RÖPORTAJ
“VRF Alanında Türkiye Pazarındaki En Büyük 3 Tedarikçiden Biri Konumundayız”

Yayınlandı
1 yıl önce-
Yazar:
yapiinsaatdergisi
Form MHI Klima Sistemleri VRF Sistemler Genel Müdür Yardımcısı Uğur Bayülgen: “VRF Sistemler tarafındaki güçlü bilgi birikimimizin yanı sıra, split ve multi split klima alanında Türkiye genelinde 100’ü aşkın konsept mağazamızla son tüketiciye de hitap ediyoruz.“

- MHI Klima Sistemleri tarafından ve önümüzdeki 1 yıllık sürece ilişkin hedeflerinizden bahseder misiniz?
Form Şirketler Grubu çatısı altında Japon devi Mitsubishi Heavy Industries ile 2011 yılından bu yana VRF klima cihazları, merkezi sistemler ve endüstriyel çözümler konusunda temsilcilik, imalat ve satış sonrası hizmet faaliyetlerini yürütüyoruz. 2019 yılında imzalanan anlaşma ile kurulan ortak firmamız Form MHI Klima Sistemleri ile ürün gamımızda bulunan split, multi-split, profesyonel klimalar; VRF sistemler ve ısı pompaları ile tüketicilerimizin ihtiyaçlarına yanıt veren yenilikçi çözümler sunuyoruz.
Sektör tecrübemiz ve Ar-Ge çalışmalarımızın sonucu olarak VRF alanında Türkiye pazarındaki en büyük 3 tedarikçiden biri konumundayız. VRF Sistemler tarafındaki güçlü bilgi birikimimizin yanı sıra, split ve multi split klima alanında Türkiye genelinde 100’ü aşkın konsept mağazamızla son tüketiciye de hitap ediyoruz.
2024 yılına bayi sayımızı %20 oranında artırma hedefiyle başladık. İlk 5 ayın sonunda hedefimizin önemli bir kısmını tamamladığımızı söyleyebilirim. Mayıs ayı itibariyle orta-üst segmentte Euroform markalı yeni split serilerimizi de satışa sunmaya başladık. Yeni ürünlerimize yoğun bir ilgi söz konusu.
Şirketimizin ciro hacminin %70’ini oluşturan VRF sistemlerinde ise uzun yıllardır pazar payı açısından Türkiye’nin en büyük 2 firmasından biri konumundayız. Bu alanda güçlü stok yapımızla müşterilerimize en uygun çözümleri sunmaya devam edeceğiz.
İhracatta ise halihazırda hizmet verdiğimiz Türki cumhuriyetler, Kıbrıs, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da Pazar paylarımızı büyütmeye, henüz hizmet vermeye başlamadığımız bazı Avrupa ülkelerinde ise yapılanma sürecimize devam ediyoruz.
- VRF alanındaki son teknoloji ürünlerinizden ve öne çıkan özelliklerinden bahseder misiniz?
VRF alanında sağladığımız ürünlerimizden söz edecek olursak, Heat Pump ve Heat Recovery sistemlerimizle öne çıkıyoruz. 2 borulu sistem olarak bilinen KXZ 2 Heat Pump VRF Sistem, aynı anda yalnızca ısıtma veya soğutma yapabilen bir prensip ile çalışıyor. Gelişmiş inverter kontrol teknolojisi ile birbirinden bağımsız ortamların iklimlendirmesinin ayrı ayrı kontrol edilebilmesinin yanı sıra sadece ihtiyaç olan alanlar için de iklimlendirme sağlayabiliyor. KXZR Heat Recovery ise sahip olduğu ısı geri kazanımlı sistemi ile eş zamanlı ısıtma ve soğutma yapabiliyor ve böylece enerji verimliliği yüksek bir iklimlendirme sunuyor. Cihaz dış ünitesi sayesinde her bir iç ünitenin bağımsız olarak iç ortam şartlarına ve ihtiyaçlarına göre çalışmasını sağlayarak farklı alanların ihtiyacına uygun iklimlendirme hizmeti verebiliyor.
Hem Heat Pump hem de Heat Recovery sistemlerimizde standart olarak bulunan patentli CHCC yani ‘Sürekli Isıtma Kapasitesi Kontrol Özelliği’ sayesinde sürekli ısıtma sağlıyor ve dış ortam de-frost koşullarını devamlı kontrol ederek serpantindeki buzlanma durumunu kontrol altında tutuyor. Bununla birlikte Full Inverter kompresörlere sahip olan KXZ 2 serisi cihazlarımız VTCC özelliği ile değişken üfleme sıcaklığı kontrolü ile ısıtma ve soğutma modunda yüzde 34’e varan enerji tasarrufu sağlıyor. Ayrıca, üçlü kombinasyonla tek sistemde 168 kW (60 HP) enerji kapasitesine ulaşabiliyor.
