Bizimle iletişime geçin

GENEL

İklim Değişikliği ve Şehir Planlaması: Geleceğin Şehirleri Nasıl Olmalı?

Yayınlandı

-

İklim değişikliği, 21. yüzyılın en büyük küresel zorluklarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Dünya genelinde artan sıcaklıklar, aşırı hava olayları, deniz seviyelerinin yükselmesi ve ekosistemlerin bozulması, şehirleri ve kent planlamasını yeniden düşünmemizi zorunlu kılıyor. Şehirler, dünya nüfusunun büyük bir bölümünü barındırıyor ve ekonomik, sosyal, çevresel etkilerin kesiştiği yerler olarak iklim değişikliğinin etkilerini en yoğun hissediyor. Bu nedenle, geleceğin şehirlerinin hem sürdürülebilir hem de dirençli olması için kapsamlı bir planlama gerekmektedir.

İklim Değişikliğinin Şehirler Üzerindeki Etkileri

  1. Artan Sıcaklıklar ve Isı Adaları Şehirler, yoğun betonlaşma ve azalan yeşil alanlar nedeniyle “ısı adası” etkisi adı verilen bir sorunla karşı karşıyadır. Bu durum, şehirlerin çevrelerine göre daha sıcak olmasına neden olur. Küresel ısınma ile birlikte, şehirlerdeki sıcaklıklar daha da yükselmekte ve bu da insan sağlığı üzerinde ciddi olumsuz etkiler yaratmaktadır. Isı dalgaları, özellikle yaşlı ve hassas nüfus için ölümcül olabilir ve enerji talebini artırarak elektrik altyapılarını zorlayabilir.
  2. Aşırı Hava Olayları İklim değişikliği, şehirlerde daha sık ve şiddetli aşırı hava olaylarına neden olur. Sel, fırtına, hortum ve kuraklık gibi felaketler, şehirlerin altyapısını zayıflatmakta ve büyük ekonomik kayıplara yol açmaktadır. Altyapının dayanıklılığı ve felaketlere hazırlık, geleceğin şehir planlamasında kilit bir konu haline gelmektedir.
  3. Su Kıtlığı ve Yükselen Deniz Seviyeleri Su kıtlığı, özellikle kurak bölgelerde bulunan şehirlerde kritik bir sorun haline gelmiştir. Aynı zamanda, kıyı şehirleri deniz seviyelerinin yükselmesi tehdidiyle karşı karşıyadır. Birçok büyük şehir, deniz kenarında kurulu olduğundan, yükselen sular, bu bölgeleri tehdit etmekte ve milyarlarca dolarlık yatırımları risk altına sokmaktadır.
  4. Hava Kalitesi ve Kirlilik İklim değişikliği, hava kalitesini etkileyerek solunum yolu hastalıklarını artırabilir. Endüstriyel faaliyetler, trafik yoğunluğu ve enerji üretimi kaynaklı emisyonlar, şehirlerde hava kirliliğini daha da kötüleştirmekte ve şehir sakinlerinin sağlığını tehlikeye atmaktadır.

