GENEL
Daikin Türkiye: İklimlendirme Sektöründe Sürdürülebilirlikte Yeni Bir Dönem
Yayınlandı
10 ay önce-
Yazar:
yapiinsaatdergisi
100 yıllık deneyimiyle Daikin, Sakarya’daki üretim üssünden dünyaya enerji verimli çözümler sunuyor. FUSION 25 stratejisiyle 2050’de sıfır karbon hedefleyen marka, ‘Temiz Hava Elçileri’ ve ‘Sakura Kadın Girişimci’ projeleriyle çevreye ve topluma değer katmaya devam ediyor.
- Öncelikle, markanızın/firmanızın genel yapılanması hakkında bilgi verir misiniz? Hem global ölçekte hem de bölgesel olarak markanızın/firmanızın genel değerlendirmenizi alabilir miyiz? Markanızın sektörünüzdeki konumu hakkında neler söylemek istersiniz?
Daikin olarak 100 yıllık geçmişimizle iklimlendirme sektörünün öncü markası olarak çalışmalarımıza devam ediyoruz. 1924 yılında Japonya’da kurulan Daikin, 2011 yılında Airfel markasını satın alarak Daikin Türkiye’yi kurdu. Günümüzde ulaştığımız nokta da bugün ısıtma, soğutma ve havalandırma alanında Türkiye’nin en geniş ürün gamına sahip şirketiyiz. 4 bölge müdürlüğümüz, yaklaşık 2000 çalışanımız, 500 bayimiz, 500 satış noktamız ve 500’ün üzerindeki yetkili servisimizle Türkiye’nin geniş bir coğrafyasına hizmet veriyoruz. Türkiye’nin yanı sıra Avrupa, Orta doğu, Kuzey Afrika ve CIS ülkelerinde AR-GE, üretim ve lojistik üssü olarak konumlanıyor, ihracat gerçekleştiriyoruz.
Ürünlerimizi bireysel ve endüstriyel sistemler olarak iki kategoriye ayırıyoruz. Bireysel sistemler ürün gamımızda kombiler, klimalar, multi split klimalar, ısı pompaları, kazanlar ve hava temizleme cihazları yer almakta. Endüstriyel sistemler yani mühendislik sistemleri ürün gamımızda ise merkezi sistemler, fancoil, klima santralleri, endüstriyel soğutma ve VRV çözümlerimiz yer almaktadır. Bunların yanı sıra Enerji Verimliliği Danışmanlık (EVD) hizmetlerimizle iklimlendirme sistemlerinin sürdürülebilir işlevselliğini ve verimliliğini artırma konusunda destek sağlayarak, iklimlendirme sektöründeki enerji dönüşümüne katkıda bulunmaktayız.
Sakarya-Hendek’te bulunan üretim tesisimiz, bölgesel bir üretim ve ihracat üssü olarak faaliyet göstermekte. Tesisimizde kombi, klima, kazan, klima santrali, fancoil ve VRV sistemleri gibi geniş bir ürün yelpazesi üretiyor ve ihraç ediyoruz. Gelecek yıllarda da iklimlendirme sektörüne olan katkılarımızı artırarak, hem Türkiye’de hem de globalde sektördeki rolümüzü güçlendirmeye devam edeceğiz.
- Sürdürülebilir bir geleceğin sağlanmasında, üretim süreçlerinin ve ilgili hammadde/tedarik zinciri operasyonlarının tüm dünya ile koordineli bir şekilde yönetilmesi günümüzde çok daha önem arz eden bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla, Sürdürülebilirlik konusunda firmanızın Evrensel Yaklaşımını ve Kurumsal Stratejilerini bizimle paylaşabilir misiniz? Sürdürülebilir Dünya kapsamında özellikle odaklandığınız/hayata geçirdiğiniz Sosyal Sorumluluk Projeniz var mıdır, detaylarını öğrenebilir miyiz?
Daikin olarak doğal kaynakları etkin şekilde kullanmak ve ürünlerimizin çevresel etkisini azaltmak konusunda büyük bir sorumluluk hissediyoruz. Hayata geçirdiğimiz her ürünün çevresel etkilerini düşünüyoruz. Ürün ve hizmetlerimizi de geliştirirken, süreci yönetirken “Daikin Çevre Vizyonumuz” çerçevesinde ilerliyoruz. İşimizin her adımında sürdürülebilirliği merkeze alarak ilerliyoruz ve ürünlerimizi özenle geliştirirken, dünyayı korumak için de çalışıyoruz.
