Bizimle iletişime geçin

RÖPORTAJ

İzocam: 60 Yıldır Güvenli ve Sürdürülebilir Yapılar İçin Çalışıyor

Yayınlandı

-

İzocam Genel Direktörü Murat Savcı
Türkiye yalıtım sektörünün öncüsü İzocam, 2025’te 60. yılını “Biz Geleceğiz” mottosuyla kutluyor. Yangın güvenliğinin toplumsal bir sorumluluk olduğuna dikkat çeken şirket, A1 ve A2 sınıfı yanmaz malzemelerle yapılan doğru uygulamaların can kayıplarını ve maddi zararları en aza indirdiğini vurguluyor.

  1. Öncelikle; firmanızı kısaca tanıyarak, markanız hakkında bilgi alabilir miyiz?

İzocam, Türkiye yalıtım sektörünün öncüsü olarak 1965 yılında kurulmuştur. Ülkemizde yalıtım malzemelerinin üretimi İzocam’ın kuruluşu ile başlamıştır. Kurulduğumuz günden bu yana ürün kalitemiz, çevreye saygılı üretimimiz, yalıtım bilincini geliştirmek için yaptığımız çalışmalar ve uzun yılların deneyim ve tecrübesi ile pek çok alanda elde ettiğimiz başarılarla birlikte ISO ilk 500’de daima yerimizi almaktayız. Diğer taraftan insan odaklı çalışma anlayışını benimseyen bir markayız. 2018 yılından beri Top Employer (En İyi İşveren Markası) sertifikasına sahip bir firma olarak, çağın gerekliliklerine uygun ve yeni neslin ihtiyaçlarını karşılayan çözümler tasarlayıp geliştirmeye de devam etmekteyiz.

İzocam olarak “Bugünlere Yalıtım, Yarınlara Yatırım” stratejisi ile faaliyetlerimize devam ediyor, ilk kurulduğumuz günden bu yana olduğu gibi, 60’ıncı kuruluş yıldönümümüzü kutladığımız 2025 yılında da ülkemizin enerji verimliliği, sürdürülebilir üretim ve ekonomik kalkınma hedeflerine doğrudan katkı sağlayan çalışmalara öncülük etmeyi hedefliyoruz. 2025 yılı için belirlediğimiz “Biz Geleceğiz” mottomuzla İzocam’ın liderlik, güvenilirlik, çevre dostu, yenilikçi ve enerji verimliliğine odaklanan stratejik yaklaşımını geleceğe taşımayı amaçlıyoruz.

  1. Türkiye’deki mevcut Yangın Yönetmeliklerinin uluslararası standartlarla uyumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Son yıllarda Türkiye’deki Yangın Güvenliği standartlarında öne çıkan değişiklikler nelerdir? 

Günümüz yapı sektöründe sürdürülebilirlik, enerji verimliliği ve yaşam konforu kadar, yangın güvenliği de her zamankinden daha kritik bir gereklilik olarak karşımıza çıkmaktadır. Güvenli yapılar inşa etmek, yalnızca teknik bir zorunluluk değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluktur. Yangın güvenliği ise bu sürecin en temel bileşenlerinden biridir. Günümüzde sanayi yapıları, kamu binaları, alışveriş merkezleri, okul, hastane, otel gibi toplu kullanımların yoğun olduğu binalarla birlikte konut projelerinde de yangına dayanımlı malzeme kullanımı artık bir seçenek değil, zorunluluk haline gelmiştir.

Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik, Türkiye’deki binaların yangına karşı güvenliğini sağlamak amacıyla bir dizi kılavuz ve standart belirlemiştir. Yönetmelik ilk olarak 2002 yılında yayınlanmış ve 2007 yılında revize edilmiştir. 2024 yılının başında hazırlanan Uygulama Kılavuzu ile yönetmeliğin mimari ve inşai yangın güvenlik önlemlerini kapsayan ilk 66 maddesine açıklayıcı görseller ve ilave açıklamalar getirilmiştir. Yönetmelik kamu kurum ve kuruluşları, özel kuruluşlar ve gerçek kişilerce kullanılan her türlü yapı, bina, tesis ve işletmenin, tasarımı, yapımı, işletimi, bakımı ve kullanımı safhalarında çıkabilecek yangınların en aza indirilmesini ve herhangi bir şekilde çıkabilecek yangının can ve mal kaybını en aza indirerek söndürülmesini sağlamak üzere, yangın öncesinde ve sırasında alınacak tedbirlerin, organizasyonun, eğitimin ve denetimin usul ve esaslarını belirlemektedir. Öncelikli olarak taşıyıcı sistemin ve binanın belirlenen süre içinde stabil kalması esas alınırken, her binada binanın işlevine göre bölme duvarlar, kaçış yolları, kompartmanlar vb tüm alanlar dikkate alınarak neler yapılması gerektiği detaylandırılmaktadır. Yalıtımın yangın güvenliği açısından önemi de yine yönetmelikte vurgulanmaktadır.

Doğru malzemelerle ve işçilikle yapılmış yangın yalıtımı uygulamaları, tüm binalarda yangın risklerini en aza indirmektedir. Yangın esnasında alevler bir anda artarken, yalıtım uygulamaları, yangın sırasında hem alevlerin yayılmasını geciktirmekte hem de zehirli gazların oluşmasını önlemektedir. Dolayısıyla taşyünü ve camyünü gibi mineral yünler ile yapılan uygulamalar, yangından kaçış ve itfaiyenin olay yerine intikal etme süreçleri için zaman kazandırmakta ve yangının verdiği zararı azaltabilmektedir. Aynı zamanda, bu malzemeler yüksek ısıya dayanıklı yapıları sayesinde yapısal elemanların çökmesini önleyerek, binanın genel dayanımını artırmaktadır.

  1. Yangın güvenliği açısından kullanılan malzemelerin özellikleri ve doğru uygulamaların önemi nedir? Mevzuat ve standartlar çerçevesinde yalıtım malzemeleri yapıların güvenliği için nasıl bir rol oynamaktadır? 

Yangın çıkması ve yayılması hem bina sahipleri hem de binada yaşayanlar için ciddi bir endişe kaynağıdır. Günümüzde binalar, hemen alev alan yüksek derecede yanıcı malzemelerle doludur. Yangın, sadece birkaç dakika içinde yayılır, yani sıcaklık artar, odanın içindeki eşyalar tutuşmaya başlar ve çıkan zehirli dumanlar odaya dolar. Zehirli duman solumak ciddi solunum komplikasyonlarına neden olabilir. Yangın vakalarında duman zehirlenmesi ile oluşan ölümler ilk sırada yer almakta ve yanık kaynaklı ölümlerden üç kat fazla sıklıkta görülmektedir. TMMOB Kimya Mühendisleri Odası’nın 2023 verilerine göre de, ülkemizde sadece bir yıl içinde 496 endüstriyel yangın ve 33 patlama meydana gelmiştir. Bu olaylar sonucunda 22 işçi hayatını kaybetmiş, 152 işçi ise yaralanmıştır. Dolayısıyla yangınlar, yalnızca maddi kayıplara değil; insan hayatına mal olan, telafisi imkansız sonuçlar doğuran afetlerdir. Bu çarpıcı istatistikler, yangın yalıtımının önemini gözler önüne sermekte ve doğru uygulamaların aciliyetini vurgulamaktadır. Yangın esnasında yanmayacak veya yangının büyümesine katkı sağlamayacak malzemeleri seçmek hayati önem taşımaktadır.

TS EN 13501 standartında malzemelerin yangın sınıfı A’dan F’ye doğru sınıflandırılmıştır. A sınıfı en iyi yangın performansını (yanmaz), B, C, D, E sınıfları sırasıyla azalan yangın performanslarını ifade eder. F sınıfı ise yangın performans özelliklerinin belirlenemediği ürünlerin sınıfıdır. Standartta yanmazlık sınıfı dışında iki önemli ek sınıflandırma daha mevcuttur. “s” (smoke) duman etkisini ve “d” (drop) damlama etkisini ifade eder. Duman etkisi ifade edilirken s1-s3 skalasında, s1 en düşük duman yayılımını, s3 en yüksek duman yayılımını gösterir. Alev damlacığını ifade eden sınıflandırmada d0 damlama olmadığını gösterirken d2 yüksek damlamayı anlatır. A1 sınıf yanmaz malzemeler damlama ve duman etkisi içermeyen ürünleri kapsadığından bu sınıfta s ve d skalası kullanılmaz. Özellikle dış cephe ve bölme duvar sistemlerinde kullanılan yalıtım malzemeleri, yönetmelikte belirtilen A1 ve A2 sınıfı yanmazlık kriterlerine uygun olduğunda, yangının katlar arasında veya komşu alanlara yayılması engellenmektedir. Ayrıca, pencere kenarları ve çatı arası gibi kritik alanlarda oluşturulan yangın bariyerleri sayesinde yangın etkisi sınırlanabilmektedir. 

