Bizimle iletişime geçin

GENEL

DYO 2025 Renk Koleksiyonunu Dönüşümün Gücüyle buluşturdu 

Yayınlandı

-

DYO, 2025 yılına özel hazırladığı “Dönüşüm” koleksiyonu ile yedi farklı rengin özgün tonlarını bir araya getiriyor. Her biri hayatın farklı anlarına dokunan bu renk paleti, mekânlara derinlik kazandırırken dekorasyona renkle birlikte anlam ve duyguyu da katıyor.

DYO, 2025’e özel hazırladığı seçkin renklerden oluşan Dönüşüm koleksiyonu ile yaşam alanlarına estetik bir derinlik kazandırıyor. Etkileşim, anlam, ilham, keşif, uyum, denge ve sezgi kavramlarından ilham alınarak tasarlanan bu özel koleksiyon, mekânlarda zamansız ve güçlü bir atmosfer yaratıyor. Her renk, farklı bir hissi yansıtarak mekânlara özgün bir kimlik kazandırıyor; etkileşimi artıran tonlardan uyum ve dengeyi sağlayan renklere kadar her biri, yaşam alanlarının ruhunu yeniden tanımlıyor.

Dönüşümün renklerle yazılan felsefesi 

DYO yeni renk koleksiyonu ile yaşamımızdaki dönüşümü ve onun getirdiği yenilikleri yansıtıyor. Her şeyin bir fikrin veya hissin izini sürmekle başladığını, her seçimin bir yolculuğa dönüştüğünü vurguluyor.  İlhamın, harekete geçiren sezgilerden ve anlam bulan detaylardan doğduğunu, değişimin ise keşfedilen her yeni dokuda kendini gösterdiğini anlatıyor. Bu koleksiyonda, seçilen ve karşılaşılan renkler, hayatın içindeki hikâyelere karışarak bize eşlik ediyor, bizi dönüştürüyor. Dönüşümün, yaşamın en özel anlarına incelikle dokunduğunda kusursuz bir uyum içinde sürdüğünü ve her rengin bu değişimin bir parçası olduğunu ortaya koyuyor.

Renklerin en rafine hali

DYO, yeni renk koleksiyonu Dönüşüm ile yedi ayrı rengin en rafine tonlarını bir araya getiriyor ve her biri hayatın farklı anlarına dokunan güçlü hikâyeler anlatıyor. Roze Toprak, doğanın sıcak dokunuşunu yaşam alanlarına taşıyan, içinde sayısız his ve olasılık barındıran zarif bir ton olarak duyuyu temsil ediyor.  Dijital Mavi, etkileşimin rengi olarak özgüvenli ve enerjik duruşuyla mekânlara dinamik bir kimlik kazandırıyor ve modern bir atmosfer yaratıyor. Anlam duygusunu yansıtan Yeni Dünya, özgün yeşil tonuyla küçük detayların büyük anlamlar yarattığı, zamansız ve derin yaşam alanları oluşturuyor. Gölge Taşı, keşif duygusunu harekete geçiren nötr yapısıyla mekânlara sakin ve sofistike bir enerji yayıyor.

Zamansız bir dönüşüm hikayesi 

Bu özel renk paleti, yaşam alanlarına yalnızca estetik bir zarafet sunmakla kalmıyor, aynı zamanda duygusal bir derinlik de yaratıyor. Her ton, kendine özgü hikâyesiyle mekânlara değer katarken, renklerin birleştirici gücünü hissettiriyor. Zamansız bir dönüşüm hikâyesinin kapılarını aralayarak dekorasyona güçlü bir karakter kazandırıyor.  İlham veren İz Yeşili, değişimin rengi olarak dönüşümün cesur adımlarını temsil ediyor. Doğanın huzurlu dokunuşunu yaşam alanlarına taşıyan bu özel ton, mekânlara dingin bir nefes katıyor. Kor, uyum ve dengenin simgesi olarak dönüşüm yolculuğunun nihai huzurunu mekânlara taşıyor ve her unsurun mükemmel bir ahenkle buluştuğu anı temsil ediyor. Koleksiyonun denge noktası olan Kök, yaşam alanlarında kusursuz bir ritim oluşturarak her detayın yerli yerine oturduğu, zamansız ve kalıcı bir denge sunuyor.

Okumaya Devam Et
Yorum Yapmak İçin Tıkla

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

GENEL

TÜRKÇİMENTO AKADEMİ, YEŞİL DÖNÜŞÜM YOLUNDA SEKTÖRÜ ANKARA’DA BULUŞTURDU

Yayınlandı

-

TÜRKÇİMENTO Akademi tarafından organize edilen “Çimento Meslektaşlar Toplantısı” 16-17 Ekim 2025 tarihlerinde Ankara’da gerçekleşti. Çimento sektörü profesyonellerini bir araya getiren etkinlikte, düşük karbonlu üretim teknolojileri ve sürdürülebilirlik hedefleri çerçevesinde “Kalsine Kil (LC3) ve çimentomsu malzeme konusu ele alındı.

