzer acıların yaşanmaması için gereken adımlar atılmalı” diyen İZODER Başkanı Emrullah Eruslu, açıklamalarını şu sözlerle bitirdi. “Londra’da 14 Haziran 2017’de 24 katlı bir binada yangın çıkması sonucu 72 kişi hayatını kaybetti. Bu olayın ardından alınan kararla benzer tüm binalar incelendi. Hatta risk teşkil eden bazı binalar mühürlendi. Özellikle okul, hastane, otel gibi alanlarda Bakanlık ve yerel yönetimler bir çalışma başlatmalı. Binaların yangına karşı dayanıklılığı için bir tespit komisyonu kurulmalı, gerekirse bazı binalar mühürlenerek renovasyon çalışmaları hızlıca yapılmalı. Yaşanan acı olaylardan derslerin çıkarılması ve bundan sonra bir daha böyle bir felaket yaşanmaması için gereken adımların atılması gerekiyor. Bolu’da hayatını kaybeden insanlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve sabırlar, yaralılara acil şifalar diliyoruz.”
Yangın Yalıtımı Nedir?
Yangının ve zararlı etkilerinin, bina içinde ve komşu binalara yayılmasını yavaşlatarak kişilerin yangın mahallinden güvenli bir şekilde tahliye edilmesine olanak sağlayan, can ve mal güvenliğini sağlayıcı yapısal önlemlere “yangın yalıtımı” denir.
Yangın Yalıtımı Neden Yapılmalı?
Doğru malzeme seçimi ve doğru uygulama ile yapılacak yangın yalıtımı;
· Yangınlarda açığa çıkan ısı ve dumanın yayılmasını geciktirir. Böylece yangının gerçekleştiği binadaki kişiler güvenli şekilde dışarıya çıkabilmek için gerekli zamanı ve imkanı bulabilir.
· Yangının meydana geldiği yerde ısınan gazların yükselmesi sonucu sıcaklık tavanda çok yüksek değerlere ulaşır. Dolayısıyla yangın sırasında açığa çıkan ısıyla bina çökebilir. Yangın yalıtımı, yangınlarda oluşan yüksek sıcaklık etkisi ile yapının kısmen veya tamamen çökmesini engeller.
· Yangınlarda meydana gelen can kayıpları çoğunlukla duman nedeniyle (zehirli gaz soluma ya da karbonmonoksit zehirlenmesi) olmaktadır. Bu sebeple binalarda özellikle yangın kaçış yollarında, yanıcı olmayan ve alev damlacıkları üretmeyen, yangın esnasında zehirli gaz oluşumuna sebep vermeyen malzemelerin kullanılması önemlidir. Yangın yalıtımı; yapı içerisinde yangının dolayısıyla zehirli gazların yayılmasını geciktirerek can ve mal kayıplarının önlenmesini/azaltılmasını sağlar.
· Yangının bina içinde ve civardaki binalara yayılmasını sınırlandırarak itfaiye görevlilerinin daha emniyetli bir şekilde yangına müdahale etmelerine olanak sağlar.
Yangın Yalıtımı Nerelere Uygulanır?
· Binanın taşıyıcı kısımlarına
· Güvenli tahliye amacıyla oluşturulan kaçış yollarının duvar, döşeme, tavan, kapı ve varsa pencerelerine
· Bina içerisinde, tavan ve taban döşemesi de dahil olmak üzere her yanı belirli bir süre boyunca yangına karşı dayanıklı olması gereken bölümlere (yangın kompartımanlarına)
· Dışarıdan yangının sıçramaması için çatı ve cephelere
· Kazan dairesi gibi patlama riski olan yerlere
· Duman ve ısının yayılmaması için hava kanalları vb. tesisat elemanlarına ve mekanik tesisat şaftlarına
· Tesisatların duvar ve döşemeleri delip geçtiği bölgelere
GENEL
Günümüz İnşaatında İleri Teknolojiler: Yapı Sektöründe Dijital Dönüşüm
Yayınlandı
4 saat önce-
Ocak 24, 2025Yazar:
yapiinsaatdergisiTeknolojinin hızlı bir şekilde gelişmesiyle birlikte, her sektörde dijital dönüşüm süreçleri hız kazanmış durumda. İnşaat sektörü de bu dijital dönüşümden nasibini almış ve çok çeşitli ileri teknolojiler kullanılarak yapı projeleri daha verimli, güvenli ve sürdürülebilir hale getirilmiştir. Bu makalede, günümüz inşaatında kullanılan ileri teknolojiler ve bu teknolojilerin yapı sektöründe sağladığı dijital dönüşümün etkileri incelenecektir.