Ülkemizde Binalarda Yangın Güvenliği Yönetmeliği başta olmak üzere mevcut mevzuatlara uyum sağlamak, kullanılan malzemelerin belgelendirilmesini ve uygulamaların denetlenmesini sağlamak hayati öneme sahiptir. 2024 yılında yayımlanan yeni uygulama kılavuzu ise, mimari ve inşai güvenlik tedbirlerinin daha anlaşılır ve görsel destekli şekilde uygulanmasına olanak sağlamıştır. Bu tür düzenlemeler, yatırımcılar ve uygulayıcılar için rehber niteliğinde olup, yapıların güvenli, uzun ömürlü ve sürdürülebilir olmasına katkıda bulunmaktadır.

Yangın güvenliği, yapının projelendirme aşamasından itibaren ele alınmalı; kullanılan malzemelerin yanmazlık sınıflarına göre seçilmesi, uygulamaların uzman ekipler tarafından ve mevzuata uygun şekilde gerçekleştirilmesi sağlanmalıdır. Özellikle endüstriyel yapılarda üretim öncesi ekipmanlara ve hatlara uygulanan yalıtımlar, olası riskleri minimize ederek yangının başlangıç aşamasında kontrol altına alınmasına katkıda bulunur.

Sonuç olarak; yangına dayanıklı binalar inşa etmenin hem can güvenliğini sağlamak hem de yatırımları korumak için en temel sorumluluklardan biri olduğu unutulmamalıdır. İzocam olarak, bu sorumluluğu taşımanın bilinciyle hareket etmeye ve Türkiye’nin her köşesinde güvenli yapılar inşa edilmesine katkı sunmaya devam etmekteyiz.

  1. Yangın Güvenliğinde Yeni Nesil Çözümler kapsamında, son dönemde geliştirmiş olduğunuz ve pazara sunduğunuz ürünleriniz ile öne çıkan hizmetleriniz hakkında bilgi alabilir miyiz?

Mineral yün ürün kategorisindeki İzocam Camyünü ve İzocam Taşyünü ürünlerimiz, ısı ve ses yalıtımının yanında yüksek yangın güvenliği de sağlamaktadır. İzocam Camyünü; binalarda ve endüstride çalışma sıcaklığı 250 ⁰C’ye kadar olan uygulamalarda kullanılabilen hafif, esnek, ekonomik ve yanmaz bir ısı ve ses yalıtım malzemesidir. Çoğunlukla çatı, duvar, tesisat ve ara bölme yalıtımlarında kullanılır. İzocam Taşyünü ise binalarda ısı, ses ve yangın yalıtımı sağlamasının yanında 350 – 650 ⁰C arasındaki yüksek sıcaklıktaki endüstriyel uygulamalarda da kullanılabilmektedir. İzocam Taşyünü ürünler, İzocam Camyünü ürünlere göre daha yüksek sıcaklığa dayanıklı ürünler olduğundan yangın yalıtım çözümlerinde daha yüksek sürelerde yangın dayanımı sağlamaya da yardımcı olmaktadır.

Yangın güvenliğinde öne çıkan İzocam markalı ürünlerimiz hakkında detaylı bilgi vermem gerekirse, örnek olarak farklı kalınlıklarda üretilerek, ara bölme duvarlarda, ısı ve üstün ses yalıtımı sağlayan İzocam Mineral Yün Ara Bölme Levhası ürünümüz A1 sınıfı yanmaz özelliği sayesinde olası yangınlarda zaman kazandırmaktadır. Su itici özellikli ve bir yüzeyi siyah camtülü kaplı olan İzocam Mineral Cephe Levhası ise; giydirme cephe sistemlerinde, cam, granit, mermer, alüminyum, ahşap vb. cephe kaplamalarının arkasında ısı ve ses yalıtımının yanı sıra yangın güvenliği amacıyla kullanılmaktadır. Dış duvarların iç yüzeylerinde, iç bölme ve komşu duvarlarda, merdiven ve asansör boşluklarına bitişik duvarlarda, ahşap karkas yapıların içten giydirilmesinde ses ve ısı yalıtımı amacıyla kullanılan Mineral yün İzocam Kalibel ürünümüz yanmaz bir ürün olarak binaların yangın güvenliğine katkı sağlarken, küf ve nem oluşumuna karşı da duvarları korumaktadır. Sanayi tesislerinde, proses ekipmanlarında, büyük çaplı borularda ısı yalıtımı ve yangın güvenliği amacıyla kullanılan İzocam Taşyünü Sanayi Levhası, TS EN 13501-1’e göre yanmaz malzemeler olan A1 sınıfında bulunmaktadır. İzocam Taşyünü Sanayi Şiltesi ise yanmazlık özelliği sayesinde çok yüksek sıcaklığa sahip yerlerin ısı, ses ve yangın yalıtımını mümkün kılmaktadır. Kaplamasız veya alüminyum folyo kaplı, yüksek birim ağırlıkta taşyününden imal edilen borular olan İzocam Taşyünü Prefabrik Boru da sanayi borularının ısı yalıtımında kullanılmaktadır. EI60, EI90 ve EI120 özellikte yangın kapılarında kullanılan özel taşyünü levha olan İzocam Yangın Kapısı Levhası ise; yangın kapısı imalatı yapan firmalara temin edilmekte ve yangın direnç süresi açısından tek parça halinde kapıya uygulanmaktadır.

Avrupa sandviç panel standardı olan TS EN 14509’a uyumlu olarak üretilen İzocam Tekiz markalı sandviç panel ürünlerimiz de yangına tepki sınıflandırmaları ve yangın dayanımı konusunda sahip oldukları birçok sertifikayla yangın güvenliği konusundaki uzmanlığını belgelemektedir. İzocam Tekiz Taşyünü Yalıtımlı Paneller, Efectis Era Avrasya Test ve Belgelendirme A.Ş. tarafından gerçekleştirilen testler sonucu, bütünlük ve yalıtım kriterlerindeki değerlendirme sonucunda 60 dakika yangın dayanımlı ‘EI60’ ve sağlamış olduğu bütünlük kriterleri ile de ‘E120’ yangın dayanımlı panel sertifikasına sahiptir. İzocam Tekiz Taşyünü Çatı Paneli’nin ise, taşıma, bütünlük ve yalıtım kriterlerinin tümünü başarıyla sağladığı için, 120 dakika yangın dayanımlı ‘REI120’ panel sertifikası bulunmaktadır. Tekiz Sinüs Panel, özellikle spor salonu, AVM ve fabrika gibi alanlarda kullanılmak üzere mineral yün yalıtımlı sandviç panel olarak geliştirilmiştir. Yangına karşı dayanımıyla BROOF (t2) sınıfında yer alan Tekiz Kombi Panel ise uluslararası bir risk ve sigorta yönetimi firması olan FM Global’in bağımsız test kolu tarafından verilen FM sertifikasını almaya hak kazanarak, Türkiye’de üretilen membranlı paneller arasında FM sertifikasına sahip ilk ve tek ürün olmuştur. Bu ürünümüz, özellikle fabrika yatırımı ya da tadilatı gibi önemli sanayi projelerinde tercih edilmektedir.

  1. Konut, Ticari ve Endüstriyel çözümler arasında nasıl bir ürün segmentasyonuna sahipsiniz? 

İzocam olarak bundan 60 sene önce Gebze’de ilk camyünü tesisimizle başlayan yolculuğumuz, bugün 5 farklı tesisimizle gerçekleştirdiğimiz üretimlerle devam etmektedir. Ürün portföyümüzde camyünü, taşyünü, ekstrüde polistiren (Foamboard, Maxiboard), ekspande polistiren (İzopor Plus), kauçuk köpük (Optiflex, İzocamflex), polietilen köpük (İzocam PeFlex) ve İzocam Tekiz markası altında PU, PIR ve taşyünü dolgulu sandviç paneller ile trapez levhalar yer almaktadır.

Geniş ürün yelpazemiz ve her ihtiyaca uygun yalıtım çözümlerimiz ile zeminden, cephe ve çatıya, duvar ve döşemeden tesisata kadar her uygulama alanına uygun nitelikli yalıtım malzemeleri sunmaktayız. Bunların yanı sıra; sanayi tesislerinden gemi sektörüne, termik santrallerden akustik panellere, vagonlardan evlerimizde kullanılan fırınlara, yangın kapılarından güneş kolektörlerine kadar geniş bir alanda ısı, ses yalıtımı ve yangın güvenliği sağlarken diğer üreticilerin imalatlarında gereksinim duydukları yalıtım malzemelerini de üretmekteyiz.

  1. Projelerde tercih edilen ürün ve hizmetlerinizin, satış ya da uygulama sonrası müşterilerinize sağladığı avantajlar/katma değerler hakkında neler söylemek istersiniz?

İzocam olarak geliştirdiğimiz tüm ürün ve çözümlerimiz, kullanıcılarımıza sadece yalıtım değil aynı zamanda uzun vadeli katma değer sunmaktadır. Enerji verimliliği, ürünlerimizin en önemli ortak özelliklerinden biridir. Doğru yalıtım uygulamaları sayesinde binalarda enerji kayıplarının önüne geçilmekte, ısıl konfor artırılmakta ve bu da hem enerji maliyetlerinde düşüş hem de sürdürülebilirlik hedeflerine katkı sağlamaktadır.