Sürdürülebilir Şehir Planlaması Yaklaşımları

  1. Yeşil Altyapı ve Doğal Çözümler Geleceğin şehirleri, doğal ekosistemlerle uyumlu bir şekilde planlanmalıdır. Yeşil altyapı, bu hedefin temel taşlarından biridir. Parklar, bahçeler, dikey yeşillendirme ve su yolları gibi doğal unsurlar, şehirlerin ısı adası etkisini azaltabilir, suyun yönetilmesine yardımcı olabilir ve hava kalitesini iyileştirebilir. Ayrıca yeşil alanlar, biyolojik çeşitliliğin korunmasına katkı sağlar ve şehir sakinleri için daha sağlıklı yaşam alanları sunar.
  2. Karbon Nötr Şehirler ve Enerji Verimliliği Karbon nötr şehirler, sera gazı emisyonlarını azaltmayı amaçlayan şehirlerdir. Enerji verimliliği, bu tür şehirlerde önemli bir rol oynar. Gelecekteki şehirler, enerji üretimi ve tüketimini optimize etmek için yenilenebilir enerji kaynaklarına (güneş, rüzgar, jeotermal) yönelmelidir. Binalar, enerji verimli teknolojilerle donatılmalı ve akıllı şebekeler aracılığıyla enerji yönetimi sağlanmalıdır. Bu yaklaşım, şehirlerin karbon ayak izini önemli ölçüde azaltabilir.
  3. Su Yönetimi ve Sürdürülebilir Su Kaynakları Geleceğin şehirlerinde suyun verimli kullanımı büyük bir önem taşır. Sürdürülebilir su yönetimi, yağmur suyu hasadı, gri su geri dönüşümü ve suyun verimli kullanılması gibi stratejileri içermelidir. Ayrıca, şehirler, sel ve taşkınlara karşı dayanıklı altyapılar geliştirerek su taşkınlarının neden olduğu zararları en aza indirmelidir.
  4. Ulaşımda Sürdürülebilir Çözümler Geleceğin şehirlerinde, ulaşımın sürdürülebilirliği büyük bir zorluktur. Toplu taşıma sistemlerinin geliştirilmesi, elektrikli araçların yaygınlaştırılması ve bisiklet yollarının artırılması, şehirlerdeki karbon emisyonlarını azaltmak için gereklidir. Ayrıca, otomasyon ve dijitalleşme sayesinde akıllı ulaşım sistemleri, trafiği optimize edebilir ve ulaşım altyapısının verimliliğini artırabilir.
  5. Akıllı Şehir Teknolojileri Akıllı şehir teknolojileri, iklim değişikliğiyle mücadele için şehirlerin dijitalleşmesini sağlar. Bu teknolojiler, enerji tüketimini optimize etmek, trafik yönetimini iyileştirmek ve altyapıyı izlemek için veri odaklı yaklaşımlar sunar. Akıllı sensörler, enerji şebekeleri ve ulaşım sistemleri, şehirlerin daha verimli ve sürdürülebilir olmasına yardımcı olabilir.

Şehirlerde Dirençliliğin Arttırılması

  1. Felaketlere Dayanıklı Altyapılar Geleceğin şehirleri, iklim değişikliği sonucu artan felaketlere karşı dayanıklı altyapılarla donatılmalıdır. Bu, sel baskınlarına, fırtınalara ve aşırı sıcaklıklara karşı dayanıklı yapıların inşa edilmesini içerir. Altyapının güçlendirilmesi, şehirlerin ani felaketlere karşı hazırlıklı olmasını sağlar.
  2. İklim Dayanıklılık Stratejileri İklim değişikliği ile mücadele eden şehirler, dayanıklılık stratejilerini benimsemelidir. Bu stratejiler, toplulukları eğitmek, acil durum hazırlık planları oluşturmak ve doğal afetlere karşı dirençli altyapılar geliştirmeyi içerir. Ayrıca, şehir planlamacıları, gelecekteki iklim risklerini göz önünde bulundurarak uzun vadeli stratejiler geliştirmelidir.
  3. Topluluk Katılımı ve Bilinçlendirme Geleceğin şehirlerinde, toplulukların iklim değişikliği hakkında bilinçlendirilmesi ve katılımının sağlanması kritik bir önem taşır. Toplumun tüm kesimleri, iklim değişikliğiyle ilgili çözümler geliştirmek için aktif olarak sürece dahil olmalıdır. Eğitim programları, yerel yönetimlerin ve halkın birlikte çalışmasını teşvik eder.

Geleceğin Şehirleri Nasıl Olmalı?

Geleceğin şehirleri, yalnızca sürdürülebilir olmakla kalmamalı, aynı zamanda dirençli, adil ve yaşanabilir olmalıdır. İklim değişikliğiyle mücadelede başarılı olmak için aşağıdaki temel prensiplere dayalı şehirler inşa edilmelidir:

