Bizimle iletişime geçin

GENEL

Yalıtımda kaliteli malzeme seçimi tasarruflu ve uzun ömürlü yapıların anahtarı

Yayınlandı

-

Bahar aylarında hız kazanan tadilat sezonunda binalarda ısı yalıtımı uygulamaları hem enerji verimliliği hem de yapıların ömrü açısından büyük bir önem taşıyor. Türkiye’de konutlarda tüketilen enerjinin yüzde 80’i ısıtma ve soğutma amaçlı kullanılıyor ve doğru ısı yalıtımı yapılmadığında bu enerjinin yüzde 50’si boşa gidiyor. Isı yalıtımı uygulamalarında özellikle çevresel etkileri minimize eden malzeme seçiminin önemine dikkat çeken Ravago Bina Çözümleri Mineral Yünler Satış ve Pazarlama Direktörü Özge Müçek, bu sayede hem bugünün hem de geleceğin konfor standartlarını karşılayan dayanıklı yapılar inşa etmenin mümkün hale geleceğinin altını çiziyor. Müçek, kaliteli malzemeler ve profesyonel destekle ısı yalıtımı uygulaması yapılan bir konutun, yıllık enerji tüketim harcamalarını yüzde 30 oranında düşürerek ortalama 5-7 yıl içinde yalıtım maliyetini çıkardığını belirtiyor. 

Bahar aylarının gelişiyle birlikte binalarda tadilatlar ve yalıtım uygulamaları hız kazanmaya başladı. Özellikle ısı yalıtımı, enerji giderlerinde sağladığı yüksek tasarruf nedeniyle büyük önem taşıyor. Doğru ısı yalıtımı uygulamaları hakkında açıklamalarda bulunan Ravago Bina Çözümleri Mineral Yünler Satış ve Pazarlama Direktörü Özge Müçek, ısı yalıtımından en üst düzeyde faydalanmak ve kaliteli iç yaşam havası elde etmek için dikkat edilmesi gereken püf noktalarına ışık tutuyor. 

“Doğru ısı yalıtım çözümleri sürdürülebilirliğe katkı sağlıyor”

İnşaat ve tadilat sürecinde yalıtım uygulamalarına öncelik verilmesinin yapıların dayanıklılığını artırarak sürdürülebilir bir gelecek inşa etmeye yardımcı olduğunu söyleyen Özge Müçek, “Günümüzde enerji verimli ve yeşil binalar giderek daha fazla ön plana çıkıyor. Türkiye’de nihai enerji tüketiminin yaklaşık yüzde 37’si ve sera gazı emisyonlarının da yüzde 30’u binalardan kaynaklanıyor. Dolayısıyla binalarda uygulanacak uygun ısı yalıtım çözümleri, enerji tüketimini azaltarak çevresel sürdürülebilirliğe katkı sağlıyor. Örneğin, ısı yalıtımsız binalarda ısı kayıplarının yüzde 50’si dış duvarlardan, yüzde 25’i çatılardan, yüzde 20’si pencere ve kapılardan, yüzde 10’u ise zeminden gerçekleşiyor. Oysa doğru malzeme ve uygulamalarla binalardaki bu ısı kaybı yüzde 50 oranında azaltılabiliyor. Bu da binalardaki enerji tüketim faturalarında ortalama yüzde 30 tasarruf anlamına geliyor. Söz konusu enerji tasarrufu, kaliteli yalıtım malzemeleri ve profesyonel uygulamayla bir konutun 5-7 yıl içinde yalıtım maliyetini amorti edebileceğini gösteriyor. Özetle, yalıtım uygulamaları binaların hem çevresel etkilere karşı dayanıklılığını artırıyor hem de enerji verimliliği sağlayarak ekonomik avantajlar sunuyor” dedi. 