Diğer yandan ürünlerimizin sağladığı yüksek akustik performans, yaşam alanlarında ve endüstriyel tesislerde gürültünün azaltılmasına, konforlu ve sağlıklı mekanların oluşturulmasına imkan vermektedir. Bu özellik, özellikle günümüzde artan şehirleşme ve yoğun iş temposu içinde kullanıcılarımız için önemli bir konfor unsuru haline gelmiştir.

Bununla birlikte, ürünlerimiz sahip oldukları yüksek dayanıklılık ve yangın güvenliği ile de binaların yangın ve deprem gibi afetlere karşı güvenliğini artırmakta, olası risklere karşı koruma sağlamaktadır. İzocam olarak geliştirdiğimiz çözümler, küf ve nem oluşumuna karşı da binaları koruyarak yapıların ömrünü uzatmaktadır.

Sonuç olarak, ürünlerimiz yalnızca enerji tasarrufu ve maliyet avantajı sunmakla kalmamakta; akustik konfor, yangın güvenliği ve bina dayanıklılığı açısından da değer yaratmaktadır. Böylece müşterilerimize, daha güvenli, konforlu ve sürdürülebilir yaşam ve çalışma alanları kazandırmaktayız.

  1. Sektörümüzün gelişimi için büyük bütçeler ayırmaktasınız, emek yoğun AR-GE çalışmalarınız ile ilgili neler söylemek istersiniz? Önümüzdeki dönemde özellikle konuşacağımız yeni ürünlerinizle ya da yeni hizmet modellerinizle ilgili de kısaca bilgi alabilir miyiz?

İzocam olarak, kuruluşumuzun 60’ıncı yılında “Biz Geleceğiz” vizyonumuzu güçlü ürün inovasyonlarımızla pekiştirmekteyiz. Geliştirdiğimiz yeni ürünlerimizle sektörümüze öncülük etmeyi sürdürmekte, hem iç mekânlara hem de endüstriyel tesislere yenilikçi çözümler sunmaktayız.

Yeni ürünlerimizden biri olan “İzocam Everest Mineral Asma Tavan Levhası”, estetik tasarımı ile öne çıkarken üstün ses ve ısı yalıtımıyla yaşam alanlarına konfor katmaktadır. A sınıfı yanmazlık özelliği sayesinde yangın güvenliğini de ön planda tutan bu ürünümüz, modern mimarinin ihtiyaçlarına uygun bir çözüm olarak iç mekân standartlarını ileriye taşımaktadır. Mineral yünün doğal ses yutma özelliği sayesinde gürültüyü azaltarak okul ve ofislerde verimli, huzurlu çalışma ve öğrenme ortamları sunmaktadır.

Bir diğer yeni ürünümüz olan “İzocam HT Camyünü Prefabrik Boru” ise 450°C’ye kadar yüksek sıcaklıklarda dayanım sağlayarak endüstriyel yalıtım ihtiyaçlarına çözüm getirmektedir. Yüksek performanslı ısı ve ses yalıtımı ile çalışan konforunu artıran bu ürünümüz, sanayi boru hatlarında güvenliği ve verimliliği aynı anda sağlamaktadır. Ayrıca A2 sınıfı yangın dayanımı ile güvenlik avantajı sunarken, modüler yapısı sayesinde de montaj süreçlerinde zaman ve iş gücü tasarrufu sağlamaktadır.

İzocam olarak, 60 yıllık deneyimimizden aldığımız güçle sürdürülebilirlik, yenilikçilik ve yüksek performansı merkezine alan Ar-Ge çalışmalarımızı hız kesmeden sürdürmekteyiz. Önümüzdeki dönemde de sektörün gelişimine yön veren, müşteri beklentilerini aşan ürün ve hizmet modelleri geliştirmeye devam edeceğiz.

  1. Sürdürülebilir Çevre Politikaları ve Yaşanabilir Çevre Stratejileri doğrultusunda, şirket politikanız hakkında neler söylemek istersiniz?

“Bugünlere Yalıtım, Sürdürülebilir Yarınlara Yatırım” anlayışıyla ürettiğimiz yalıtım çözümlerimiz, binalarda ve sanayi tesislerinde enerji tasarrufu sağlayarak nihai kullanımda ciddi ölçüde karbon salımını önlemektedir. Böylece sadece üretim süreçlerimizde değil, ürünlerimizin tüm yaşam döngüsü boyunca çevresel etkiyi azaltmaktayız. Bu katkı, gelecek kuşaklara yaşanabilir bir dünya bırakma hedefimize güç katmaktadır.

Ayrıca, Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Paris Anlaşması gibi uluslararası anlaşmalara ve ilgili tüm yasa ve yönetmeliklere uyumlu şekilde hareket etmekteyiz. İzocam olarak süreçlerimiz ve ürünlerimizle Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın yedisini doğrudan desteklemekteyiz. Tüm bu çalışmaların temelinde, sadece bugünün değil, yarının dünyasını da sürdürülebilir bir şekilde inşa etme irademiz yatmaktadır. İzocam olarak, sadece sektörümüzde değil, ülkemizde hatta global ölçekte de pozitif etki yaratabileceğimizin inancındayız.

Sürdürülebilirlik anlayışımız yalnızca çevresel etkilerle sınırlı değil. Topluma karşı olan sorumluluğumuzun bilinciyle iş sağlığı ve güvenliği, çalışan memnuniyeti, etik tedarik zinciri yönetimi ve toplumsal projeler önceliklerimiz arasında yer almaktadır. Fırsat eşitliği, çeşitlilik ve kapsayıcılığı destekleyen bir kurum kültürü oluşturmaktayız. Kadın istihdamını artırmaya yönelik özel programlar geliştirerek, çalışanlarımızın refahına yatırım yapmaktayız. 

Bu yaklaşımımızı şeffaf bir çerçeveye oturtmak amacıyla, Türkiye yalıtım sektöründe bir ilk olarak 2024 Sürdürülebilirlik Raporumuzu yayımladık. Global Reporting Initiative (GRI) 2021 Evrensel Standardı’na uyumlu olarak hazırlanan bu rapor, çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) alanındaki performansımızı ortaya koyarken, sürdürülebilirlik vizyonumuzu somut verilerle desteklemektedir. 60. yılımızda “Biz Geleceğiz” mesajımızla birlikte yayımladığımız rapor; enerji verimliliğini kuruluş amacımızın merkezine koyduğumuzun, üretimden ürün geliştirmeye, toplumsal katkılarımızdan kurumsal yönetişim anlayışımıza kadar tüm faaliyetlerimizde sürdürülebilirliği temel ilke edindiğimizin güçlü bir göstergesidir. Gerek ülkemiz gerekse yalıtım sektörümüz için önemli bir katkı olarak gördüğümüz raporumuzu, sürdürülebilirlik yaklaşımımız doğrultusunda her yıl yayımlamayı planlıyoruz. Ulusal ve uluslararası raporlama standartlarını dikkate alarak formatını sürekli güncelleyecek ve paydaşlarımızla şeffaf bir biçimde paylaşacağız.

  1. Sürdürülebilir odaklı bir marka olarak geri dönüşüm, atık yönetimi ve yenilenebilir enerji kullanımı konularında neler yaptıklarınızı öğrenebilir miyiz?

İzocam olarak sürdürülebilirliği büyüme stratejimizin merkezine koymaktayız. 2050 yılına kadar net sıfır karbon emisyon hedefimizi güçlü bir şekilde vurgulamaktayız. Ayrıca 2030 yılına kadar su tüketimimizi %50 azaltmayı ve geri dönüştürülemeyen atık miktarımızı sıfıra indirmeyi hedefledik. Bu iddialı ama ulaşılabilir hedefler için kaynaklarımızı daha verimli kullanmak, üretim süreçlerimizi karbonsuzlaştırmak, yenilenebilir enerjiye yönelmek, enerji verimliliğimizi artırmak ve döngüsel ekonomi ilkelerini iş süreçlerimize entegre etmek gibi önemli adımlar atmaktayız.

İzocam ürünlerimiz en az yüzde 30 oranında geri dönüştürülmüş malzeme içerirken, camyünü ürünlerinde bu oran yüzde 80’e kadar çıkmaktadır. Döngüsel ekonomi vizyonunu üretim süreçlerimize entegre ederek her bir ürünümüzde çevre dostu ve sağlıklı çözümler sunmayı, karbon ayak izimizi azaltmayı hedeflemekteyiz.

Bu hedeflerimiz doğrultusunda attığımız en önemli adımlardan biri de 2023 yılı sonunda hayata geçirdiğimiz “Zero Waste to Landfill” (Düzenli Depolamaya Sıfır Atık) projesi olmuştur. Türkiye’de yasal bir zorunluluk olmamasına rağmen başlattığımız bu proje ile proses hurdalarının enerji üretiminde kullanılmasına, geri dönüştürülebilir atıkların yeniden ekonomiye kazandırılmasına ve geri dönüştürülemeyen atıkların alternatif sektörlerde enerji kaynağı olarak değerlendirilmesine odaklanmakatyız. Böylece plastik, kağıt, metal, elektronik atıklar, variller ve atık yağları geri dönüşüme gönderirken; kimyasal ve kontamine atıkları enerji üretiminde değerlendirmekteyiz.