FUSION 25 (F25) stratejimiz doğrultusunda, 2050 yılına kadar iklim değişikliğini tetikleyen en önemli etken olan sera gazı emisyonlarını net sıfıra indirmek ana hedefimiz. 2019 temel yıl olmak üzere, net sera gazı emisyonlarının önlem alınmayan emisyonlara kıyasla 2025 yılında %30 veya daha fazla, 2030 yılında ise %50 veya daha fazla azaltılmasını hedefliyoruz.
Sosyal sorumluluk projelerimizi de bu misyona uygun olarak oluşturuyoruz. 2017 yılında başladığımız “Temiz Hava Elçileri” projemizle 5 ila 12 yaş aralığındaki ilköğretim öğrencilerini temiz hava, kapalı mekanlardaki (evlerimizin, okullarımızın) hava kalitesi ve iklim değişikliği konularında bilinçlendirmeyi amaçlıyoruz. Proje kapsamında bugüne kadar 21 köy okulunda temiz hava sınıfı açtık, 1840 öğrenciye ulaştık. 2025 yılına kadar 3 bin çocuğa ulaşmayı hedefliyoruz. Projemizi Kasım ayında yayına aldığımız “Temiz Hava Elçileri Websitesi” ile destekliyoruz. Çocukların temiz hava ve çevre bilinci kazanmasını sağlayan websitemizle Temiz Hava Elçileri yetişiyoruz.
Bir diğer sosyal sorumluluk projemiz ise “maratHOME”. İstanbul Bilgi Üniversitesi Travma ve Afet Çalışmaları Uygulamalı Ruh Sağlığı Yüksek Lisans Programı Koordinatörü Prof. Dr. Tamer Aker’in iklim krizinin olumsuz etkilerine dikkat çekmek amacıyla hayata geçirdiği MaratHOME projesinin sponsorluğunu üstlendik. Daikin Türkiye olarak bu proje sayesinde, iklim ve çevre konusundaki farkındalığın artmasına katkıda bulunmayı hedefliyoruz. MaratHOME projemiz, dünyanın farklı coğrafyalarında maraton mesafesinde bir dizi koşuyu ve bunun sonucunda elde edilen deneyimlerin bir kitaba dönüştürülmesini kapsıyor. “Sürdürülebilirlik” ifadesinin yalnızca çevre ile değil, toplumsal gelişimle de bağlantılı olduğunu vurgulamak isteriz. Bu doğrultuda, kadınları iş hayatında destekleyen Sakura Kadın Girişimci ve Sakura Kadın Teknisyen sosyal sorumluluk projelerimizle sürdürülebilirlik hedeflerimizi genişletiyoruz.
- Üretimde Sürdürülebilir Stratejiye sahip bir firma olarak, markanıza sağladığı katma değerler neler oldu? Sürdürülebilir marka olarak ürünleriniz müşteri tercihlerinde farkındalık oluşturdu mu? Müşteri tercihlerindeki değişimleri bizlerle paylaşır mısınız?
İklimlendirme sektörünün öncü markalarından biri olarak, sürdürülebilir üretim stratejilerimiz, müşteri güveni, marka itibarı ve sadakati gibi önemli katma değerler sağladı. Doğal kaynakların verimli kullanımı ve çevresel etkimizi azaltmaya yönelik çalışmalarımız, hem tüketiciler hem de sektör genelinde büyük farkındalık yaratmış durumda.
