Bizimle iletişime geçin

GENEL

Danfoss Turbocor®, yeni üretim tesisisin açılışıyla üretim kapasitesini ikiye katladı

Yayınlandı

-

Danfoss, Turbocor® kompresör üretim tesislerine ek olarak 145 bin metrekarelik yeni tesisinin açılışını gerçekleştirdi. Florida eyaletinin Tallahassee şehrinde yapılan 62 milyon dolarlık yeni yatırım, var olan üretim tesisinin kapasitesini ikiye katladı.

Danfoss, 29 Mayıs tarihinde Turbocor®’un 145 bin metrekarelik yeni ek tesisinin açılışını kutladı. Açılış törenine Danfoss Başkanı ve CEO’su Kim Fausing ve Danfoss kurucu aile üyeleri başta olmak üzere iş ortakları ve topluluk üyelerini kapsayan 100’den fazla kişi katıldı. Yeni tesisle beraber yağsız ve manyetik yatak teknolojisinin giderek daha yaygın hale gelmesi ve pazar payının artması, yağsız kompresör teknolojisinin ise daha geniş kitlelere ulaştırılması hedefleniyor. Ek tesis, Danfoss Turbocor® kompresörleri için TTS/TG/TH hatları için son teknoloji üretimine ev sahipliği yapacak ve mevcut üretim kapasitesini ikiye katlayacak. 62 milyon dolarlık yatırım, aynı zamanda Tallahassee şehri ve eyalet sınırlarında yeni iş fırsatları yaratacak. 2030 yılına kadar karbon nötr olma hedefinin canlı bir örneği olması beklenen üretim tesisinde, düşük karbon emisyonu değerlerine sahip Turbocor® kompresörleri de kullanılacak. Yeşil enerji kullanımını artırmak amacıyla atık ısı geri kazanım sistemleri devreye alınacak. 

“Yakaladığımız büyüme oranları ve kapasite artışları gurur verici”

Danfoss Başkanı ve CEO’su Kim Fausing, yaptığı açıklamada “Üretim kapasitemizin artmasıyla Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya gibi bölgelerde ihtiyaç duyulan enerji verimliliği yüksek ısıtma ve soğutma sistemlerine yönelik talepleri eksiksiz karşılayacağız. Yağsız ve enerji verimliliği yüksek kompresör teknolojisi, ticari binaların, şehirlerin ve ülkelerin karbondan arındırma hedeflerini karşılamak için ideal ve etkin çözümlerden biri haline gelecek. Kuzey Amerika’da bulunan 34 tesisimizle bu bölge bizim için en büyük pazarlar arasında yer alacak. Yakaladığımız büyüme oranları ve üretimdeki kapasite artışlarımız gurur verici” dedi.

“Daha temiz ve daha yeşil bir geleceğe katkıda bulunuyoruz”

Danfoss Turbocor® Başkanı Ricardo Schneider, “Bu yatırım, müşterilerimizin ve iş ortaklarımızın değişen ihtiyaçlarını karşılama taahhüdümüzdeki kararlılığımızın yanı sıra yerel üretimin gücünün önemini de kanıtlıyor. Ürünlerimizi müşterilerimize daha yakın bir konumda üretmek, hizmetimizi iyileştirmek ve operasyonlarımızı karbondan arındırmak için tedarik zincirlerimizi bölgesel halde kurguluyoruz. Bu kapasite artışı, Kuzey Amerika’daki büyüme stratejimiz için kilit bir öneme sahip. Kompresör prensibinde yağı ortadan kaldırarak sadece bakım maliyetlerini azaltmakla kalmıyoruz, aynı zamanda daha temiz ve daha yeşil bir geleceğe de katkıda bulunuyoruz. Turbocor® kompresörler sadece bir ürün değil, çevresel sorumluluk ve sorumlu üretim konusunda bir taahhüt” diye konuştu.