Isı yalıtımı uygulamaları kaliteli malzeme ve profesyonellik gerektiriyor

Isı yalıtımı uygulamalarında dikkat edilmesi gerekenlere ilişkin de bilgi veren Özge Müçek, en önemli 5 püf noktayı ise şöyle sıraladı: 

  1. TS 825 Standardı’na uygunluk: TS 825 Binalarda Isı Yalıtımı Kuralları Standardı’nda yapılan düzenlemeyle inşa edilecek yapıların ısıtma ve soğutma ihtiyacına göre tasarlanması zorunlu hale geldi. Türkiye’deki iklim bölgesi sayısının 4’ten 6’ya yükseltildiği yeni düzenleme kapsamında İstanbul’da çatı yalıtım kalınlığı 9 santimden 12 santime çıkartılırken, Ankara’da ise 12 santimden 15 santime yükseltildi. Bu nedenle yalıtım esnasında malzeme seçerken binanın bulunduğu iklim koşulları dikkate alınmalı. 
  2. İletkenlik katsayısı düşük malzeme kullanımı: Isı yalıtımında iletkenlik katsayısı düşük olan malzemeler tercih edilmeli. XPS ve taş yünü gibi yalıtım malzemeleri, binaların dış etkenlere karşı korunmasını sağlarken kışın ısının içeride, yazın ise sıcak havanın dışarıda kalmasını sağlayarak konforlu bir iç hava ortamı oluşturur.
  3. Binanın mimari özellikleri dikkate alınmalı: Etkili bir ısı yalıtımı için yapının mimari özelliklerinin göz önünde bulundurulması da kritik bir nokta. Özellikle bina cephesindeki çıkıntılar, köşe detayları ve pencere oranları gibi mimari unsurlar ısı köprülerinin oluşma riskini doğrudan etkiliyor. Yalıtımın binanın orijinal tasarımıyla uyumlu olacak şekilde planlanması, enerji verimliliğini artırma noktasında büyük önem taşıyor. 
  4. Uygulama yapılan zeminin pürüzsüzlüğü: Yalıtım yapılacak yüzeylerin temiz, kuru, düzgün ve pürüzsüz olması malzemenin doğru şekilde yapışmasını ve performansını artırır. Çatlaklar, boşluklar veya nemli yüzeyler yalıtımın etkinliğini azaltabilir ve ilerleyen dönemde sorunlara yol açabilir. Bu nedenle, yüzeylerin gerekli tamirat ve hazırlık işlemlerinden geçirilmesi bir zorunluluk olmalıdır. 
  5. Profesyonel uygulamaya özen gösterilmesi: Kaliteli bir ısı yalıtımı, uzmanlık gerektiren bir süreç olduğu için deneyimli ve eğitimli ekipler tarafından titizlikle uygulanmalı. Özellikle pencere ve kapı çerçeveleri, çatı ve zemin birleşim noktaları en çok özen gerektiren bölgelerdir. Bu alanlarda boşlukların uygun kaliteli yalıtım malzemeleriyle doldurulması ısı kayıplarını önleyerek enerji verimliliğini artırır. Kaliteli malzeme seçimi ve profesyonel uygulama sayesinde yalıtım, binanın dayanıklılığını ve konforunu artıran uzun ömürlü bir çözüm haline gelir.

“Binalarda yalıtım bir lüks değil, büyük bir gereklilik”

Ravago Bina Çözümleri olarak, inşaatın kalbindeki çözüm ortağı misyonları ile sektöre yüksek kaliteli yalıtım malzemeleri sunduklarını vurgulayan Özge Müçek, “Su, ısı, ses ve yangın yalıtımı alanındaki geniş ürün yelpazemiz ve uzman kadromuzla yapıların yalnızca bugünkü ihtiyaçlarını karşılamakla kalmıyor, gelecekteki güvenlik ve dayanıklılık standartlarına da uygun hale gelmesini sağlamayı hedefliyoruz. Çünkü binalarda konforu, uzun ömürlülüğü ve enerji verimliliğini sağlayan en önemli unsurların başında yalıtım geliyor. Bu bilinçle hareket ederek yalıtımın sürdürülebilir ve güvenli bir yapılaşmanın temel taşı olduğunu vurguluyoruz. 2050 yılına kadar dünya nüfusunun yüzde 70’inin şehirlerde yaşaması bekleniyor. Bu durum, hızla büyüyen kentlerdeki yapıların sürdürülebilirliğini kritik hale getiriyor. Bu faktörler göz önüne alındığında, yalıtım uygulamalarının önemi her geçen gün daha da artıyor. Biz de bu doğrultuda, yüksek kaliteli malzemeler ve ileri teknolojiye sahip çözümler sunarak sektörün gelişimine katkıda bulunuyoruz. Çevreye duyarlı ve sürdürülebilir yapıların inşası için yalıtım bilincini yaygınlaştırmayı, doğru ürün ve uygulamalarla daha güvenli, dayanıklı ve enerji tasarruflu yapılar oluşturmayı amaçlıyoruz. Böylece hem gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmayı hem de binaların performansını artırarak, uzun vadeli ekonomik faydalar sağlamayı hedefliyoruz. Yalıtımın bir lüks değil, bir gereklilik olduğu gerçeğinden hareketle sektörün ihtiyaçlarına yenilikçi çözümlerle yanıt vermeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu. 