Günümüzde iklim değişikliğinin hayatımızdaki etkilerinin artmasıyla birlikte tüketicilerin sürdürülebilirlik ilkelerine ve sürdürülebilir markalara ilgisinin giderek arttığını gözlemliyoruz. Bu ilgi de markamıza olan talebin düzenli artmasına katkıda bulunuyor. Biz de “Daikin Çevre Vizyonumuz” ve müşterilerimizin talepleri doğrultusunda sürdürülebilirlik alanındaki çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Müşteri odaklı yaklaşımımızın bir yansıması olarak, müşteri deneyimini en iyi yaşatan markaların ödüllendirildiği “Şikayetvar A.C.E. Awards”ta kombi kategorisinde birinci olarak Diamond ödülünü kazandık. The ONE Awards Bütünleşik Pazarlama Ödülleri’nde yılın itibarlısı olarak soğutma kategorisinde birinci seçilirken, ALFA Awards’ta ise üst üste dördüncü kez soğutma kategorisinde müşterilerine en iyi deneyimi sunan marka olarak birincilik ödülüne layık görüldük. Daikin olarak bu ödüllerle, iklimlendirme sektöründeki müşteri bağlılığını ve gücünü sürdürülebilir şekilde koruduğumuzu göstermiş olduk.
- Sektörünüzün gelişimi için büyük bütçeler ayırdığınızı takip ediyoruz. Emek yoğun AR-GE çalışmalarınızda sürdürebilirlik odaklı neler yaptığınız hakkında bilgi alabilir miyiz? Bu doğrultuda, yeni yatırımlarınız ve sürdürülebilir yeni ürünleriniz/yeni markalarınız olacak mıdır?
Ar-Ge çalışmalarımızın arkasında Daikin’in karbon nötr hedefine ulaşması, müşteri odaklı çözümlerle işini genişletmesi ve en önemlisi de havayla değer yaratmayı amaçlaması yatıyor. Düşük küresel ısınma potansiyeline sahip çevre dostu R-32 soğutucu akışkanının klima sistemlerinde kullanılabilirliği, Daikin Ar-Ge’sinin katkılarıyla tüm dünyada mümkün hale geldi.Çevre dostu bu soğutucu akışkanın yaygınlaştırılması için de R-32 soğutucu akışkan kullanımı ile ilgili 93 adet patenti de sektörle ücretsiz bir şeklde paylaştık..
Kurulduğu günden bu yana çalışan sayısını 3,5 kat, bütçesini ise 5 kat artıran Ar-Ge Merkezimiz, Daikin Avrupa’nın en hızlı büyüyen bağlı Ar-Ge merkezi konumunda bulunuyor. Sakarya-Hendek’te yer alan üretim tesisimizde AR-Ge ekibimiz Sakarya Üniversitesi ile birlikte “Yüzde 100 Hidrojen Yakıtlı Kombi Tasarımı ve Prototip İmalatı” projesine imza attı. Bu proje kapsamında Sakarya Üniversitesi ile birlikte hidrojenli yanma süreçlerinde gerekli güvenlik şartlarını sağlayan ve mevcut kombi sistemlerinde en az ekipman değişimi ile doğalgazdan yüzde yüz hidrojene geçişi sağlayacak sistem geliştirmeyi hedefliyoruz. Projemiz şimdiden TÜBİTAK tarafından desteklenmeye hak kazanarak büyük bir başarı elde etti.
Daikin’in Fusion 25 planının bir parçası olarak küresel ölçekte AR-GE’mizi daha da güçlendirmek için yatırımlarımıza hız kesmeden devam ediyoruz.
- Sürdürülebilir Çevre Politikaları ve Yaşanabilir Çevre Stratejileri adına uygulanan Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı ve Avrupa Birliği İklim Hedefleri birtakım değişiklikleri de beraberinde getirmiştir. Bu kapsamda, 2030 yılına kadar Sera Gazı Emisyon Oranlarının çok ciddi oranda azaltılması ve 2050 yılında da net sıfırlanması hedeflemektedir. Geliştirdiğiniz ürünlerinizin üretim ve dağıtım süreçleri doğrultusunda çevresel etkileri de düşünüldüğünde, “Kurumsal Karbon Ayak İzi” konularında neler söylemek istersiniz?
Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı ve iklim hedeflerinin getirdiği değişiklikler doğrultusunda, 2050 yılına kadar net sıfır karbon emisyonu hedefi doğrultusunda çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz. Sera gazı emisyonlarını azaltmak ve çevresel etkilerimizi minimize etmek için, ürünlerimizin üretim ve dağıtım süreçlerinde her aşamada sürdürülebilirlik ilkesini benimsemekteyiz. Üretim aşamasında kullanılan doğal kaynakları etkin bir şekilde yönetmek, enerji verimliliğini artırmak ve atık yönetimini optimize etmek, bu hedeflere ulaşmamızda önemli adımlardır.