“Turbocor® kompresörler, karbon ayak izini azaltmada güçlü bir iş ortağı olmayı vadediyor”

Danfoss Türkiye, Orta Doğu ve Afrika Bölgesi İklimlendirme Çözümleri Kıdemli Satış Direktörü ve Danfoss Türkiye Genel Müdürü Mert Kalafatoğlu ise konuyla ilgili şunları söyledi: “Turbocor® kompresörler, ticari klima ve ısı pompaları sistemleri için geleneksel sistemlerin aksine yağsız manyetik yatak teknolojisini kullanmasıyla biliniyor. Düşük karbon ve ultra düşük küresel ısınma potansiyeline (GWP) sahip bir soğutma seçeneği sunuyor. Turbocor® teknolojisi, yaşam döngüsü boyunca minimum performans kaybı ile öngörülebilir ve sabit işletme maliyetleri sağlayarak yatırım danışmanlarının tercihi hale geliyor. Bu özellik, uzun vadede maliyet etkinliği ve güvenilirlik arayan profesyoneller için ideal bir çözüm sunuyor. HVAC-R endüstrisinde yağsız kompresörlerin lideri ve öncüsü olarak yarattığı teknolojiyi aynı zamanda geliştirerek veri merkezleri, hastaneler, oteller ve havalimanları gibi kamuya ait kilit tesislerin karbon ayak izini azaltmada güçlü bir iş ortağı olmayı vadediyor. Kapasite artışı Danfoss Turbocor® kompresörlerini daha da yaygınlaştırılacaktır. Birçok endüstriyel alanın yanı sıra havacılık, enerji üretimi, sağlık ve otomotiv gibi çeşitli sektörde enerji verimliliği yüksek, düşük karbon emisyon değerlerine sahip iklimlendirme sistemlerine erişim hızlandıracaktır.” 

Turbocor®, Kasım 2023 itibarıyla satın alma sürecinin tamamlanmasıyla Danfoss’taki 10’uncu yılını kutladı. 1994 yılında kurulan, sonrasında 2004 yılında Danfoss ile ortak bir girişim haline gelen şirket, geliştirdiği teknolojiyle iklimlendirme çözümleri pazarında küresel olarak iz bıraktı. Turbocor®, gelecek yıl Çin’de açılması planlanan yeni tesisle ve Danfoss’un Nordborg’ta bulunan genel merkezinde konfigürasyon merkezinin de kurulmasıyla etkisini artırmaya devam edecek. Nordborg’ta açılması planlanan yeni üretim hattının ise 2026’da bitmesi bekleniyor.

Okumaya Devam Et
Yorum Yapmak İçin Tıkla

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

GENEL

Doğanın Enerjisini Aironn’un Gücüyle Buluşturan Proje

Yayınlandı

-

Modern şehir yaşamının dinamikleri ile doğanın enerjisini birleştiren bu özel projede, Aironn’un ileri teknolojiye sahip fan sistemleri başrolde yer alıyor. Dünya standartlarındaki mühendislik çözümleri ve yüksek performansıyla fark yaratan Aironn fanları, projeye üstün hava kalitesi sunarak sürdürülebilir yaşam standartlarına katkı sağlıyor.

Aironn, çevre dostu yaklaşımlarıyla modern projelerin ihtiyaçlarına yanıt verirken teknolojinin sınırlarını zorluyor. Fan Mühendisliğindeki uzmanlığı ve çevresel duyarlılığıyla öne çıkan Aironn, projelerin hava kalitesini artıran güvenilir çözümler sunmaya devam ediyor. Enerji verimliliğini artıran sistemleriyle doğaya duyarlı bir yaşam için güçlü bir altyapı oluşturuyor. Bu proje, Aironn’un sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda hayata geçirdiği bir diğer başarı hikayesi olarak dikkat çekiyor.

Okumaya Devam Et

GENEL

SAVUNMA SANAYİ İÇİN ÇOK YÖNLÜ ÇÖZÜM: FLOKSER ANAFARTA

Yayınlandı

-

Flokser Kimya ve Flokser İleri Kimya Teknolojileri, savunma sanayi için geliştirdiği yenilikçi poliüretan çözümleriyle dikkat çekiyor. Poliüretan teknolojilerindeki uzmanlığı sayesinde, çeşitli askeri uygulamalara yönelik dayanıklılık ve koruyucu özelliklere sahip ürünler geliştiren marka, Flokser Anafarta ile yüksek balistik dayanıklılığı, geniş kullanım alanı ve uzun ömrüyle güven odaklı bir kaplama çözümü sunuyor.