  1. Sürdürülebilirlik: Karbon emisyonlarını minimize eden, enerji verimliliğini artıran, su kaynaklarını koruyan ve atıkları en aza indiren şehirler inşa edilmelidir.
  2. Dirençlilik: Aşırı hava olaylarına ve doğal afetlere karşı dayanıklı altyapılar geliştirilmelidir. Bu, şehirlerin gelecekteki iklim felaketlerine karşı hazırlıklı olmasını sağlar.
  3. Adalet: Geleceğin şehirleri, herkes için eşit fırsatlar sunmalı ve iklim değişikliğiyle mücadelenin adil bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlamalıdır. Özellikle dezavantajlı grupların korunması için sosyal eşitlik önemlidir.
  4. Teknoloji: Akıllı şehir teknolojileri, şehirlerin daha verimli ve sürdürülebilir olmasına yardımcı olabilir. Veri odaklı çözümler, şehirlerin enerji tüketimini azaltabilir, ulaşım sistemlerini optimize edebilir ve doğal kaynakları daha etkili bir şekilde yönetebilir.

İklim değişikliği, şehir planlaması ve kentsel yaşam üzerinde önemli etkiler yaratmaktadır. Bu değişikliklere uyum sağlamak ve şehirleri sürdürülebilir kılmak için yeşil altyapı, enerji verimliliği, su yönetimi ve akıllı şehir teknolojileri gibi çözümler kritik bir rol oynar. Geleceğin şehirleri, hem iklim değişikliğiyle mücadelede öncü olmalı hem de şehir sakinlerine yaşanabilir, adil ve dirençli ortamlar sunmalıdır. Şehir planlamacıları, topluluklar ve hükümetler birlikte çalışarak geleceğin iklim dirençli ve sürdürülebilir şehirlerini inşa edebilir.

Okumaya Devam Et
Yorum Yapmak İçin Tıkla

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

GENEL

Polisan Holding 60 Yaşında!

Yayınlandı

-

Polisan Holding, kurucusu Necmettin Bitlis’in attığı sağlam temeller ve güçlü vizyonla 60. yılını kutluyor. Kimya, boya, liman işletmeciliği ve gayrimenkul sektörlerindeki faaliyetleriyle ülke ekonomisine önemli katkılar sağlayan Polisan Holding, yarım asrı aşan bu yolculuğunda güçlü iş birlikleri ve inovatif çözümlerle adını geleceğe taşırken 60. yılına özel reklam filmini dijital mecralarda yayınladı.

Poliport, Polisan Kimya, Polisan Yapıkim, Polisan Hellas gibi sektöründe öncü şirketleri bünyesinde bulunduran Polisan Holding, Polisan Kansai Boya ve Rohm and Haas ile olan güçlü ortaklıklarıyla 60. yılını kutluyor. “60 Yıllık Değer” temasıyla hazırlanan reklam filmi, Polisan Holding’in altmış yıllık başarı dolu hikayesini, tecrübesini ve kurduğu güçlü iş birliklerini vurgularken; 60. yıl için özel tasarlanan logo da bu anlamlı yolculuğa eşlik ediyor.

Polisan Holding CEO’su Cantekin Dinçerler: “60 yıllık bu mirasa sahip olmak bizler için büyük bir gurur kaynağı”

Polisan Holding CEO’su Cantekin Dinçerler, 60. yıl değerlendirmesinde şu ifadeleri kullandı: “Polisan Holding’in 60 yıllık tarihi, yalnızca bir büyüme hikayesi değil, aynı zamanda sektöre yön veren yenilikçi ve yerli çözümlerin doğuşuna tanıklık eden bir başarı öyküsüdür. Bu süreçte birçok ilke imza atarak ülke ekonomisine büyük katkılarda bulundu. Bu mirası bizlere kazandıran, vizyonuyla yolumuzu açan kıymetli kurucumuz rahmetli Necmettin Bitlis’e ve 60 yılda bu büyük başarıya emek veren, katkıda bulunan, şu an aramızda olan ya da olmayan herkese, teşekkür ediyor, minnetlerimizi sunuyorum. 60 yıllık bu değerli mirasa sahip olmak, bizler için büyük bir gurur kaynağı. Polisan Holding olarak köklü geçmişimiz ve sürekli gelişim arzusu sayesinde yerli ve milli markalarımızla sektörde öncü olmayı sürdürerek, bu başarı dolu yolculuğu daha da ileriye taşıyacağız.

Okumaya Devam Et

GENEL

Şebeke Suyunu Yönetirken ve Kullanırken Bunlara Dikkat!