Kurumsal karbon ayak izimizi yönetirken, tüm iş süreçlerimizi kapsayan bir yaklaşım benimsiyoruz. Tedarik zincirinden lojistiğe, Ar-Ge süreçlerimizden enerji yönetimine kadar her aşamayı değerlendirerek karbon emisyonlarımızı azaltmaya yönelik stratejiler uyguluyoruz. Daikin olarak, Sakarya Hendek’teki üretim tesisimizde 2020 yılında ilk fazı, 2023 yılında ise ikinci fazı hayata geçirerek başlattığımız Güneş Enerjisi Santrali (GES)projemizle, tesisimizin tüm enerji ihtiyacını yenilenebilir kaynaklardan karşılayarak, karbon nötr olma doğrultusunda ilerliyoruz. Bu kapsamda aldığımız Uluslararası Yenilenebilir Enerji Sertifikası, (I-REC) Hendek Üretim Tesisimizde kullanılan elektriğin tamamen yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edildiğini ve sıfır emisyon hedefinin başarıyla sağlandığını belgelendiriyor.
Sonuç olarak, 2050 yılına kadar net sıfır karbon hedefimize ulaşmak için iş süreçlerimizi sürekli olarak optimize ediyor ve çevresel etkilerimizi azaltmak adına yenilikçi teknolojilere yatırım yapmaya devam ediyoruz. I-REC gibi uluslararası belgelendirme sistemleri ise bu yolculuğumuzda güvenilirliğimizi ve kararlılığımızı güçlendiriyor.
- Sürdürülebilir Gelecek odaklı bir firma olarak geleceğe yönelik sürdürülebilirlik hedefleriniz, hedefleriniz doğrultusunda oluşturduğunuz yol haritanız hakkında da bilgi alabilir miyiz?
Güzel bir gelecek için çevresel etkilerimizi azaltma ve doğal kaynakları etkin kullanma konusunda büyük bir sorumluluğumuz olduğunu biliyoruz. Bu doğrultuda, 2050 yılına kadar sera gazı emisyonlarını net sıfıra indirmeyi hedefleyen bir çevre vizyonuna sahibiz. Hedeflerimiz doğrultusunda 2050 yılına kadar sera gazı emisyonlarını net sıfıra indirmek. 2019 yılı temel alındığında, 2025’te net sera gazı emisyonlarını %30 veya daha fazla, 2030 yılında ise %50 veya daha fazla azaltmayı hedefliyoruz.
Sürdürülebilirlik çalışmalarımızın temelinde yenilikçi çözümler üretmek ve sektörde öncü adımlar atmak yatıyor. R-32 soğutucu akışkanı kullanımını geliştirerek sektöre kazandıran bir marka olarak, sadece ürünlerimizde değil, tüm operasyonlarımızda karbon nötr bir yaklaşımı benimsemek, yol haritamızın temel taşlarından biri. Bu kapsamda yenilikçi teknolojiler ve süreçlerle sürdürülebilirlik hedeflerimize ulaşmak için çalışmaya devam ediyoruz. Her adımda, çevresel etkilerimizi en aza indirerek daha iyi bir gelecek inşa etmeyi amaçlıyoruz.
Bunları da Beğenebilirsin

Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB), her ay merakla beklenen inşaat ile bağlantılı imalat ve hizmet sektörlerindeki mevcut durum ile beklenen gelişmeleri gösteren “Hazır Beton Endeksi” 2025 Eylül Ayı Raporu’nu açıkladı. Temmuz ayındaki zirveden sonra ağustosta eşik değerin altına gerileyen Faaliyet Endeksi, eylül ayında eşik değerin altındaki yatay hareketine devam etmiştir. Endekslerin geçen yıla göre yükselse de eşik değerin altında kalması, sektörün daha iyi bir noktada olduğunu ancak hâlâ istenen seviyede olmadığını göstermektedir.
Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) her ay açıkladığı Hazır Beton Endeksi ile Türkiye’de inşaat sektörü ve bağlantılı imalat ve hizmet sektörlerindeki mevcut durumu ve beklenen gelişmeleri ortaya koymaktadır. İnşaat sektörünün en temel girdilerinden biri olan ve aynı zamanda üretiminden sonra kısa bir süre içerisinde stoklanmadan inşaatlarda kullanılan hazır betonla ilgili bu Endeks, inşaat sektörünün büyüme hızını ortaya koyan öncü bir göstergedir.