Okumaya Devam Et
Yorum Yapmak İçin Tıkla

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

GENEL

Elite World, Rezidans Konseptine İstanbul’da Bir Halka Daha Ekledi 

Yayınlandı

-

Elite World Hotels & Resorts, franchise iş modeliyle büyümeye devam ediyor. Zincir, rezidans kategorisindeki yeni oteli Elite World Residence İstanbul Başakşehir için Hayat Group İnşaat ile anlaşma imzaladı.

Türkiye’nin önde gelen otel zincirlerinden Elite World Hotels & Resorts, rezidans konseptindeki otellerine bir yenisini daha ekledi. Zincir, bu kapsamda İstanbul’un gelişen bölgesi Başakşehir’de Hayat Group İnşaat ile Elite World Residence İstanbul Başakşehir projesi için franchise anlaşması imzaladı.

Konforlu Yaşam Alanları ve Geniş Sosyal Olanaklar

2027 Ocak ayında kapılarını açması planlanan Elite World Residence İstanbul Başakşehir, 45 otel odası ve 70 rezidans dairesi ile misafirlerini ağırlayacak. 2 bloktan oluşan ve 15 katlı ana binası otel ve rezidans olarak konumlandırılan proje, 600 metrekare alana sahip spa ve fitness alanı, 250 metrekarelik restoranı, açık alışveriş alanı, havuzu ve 400 kişilik 2 toplantı salonuyla iş ve tatil amaçlı konaklamalar için ideal bir deneyim sunacak. İstanbul Havalimanı ve Taksim’e 30 kilometre, Çam Sakura Hastanesi’ne yürüme mesafesinde yer alan proje, hem uzun hem de kısa süreli konaklamalarda iş seyahati, tatil ve sağlık turizmi hedef kitlesine hitap edecek şekilde tasarlandı.

Yeni Dönem İçin Güçlü Adım

Elite World Hotels & Resorts Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Emel Elik Bezaroğlu,  “Elite World Hotels & Resorts olarak, markamızı Türkiye’nin ve dünyanın farklı noktalarına taşımak için yatırımcılarımızla güç birliği yapmaya devam ediyoruz. Yeni otelimizle birlikte sadece konaklama değil; bulunduğumuz şehre değer katacak, istihdam ve turizm potansiyeli yaratacak adımlar atıyoruz. Elite World Residence İstanbul Başakşehir, zincirimizin rezidans konseptindeki 3. oteli olarak sürdürülebilir büyümemizin örneğini teşkil ediyor. Misafirlerimizin ihtiyaçlarına uygun konfor ve hizmet standartlarımızı her geçen gün daha geniş bir kitleyle buluşturmaktan mutluluk duyuyoruz.” dedi. 

Elite World Hotels & Resorts CEO’su Orkun Petekçi ise  “Bugün imza attığımız bu anlaşma, franchise iş modeliyle büyüme stratejimizdeki kararlılığımızın önemli bir örneğini oluşturuyor. Zincirimizin İstanbul’daki 9’uncu oteli olacak bu tesis, portföyümüzdeki çeşitliliğin de önemli bir parçası olacak. Yeni otelimizin, İstanbul turizminin gelişimine katkı sağlayacağına ve markamızın büyüme yolculuğunda önemli bir kilometre taşı olacağına inanıyoruz. Yatırımcılarımızın vizyonunu Elite World’ün uluslararası hizmet kalitesiyle buluşturarak güçlü ve sürdürülebilir büyümeye devam ediyoruz.” diye konuştu.