45 yıldan fazla tecrübeye sahip Flokser Kimya ve savunma sanayi için ileri kimya ürünleri üreten Flokser İleri Kimya Teknolojileri, ilk kez SAHA EXPO-24 Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayi Fuarı’nda tanıttığı Flokser Anafarta ürünü ile savunma sanayindeki varlığını güçlendiriyor.  Savunma sanayinde ve endüstriyel alanlarda kullanılan, kaplandığı yüzeylerin balistik direncini artırarak üstün koruma sağlayan yüksek dayanımlı ürün olan Flokser Anafarta, Milli Savunma Bakanlığı (MSB) envanterinde de yer alarak hem askeri hem de endüstriyel alanlarda güvenle kullanılabilecek bir çözüm olarak konumlanıyor. Yüksek balistik dayanıklılığı, geniş kullanım alanı ve uzun ömrüyle yenilikçi ve güvenlik odaklı bir kaplama çözümü olan Flokser Anafarta, özel bir makine ile sprey yöntemi kullanılarak uygulanıyor. Sprey yöntemi sayesinde kaplama yapıldıktan sonra yüzey, 10-15 saniye içerisinde hızlıca kürleniyor ve ek yeri olmadan tek parça halinde kaplama sağlanıyor. Bu özellik, her türlü yüzeyde kesintisiz ve dayanıklı bir kaplama elde edilmesine imkan sağlıyor.

Milli Savunma Bakanlığı envanterine girdi: Sahadaki zorlu ve gerçekçi senaryolarda etkin koruma

Balistik dayanım sağlayan yenilikçi yapısıyla sektörde fark yaratan bir ürün olan Flokser Anafarta’yı rakiplerinden ayıran en önemli özelliklerden biri de Milli Savunma Bakanlığı (MSB) envanterine dahil edilmiş olması. Bu durum, ürünün güvenilirliğini ve balistik koruma kabiliyetini resmi olarak kanıtlıyor. Ayrıca, Flokser Anafarta’nın performansı, MSB desteğiyle gerçekleştirilen gerçek patlatma testleri ile doğrulanmış durumda. Bu testler, ürünün yalnızca laboratuvar koşullarında değil, sahadaki zorlu ve gerçekçi senaryolarda da etkin bir koruma sunduğunu gösteriyor. Yalnızca savunma sanayine değil, endüstriyel alanlara da hitap eden Flokser Anafarta, kaplandığı yüzeylerin balistik dayanımını artırarak çok yönlü kullanım imkanı sunuyor.

Ar-Ge süreci bilimsel yaklaşımlarla desteklendi: Gerçek koşullarda test edildi

Flokser Anafarta’nın Ar-Ge süreci, savunma sanayinin zorlu gereksinimlerini karşılayacak şekilde, kapsamlı ve titiz bir şekilde yürütüldü. Ar-Ge çalışmalarına öncelikle balistik koruma alanındaki ihtiyaçların analiziyle başlandı. Bu analizler, sahadaki gerçek ihtiyaçları belirlemek ve ürünün kullanım alanlarını netleştirmek için kritik öneme sahipti. Süreç boyunca, ulusal ve uluslararası standartlar ile sektörün talepleri dikkate alındı. Ürünün formülasyonu ve performansı, teorik modelleme ve laboratuvar testleri ile geliştirildi. Ardından, MSB desteğiyle gerçekleştirilen gerçek patlatma testleri ile ürünün sahada nasıl bir performans sergilediği detaylı bir şekilde ölçümlendi. Bu aşama, ürünün balistik dayanıklılığını en yüksek seviyeye çıkarma ve saha gereksinimlerini birebir karşılayacak bir yapı oluşturma açısından kritik bir adım oldu.

Ar-Ge sürecinde kullanılan ileri teknoloji ve yenilikçi malzemeler, Flokser Anafarta’nın hem savunma sanayi hem de endüstriyel alanlar için uygun, yüksek performanslı bir çözüm olarak geliştirilmesini sağladı. Sonuç olarak, Flokser Anafarta’nın Ar-Ge süreci, kullanıcı ihtiyaçlarına odaklanan, bilimsel yaklaşımlarla desteklenen ve gerçek koşullarda test edilmiş bir ürün ortaya konmuş oldu.