Hazır Beton Endeksi 2025 Eylül Ayı Raporu’na göre, temmuz ayındaki zirveden sonra ağustosta eşik değerin altına gerileyen Faaliyet Endeksi, eylül ayında eşik değerin altındaki yatay hareketine devam etmiştir. Beklenti ve Güven Endekslerinin her ikisi de yine negatif tarafta hareket etmiştir. Beklentide görülen sınırlı artış, endeks değerini eşiğin üzerine taşımaya yeterli olmamıştır. Güven Endeksi ise eylül ayında gerilemiş görünmektedir. Son olarak birleşik Beton Endeksi de Güven Endeksi’ndeki azalışa paralel olarak düşüş kaydetmiştir.
Geride bıraktığımız eylül ayında tüm endeksler, geçen yılın aynı ayına kıyasla yükselmiş görünmektedir. Artış oranı açısından bakıldığında ön plana çıkan endeksler Faaliyet ve Beklenti endeksleridir ancak bu durum, her iki endeksin de eylül ayında mutlak değer olarak eşik değerin altında konumlandığı bilgisi ile birlikte değerlendirilmelidir. Güven Endeksi’ndeki artış ise geçen yıla kıyasla oldukça sınırlı kalmıştır. Eylül ayındaki tüm endekslerin eşik değerin altında kalmalarına rağmen geçen yıla kıyasla daha yüksek bir değerde olmaları, inşaat sektörünün eylül ayında geçen yılın aynı ayına göre daha iyi bir noktada olduğunu teyit etmekte, ancak mevcut durumun henüz istenen seviyede olmadığını göstermektedir.
Raporun sonuçlarını değerlendiren Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık, “Temmuz ayındaki zirvenin ardından ağustosta eşik değerin altına gerileyen Faaliyet Endeksi, eylül ayında eşik değerin altındaki yatay hareketine devam etmiştir. Eylül ayında tüm endeksler, geçen yılın aynı ayına kıyasla yükselmiştir. Tüm endekslerin eşik değerin altında kalmalarına rağmen geçen yıla göre daha yüksek bir değerde olmaları, inşaat sektörünün geçen yıla kıyasla daha iyi bir noktada olduğunu, ancak henüz istenen seviyede olmadığını göstermektedir.” dedi.
Ekonomik gelişmelerle ilgili görüşlerini paylaşan THBB Başkanı Yavuz Işık, “Türkiye ekonomisinde yılın son çeyreğindeki, daha da önemlisi 2026 yılına dönük gelişmelerin belirleyicisi faiz ve ona bağlı olarak finansman maliyeti olacaktır. Dünyada ise küresel büyümede yavaşlama riskleri ve resesyon endişeleriyle birlikte, bazı piyasalarda normalleşen para politikalarının gevşemesi konusu öne çıkmaktadır. Sektörümüz için en olumlu senaryo; enflasyonun istikrarlı şekilde gerilemesi, TCMB’nin öngörülebilir bir duruşa kavuşması ve kamu altyapı harcamalarının planlandığı şekilde devam etmesi olacaktır. Bu senaryoda konut talebi ve yatırım iştahı güçlenebilir, inşaat sektörü de büyümeyi ve istihdamı sırtlayabilir ancak düşmeyen enflasyon, belirsiz faiz politikası veya dış kaynaklı şoklar olursa maliyetler ve finansman tablosu olumsuz etkilenebilir. Ekonomi yönetimi öngörülebilirliği artırıp maliyet ve finansman risklerini minimize ederek yatırımları sürdürülebilir kıldığı sürece inşaat sektörü ekonomiyi daha fazla destekleyecektir.” dedi.