Ayrıca 2022’den bu yana uyguladığımız WCM (World Class Manufacturing) vizyonu ile tesislerimizde çevresel etkiyi en aza indiren, enerji tüketimini azaltan ve CO₂ salımını düşüren projeler hayata geçirmekteyiz. Bu sistemle dört üretim tesisimiz “temel seviye rozeti” alarak dünya standartlarında üretim modeliyle uyumlu hale gelmiştir.

İzocam’ın sürdürülebilirlik vizyonu tesis yatırımlarıyla da güçlenmektedir. Tarsus tesisimizde elyaf makinelerinde kompresör verimliliği ve hurda geri kazanım projeleri devam etmektedir. 2024’te başlattığımız ürün tipi ve proses bazlı enerji tüketim hesaplamaları ile de enerji tüketimimizi daha etkin yöneterek; her aşamada izlenebilir ve sürdürülebilir bir enerji yönetimi sağlamaktayız.

Ayrıca, Tarsus Camyünü Tesisimizde fırın üreticileri için ürün sağlayan üretim hattımızın modernizasyonu ile kapasite artışı sağlanmış; dijital operasyon izleme ve yönetim sistemi devreye alınmıştır. Sahadan alınan anlık teknik verilerin işlenmesiyle üretim adımlarının hedeflere ve spesifikasyonlara tam uyumlu yönetilmesi mümkün olmuş, bu da verimlilik, hedeflere uyum ve maliyet azaltımı açısından önemli katkılar getirmiştir.

Camyünü tesisimizde pilot olarak uygulanan bu dijital operasyon izleme ve yönetim sisteminin önümüzdeki dönemde diğer tesislere de aktarılması planlanmaktadır. Böylece operasyonel verimlilik artırılırken, sürdürülebilirlik hedeflerimiz doğrultusunda kaynakların daha etkin kullanımı da mümkün olacaktır.

Okumaya Devam Et
Yorum Yapmak İçin Tıkla

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

GENEL

Türkiye’de Yangın Güvenliği Yeni Standartlarla Güçleniyor: Uluslararası Uyum ve Yeni Nesil Çözümler

Yayınlandı

-

Form Endüstri Tesisleri Türkiye Satış Müdürü Sinan Arısoy

Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik’in 2025 güncellemeleriyle birlikte Türkiye’de yangın güvenliği standartları Avrupa normlarıyla daha da yakınlaştı. Form Endüstri Tesisleri, duman kontrolü ve doğal havalandırma çözümleriyle konut, ticari ve endüstriyel projelerde güvenlik ve konforu aynı çatı altında sunuyor.

  1. Türkiye’deki mevcut Yangın Yönetmeliklerinin uluslararası standartlarla uyumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’de yangın güvenliği konusunda uzun süredir yürürlükte olan Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik, 2025 yılında yayımlanan güncellemelerle uluslararası standartlarla daha güçlü bir uyum yakaladı. Biz, sektör temsilcileri olarak bu düzenlemelerin Avrupa normlarıyla paralellik taşımasının son derece önemli olduğunu düşünüyoruz. Bununla birlikte yönetmeliğimiz; endüstriyel tesisler hakkında çok detaylı bilgiler içermiyor. Özellikle kendi konumuz olan duman kontrolü hakkında tasarımcı ve uygulayıcılara net yön göstermektense, yoruma açık anlatımlar içeriyor. Bu nedenle de farklı şehirlerdeki itfaiye birimleri ruhsat açısından değerlendirirken farklı yorumlayabiliyorlar.

  • Son yıllarda Türkiye’deki Yangın Güvenliği standartlarında öne çıkan değişiklikler nelerdir?

Son dönemde en dikkat çekici gelişme, 2025 yılı başında yapılan düzenlemeler oldu. Özellikle konut ve ticari binalarda yangın güvenliği ekiplerinin oluşturulması, acil durum planlarının güncellenmesi ve ekipman eksiklerinin yıl sonuna kadar tamamlanması zorunlu hale getirildi. Ayrıca, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yayımlanan uygulama kılavuzları sayesinde hem tasarım hem de uygulama tarafında sektör oyuncularının sorumlulukları daha açık şekilde tanımlandı. Biz, bu değişikliklerin uygulamada yeknesaklığı güçlendirdiğini ve ulusal ölçekte güvenlik seviyesini yukarı taşıdığını gözlemliyoruz.

  • Ülkemizdeki Yangın Güvenliği eğitimi ve bilinçlendirmesi, projeler kapsamında standartlara uyumda ne kadar etkili ya da yeterli düzeyde midir?

Eğitim ve bilinçlendirme alanında son yıllarda önemli ilerlemeler kaydedildiğini söyleyebiliriz. Üniversiteler, meslek liseleri ve özel eğitim merkezlerinde yangın güvenliği odaklı sertifika programlarının yaygınlaşması, sektör çalışanlarının teknik bilgi düzeyini artırıyor. Bununla birlikte, bizce hâlâ iyileştirilmesi gereken noktalar mevcut. Standartlara uyum, yalnızca mühendislik tasarımlarıyla değil, aynı zamanda sahadaki çalışanların doğru uygulamaları benimsemesiyle mümkün oluyor. Bu nedenle, periyodik eğitimlerin zorunlu hale gelmesi, denetlenmesi ve bilinçlendirme faaliyetlerinin sahaya daha güçlü şekilde yansıması gerektiğini düşünüyoruz.

  • Denetim süreçlerinde en sık karşılaşılan Yangın Güvenliği eksikleri hakkında da bilgi alabilir miyiz?

Denetimlerde en sık karşılaşılan eksiklikler, yangın söndürme ve algılama sistemlerinin periyodik bakımının aksatılması, acil çıkış kapılarının uygun kullanılmaması ve tahliye yollarındaki işaretleme ile aydınlatmaların standartlara uygun olmamasıdır. Biz, bu eksiklerin çoğunlukla uygulama ve bakım süreçlerindeki ihmalden kaynaklandığını görüyoruz. Yönetmeliğin güncel hükümleriyle birlikte bu eksiklerin daha sıkı takip edilmesi ve yaptırımların devreye girmesi, güvenlik kültürünün kalıcı şekilde yerleşmesine katkı sağlayacaktır.

  1. Yangın Güvenliğinde Yeni Nesil Çözümler kapsamında, son dönemde geliştirmiş olduğunuz ve pazara sunduğunuz yeni ürünleriniz ve öne çıkan hizmetleriniz hakkında bilgi alabilir miyiz?

Yangın güvenliği kapsamında; doğal duman tahliyesi konusunda, çeşitli marka ve modelde ürünleri projelerle buluşturuyoruz. Endüstriyel yapılarda, uzun ömürlü ve dayanıklı ürün gamına sahip Alman menşeili RODA firmasının duman tahliye kapaklarının tedarik ve montajlarını yapıyoruz. Mimari bakış açısının önemli olduğu projelerde ise Alman Lamilux firmasının ürünlerini tercih ediyoruz. AVM, ofis binaları, eğitim ve sağlık yapıları, oteller gibi estetiğin ön planda olduğu projelerde, mimar ve yatırımcılar cam ışıklık ve cam duman tahliye kapaklarımızı tercih ediyorlar.

  • Konut, Ticari ve Endüstriyel çözümler arasında nasıl bir ürün segmentasyonu sahipsiniz?

Form Endüstri Tesisleri olarak, farklı kullanım alanlarına hitap eden geniş bir ürün portföyüyle sektörde yer alıyoruz. İzmir Pancar Organize Sanayi Bölgesi’ndeki 20.000 m²’lik üretim tesisimizde duman tahliye kapakları, doğal havalandırma sistemleri, günışığı aydınlatma çözümleri ve evaporatif soğutma ürünleri geliştiriyoruz. Ayrıca, su kaynaklı ısı pompaları, klima santralleri, fancoil cihazları ve ısı geri kazanım sistemleri de ürün gamımızda bulunuyor. Lennox’un lisanslı üretimini yapan dünyadaki ilk ve tek üretim tesisi olmamız, uluslararası düzeydeki mühendislik kabiliyetimizi gösteriyor. Ürünlerimiz; konut projelerinde enerji verimliliği sağlayan iklimlendirme çözümlerinden, ticari yapılarda konforu artıran sistemlere, ağır sanayi tesislerinde yüksek güvenlik sunan duman tahliye, doğal aydınlatma ve havalandırma çözümlerine kadar çok geniş bir alanda kullanılabiliyor. Böylece her segmentin ihtiyacına uygun çözümleri tek çatı altında sunabiliyoruz.

  • Doğru sistem / uygun ürün secimi için nelere dikkat edilmeli? 