1. Dijital Dönüşümün İnşaat Sektöründeki Rolü
Dijital dönüşüm, geleneksel inşaat yöntemlerini değiştiren ve süreçleri daha hızlı, verimli ve hatasız hale getiren bir değişim sürecidir. Bu dönüşüm, projelerin planlanmasından başlayıp, inşaat aşamasına, ardından bakıma kadar geniş bir yelpazeye yayılmaktadır. Dijitalleşme, yalnızca zaman ve maliyet tasarrufu sağlamakla kalmaz, aynı zamanda inşaat süreçlerinin kalitesini ve güvenliğini de artırır.
2. BIM (Building Information Modeling) Teknolojisi
BIM, inşaat sektöründeki en devrimci teknolojilerden biridir. Bu teknoloji, bir yapının dijital bir modelini oluşturmayı sağlar. BIM, tüm inşaat sürecini sanal ortamda tasarlamak, simüle etmek ve optimize etmek için kullanılan bir platformdur.
- Proje Tasarımı ve Planlaması: BIM, tasarım sürecinde projelerin detaylı 3D modellerini sunarak, herhangi bir hata veya çakışmayı önceden tespit etmeye olanak tanır.
- Veri Paylaşımı: Projeye dahil olan tüm paydaşlar (mimarlar, mühendisler, yükleniciler vb.) bu dijital model üzerinden bilgi paylaşabilir, böylece herkesin aynı güncel verilere ulaşması sağlanır.
- Zaman ve Maliyet Yönetimi: BIM, zaman planlamasını ve maliyet tahminlerini gerçekçi bir şekilde yaparak, projelerin bütçelerinin ve sürelerinin dışına çıkılmasını engeller.
3. İnşaatta Yapay Zeka ve Makine Öğrenimi
Yapay zeka (YZ) ve makine öğrenimi, inşaat sektöründe daha verimli süreçlerin oluşmasına yardımcı olur. Bu teknolojiler, inşaat projelerindeki veri analizlerini hızlandırır ve doğru tahminler yapılmasını sağlar.
- Proje Yönetimi: YZ, proje yönetiminde zaman tahminleri yapabilir, riski analiz edebilir ve kaynakları optimize edebilir.
- Görüntü Tanıma: İnşaat alanlarında güvenliği sağlamak için, yapay zeka tabanlı görüntü tanıma sistemleri kullanılarak tehlikeli durumlar hızlıca tespit edilebilir.
- İş Gücü ve Malzeme Yönetimi: Makine öğrenimi algoritmaları, iş gücü ve malzeme taleplerini doğru bir şekilde tahmin ederek, inşaat sürecindeki aksaklıkları önler.
4. 3D Yazıcılar ve Modüler Yapılar
3D yazıcılar, inşaat sektöründe prototip üretiminden başlayarak, yapıların inşasına kadar çeşitli alanlarda kullanılmaktadır. 3D yazıcılar, yapı elemanlarını hızlı ve maliyet etkin bir şekilde üretme imkanı sunar. Bu teknoloji, ayrıca sürdürülebilir inşaat için de büyük bir fırsat yaratır.
- Hızlı Prototip Üretimi: Tasarımların hızlı bir şekilde dijital ortamda test edilmesine ve optimize edilmesine olanak tanır.
- Yapı Elemanlarının Üretimi: 3D yazıcılarla beton, plastik veya metal malzemeler kullanılarak yapı elemanları üretilebilir. Bu süreç, geleneksel inşaat yöntemlerine göre daha az malzeme israfı ve daha hızlı sonuçlar verir.
- Modüler Yapılar: 3D yazıcılarla yapılan modüler yapı elemanları, inşaatın daha hızlı tamamlanmasını ve taşınabilir yapılar oluşturulmasını sağlar.
5. Drone Teknolojisi ve İnşaat Uygulamaları
Dronlar, inşaat projelerinde çok çeşitli görevlerde kullanılmaktadır. Bu teknolojinin inşaat sektörüne kazandırdığı avantajlar saymakla bitmez.
- Arazinin İncelenmesi ve Ölçümlendirilmesi: Drone’lar, inşaat alanlarını havadan inceleyerek, yüksek doğrulukla arazinin ölçülmesini sağlar. Bu, özellikle büyük projelerde zaman tasarrufu sağlar.
- İlerleme İzleme: İnşaat alanında yapılan çalışmaların drone’larla izlenmesi, projelerin ne aşamada olduğunu gerçek zamanlı olarak görmek ve raporlamak için kullanılır.
- Güvenlik: Dronlar, inşaat alanlarındaki güvenlik önlemlerini takip edebilir, işçi sağlığı ve güvenliğini artırabilir.
6. İnşaatta Akıllı Teknolojiler ve IoT (Nesnelerin İnterneti)
IoT teknolojisi, inşaat sektörüne entegre edilen sensörlerle binaların sürekli izlenmesini sağlar. Bu sayede yapıların performansı hakkında gerçek zamanlı veriler elde edilir. Akıllı binalar, enerji verimliliği sağlamak, bakım gereksinimlerini izlemek ve güvenliği artırmak için IoT ile donatılabilir.