GENEL
Erdal Albayrak / Albayrak Beton Yönetim Kurulu Başkanı: “Yatırımcı, güvenli liman olan gayrimenkule yöneliyor”
Yayınlandı
8 saat önce-
Ekim 20, 2025Yazar:
yapiinsaatdergisi
Rakamlara baktığımızda konut piyasasında işlem hacminin belirgin bir şekilde toparlandığına şahit oluyoruz. Yatırımcı güvenli liman arıyor, bu liman da her dönem olduğu gibi yine gayrimenkul sektörü oluyor. Ancak burada düşük ve orta gelir grubunun konut ihtiyacını karşılamak konusu ön plana çıkıyor. Kamu da buradan yola çıkarak yüzde 56’ya kadar düşen ev sahipliği oranını 2035 yılına kadar yüzde 66’ya çıkarmayı hedefledi ve bir yandan sosyal konuta ağırlık vererek bir yandan orta gelir grubu için şartları iyileştirmek üzere formüller geliştirmek için çalışmalar yürütmeye başladı. Bundan sonra Türkiye’nin hızla erişilebilir veya uygun fiyatlı konut politikası geliştirmesi şart ancak işin mali yükünü kamu-özel iş birliği modellerinin uygulamaya konulmasıyla daha uygulanabilir ve hızlı bir süreç sağlanabilir.
Cihat Algün / Algün Yönetim Kurulu Başkanı: “Yıl sonu için rekor beklentisi güçlendi”

TÜİK rakamlarına göre; konut satışları ocak-eylül döneminde bir önceki yıla göre yüzde 19,2 artarak 1 milyon 128 bin 727 olarak gerçekleşti. Özellikle ipotekli satışlardaki yüzde 34,4’lük artış dikkat çekici. Bugün açıklanan resmi tabloya göre, 2025 yılı sonunda konut satışlarının eşik değer olan 1.5 milyonun üzerine çıkarak rekor kıracağı beklentisi güçleniyor. Artık parasını önceden kur korumalıda, faizde, döviz ve altında değerlendirenler konuta da yatırım yapmaya başladı. İleride konut fiyatlarının daha fazla artacağını öngören kesim, konut yatırımına yöneldi. Bir süredir devam eden konut satış rakamlarının yukarı yönlü seyrinin sebebi olarak bu etkenleri düşünebiliriz. Faizlerde aşağı yönlü hareketin devam etmesi ile konut kredisi kullananların sayısında ve dolayısıyla ipotekli satışlarda da artış olmasını bekliyoruz.
GENEL
İZODER TESİSAT YALITIMININ ÖNEMİNİ VURGULADI
Yayınlandı
10 saat önce-
Ekim 20, 2025Yazar:
yapiinsaatdergisi
İŞ’te dönüşümün anahtarı tesisat yalıtımında
Enerji verimliliği konusundaki farkındalık son yıllarda yükselişe geçse de bu süreçte çok önemli bir nokta gözlerden kaçıyor: Tesisat Yalıtımı… İZODER Başkanı Emrullah Eruslu, tesisat yalıtımının öneminin henüz net olarak anlaşılmadığına dikkat çekerek şunları söyledi: “Tesisat yalıtımı yapılmamış her bina, enerji tasarrufunda bir adım geride kalıyor. Bu binalarda yaşayanlar daha yüksek fatura öderken enerjiyi de israf ediyor. Binalardaki tesisatlara yalıtım yapılması ısıtma ve soğutma için harcanan enerjiden tasarruf edilmesini sağlıyor. Yalıtım uygulamaları her alanda enerji tasarruflu, güvenli, sağlıklı ve konforlu yaşam alanları oluşturan bütüncül uygulamalardır. Sanayi tesislerinde verimliliğin artırılması ve enerji dönüşümü için de işe yalıtımla başlamak gerekiyor.”
Tesisat yalıtımı; içinden akışkan geçen borular, vanalar, havalandırma amaçlı kullanılan kanallar, tanklar, kazanlar gibi tesisat elemanları vb. ile kazan daireleri gibi tesisat elemanlarının bulunduğu mekanik odalarda ısı, ses ve yangın yalıtımı yapılması anlamına geliyor. Endüstriyel üretim süreçlerinde ve binalarda ısıtma veya soğutma için harcanan enerjiden tasarruf edilmesinde büyük rol oynayan tesisat yalıtımı sayesinde hem tüketilen enerji hem de atmosfere yayılan sera gazı miktarı azalıyor. Bu noktada küresel ısınma ve iklim değişikliği ile mücadelede de tesisat yalıtımı önemli bir rol oynuyor.