- Sizin VRF ürünlerinizi diğer markalardan ayıran, öne çıkaran özelliklerin neler olduğunu düşünüyorsunuz?
İklimlendirme sektöründe yer alan ve teknolojik gelişmeleri yakından takip eden neredeyse tüm markalar VRF alanında hizmet veriyor. Bu zorlu rekabet ortamında Form olarak birçok güçlü yanımız olduğunu söylemek mümkün. Özellikle Mitsubishi Heavy ile olan ortaklığımız ve yakın iş birliğimiz; üstün Japon teknolojisini, 59 yıllık sektör tecrübemize entegre etmemize imkân tanıyor.
Ülkemizde neredeyse tüm sektörlerde ürün taleplerine hızlı cevap verilmesi gerekiyor. Bu durumu göz önünde bulundurarak tedarik zincirlerindeki kırılmaların ve ürünlerin teslimindeki gecikmelerin önüne geçmek adına ürün stok seviyemizi yüzde 25 oranında arttırdık. İleriki dönemde de stoklarımızı arttırarak pazardan gelen talepleri zamanında ve eksiksiz karşılamaya devam ediyor olacağız. Bunlara ek olarak titizlikle ele aldığımız satış sonrası hizmetler de başarımızın arkasındaki en önemli etkenler arasında sayılabilir.
Bu bilgilere ilave olarak; bu yıl yeşil teknolojilerle donatılmış, yüksek verimli ve çevre dostu yeni nesil R32 gazı ile geliştirilmiş Mitsubishi Heavy markalı 3. nesil KXZ 3 VRF çoklu merkezi klima sistemlerimizin satışına başlayacağız. Bu yeni seri R32 gazı ile tek soğutkan devresinde sektördeki en yüksek kapasiteye çıkabilen ilk ürün olacak.
- VRF sistemlerin uygulandığı projelerde, işletmelere sağladığı avantajlardan bahseder misiniz?
Mitsubishi Heavy markalı VRF cihazlarımızın, uygulandığı işletmelere birçok avantaj sağladığını söyleyebiliriz. Bir tesisteki enerji sarfiyatının önemli bir kısmının iklimlendirme cihazlarından kaynaklandığını düşündüğümüzde, cihazların enerji sarfiyat seviyeleri, tesislerin işletme maliyetleri açısından çok önemli hale geliyor. Yüksek teknolojisiyle sektörün en verimli VRF çözümlerini üreten Mitsubishi Heavy markamızla, en verimli sistemleri kurmaya gayret ediyoruz.
Bunun yanısıra, satış sonrası hizmetler alanındaki gücümüzle de müşterilerimize kesintisiz konfor sağlamaya devam ediyoruz. Ülke genelindeki 230’dan fazla yetkili servisimizle birlikte, müşterilerimizin ihtiyaç duyduğu anlarda en hızlı şekilde çözüm üretmeyi sürdüreceğiz.
- Eskiden daha çok Ege Bölge’sinde tercih edilen ısı pompalarının, farkındalığın ve bilincin artmasına paralel tüm ülkede daha fazla uygulandığını görüyoruz. Sizce ısı pompaları önümüzdeki 5 yılda nasıl bir gelişme gösterir?
Isı pompalarının yakın gelecekte Avrupa’da olduğu gibi, bir seçenek olmaktan çıkıp, düşük enerji tüketimi ile tüm konut ve binalarda kullanılması zorunlu bir sistem haline geleceğine inanıyoruz. İklimlendirme sektöründe öncü bir marka olarak biz de, çevreye duyarlı ısı pompalarının tercih edilmesine özen gösteriyoruz.
Isı pompaları gelişen teknoloji ile 78-80 °C gibi yüksek sıcaklıkta su üretebildiğinden, önümüzdeki dönemde mevcut tesisat ve radyatörler değiştirilmeden kombilerin yerini alacağı ve daha yüksek sıcaklığa ihtiyaç duyulan endüstriyel uygulamalarda da bu sistemin yaygınlaşacağı öngörülüyor.
- Mitsubishi Heavy satış sonrası hizmetler tarafında ne gibi destekler sunuyor?
Satış sonrası hizmetlerimizin pazardaki konumumuzu güçlendirmede çok önemli bir role sahip olduğunu düşünüyoruz. Çünkü tüketiciler için ürünün kalitesi kadar, satış sonrasındaki servis ve hizmetleri de oldukça önemli. Doğru servis hizmetini alamadığınızda, elinizdeki cihazın kalitesinin de bir önemi kalmıyor. Bu nedenle doğru servis ağı olan bir firma ile çalışmak çok önemli. Mitsubishi Heavy Klima Sistemleri aracılığıyla Türkiye genelinde 230‘dan fazla servis noktamız var. Yıllar içerisinde kemikleşen ve iftiharla bahsettiğimiz bu güçlü servis ağımız sayesinde de müşterilerimize kesintisiz konfor sağlamaya devam ediyoruz.