“Savunma sanayine yönelik çok yönlü bir çözüm sunuyor”

Flokser Anafarta’nın savunma sanayinde ihtiyaç duyulan balistik koruma çözümlerine yenilikçi bir yaklaşım getirdiğini söyleyen Flokser Kimya CEO’su Ekin Tükek, “Ürün, kaplandığı yüzeylerin dayanıklılığını artırarak güvenlik standartlarını üst seviyeye çıkararak stratejik öneme sahip alanlarda üstün koruma sağlıyor. Savunma sanayine yönelik geliştirilen bu ürün, farklı yüzeylere uygulanabilen yapısıyla askeri araçlardan stratejik tesislere kadar geniş bir kullanım yelpazesi sunuyor. Bu esneklik, ürünün savunma sanayi için çok yönlü bir çözüm olmasını sağlıyor. Ayrıca, Flokser Anafarta’nın üretiminde kullanılan yerli ve milli teknolojiler, dışa bağımlılığı azaltarak sektöre maliyet avantajı da sağlıyor” dedi. Uzun ömürlü yapısı sayesinde zorlu çevre koşullarında bile etkinliğini koruyan ürünün sürdürülebilir güvenlik çözümleri için ideal bir tercih haline geldiğini söyleyen Tükek, Flokser Anafarta’nın savunma sanayine sağladığı yenilikçi çözümlerle stratejik bir değer kattığını ve sektöre güvenilir, çok yönlü ve sürdürülebilir bir katkı sunduğunu belirtti.

Okumaya Devam Et

GENEL

Legrand Türkiye Grubu, Data Center İstanbul’da Veri Merkezi Sektöründeki Yenilikçi Çözümlerini Tanıttı!

Yayınlandı

-

Legrand Türkiye Grubu, Data Center İstanbul’a Katıldı

Bina, elektrik ve dijital altyapılar için geliştirdiği ürün ve sistemler konusunda uzman olan Legrand Türkiye Grubu, 3 Aralık tarihinde Grand Cevahir Hotel’de gerçekleştirilen Data Center İstanbul’a katıldı. Ulusal çapta veri merkezi ve IT profesyonellerini bir araya getiren Data Center İstanbul’da bronz sponsor olarak yerini alan Legrand Türkiye Grubu, ziyaretçilere veri merkezleri için geliştirdiği yenilikçi ürünlerini tanıttı.

Legrand Türkiye Grubu, ulusal çapta veri merkezi ve IT profesyonellerini bir araya getiren Data Center İstanbul etkinliğine bronz sponsor olarak katıldı. Legrand Türkiye Grubu, özellikle veri merkezleri için geliştirdiği çözümlerle dijital dönüşüm ve güvenilir altyapı ihtiyaçlarına yönelik sunduğu yenilikçi ürünlerini tanıttı. Sergilenen ürünler arasında yüksek enerji verimliliği sağlayan PDU (Power Distribution Unit) sistemleri ve modüler kabin çözümleri öne çıktı. Legrand Türkiye Grubu, etkinlik boyunca standını ziyaret eden sektör temsilcilerine yenilikçi ürünlerini tanıtma fırsatı buldu ve veri merkezi sektöründeki gelişmeleri yakından takip eden paydaşlarıyla fikir alışverişinde bulundu.

Etkinlik ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Legrand Türkiye Grubu CMO’su Gül Sevinç Selçuk, “Data Center Network Turkey, sektörün öncüleriyle bir araya geldiğimiz, çözümlerimizi tanıttığımız ve yeni iş birliği fırsatlarını değerlendirdiğimiz önemli bir platform. Legrand Türkiye Grubu olarak, veri merkezlerinin sürdürülebilirliğini ve verimliliğini artırmak için çalışmaya devam ediyoruz. Bu alanda liderliğimizi koruyarak sektöre değer katmayı hedefliyoruz.” açıklamalarında bulundu.   

Okumaya Devam Et

Trendler