Tesisat yalıtımı, enerji tasarrufu ve sürdürülebilirlikte kilit öneme sahip
Tesisat yalıtımının ekonomik avantajlarının yanı sıra sürdürülebilirliğe yaptığı katkılarla da önemli bir noktada olduğunu dile getiren İZODER-Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Eruslu, “Ülkemizde nihai enerji tüketiminin sektörel dağılımı incelendiğinde yaklaşık yüzde 30,3 ile sanayi sektörünün binalar ile başı çektiği görülüyor. Sanayide enerji tüketiminin ağırlıklı kısmı proses ve alan ısıtması veya soğutmasında kullanılıyor. Sanayide verimlilik artışının ve buna yönelik uygulamaların her zamankinden daha fazla önem kazandığı gümümüzde enerji kayıplarının yaşandığı noktaların saptanması ve tesisat yalıtımı ile bu kayıpların önüne geçilmesi mümkün. Endüstriyel üretim süreçlerinde yapılacak olan ısı yalıtımı uygulamaları, sağlamış oldukları enerji verimliliği ile kendini çok kısa sürede geri ödüyor. Öte yandan Avrupa Yeşil Mutabakatı (AYM), uluslararası ticaret arenasında rekabetçi olmak isteyen tüm sanayi tesislerini enerji verimliliği projelerini hayata geçirmeye ve karbon ayak izlerini azaltmaya teşvik ediyor. Dolayısıyla endüstriyel tesislerde yapılacak tesisat yalıtımı uygulamaları, enerji verimliliğinin sağlanması ve sera gazı emisyonlarının azaltılması noktasında kilit rol oynuyor. Gerçekleştirilecek tesisat yalıtımı uygulamaları; üretim maliyetlerindeki enerji yükünü azaltırken uluslararası pazarlarda daha rekabetçi çözümler sunulması ile mali sürdürülebilirliğe de önemli kazanımlar getirebiliyor. Sanayimizin yeşil dönüşümü ve sürdürülebilirlik hedeflerini konuşurken önemli bir tasarruf alanı oluşturan tesisat yalıtımı uygulamalarını gözden kaçırmamamız lazım” dedi.
Tesisat Yalıtımı, iş kazaları için alınacak önlemler listesinde yer alıyor
Tesisat yalıtımının bazı iş kazalarının önlenmesinde de etkin rol oynadığını belirten İZODER Başkanı Emrullah Eruslu, şunları söyledi: “Endüstriyel proseslerde tesisat elemanlarında farklı sıcaklıklarda sıcak veya soğuk su, kızgın buhar, kızgın yağ, süt vb. birçok akışkan taşınabiliyor. Sıcak su, kızgın buhar veya kızgın yağ taşınan hatlarda yüzey sıcaklıkları çok yüksek oluyor. Çalışanların istemsiz veya kazara söz konusu tesisat elemanlarına temas etmeleri durumunda meydana gelecek iş kazalarına karşı tesisat yalıtımı yapılıp, yüzeyin makul sıcaklıklara getirilmesi işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından şart. Ayrıca düşük sıcaklıklarda akışkanların taşındığı hatlarda da yalıtım yaparak yoğuşmadan kaynaklı oluşan korozyonun önüne geçilmesi ve tesisatın ömrünün uzatılması mümkün. Tesisteki tüm tesisat elemanlarının doğru yöntem ve malzemelerle yalıtılması büyük önem taşıyor.”
Isı, su, ses, tesisat ve yangın yalıtımının tek tek ya da birlikte ele alındığında, binanın ve tesisatın kullanım süresinin uzadığına dikkat çeken Emrullah Eruslu, açıklamalarını şu sözlerle bitirdi: “Tesisatlarımız vücudumuzdaki damarlar gibi binalarda tüm alanlara dağılıyor. Bu yolla yaşamımız ve konforumuz için gerekli temiz ve şartlandırılmış hava, ısı gibi tüm unsurların taşınması sağlanıyor. Bu çerçevede gürültü ve yangının zararlı etkilerinin tesisatlar vasıtasıyla yayılmaması için yalıtım tedbirlerinin alınması hayati önemde. Bir binada tesisata ısı yalıtımı ile birlikte ses yalıtımı da yaptırılırsa binalarda gürültü azalır ve böylece konfor artmış olur. Tesisat boruları, havalandırma kanalları, elektrik kablolarının şaftları gibi olası bir yangın durumunda en riskli noktaları oluşturan yerlerde yangın yalıtımı yapılması ise can ve mal kaybını ciddi oranda azaltarak daha güvenli binalara kavuşmamızı sağlar. Yeni yapılacak binalarda tesisat yalıtımına da diğer yalıtım uygulamaları kadar öncelik verilmesini ve yapı inşasının vazgeçilmez bir ögesi olarak kabul edilmesini önemli buluyoruz. Enerji verimli, güvenli ve konforlu yapılar için tüm yalıtım uygulamalarını kaliteli malzemeler ile doğru olarak uygulanması gerekiyor.”