Yayınlandı

-

Yaşam alanlarında kişisel bakım ve temizlik amacıyla kullandığımız şebeke suyunu içmek bizleri endişelendiriyor. Ancak uzmanlar, şebeke suyunun kalitesini yalnızca içerken değil, kullanırken de sorgulamamız gerektiğini söylüyor.

“Musluktan akan su temizdir, algısı yanlıştır” diyen Ekomaxi Yönetim Kurulu Başkanı Osman Yağız, şebeke suyunun güvenliği konusunda vatandaşları ve belediyeleri uyararak, güvenli su yönetimi için yapılması gerekenleri paylaştı.

Musluk suyu, günlük hayatımızın olmazsa olmazları arasında yer alıyor. Evlerde, okullarda, hastanelerde,  işyerlerinde ve daha birçok yaşam alanında kişisel bakım ve temizlik amacıyla kullanılan hatta birçok ilimizde içme suyu olarak da tüketilen şebeke suyunun kalitesi, insan sağlığı açısından kritik önem taşıyor.

Ekomaxi Yönetim Kurulu Başkanı Osman Yağız, şebeke suyunun güvenliği konusunda vatandaşları ve belediyeleri uyararak, güvenli su yönetimi için yapılması gerekenleri paylaştı:

“Musluktan akan su temizdir, algısı yanlıştır”

“Musluktan akan su temizdir, algısı yanlıştır. Musluktan akan suyun kalitesini etkileyen bazı önemli unsurlar vardır. Bu unsurlar; belediyeler tarafından suyun depolandığı tesisler, şehirlerdeki su boruları, binalardaki su tesisatı ve su depolarıdır.

Suyu, depolama ve taşıma yöntemlerine dikkat!

Su, yaşam alanlarına ulaşmadan önce belediyeler tarafından tedarik edilip, depolanıyor. Şebeke suyunu depolama tesislerinde yaygın olarak kullanılan betonarme depolarda muhafaza etmek yüksek risk taşıyor.  Çünkü betonarme depolarda zamanla oksitlenme oluşabiliyor. Depoda oluşan bu deformasyon ise suyun kimyasal yapısını bozuyor. İçme ve kullanma suyunun güvenli bir şekilde depolanması, suyun depolandıktan sonra kalitesinin bozulmaması ve insan sağlığını tehdit edebilecek mikroorganizmalar oluşturmayacak şekilde muhafaza edilmesi için GRP modüler su deposu sistemini tercih etmek kritik önem taşıyor. Avrupa’da oldukça yaygın olan bu sistemler, suyu, kalitesini bozmadan uzun yıllar güvenli bir şekilde muhafaza ediyor. Yüksek mühendislik malzemesi olarak tanımlanan ve SMC olarak adlandırılan ‘cam elyaf takviyeli kompozit malzeme’ ile üretilen GRP su depoları, geleneksel sistemlerden farklı olarak, aşırı sıcak ve aşırı soğuk dış ortam şartlarından etkilenmiyor. GRP panellerin pürüzsüz yüzey yapısı ve cam elyaf içeriği nedeniyle UV ışınlarının geçirgenliği sıfıra yakın olduğu için su içerisinde; yosun, mantar, bakteri oluşmuyor. 

Su depolama tesislerinin yanı sıra şehirlerdeki su borularına da dikkat etmek gerekiyor. Çünkü suyu, belediyelerin depolama tesislerinden binalara taşıyan borular da suyun kalitesinde önemli rol oynuyor. Borularda zamanla meydana gelen pas ve sızıntılar, şebeke suyunun kalitesini bozuyor. Bu durumun kontrolü ve düzeltilmesi noktasında da belediyelere büyük sorumluluklar düşüyor.

Su, borular vasıtasıyla binalara ulaştıktan sonra da kirletici unsurlar bulunuyor. Binalardaki su tesisatı ve betonarme depolama yöntemleri de en büyük kirletici sınıfında yer alıyor.

Binalarda da belediyelerin depolama tesislerinde olduğu gibi GRP su depoları tercih etmek ve su tesisatının bakımını yaptırmak gerekiyor. Bu konuda da ev sahiplerine, site yönetimlerine ve işletmelere önemli sorumluluklar düşüyor. 