- Enerji Yönetimi: IoT sensörleri, iç mekan sıcaklığını, ışık seviyelerini ve hava kalitesini izleyerek enerji tüketimini optimize eder.
- Bakım İzleme: Binaların yapısal durumu, IoT sensörleri ile sürekli izlenir, böylece erken uyarı sistemleri ile bakım ihtiyacı önceden belirlenebilir.
- Güvenlik Sistemleri: IoT, binalarda güvenlik kameraları, alarm sistemleri ve diğer güvenlik ekipmanlarını entegre eder.
7. Sonuç: Dijital Dönüşümün Geleceği
İnşaat sektöründe dijital dönüşüm, yalnızca daha verimli ve güvenli binaların inşa edilmesine olanak tanımakla kalmaz, aynı zamanda sektördeki iş süreçlerini tamamen yeniden şekillendirir. BIM, yapay zeka, 3D yazıcılar, drone’lar ve IoT gibi ileri teknolojiler, projelerin daha hızlı tamamlanmasını, daha az maliyetle gerçekleştirilmesini ve çevreye daha duyarlı olmasını sağlar. Dijitalleşmenin ilerlemesiyle birlikte, inşaat sektörü gelecekte çok daha sürdürülebilir ve teknolojik olarak entegre bir hale gelecek.
Son Yazılar
- Ev ve Şehir Vakfı, güvenli ve insan odaklı yaşam alanları için çözüm önerileri paylaştı Ocak 24, 2025
- İZODER: “Yangından pasif korunma önlemlerinin maliyeti toplam bina maliyetinin sadece binde 3’ü” Ocak 24, 2025
- Günümüz İnşaatında İleri Teknolojiler: Yapı Sektöründe Dijital Dönüşüm Ocak 24, 2025
- Doğal Işık Tasarımı: Enerji Verimli Yapılarda Işık Kullanımının Rolü Ocak 24, 2025
- Doğu İklimlendirme’nin Yenilikçi Çözümleri Moskova’nın Prestijli Projesin Badayevskiy’de Yer Aldı! Ocak 24, 2025
- E.C.A., YENİ DÖNEMDE DE ÇAĞRI MERKEZİ EĞİTİMLERİ’NE DEVAM EDİYOR Ocak 24, 2025
- BOSTIK’İN BAŞARISI TAÇLANDIRILDI Ocak 23, 2025
- Binalarda yangın sistemi nasıl olmalı, yangınlara nasıl müdahale edilmeli! Ocak 23, 2025
- Sürdürülebilir büyüme yolunda Seranit’ten önemli bir adım Ocak 23, 2025
- Warmhaus İş Ortakları İçin Uygulamasını Yeniledi Ocak 23, 2025
- Gree’nin Türkiye Temsilcisi TLC Klima, 2024 Büyüme Oranlarını Açıkladı Ocak 23, 2025
- İZODER: “Yangın yalıtımı tahliye için zaman kazandırır” Ocak 22, 2025
- Ahşap Mimari: Geleneksel Malzemeden Sürdürülebilir Tasarımlara Ocak 22, 2025
- Roca’nın 2025 Türkiye hedefi yüzde 56 oranında büyümek Ocak 21, 2025
- CEPHEDER (CEPHE SANAYİCİ VE İŞ İNSANLARI DERNEĞİ) OLAĞAN GENEL KURUL TOPLANTI-SINI GERÇEKLEŞTİRDİ. Ocak 21, 2025
Trendler
- RÖPORTAJ7 ay önce
“İklimlendirme Sektöründe Kullanıcıların Daha İyi Bir Yaşam Sürmelerine Yardımcı Olacak Yeniliklere Öncülük Etmeyi Sürdüreceğiz”
- GENEL8 ay önce
Alarko Carrier, 11 Yıldır İhracatta Zirvenin Sahibi!
- GENEL9 ay önce
Sika Yapı Kimyasalları, Deprem ile İlgili Bilinçlendirme Projesine devam ediyor
- GENEL9 ay önce
Enerji verimliliğinin yolu ısı yalıtımından geçiyor
- SEKTÖREL9 ay önce
Doka Türkiye, 17-20 Nisan 2024 tarihleri arasında bu yılın merakla beklenen TurkeyBuild Fuarı’na katılım sağlayacak
- GENEL8 ay önce
Yeşil Holding’den inşaatta ezber bozan teknoloji RENCO Kompozit Yapı Sistemi
- GENEL9 ay önce
TÜRKÇİMENTO: YEŞİL ÇİMENTO, ÜLKEMİZİN KARBON EMİSYONUNU DÜŞÜRECEK
- GENEL6 ay önce
Bosch, Johnson Controls ve Hitachi’den konut ve hafif ticari iklimlendirme işini satın alıyor