Hayat Group İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Mohamed Abdel Halim ise yatırımla ilgili olarak şunları kaydetti: “Gayrimenkul ve karma yaşam projelerinde edindiğimiz deneyimi, turizm sektörünün güçlü markalarından Elite World ile yeni bir boyuta taşıyoruz. Elite World Residence İstanbul Başakşehir, grup olarak markalı otel ve rezidans projelerimizdeki ilk büyük adımımız olacak. Elite World’ün uluslararası hizmet kalitesiyle bölgeye ve İstanbul’a değer katacağımıza inanıyoruz.” 

Okumaya Devam Et

GENEL

Şeffaf iletişim marka sadakatini yüzde 94’e çıkarıyor

Yayınlandı

-

Günümüzde markaların tüketicilerle kurduğu ilişkinin doğası köklü bir değişimden geçiyor. Sadece kaliteli bir ürün ya da hizmet sunmak, müşterilerin güvenini kazanmak için artık yeterli değil. Tüketiciler, markaların arkasındaki değerleri, iş yapış biçimlerini, toplumsal sorumluluklarını ve hatta kriz anlarında sergiledikleri tavırları daha yakından takip ediyor. Özellikle dijitalleşmenin hız kazandığı çağımızda bilgiye erişimin hiç olmadığı kadar kolay hale geldiğini vurgulayan İnomist iletişim Danışmanlığı Ajans Başkanı Sibel Selvi, şeffaf iletişimin markalara kazandırdığı avantajlara dikkat çekiyor.

Tüketicilerin yüzde 90’ı satın alma kararında şeffaflığa öncelik veriyor

Şeffaf iletişimin artık bir tercih olmanın ötesinde zorunluluk haline geldiğine dikkat çeken Sibel Selvi, şunları söylüyor: Araştırmalar bu dönüşümü net bir şekilde ortaya koyuyor. NielsenIQ verilerine göre tüketicilerin yüzde 72’si, bir markanın amacını ve değerlerini açıkça ortaya koymasının satın alma kararlarını doğrudan etkilediğini belirtiyor. Label Insight tarafından yapılan başka bir araştırma ise tüketicilerin yüzde 94’ünün şeffaf davranan markalara daha sadık kaldığını gösteriyor. Benzer şekilde WebFX’in yayımladığı istatistiklere göre tüketicilerin yaklaşık yüzde 90’ı satın alma kararında şeffaflığı en önemli faktörlerden biri olarak görüyor. Bu oranlar, şeffaflığın artık marka değerinin ayrılmaz bir parçası haline geldiğini açıkça ortaya koyuyor.

Güven inşa etmenin en etkili yolu açık iletişim

Peki, şeffaf iletişim neden bu kadar önemli? Öncelikle güven inşa etmenin en etkili yolu açık iletişimden geçiyor. Tüketiciler, markaların hatalarını gizlemesindense sorumluluk almasını ve çözüm yolunu şeffaf şekilde paylaşmasını tercih ediyor. Kriz dönemlerinde şeffaf iletişimi öncelik haline getiren şirketler, tüketiciler tarafından çok daha güvenilir bulunuyor. Bu da itibar yönetiminde şeffaflığın kritik bir rol oynadığını gösteriyor. Bununla birlikte şeffaflık, müşteri sadakatini ve marka bağlılığını artırıyor. Şeffaf markalar yalnızca tercih edilmekle kalmıyor, aynı zamanda tüketicilerin gözünde “savunulmaya değer” hale geliyor.

Şeffaflık, verilerin güvenilir şekilde paylaşılmasını gerektiriyor

Elbette markaların şeffaflık konusunda adım atması kolay değil. Ölçülmesi güç veriler, farklı kültürel beklentiler ve rekabet kaygıları şirketlerin önüne önemli engeller çıkarabiliyor. Bu noktada şeffaflık sağlamak, birçok farklı aktörün verilerinin uyumlu ve güvenilir şekilde paylaşılmasını gerektiriyor. Ancak bu süreçte bilgi eksiklikleri veya doğrulama sorunları yaşanabiliyor. Şeffaflık ile “ticari sırların korunması” arasındaki ince denge, markalar için zaman zaman kafa karıştırıcı bir alan oluşturuyor. Çok fazla bilgi paylaşımı rakipler için avantaj yaratabileceği gibi tüketicilerde de karmaşa doğurabiliyor. Bununla birlikte, dünyada öne çıkan uygulamalar şeffaf iletişimin doğru şekilde kurgulandığında markalar için ciddi bir değer yarattığını ortaya koyuyor. Vogue Business tarafından “radikal dürüstlük” olarak tanımlanan akım, markaların başarılarının yanı sıra hatalarını da samimiyetle paylaşmasını kapsıyor. Bu yaklaşım özellikle genç kuşak tüketiciler arasında büyük yankı buluyor.