Su yönetiminde bu hususlara hassasiyet gösterdiğimiz taktirde musluk suyunu güvenle kullanabilir, hatta içebilirsiniz.”dedi.

Osman Yağız,  konuşmasında her GRP su deposunun aynı kalite ve standartlarda üretilmediğinin, marka tercihi yapılırken sistemin, ulusal ve uluslararası standartlara uygunluğuna dikkat edilmesi gerektiğinin de altını çizdi:

WRAS tarafından tescillenmeli

“GRP su deposu tercihinde dünyada içme suyu kalitesinin ölçüm ve kontrol standartlarını belirleyen WRAS (Water Regulations Advisory Scheme) belgesi önemli bir satın alma kriteridir.  Ancak tercih aşamasında ürünün hangi derecelendirme sınıfı ile belgelendirildiğine dikkat edilmesi gerekiyor. Türkiye’de kullanılan bazı GRP panellerde depolanan su, 23 0C’ye kadar sağlıklı kalabiliyor. Biz Ekomaxi olarak,  üretimde yakaladığımız yüksek standartlar ile yurt içinde bu oranı 27 0C daha arttırarak 50 0C’ye çıkarabilen tek firma olma unvanını taşıyoruz. WRAS belgesi ve bu kapsamda GRP panelin sunduğu sıcaklık değeri, önemli bir satın alma kriteri olarak kabul ediliyor.” diyerek sözlerini tamamladı.

Okumaya Devam Et

GENEL

Legrand Türkiye Grubu, A-Tech Akıllı Bina Teknolojileri Fuarı’na Katıldı

Yayınlandı

-

Bina, elektrik ve dijital altyapılar için geliştirdiği ürün ve sistemler konusunda uzman olan Legrand Türkiye Grubu, 2-5 Ekim tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilen A-Tech Akıllı Bina Teknolojileri Fuarı’na katıldı. Bu yıl 7. kez düzenlenen A-Tech 2024 Akıllı Bina Teknolojileri, Elektrik, Aydınlatma ve Elektronik Fuarı, akıllı bina teknolojileri ve elektrik sistemleri alanındaki en son yenilikleri sergilemek üzere sektördeki profesyonelleri bir araya getirdi.

Legrand Türkiye Grubu, İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilen A-Tech Akıllı Bina Teknolojileri Fuarı’na katıldı. Legrand Türkiye Grubu, ev otomasyon sistemlerinden alçak gerilim dağıtım ve koruma ürünlerine, anahtar priz ve çalışma ortamı çözümlerinden aydınlatma kontrol sistemleri ve UPS-kesintisiz güç kaynaklarına ürün ve sistemlerini, sektör profesyonellerinin ve fuar ziyaretçilerinin beğenisine sundu. Özellikle son kullanıcıya yönelik IoT çözümlerimiz ve kablolu/kablosuz otomasyon sistemlerimiz, akıllı bina projelerinde dijital altyapı ve verimliliği artıran özellikleriyle öne çıktı. Ziyaretçiler, stantta yer alan bu çözümleri yakından inceleyerek, uzmanlardan teknik detaylar hakkında bilgi aldı.

Fuar ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Legrand Türkiye Grubu CMO’su Gül Sevinç Selçuk, “A-Tech Fuarı, sektördeki profesyonellerle bir araya gelmek ve inovatif çözümlerimizi paylaşmak adına bizler için önemli bir platform oldu. Özellikle sürdürülebilirlik ve enerji verimliliğine odaklanan ürünlerimiz, ziyaretçilerden büyük ilgi gördü. Bunun yanı sıra, sürdürülebilirlik için çalışan bir firma olarak değerlerimizi ve kurumsal sosyal sorumluluk taahhütlerimizi, aynı zamanda genç profesyonellere fırsatlar sunan Genç Kurul gibi inisiyatiflerimizi tanıtma fırsatı bulduk. Akıllı bina teknolojilerinde sunduğumuz çözümlerle, geleceğin sürdürülebilir yaşam alanlarına katkı sağlamaktan gurur duyuyoruz.” açıklamalarında bulundu.

Okumaya Devam Et

Trendler

Kitap


Kapanma Süresi 20Saniye