TÜRKÇİMENTO öncülüğünde, Aşkale Çimento ve Oyak Çimento’nun ana sponsorluğunda, Cemtech Global Mühendislik ve Onbiron Endüstriyel Kimyasallar etkinlik sponsorluğunda gerçekleşen toplantı, sektörün farklı alanlarından 200’ün üzerinde uzmanın katılımıyla iki gün boyunca sürdü. Etkinliğin ilk günü, “LC3 Bilgilendirme Günü” kapsamında dünyaca ünlü çimento kimyası uzmanı Prof. Karen Scrivener ve ekibi, kalsine kil ve çimentomsu malzeme üretimindeki rolü, karbon emisyonlarının azaltılmasına katkısı ve Türkiye’nin bu alandaki potansiyeli üzerine kapsamlı bir sunum gerçekleştirdi.

“Kalsine kil, sektörün yeşil dönüşümünde stratejik bir dönüm noktası”

TÜRKÇİMENTO CEO’su Volkan Bozay, açılış konuşmasında sektörün dönüşüm yolculuğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Çimento sektörü, karbon salımlarının azaltılması ve sürdürülebilir üretim hedefleri doğrultusunda dönüşümünü hızla sürdürüyor. Kalsine kil, bu dönüşümde kritik bir dönüm noktası. Bugün burada bilgi paylaşımının yanı sıra ortak bir yol haritası oluşturmak üzere bir aradayız. Çimento sektörünün geleceğini şekillendirecek başlıkları ele almak açısından bu toplantı büyük önem taşıyor. Ayrıca dünya çapında kanaat önderi olan Prof. Karen Scrivener’i ülkemizde ağırlamak bizim için büyük bir gurur.”

Karen Scrivener: “Türkiye, LC3 teknolojisiyle düşük karbonlu üretimde büyük bir potansiyele sahip”

Ecole Polytechnique Fédérale de Lausanne (EPFL) Üniversitesi’nden Prof. Karen Scrivener ise Türkiye’nin kalsine kil alanında önemli fırsatlara sahip olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu: “Türkiye, sahip olduğu doğal kil kaynakları ve güçlü çimento üretim altyapısıyla LC3 teknolojisinin uygulanması için çok uygun bir ülke. Bu dönüşüm, hem karbon emisyonlarını önemli ölçüde azaltabilir hem de sektörün rekabet gücünü artırır.”

Toplantının ikinci gününde ise katılımcılar, karbon düzenlemeleri, iklim kanunu, emisyon ticaret sistemi, sürdürülebilirlik raporlaması, hammadde temini, alternatif yakıt ve enerji kullanımı, dijitalleşme ve yapay zeka gibi öncelikli başlıklarda bilgi ve deneyimlerini paylaştı. Gün sonunda, katılımcıların görüşlerinden oluşan bir değerlendirme raporu hazırlanarak sektörle paylaşılmak üzere derlendi.

Okumaya Devam Et

GENEL

Kozanlar Jeotermal’in Kazakistan’daki Sera Projesinin Isıtma Altyapısı Mimsan’a Emanet

Yayınlandı

-

Seracılık sektörünün öncü firmalarından Kozanlar Jeotermal, Kazakistan’da 40 hektarlık bir alan üzerine kurduğu yeni serasının ısıtma altyapısında Mimsan’ın yüksek verimli MGS serisi sıcak su kazanlarını tercih etti.

Kozanlar Jeotermal, Kazakistan’da 40 hektarlık bir alana kurduğu seranın ısıtma sistemlerinde Mimsan teknolojisini tercih etti. Tesisin ısı ihtiyacını karşılamak üzere, 5 adedi 6.000.000 kcal/h, 4 adedi 5.000.000 kcal/h kapasiteli olmak üzere toplam 9 adet MGS serisi gaz yakıtlı sıcak su kazanı devreye alındı.

Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Mimsan Domestik Pazarlama ve Üretim Koordinatörü Abdulkadir Pilatin, sera ısıtma sistemlerinin tarım sektöründeki stratejik önemine dikkat çekerek şunları söyledi:

Tarımda verimi ve kaliteyi artırıyor

“Sera ısıtma sistemleri, tarım sektöründe verimliliğin artırılmasında kilit bir rol oynuyor. Dış hava koşullarından bağımsız olarak yıl boyunca ideal sıcaklık aralıklarının sağlanması, bitkisel üretimin sürekliliğini güvence altına alırken ürün kalitesini de önemli ölçüde yükseltiyor. Modern seracılıkta ısıtma altyapısı, yalnızca konfor koşullarını belirleyen bir unsur değil, aynı zamanda üretim planlamasının sürdürülebilirliğini sağlayan stratejik bir yatırım olarak öne çıkıyor. Mimsan olarak, bu alandaki deneyimimizle sektörün ihtiyaçlarına uygun yüksek verimli çözümler sunuyoruz. Son olarak, Kozanlar Jeotermal’in Kazakistan’da kurulumunu gerçekleştirdiği sera projesinin çözüm ortağı olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyoruz.