Her projenin ihtiyaçları farklıdır ve biz bunun bilinciyle hareket ediyoruz. İklim koşulları, kullanım yoğunluğu, mimari tasarım ve enerji hedefleri göz önünde bulundurulmadan yapılan standart ürün seçimlerinin uzun vadede hem maliyet hem de verimlilik açısından sorun yaratabileceğini biliyoruz. Bu nedenle biz, her projeye özel mühendislik yaklaşımıyla çözümler sunuyoruz. Evaporatif soğutmada Fesklima, doğal havalandırmada GAL ve RODA Airstar, gün ışığı aydınlatma çözümlerinde Lamilux ve SunviaTube gibi markalarımızla enerji tasarrufunu ve düşük işletme maliyetini öncelikli hale getiriyoruz. Böylelikle müşterilerimizin kısa vadeli ihtiyaçlarına cevap verirken uzun vadede de sürdürülebilir avantajlar yaratıyoruz.

  • Projelerde tercih edilen ürün ve hizmetlerinizin, satış ya da uygulama sonrası müşterilerinize sağladığı avantajlar/katma değerler hakkında neler söylemek istersiniz?


Bizim en önemli farkımız, yalnızca ürün sunan bir tedarikçi olarak değil; çözüm ortağı olarak sahada yer almamızdır. Müşterilerimizle çalışırken ihtiyaca uygun çözümleri belirliyor, projelendirme aşamasından devreye alma sürecine kadar tüm süreci yönetiyoruz. Satış sonrası da periyodik bakım, teknik destek ve yedek parça temini gibi hizmetlerle müşterilerimizin yanında oluyoruz. Bu yaklaşım, enerji verimliliğini artırıyor, bakım maliyetlerini düşürüyor ve sistemlerin kesintisiz çalışmasını sağlıyor. Böylece biz müşterilerimize sadece teknik çözümler değil, güvenilirlik ve sürdürülebilirlik anlamında da uzun vadeli bir katma değer sunmuş oluyoruz.

  1. Sektörümüzün gelişimi için büyük bütçeler ayırmaktasınız, emek yoğun AR-GE çalışmalarınız ile ilgili neler söylemek istersiniz?

Biz Ar-Ge’ye yaptığımız yatırımları, geleceğin ihtiyaçlarını bugünden karşılamak için stratejik bir zorunluluk olarak görüyoruz. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından onaylanmış Ar-Ge Merkezi unvanımızla, enerji verimliliği yüksek, düşük karbon ayak izine sahip ve akıllı teknolojilerle entegre çözümler geliştiriyoruz. İzmir’deki mühendislik merkezimizde kullanıcı alışkanlıklarını, iklim verilerini ve sürdürülebilir mimari trendlerini analiz ederek yeni nesil ürünler geliştiriyoruz. Yatırımlarımız sayesinde hem üretim hatlarımızı çevreci normlara uygun hale getirdik hem de sektörde karbon ayak izini azaltan öncü çözümleri pazara sunduk. Bu çalışmalarla sadece bugünün ihtiyaçlarını değil, geleceğin sürdürülebilir yapılarını da şekillendirmeyi hedefliyoruz.

  • Önümüzdeki dönemde özellikle konuşacağımız yeni ürünlerinizle ya da yeni hizmet modellerinizle ilgili de kısaca bilgi alabilir miyiz?

Biz geleceği akıllı sistemlerde görüyoruz. Önümüzdeki dönemde geliştireceğimiz yeni nesil havalandırma çözümlerinde dijitalleşmeyi ve yapay zekâ destekli analiz sistemlerini entegre etmeyi planlıyoruz. Özellikle akıllı bina otomasyonlarıyla uyumlu, dış hava koşullarına göre otomatik çalışan kontrol sistemleri önümüzdeki dönemin öne çıkan ürünleri olacak. Ayrıca, ürün yaşam döngüsünde düşük karbon ayak izli malzemelerin kullanımına daha fazla odaklanıyoruz. Bu yaklaşım hem sürdürülebilirlik hedeflerimize hem de müşterilerimizin çevreci beklentilerine yanıt veriyor. Biz yenilikçi çözümlerle sektöre yön vermeye ve geleceğin ihtiyaçlarını bugünden karşılamaya kararlıyız.

  1. Sürdürülebilir Çevre Politikaları ve Yaşanabilir Çevre Stratejileri doğrultusunda, gerçekleştirdiğiniz çalışmalarınız ile Sosyal Sorumluluk Projeleriniz hakkında neler söylemek istersiniz?

Biz sürdürülebilirliği yalnızca üretim süreçlerinde değil, toplumsal katkı sağladığımız projelerde de önceliklendiriyoruz. Üretim tesislerimizde enerji ve su tüketimini azaltmak amacıyla sensör tabanlı otomasyon uygulamalarını hayata geçirdik. 

Gençlerin mesleki gelişimlerini desteklemek üzere meslek liseleriyle iş birlikleri kurduk ve bu kapsamda teknik eğitimlere destek veriyoruz. 2025 yılı itibarıyla bu eğitim iş birliklerini daha da yaygınlaştırmayı hedefliyoruz. Bizim için sürdürülebilir çevre politikaları hem çevresel etkimizi azaltmayı hem de gelecek nesillerin nitelikli iş gücü olarak yetişmesine katkıda bulunmayı kapsıyor.

  • Sürdürülebilir odaklı bir marka olarak geri dönüşüm, atık yönetimi ve yenilenebilir enerji kullanımı konularında neler yaptıklarınızı öğrenebilir miyiz?


Üretim anlayışımızda geri dönüşüm ve enerji verimliliği temel önceliklerimizden biri. Bu kapsamda geri dönüştürülebilir malzeme kullanım oranımızı %65’in üzerine çıkardık ve proseslerimizde sensör tabanlı verimlilik uygulamalarını devreye aldık. Ayrıca İzmir’deki tesisimizde kurduğumuz güneş enerjisi sistemi sayesinde elektrik ihtiyacımızın tamamını yenilenebilir kaynaklardan karşılıyoruz. Karbon ayak izimizi düzenli olarak ölçüyoruz.  2024 yılında sektörümüzde ilk karbon ayak izi raporunu yayımlayan firma olduk. 2030 yılına kadar karbon nötr olma hedefimiz doğrultusunda, atık yönetiminden tedarik zincirine kadar tüm süreçlerimizde çevreci standartları önceliklendiriyoruz.

Okumaya Devam Et

RÖPORTAJ

OYAK Çimento ile Türkiye’de Yangın Güvenliğinde Yenilikçi ve Sürdürülebilir Çözümler 

Yayınlandı

-

OYAK Çimento Endüstriyel Faaliyetler Direktörü Kadir Serdar Mehter

OYAK Çimento, yalnızca yasal gereklilikleri karşılamakla kalmayıp, NFPA ve ATEX gibi uluslararası standartlara uygun yangın güvenliği yatırımları ve dijital risk takip sistemleri ile hem çalışan güvenliğini hem de tesislerin sürdürülebilirliğini sağlıyor.

Öncelikle; firmanızı kısaca tanıyarak, markanız hakkında bilgi alabilir miyiz?

Türkiye Çimento ve Beton sektöründe ilklerin temsilcisi olan OYAK Çimento, bugün geldiği noktada güçlü finansal performansı, sürdürülebilirlik odaklı stratejileri ve yenilikçi uygulamaları ile endüstrinin en dikkat çeken oyuncuları arasında yer alıyor. Bir yandan Türkiye pazarındaki lider konumunu sürdürürken, geleceğe yönelik daha da büyük hedefleri doğrultusunda kararlılıkla ilerliyor. Küresel çimento ihtiyacını analiz ederek yeni pazarlara yatırım yapma, yenilikçilik anlayışı ve sürdürülebilir büyümeye katkı sağlama hedefi, şirketteki bu büyük dönüşümün temelini oluşturuyor. 

Portekiz’in en köklü yapı malzemeleri markalarından biri ve sektör lideri CIMPOR Global Holdings’in Portekiz ve Cape Verde operasyonlarının 2019 yılında OYAK Çimento tarafından satın alınması, OYAK Çimento’nun uluslararası arenadaki ilk önemli adımlarından biriydi. 2024 ise, CIMPOR ve OYAK Çimento için küresel çimento devi TCC Group Holdings çatısı altında güçlerini birleştirerek tarihi adım attıkları bir yıl oldu. Bu birleşme sonrasında, dünya çimento sektöründe (Çin hariç) 3. büyük çimento üreticisi konumuna gelen TCC Group altında faaliyet göstermeye başlayan ve küresel pazarlardaki konumunu daha da güçlendiren bir marka haline gelen CIMPOR, Türkiye inşaat ve yapı malzemeleri sektöründe OYAK Çimento markası ile faaliyet gösteriyor. CIMPOR markasıyla dünya arenasında daha da güçlü bir şekilde ilerleyen şirket, bu yeni dönemde büyümeye, gelişmeye, çevreye duyarlılık ve daha yüksek ürün kalitesi prensipleri doğrultusunda sektörde fark yaratmaya devam ediyor.

Türkiye’deki Yangın Yönetmeliklerinin uluslararası standartlarla uyumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

OYAK Çimento olarak, yangın güvenliği süreçlerimizi yalnızca ulusal yönetmeliklere uyum sağlamak için değil, aynı zamanda uluslararası en iyi uygulamaları hayata geçirmek için kurguluyoruz. Yalnızca “minimum yasal gereklilikleri karşılamak” ile yetinmiyor, fabrikalarımızda NFPA (National Fire Protection Association) ve ATEX direktifleri gibi küresel standartlara uyumlu uygulamaları hayata geçiriyoruz.