Son Yazılar
- İnşaat Son Çeyreğe Yavaş Girdi Ekim 20, 2025
- Erdal Albayrak / Albayrak Beton Yönetim Kurulu Başkanı: “Yatırımcı, güvenli liman olan gayrimenkule yöneliyor” Ekim 20, 2025
- İZODER TESİSAT YALITIMININ ÖNEMİNİ VURGULADI Ekim 20, 2025
- Mitsubishi Heavy Diamond; ileri teknolojiyle konforu yeniden tanımlıyor Ekim 20, 2025
- 3 Adet Komatsu PC950LC-11E0 ile SSS Yıldızlar Holding Daha da Güçlendi! Ekim 20, 2025
- OYAK Çimento’nun Mühendis Geliştirme Programı CEMSTART’ın 2025 mezunları belli oldu Ekim 20, 2025
- TÜRKÇİMENTO AKADEMİ, YEŞİL DÖNÜŞÜM YOLUNDA SEKTÖRÜ ANKARA’DA BULUŞTURDU Ekim 20, 2025
- Kozanlar Jeotermal’in Kazakistan’daki Sera Projesinin Isıtma Altyapısı Mimsan’a Emanet Ekim 20, 2025
- Kışa hazırlıkta ısıtma verimliliğinin anahtarı enerji dostu pompalar ve düzenli bakım Ekim 20, 2025
- Reportage Türkiye Ceo’su Nazım Aybar: “Konut Satışlarında Yükseliş Devam Ediyor. Yatırımcı Güveninin Yeniden Tetiklendiği Bir Dönemdeyiz” Ekim 20, 2025
- Türkiye’de Yangın Güvenliği Yeni Standartlarla Güçleniyor: Uluslararası Uyum ve Yeni Nesil Çözümler Ekim 17, 2025
- OYAK Çimento ile Türkiye’de Yangın Güvenliğinde Yenilikçi ve Sürdürülebilir Çözümler Ekim 17, 2025
- Sika: Pasif Yangın Güvenliğinde Uluslararası Standartlarla Uyumlu Çözümler Ekim 17, 2025
- GEZE Türkiye: Yangın Güvenliğinde Yenilikçi ve Akıllı Sistemler Ekim 17, 2025
- İzocam: 60 Yıldır Güvenli ve Sürdürülebilir Yapılar İçin Çalışıyor Ekim 17, 2025
Trendler
RÖPORTAJ1 yıl önce“İklimlendirme Sektöründe Kullanıcıların Daha İyi Bir Yaşam Sürmelerine Yardımcı Olacak Yeniliklere Öncülük Etmeyi Sürdüreceğiz”
GENEL1 yıl önceAlarko Carrier, 11 Yıldır İhracatta Zirvenin Sahibi!
GENEL1 yıl önceSika Yapı Kimyasalları, Deprem ile İlgili Bilinçlendirme Projesine devam ediyor
GENEL1 yıl önceEnerji verimliliğinin yolu ısı yalıtımından geçiyor
SEKTÖREL1 yıl önceDoka Türkiye, 17-20 Nisan 2024 tarihleri arasında bu yılın merakla beklenen TurkeyBuild Fuarı’na katılım sağlayacak
GENEL12 ay önceSektörel Liderlikte Bir Adım Daha: Hareket, Heavy Lift Awards’da İnovasyon Ödülü Aldı!
GENEL1 yıl önceIrak Kalkınma Yolu ile yıllık 5 milyar dolarlık potansiyel
GENEL1 yıl önceİsra Portföy’ün Birinci ve İkinci GSYF İhraç Belgelerine SPK’dan Onay Geldi