Yüzde 98’e varan yanma verimi sağlıyor

Projede kullanılan MGS serisi kazanlarımız, yüzde 98’e varan yanma verimiyle ekonomik bir ısıtma çözümü sunarken, düşük emisyon değerleri sayesinde karbon salımını azaltarak çevresel sürdürülebilirliğe katkı sağlıyor. Bu sayede sera gibi iklim kontrolünün süreklilik gerektirdiği yapılarda enerji verimliliğini en üst düzeye çıkarırken çevresel etkileri de minimuma indiriyoruz.

Sistem uzaktan kontrol edilerek enerji kullanımı optimize ediliyor

Ayrıca MGS serisi üç geçişli skoç tip sıcak su kazanlarımız, dijital LCD kontrol paneli ve Modbus uyumlu otomasyon altyapısıyla uzaktan erişim ve kontrol olanağı sağlıyor. Dış hava sıcaklığına göre otomatik ayarlama yapabilen bu sistem, tesis içinde ideal iklim koşullarının korunmasına yardımcı olurken enerji kullanımını da optimize ediyor. Konfor modunda çalışabilmesi ve belirlenen saatler dışında ekonomi moduna geçebilmesi sayesinde de işletme maliyetlerinden önemli bir tasarruf sağlanıyor.” dedi.

Okumaya Devam Et

GENEL

Kışa hazırlıkta ısıtma verimliliğinin anahtarı enerji dostu pompalar ve düzenli bakım

Yayınlandı

-

Kış ayları yaklaşırken, binalarda merkezi ısıtma sistemleri yeniden tam kapasiteyle devreye giriyor. Artan enerji maliyetleri, hem bina yöneticilerini hem de bireysel kullanıcıları enerji verimliliği konusunda daha dikkatli olmaya yönlendiriyor. Isıtma sistemlerinin verimli çalışması için pompa sistemlerinin mutlaka kontrol edilmesi gerekiyor.

Pompa sistemleri, sıcak suyun tüm tesisata doğru debi ve basınçta ulaşmasını sağlayarak merkezi ısıtma sistemlerinin verimli çalışmasında kritik rol oynuyor. Özellikle yüksek katlı binalarda, suyun üst katlara doğru basınçla taşınabilmesi için pompaların yüksek verimlilikte çalışması büyük önem taşıyor. Verimsiz veya bakımı yapılmamış pompalar, sistemin gereksiz enerji harcamasına ve ciddi maliyet artışlarına neden olabiliyor. Araştırmalar, elektrik motorlarının tükettiği enerjinin yaklaşık yüzde 22’sinin pompa sistemleri tarafından kullanıldığını ortaya koyuyor. Bu da pompaların düzenli bakımının ve doğru pompa seçiminin, enerji verimliliği açısından ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.

Kış öncesinde yapılacak küçük kontroller, uzun vadede büyük tasarruf sağlayabiliyor. Pompa sistemlerinde düzenli bakım yapılması, yalnızca enerji verimliliğini artırmakla kalmıyor, arızaların önüne geçerek sistemin ömrünü de uzatıyor. Özellikle merkezi ısıtma sistemlerinde kullanılan pompaların kış sezonuna girmeden önce kontrol edilmesi, hem kullanıcı konforu hem de işletme maliyetleri açısından büyük önem taşıyor.

Kış öncesi bakım, verimliliğin anahtarı
Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan Masdaf CEO’su Erhan Özdemir, “Türkiye, 2024 yılında yaklaşık 65 milyar 589 milyon dolar tutarında enerji ithalatı gerçekleştirdi. Bu enerji bedelini azaltmanın yolu, elimizdeki kaynakları daha verimli kullanmaktan geçiyor. Özellikle bina teknolojilerinde yer alan merkezi ısıtma sistemleri, sıcak ve soğuk su sirkülasyonları ve havalandırma sistemlerinde kullanılan sirkülasyon pompaları, enerji tüketiminin önemli bir bölümünü oluşturuyor. Sirkülasyon pompaları, elektronik kontrol üniteleri sayesinde ısıtma ve havalandırma sistemiyle uyumlu biçimde çalışıyor. Bu pompaların verimli şekilde çalışması hem hane bütçesi hem de ülke ekonomisi için büyük önem taşıyor. Ancak burada yalnızca verimli pompa kullanmak yeterli değil; bu pompaların düzenli bakımının yapılması da en az doğru pompa seçimi kadar kritik. Düzenli bakım, enerji maliyetlerini azaltırken sistemin ömrünü uzatıyor. Kış öncesi dönemde bu konuda atılacak küçük adımlar, uzun vadede hem kullanıcı ekonomisine hem de ülke ekonomisine büyük katkı sağlıyor. Bu farkındalıkla birlikte, enerji verimliliği yüksek pompalar ve akıllı kontrol sistemleriyle donatılmış çözümler, sürdürülebilir bir gelecek için en etkili adımlar arasında yer alıyor. Masdaf olarak, enerji verimliliği sağlayan, uzun ömürlü ve bakım kolaylığı sunan pompa sistemleriyle binaların ısıtma verimliliğini artırıyor; kullanıcıların hem konfor hem de tasarruf düzeyini yükseltmeye odaklanıyoruz” dedi.

Okumaya Devam Et

Son Yazılar

Trendler