Örneğin, yangın pompa odalarımızın NFPA standartlarına göre yeniden düzenlenmesi, FM onaylı ve UL listeli yangın panellerinin kurulması, atık ve kömür konveyör bantlarına otomatik su püskürtme sistemlerinin eklenmesi gibi yatırımlar, güvenlik seviyemizi artırmaktadır.  Bu yaklaşım hem çalışanlarımızın güvenliğini hem de tesislerimizin sürdürülebilir işleyişini garanti altına alıyor.

Son yıllarda Türkiye’deki Yangın Güvenliği standartlarında öne çıkan değişiklikler nelerdir?

Türkiye’deki mevcut yangın yönetmelikleri özellikle son 10 yılda ciddi bir gelişim göstererek Avrupa ile Amerika standartlarıyla daha uyumlu hale gelmiş durumda. Özellikle 2015 sonrası süreçte yangın algılama, sprinkler zorunlulukları, yüksek yapılara yönelik özel tedbirler ve yangına dayanıklı yapı elemanları konularında regülasyonların sıkılaştığını görüyoruz. Biz de OYAK Çimento olarak bu değişimlere hızlı uyum sağlamakla kalmadık, kendi bünyemizde merkezi bir Yangın Riskleri ve Yatırım Takip Komitesi kurarak her yıl düzenli yatırımlar yaptık.

Ülkemizdeki Yangın Güvenliği eğitimi ve bilinçlendirmesi, projeler kapsamında standartlara uyumda ne kadar etkili ya da yeterli düzeyde midir?

OYAK Çimento olarak, yangın güvenliğinin yalnızca teknik yatırımlarla değil, insan kaynağına yapılan yatırımlarla da mümkün olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle tüm tesislerimizde çalışanlarımız için düzenli eğitimler, tatbikatlar ve farkındalık çalışmaları yürütüyoruz. Merkezileştirilmiş Risk Takip Platformumuz sayesinde eğitimlerin etkinliği ölçülüyor, tatbikat sonuçları kaydediliyor ve iyileştirme aksiyonları belirleniyor. Bu yaklaşım, yalnızca bireysel farkındalığı artırmakla kalmıyor, aynı zamanda grup genelinde ortak bir güvenlik kültürünün yerleşmesini sağlıyor. Dolayısıyla ülke genelindeki farkındalık düzeyi kademeli olarak artsa da biz kendi ekosistemimizde çıtayı sürekli yükseltiyoruz.

Denetim süreçlerinde en sık karşılaşılan Yangın Güvenliği eksikleri hakkında da bilgi alabilir miyiz?

Denetimlerde en sık karşılaşılan eksikliklerin başında; uygun olmayan kablo tesisatları, kapatılmamış kablo geçişleri, konveyör bantlarda otomatik söndürme sistemlerinin olmaması, yangına dayanıklı kapıların eksikliği ve kritik alanlarda standartlara uygun söndürme altyapısının bulunmaması geliyor. Biz bu konularda kablo galerilerinin yangın geciktirici kaplamalarla güçlendirilmesi, CO₂ bazlı otomatik söndürme sistemleri, sprinkler ve köpük destekli çözümler gibi kapsamlı yatırımlar yapmış durumdayız.

Yangın Güvenliğinde Yeni Nesil Çözümler kapsamında, son dönemde geliştirmiş olduğunuz ve pazara sunduğunuz yeni ürünleriniz ve öne çıkan hizmetleriniz hakkında bilgi alabilir miyiz?

Yangın güvenliği sadece pasif tedbirlerle sınırlı değildir. Biz, dijitalleşme ve Endüstri 4.0 odaklı yeni nesil çözümleri de entegre ediyoruz. Risk Takip Platformumuz, yangın risklerinin tespitinden aksiyonların kapanmasına kadar tüm süreci dijitalleştiriyor. Ayrıca enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik odaklı ürün gamımız içinde düşük karbon ayak izine sahip çimentolar, alternatif yakıt teknolojileri ve döngüsel ekonomi çözümleri öne çıkıyor. Bunlar sadece çevresel değil, aynı zamanda yangın güvenliği açısından da daha düşük risk profili taşıyan çözümler yaratıyor.

Konut, Ticari ve Endüstriyel çözümler arasında nasıl bir ürün segmentasyonu sahipsiniz?

Yapı malzemeleri sektöründe faaliyet gösteren bir şirket olarak, yangın güvenliği alanında doğrudan pazara sunduğumuz yeni nesil ürün veya hizmet segmentasyonumuz bulunmamaktadır. Bununla birlikte; Çimento, hazır beton ve agrega ürünlerimiz farklı ihtiyaçlara göre özelleşmiş durumda:

Endüstriyel tesisler için yüksek sıcaklığa, yangına ve aşındırıcı ortamlara dayanıklı özel ürünler, konut projeleri için yüksek mukavemetli, çevre dostu beyaz çimento ve hazır beton çözümleri, ticari yapılar içinse estetik ve dayanıklılığı bir arada sunan özel bağlayıcılar geliştiriyoruz. Bunu yanı sıra ürünlerimizi yalnızca satış anında değil, uygulama ve kullanım sonrasında da takip ediyor, müşterilerimize sürekli teknik destek sağlıyoruz.

Doğru sistem / uygun ürün secimi için nelere dikkat edilmeli? 

Doğru sistem seçiminin temelinde, detaylı risk analizi ve bütüncül bir yönetim yatar. OYAK Çimento olarak biz, yangın güvenliği yatırımlarımızı yönetmek üzere merkezi bir Yangın Riskleri ve Yatırım Takip Komitesi kurduk. Bu komite, aksiyon ilerlemelerini, bütçeleri ve yatırım ihtiyaçlarını düzenli olarak değerlendiriyor. Bu sayede, güvenlik sistemlerinin tasarım, uygulama, işletme ve bakım süreçlerini bütüncül ele alarak, tesislerimizi sürekli daha güvenli hale getiriyoruz.

Projelerde tercih edilen ürün ve hizmetlerinizin, satış ya da uygulama sonrası müşterilerinize sağladığı avantajlar/katma değerler hakkında neler söylemek istersiniz?

Satış sonrası hizmetlerimiz; düzenli teknik danışmanlık, saha ziyaretleri, bakım ve performans raporlamaları ile öne çıkıyor. Müşterilerimiz için sadece ürün sağlayıcısı değil, uzun vadeli iş ortağı olmayı hedefliyoruz. Risklerin azaltılması, enerji verimliliği, maliyet optimizasyonu ve çevresel uyum en önemli katma değerlerimiz arasında yer alıyor

Sektörümüzün gelişimi için büyük bütçeler ayırmaktasınız, emek yoğun AR-GE çalışmalarınız ile ilgili neler söylemek istersiniz?

Geleceğe yatırım yapmak, büyüme stratejimizin temelini oluşturuyor. Emek yoğun AR-GE çalışmalarımızı ve yatırımlarımızı, özellikle Net Sıfır vizyonumuz ekseninde yoğunlaştırıyoruz.

Karbon emisyonlarını azaltma hedefiyle, Atık Isı Geri Kazanım (WHR) yatırımları ve enerji verimliliği odaklı Ar-Ge faaliyetleri yürütmekteyiz. Ayrıca, üretim süreçlerimizi optimize etmek için dijitalleşme odaklı izleme sistemleri ve ileri veri analitiği çözümlerine yatırım yapıyoruz.

Önümüzdeki dönemde özellikle konuşacağımız yeni ürünlerinizle ya da yeni hizmet modellerinizle ilgili de kısaca bilgi alabilir miyiz?

Önümüzdeki dönemde özellikle Alternatif Yakıt Yatırımları ve Yenilenebilir Enerji yatırımlarımızla adımızdan söz ettireceğiz. Yakın dönemde gündeme alacağımız yenilikler arasında Düşük karbon ayak izine sahip yeni nesil bağlayıcılar; 3D baskı için özel çimentolar, Yapay Zekâ destekli yangın izleme ve erken uyarı sistemleri ile tamamen dijital izlenebilir beton üretim ve teslimat çözümleri yer alıyor.

Sürdürülebilir Çevre Politikaları ve Yaşanabilir Çevre Stratejileri doğrultusunda, gerçekleştirdiğiniz çalışmalarınız ile Sosyal Sorumluluk Projeleriniz hakkında neler söylemek istersiniz? Sürdürülebilir odaklı bir marka olarak geri dönüşüm, atık yönetimi ve yenilenebilir enerji kullanımı konularında neler yaptıklarınızı öğrenebilir miyiz?

OYAK Çimento olarak sürdürülebilirlik stratejimizi; çevresel, sosyal ve yönetsel sorumluluklarımızı entegre eden güçlü bir ekosistem üzerine inşa ediyoruz. Bu kapsamda, Sürdürülebilirlik Kurulu ve Komitesi aracılığıyla belirlediğimiz hedefleri operasyonlarımıza entegre ederek iklim değişikliğiyle mücadele, döngüsel ekonomi, enerji verimliliği, doğal kaynakların etkin kullanımı ve toplumsal fayda alanlarında somut adımlar atıyoruz.