Uzun vadeli başarının temel koşulu, şeffaf iletişim stratejisi

Gelinen noktada şeffaf iletişim stratejisi oluşturmak günümüz markaları için artık bir tercih değil, uzun vadeli başarının temel koşullarından biri. Tüketiciler markalardan dürüstlük, hesap verebilirlik ve samimiyet bekliyor. Bu beklentiyi karşılayabilen şirketler hem güven hem de sadakat kazanarak rekabette öne çıkıyor. Buna karşın şeffaflıktan uzak duran markaların, dijital çağda itibarlarını koruması giderek zorlaşıyor. Şeffaf iletişim, geleceğin güçlü markalarının olmazsa olmaz yapıtaşı olmaya aday görünüyor.

Okumaya Devam Et

GENEL

GAYRİMENKULDE İLKLERİN MARKASI BİZİM EVLER, YAPAY ZEKAYLA HAZIRLANAN İKİNCİ REKLAM FİLMİYLE YENİDEN SAHNEDE

Yayınlandı

-

“Sektörde ilk yapay zekâ reklam filmi de Bizim Evler için hazırlanmıştı” 

İhlas Holding İnşaat Grubu, binlerce aileyi ev sahibi yaptığı Ispartakule bölgesindeki Bizim Evler markalı projeleri için yeni bir reklam filmi hazırlattı. Şubat ayında yayınlanan ve gayrimenkul sektöründe ilk olma özelliği taşıyan yapay zekâ destekli reklam filmiyle büyük ses getiren marka, şimdi ikinci filmle bu yenilikçi yaklaşımı sürdürüyor. Bizim Evler için yapay zekâ teknolojisiyle hazırlanan her iki reklam filminde de yarım asra yakın tecrübesiyle Fikirevim Reklam Ajansı’nın imzası bulunuyor.

İstanbul’da planlı şehir hayatının en başarılı örnekleri arasında yer alan Ispartakule bölgesinin, en güçlü inşaat firması İhlas Holding İnşaat Grubu, Bizim Evler markası için yapay zekâ teknolojisiyle yeni bir reklam filmi hazırlattı. Daha önce Şubat ayında hazırlanan ve büyük ses getiren reklam filmi, “Yapay zekâ teknolojisiyle gayrimenkul sektöründe hazırlanan ilk reklam filmi” olmuştu.

HER DETAYDA YAPAY ZEKA TEKNOLOJİSİ

Senaryodan müziğe, görsellerden metinlere kadar tüm aşamalarda yapay zekâ teknolojisiyle üretilen yeni reklam filminde, teslime hazır Bizim Evler 10 ve yapımı süren Bizim Evler 11 projesindeki 48 aylık vade kampanyası anlatılıyor. Bu öncü çalışmada, yapay zeka teknolojisiyle hazırlanan ilk reklam filminde olduğu gibi yarım asra yaklaşan tecrübesi ve yenilikçi bakış açısına sahip Fikirevim Reklam Ajansı’nın imzası bulunuyor.

GEÇMİŞTEN İLHAM, GELECEĞE VİZYON

Hazırlanan yeni reklam filminde, Bizim Evler projeleriyle özlenen mahalle kültürü ve  komşuluk değerlerinin yeniden hayat bulduğu mesajı veriliyor. Ayrıca yapay zekâ teknolojisiyle hazırlanan yeni reklam filmiyle İhlas Holding İnşaat Grubu, tıpkı ilk filmde olduğu gibi teknoloji ile gayrimenkul sektörü arasında önemli bir bağ kurarak benzersiz bir müşteri deneyimi yaşatmayı hedefliyor. 

Okumaya Devam Et

Trendler