Türkiye’de 2050 yılına kadar Net Sıfır olma taahhüdünü ilan eden ilk çimento şirketi olan OYAK Çimento, bu taahhüdünü SBTi tarafından onaylatmıştır. Ayrıca, 2021 yılı baz yıl olmak üzere 2030 yılına kadar kapsam 1 ve kapsam 2 emisyonlarını %22,8 azaltmayı planlıyoruz. Bu vizyon doğrultusunda, karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik yatırımlarımızı ve yenilikçi projelerimizi hız kesmeden sürdürüyoruz. 


Geri dönüşüm ve atık yönetimi yaklaşımımız ile döngüsel ekonomiye önemli katkılar sağlıyoruz. Geliştirdiğimiz atık besleme sistemleri sayesinde daha fazla endüstriyel ve belediye atığını enerji kaynağı olarak kullanıyor, doğal kaynak tüketimimizi önemli ölçüde azaltıyoruz. 2024 yılı itibarıyla kullandığımız toplam ısıl enerjinin %24,5’ini alternatif yakıtlardan elde ederek Türkiye ortalamasının yaklaşık iki katı performans gösteriyoruz. 


Toplam enerji tüketimimizin %6,5’ini yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılıyoruz. Devam eden Solar ve WHR yatırımlarımızın tamamlanmasıyla bu oranı artırmayı; buna ek olarak diğer stratejik adımlarımızla 2030 yılına kadar %70 seviyesine ulaşmayı hedefliyoruz.

Düşük emisyonlu yenilikçi ürünlerimizle sektörün yeşil dönüşümüne öncülük ediyoruz. Ayrıca dijitalleşme projelerimizle proses verimliliğimizi artırıyor, AR-GE çalışmalarımızla daha çevreci ürün ve çözümler geliştirerek sürdürülebilirlik yolculuğumuzu güçlendiriyoruz.

Son olarak, röportajımızın sonuna eklemek istediklerinizi bizimle paylaşır mısınız?

OYAK Çimento olarak İSG’yi birincil önceliklerimiz arasında konumlandırıyor, bizim için aynı ölçüde önem arz eden kurumsal sürdürülebilirlik vizyonumuz çerçevesinde çevresel, sosyal ve ekonomik değer yaratmaya devam ediyoruz. Bugüne kadar olduğu gibi önümüzdeki dönemde de gelecek nesillerin yaşam hakkını gözeten bir yaklaşımla, sürdürülebilirlik kültürünü tüm paydaşlarımızla birlikte yaygınlaştırmayı temel görevimiz olarak görmeyi sürdüreceğiz.

Okumaya Devam Et

RÖPORTAJ

Sika: Pasif Yangın Güvenliğinde Uluslararası Standartlarla Uyumlu Çözümler

Yayınlandı

-

Sika Yapı Kimyasalları Ürün Yöneticisi Tuğçe Kurtuluş
102 ülkede faaliyet gösteren ve özel kimyasallar alanında dünya liderleri arasında yer alan Sika, Türkiye’de pasif yangın güvenliği çözümleriyle öne çıkıyor. Uluslararası standartlarla uyumlu yönetmeliklere rağmen sahadaki uygulama eksikliklerine dikkat çeken şirket, denetim, belgelendirme ve eğitim süreçlerinin güçlendirilmesi gerektiğini vurguluyor.

  • Öncelikle; firmanızı kısaca tanıyarak, markanız hakkında bilgi alabilir miyiz?

Sika, yapı sektöründe ve endüstriyel üretimde sızdırmazlık, yapıştırma, sönümleme, güçlendirme ve korumaya yönelik sistem ve ürünlerin geliştirilmesi ve üretiminde lider konumda olan bir özel kimyasallar şirketidir. Sika, 102 ülkedeki iştirakleri ve 400’den fazla fabrikasıyla dünya genelindeki müşterileri için yenilikçi teknolojiler üretmektedir. Bu sayede, inşaat ve ulaşım sektörlerinin çevresel uyumluluğa geçişinde kritik bir rol üstlenmektedir. 4.000’den fazla çalışanıyla şirket, 2024 yılında 11,76 milyar İsviçre frangı satış geliri elde etmiştir.

  • Türkiye’deki mevcut Yangın Yönetmeliklerinin uluslararası standartlarla uyumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

   Türkiye’deki mevcut yangın yönetmelikleri, özellikle 2007 yılında yürürlüğe giren ve belirli yıllarda revize edilen “Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik”, uluslararası standartlara büyük ölçüde uyumlu hale getirilmiştir. Yönetmelik, NFPA (National Fire Protection Association), BS (British Standards) ve EN (European Norms) gibi standartlardan referanslar alarak hazırlanmıştır. Pasif yangın durdurucular özelinde yönetmelikte, yangının bölümlendirilmesi, yangına dayanıklı inşaat malzemeleri, duman kontrolü ve bina bölümleri arasında yangının yayılmasını engelleyici tedbirler yer almaktadır. Ancak uygulama aşamasında bazı sorunlar yaşanabiliyor. Özellikle pasif yangın önlemleri projede yer alsa bile, sahada bu önlemler ya eksik uygulanıyor ya da standartlara uygun olmayan malzemeler kullanılıyor. 2024 yılında “Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik Kılavuzu” yayınlandı. Bu kılavuz, yönetmelikteki hükümlerin daha anlaşılır biçimde yorumlanmasını ve uygulamada karşılaşılan teknik sorunlara rehberlik etmesini amaçlıyor. Türkiye’nin yangın yönetmelikleri teknik olarak uluslararası standartlarla oldukça uyumlu; ancak bu uyumun daha etkili olabilmesi için saha denetimlerinin, belgelendirme süreçlerinin ve uygulayıcı eğitiminin güçlendirilmesi gerekiyor.

Son yıllarda Türkiye’deki Yangın Güvenliği standartlarında öne çıkan değişiklikler nelerdir?

2021 yılı sonrası Türkiye’de yangın güvenliği standartlarında önemli gelişmeler ve değişiklikler yaşandı. Bu değişiklikler ile hem yönetmelik güncellemeleri hem de uygulama kılavuzlarıyla desteklenerek standartlara uyumun artırılması, uygulamadaki hataların azaltılması ve mevcut yapıların güvenliğinin artırılması hedeflendi. 2021 yılında yapılan değişiklikler tanımsal ve mevzuat ile ilgili düzenlemeleri kapsarken, 2024 yılı sonrası yayınlanan uygulama kılavuzu, yönetmeliği teknik açıdan daha anlaşılır hale getirmeyi amaçlamıştır.

Ülkemizdeki Yangın Güvenliği eğitimi ve bilinçlendirmesi, projeler kapsamında standartlara uyumda ne kadar etkili ya da yeterli düzeyde midir?

Son yıllarda Türkiye’de yangın güvenliği ile ilgili farkındalık ve eğitim çalışmaları artış göstermiş olsa da standartlara uygunluk açısından henüz yeterli seviyeye ulaşmış değildir. Özellikle pasif yangın önlemleri gibi teknik konularda, sahadaki bilgi eksikliği ve uygulama hataları bu eksikliği gözler önüne sermektedir. Bu kapsamda özellikle pasif yangın sistemler için uzman kişilerin uygulamacılara zorunlu, sertifikalı eğitim vermesi ve yeterlilik belgelerini belirli sürelerde güncellenmesi, uzman kişiler tarafından saha denetimlerinin yapılması, belediyeler, yapı denetim firmaları ve meslek odaları aracılığıyla yangın güvenliği hakkında seminerlerin yaygınlaştırılması sağlanabilir. 

  • Yangın Güvenliğinde Yeni Nesil Çözümler kapsamında, son dönemde geliştirmiş olduğunuz ve pazara sunduğunuz yeni ürünleriniz ve öne çıkan hizmetleriniz hakkında bilgi alabilir miyiz?

Sika’nın önceliği standartlara uyumlu, müşteri ihtiyaçlarına yönelik, kolay uygulanabilir ürünlerin geliştirilmesidir. Ticari, kamu ve konut binaları gibi yangına dayanıklı yapıların gerekli olduğu yerlerde “pasif yangın durdurucu” ürünleri ile kapsamlı çözümler sunar. Sika, pasif yangın koruma alanında geliştirdiği yeni nesil ürünleriyle yangın güvenliğini bir üst seviyeye taşıyor. Özellikle servis geçişleri, derzler, boru ve kablo açıklıkları gibi kritik noktalarda etkili olan bu ürünler, hem yangına dayanım hem de kolay uygulama avantajı sağlıyor. Pasif yangın korumada başlıca ürünlerimiz; yangına dayanıklı derz dolguları, harç, kablo kaplaması, köpük, tuğla, macun, destek fitili, mineral yün esaslı levha, intümesan özellikte kelepçe ve sargıdır. 

Konut, Ticari ve Endüstriyel çözümler arasında nasıl bir ürün segmentasyonu sahipsiniz?

Doğru sistem / uygun ürün secimi için nelere dikkat edilmeli? 

Konutları daha düşük katlı, daha sınırlı servis geçişlerine sahip ve estetiğin ön plana çıktığı yapılar olarak değerlendiriyoruz. Bu gibi yapılarda genellikle küçük açıklıklar ve doğrusal derz sızdırmazlığı için yangına dayanıklı köpük ve mastiklerimiz kullanılmaktadır.

İnsan kalabalığının olduğu AVM, otel, hastane vb. ticari binalarda olası bir yangında insanların hızlı tahliyesi için geniş ve yeterli yangın dayanım süresine sahip kaçış yollarına ihtiyaç vardır. Bu gibi yapılarda hem yatay hem de dikeyde yoğun servis geçişleri ve geniş açıklıklar bulunmaktadır. Geniş açıklıklar için konfigürasyona ve beklenen yangın dayanım süresine bağlı olarak, yangına dayanıklı levha ve harcımız ile çeşitli çözümler sunmaktayız. Endüstriyel yapılarda özellikle elektrik odalarında yangına dayanıklı kablo kaplaması, yanıcı boru ve kablolar için intümesan ürünlerimiz ön plana çıkmaktadır. 

Pasif yangın korumada doğru ürün seçimi için aşağıdaki maddeler dikkate alınmalıdır:

  • Kullanılan yapı malzemesinin türü (beton, çelik, vb.)
  • Bölme elemanının yönü (yatay, düşey ve baş üstü uygulanabilir)
  • Bölme elemanının kalınlığı
  • Derzin boyutları (genişlik, derinlik, yükseklik)
  • Derz konfigürasyonu (tek veya çift taraflı uygulama)
  • Beklenen derz hareketi

Projelerde tercih edilen ürün ve hizmetlerinizin, satış ya da uygulama sonrası müşterilerinize sağladığı avantajlar/katma değerler hakkında neler söylemek istersiniz?

Pasif yangın durdurucu sistemlerde doğru ürünün seçimi kadar doğru uygulama ve uzun vadeli güvenlik de kritik önem taşır. Sika, sadece bir ürün tedarikçisi değil, aynı zamanda projeye özel çözüm ortağı olma vizyonuyla hareket ediyor. Ürünlerimizin projelerde tercih edilmesinin temelinde de bu yaklaşım yatıyor. Sika’nın pasif yangın ürün gamı geniş bir yelpazeye sahiptir, ulusal ve uluslararası standartlara (EN, UL, ETA, AS vb.) uygun olarak test edilmiş ve sertifikalandırılmıştır. Bu sayede hem yerel yangın yönetmeliklerine hem de uluslararası projelere rahatlıkla entegre edilebilir. Talep eden müşterilerimize projelerde uzman uygulayıcı bayilerimiz ile uygulama öncesi ve sonrası hizmet vermekteyiz. Uzman kadromuz projelerde hem teorik hem de pratik eğitim desteği sağlayarak, yanlış ürün seçimi ve hatalı uygulamaların önüne geçmektedir. Ayrıca meslek odaları, üniversitelerde gerçekleştirdiğimiz seminerler ile geniş kitlelere ulaşarak yangın güvenliği bilincinin oluşmasına katkı sağlıyoruz. Uygulayıcı ve eğitim desteğinin yanında web tabanlı “Çözüm Bulucu” programımız ile yangın yalıtım çözümlerimizi profesyonel uygulayıcılar ile paylaşıyoruz.

  • Sektörümüzün gelişimi için büyük bütçeler ayırmaktasınız, emek yoğun AR-GE çalışmalarınız ile ilgili neler söylemek istersiniz?

Yangın güvenliği gibi hayati bir alanda kalıcı ve etkili çözümler sunmak için yenilikçi düşünceyi ve bilimsel gelişmeleri işimizin merkezine koyuyoruz. Sika olarak, yalnızca mevcut yönetmeliklere uygun değil, gelecekteki ihtiyaçları da öngören çözümler geliştirmek üzere AR-GE çalışmaları yürütüyoruz. Ek olarak biz pasif yangın güvenliğini sadece bir gereklilik olarak değil, hayat kurtaran bir sorumluluk olarak görüyoruz.

Önümüzdeki dönemde özellikle konuşacağımız yeni ürünlerinizle ya da yeni hizmet modellerinizle ilgili de kısaca bilgi alabilir miyiz?

Pasif yangın korumada, yangın bölmeleri arasındaki duvar veya zemin açıklıklarını kapatmak için yalnızca test edilmiş ve sertifikalandırılmış çözümlerin kullanılmasına izin verilir. Bir proje için en iyi çözümü bulmak, özellikle bizimki kadar geniş bir ürün yelpazesi olduğunda zor bir iştir. Bu nedenle, dijital bir çözüm bulucu program geliştirdik. Müşterilerimiz çözüm bulucu programı kullanarak ürün bilgilerine ve belirledikleri kriterlere göre uygulama detaylarına erişebilir. Önümüzdeki dönemde, özellikle servis geçişlerinde uygulama kolaylığı ve zaman tasarrufu sağlayan yeni ürünlerimizi müşterilerimizle buluşturacağız. Bunlardan ilki, Sikaseal®-641 Fire Coating, yani FM (Factory Mutual) onaylı yangına dayanıklı kablo kaplamasıdır. Bu ürün, yoğun kablo demetlerinin olduğu alanlarda kablo güzergahları boyunca yangının yayılmasını önler ve devre bütünlüğünü sağlar. Hava koşullarına, yaşlanmaya ve kimyasallara karşı yüksek dirence sahiptir. Hem iç hem de dış mekanda kullanılabilir. Bir diğer yeni ürünümüz Sikaseal®-635 Fire adını taşıyan intümesan köpük, montaj kolaylığı ve hızlı uygulamasıyla, dar alanlardaki servis geçişlerinde büyük avantaj sağlıyor. Sikaseal®-636 Fire Brick, yani yangına dayanıklı tuğla da ürün gamımıza eklenecektir. Bu ürün, özellikle yangın sırasında boru ve kablo geçişlerinin olduğu geniş boşluklarda hızlı, modüler ve dayanıklı bir çözüm sunuyor.

  • Sürdürülebilir Çevre Politikaları ve Yaşanabilir Çevre Stratejileri doğrultusunda, gerçekleştirdiğiniz çalışmalarınız ile Sosyal Sorumluluk Projeleriniz hakkında neler söylemek istersiniz?

Sika olarak sürdürülebilirlik yaklaşımımız, yapı sektörüne sunduğumuz tüm ürün ve çözümlere yansıyor. Ürünlerimizin çoğu LEED (Leadership in Energy and Environmental Design), GEV Emicode EC1+ – düşük emisyon sınıfı, M1 sertifikası gibi yeşil bina sertifikasyon sistemine katkı sağlayacak şekilde geliştirilmiştir. VOC değerleri düşüktür ve insan sağlığına duyarlı formülasyonlara sahiptir. Bu özellik, iç mekân hava kalitesi açısından kritik öneme sahiptir. 

Sürdürülebilir odaklı bir marka olarak geri dönüşüm, atık yönetimi ve yenilenebilir enerji kullanımı konularında neler yaptıklarınızı öğrenebilir miyiz?

Sürdürülebilirlik, Sika’nın global stratejisinin temel taşlarından biridir. Çevresel etkimizi azaltmak ve kaynakları daha verimli kullanmak adına geri dönüşümden enerji kullanımına kadar birçok alanda somut adımlar atıyoruz. 2028 Sika Stratejisi’nin merkezinde sürdürülebilir çözümler geliştirmek yer alıyor. Ürün yöneticilerimiz, binaların ve endüstriyel uygulamaların ömrünü uzatma, bakım ve karbon emisyonlarını azaltma, enerji ve malzeme verimliliğini artırma; kullanıcı dostu, sağlıklı ve güvenli çözümler sunma gibi net hedeflerle hareket ediyor. Bu amaçla, ambalajlarımızın büyük bir kısmını geri dönüştürülebilir malzemelerden oluşuyoruz. Ayrıca ürünlerimizin düşük VOC içeriği, LEED ve benzeri yeşil bina sistemlerine uyumluluğu, bu döngüsel yaklaşımın bir uzantısıdır.

  • Son olarak, röportajımızın sonuna eklemek istediklerinizi bizimle paylaşır mısınız?

Öncelikle bize bu değerli röportaj fırsatını sunduğunuz için teşekkür ederim.

Sika olarak, yalnızca yüksek kaliteli ürünler sunmayı değil; aynı zamanda sektöre teknik bilgi ve sürdürülebilir çözümler sağlamayı da sorumluluğumuz olarak görüyoruz.

Pasif yangın güvenliği, çoğu zaman görünmeyen ama hayati öneme sahip bir konu. Bu alanda farkındalık yaratmak, doğru bilgilendirme yapmak ve uygulamada kaliteyi artırmak adına çalışmalarımıza kararlılıkla devam edeceğiz.

Son olarak, tüm sektör paydaşlarını yangın güvenliği konusunda daha bilinçli hareket etmeye ve bu konuda eğitim, denetim ve iş birliğini ön planda tutmaya davet ediyoruz.

Saygılarımızla,

Okumaya Devam Et

Trendler