- Mitsubishi Heavy markanız kapsamında yenilenebilir & sürdürülebilir enerjide nasıl bir yol izlediğinizden bahseder misiniz?
Enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik uzun zamandır odağımızda olan ve Ar-Ge çalışmalarımızın temelini oluşturan konular arasında yer alıyor. İklimlendirme sistemleri alanında çıkan son teknolojileri oldukça yakından takip ediyor ve üretim süreçlerimize hızla adapte ediyoruz. Ürün gamımızda üstün teknolojilere sahip, yüksek enerji verimliliği sağlayan birçok ürünümüz mevcut. Değişen iklim koşullarıyla mücadele edilebilecek önemli adımlar arasında enerji verimliliği yüksek ürünlerin kullanımının artması yer alıyor.
Son yıllarda artan bilinç düzeyi ile birlikte birçok projede enerji verimliliği yüksek ürünlerin tercih edilme oranlarının arttığını gözlemliyoruz. Form Şirketler Grubu olarak, doğal kaynak kullanımıyla enerji tasarrufu sağlayan toprak ve su kaynaklı ısı pompalarımız, yüksek verimli soğutma gruplarımız, Eurovent sertifikalı klima santrallerimiz ve projelere esnek çözümler sunan VRF sistemlerimizle de minimum yatırım maliyeti ile maksimum verim değerine ulaşan sistemler tasarlamaya gayret ettiğimizi söyleyebilirim.
- Önümüzdeki döneme ilişkin planlanan çalışmalarınız nelerdir?
Mitsubishi Heavy olarak, her geçen yıl farklı ürün ve hizmetlerimizi müşterilerimize sunuyoruz. VRF alanındaki gücümüzü de sürekli ve düzenli olarak katlayarak ilerliyoruz. Sektör tecrübemiz ve Ar-Ge çalışmalarımızın meyvesi olarak VRF alanında uzun yıllardır Türkiye pazarındaki en büyük üç tedarikçiden biri olmanın gururunu yaşıyoruz.
Önümüzdeki dönemde özellikle mevcut ihracat ağımızı genişletmek ve ihracat satış hacmini artırmak istiyoruz. Satış ağımızda bulunan Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Gürcistan, Kazakistan, Irak, İsrail, Libya, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti gibi ülkelere gerçekleştirdiğimiz ihracatın hacmini arttırmak; kuzey ve kıyı Afrika’da ihracat yaptığımız ülkelere yenilerini eklemek gibi hedeflerimiz bulunuyor.
Bunları da Beğenebilirsin
GENEL
ODE Yalıtım ile Güvenli Yapılar, Dayanıklı Şehirler

Yayınlandı
3 ay önce-
Nisan 10, 2025Yazar:
yapiinsaatdergisi
ODE Yönetim Kurulu Üyesi Ozan Turan
ODE Yalıtım, Epikon serisi bitümlü su yalıtım membranları ve yangına karşı güvenlik sağlayan Evomineral ürünüyle, yapıların dayanıklılığını artırarak güvenli ve sürdürülebilir kentler inşa edilmesine katkı sağlıyor. Deprem ve su yalıtımına yönelik geliştirdiği yüksek performanslı ürünlerle sektörde fark yaratan marka, yapıların uzun ömürlü olmasını sağlayarak geleceğin güvenli şehirlerine yön veriyor.
Depreme Dayanıklı Yapıların inşası kapsamında “Güvenilir ve Sağlam Yapılarla Yaşanabilir Kentlere” ulaşılabilmesi hedefiyle, son dönemde geliştirmiş olduğunuz yenilikçi teknolojileriniz ile Deprem Güvenliği konusunda nasıl bir fark oluşturmaktasınız?
Deprem kuşağında yer alan ülkemizin en büyük ihtiyacı sürdürülebilir kentler ve yapılar. Binanın ömrünü uzatan teknolojilerden en önemlisi de yapıyı her türlü su ve nem tehdidinden koruyan ve korozyonu önleyen su yalıtım malzemeleri. Temel üretim gamımızda olan bitümlü su yalıtım membranları, suyun binalara yönelik olumsuz etkilerine karşı üst düzeyde koruma sağlayarak temel, bahçe, çatı, bodrum ve teraslarda su sızıntısı yaşanması riskini ortadan kaldırıyor. Bitümlü membran örtüleri alanındaki Epikon serimiz, eksi 30 derece soğukta bükülme dayanımlarıyla Türkiye’de ilk ve tek olmasıyla fark yaratıyor.
Kentsel Dönüşüm için yüksek performanslı ürünlerinizle projelere sağladığınız katma değerler kapsamında ve müşteri memnuniyeti odağında en çok rağbet görenler / en çok tercih edilen ürünleriniz ve hizmetleriniz hangileridir?
ODE Yalıtım olarak doğru ürün, hizmet ve işçilik konusunda üzerimize düşenleri yerine getirmek için çalışıyor, bu doğrultuda yenilikçi ürün ve hizmetler geliştirmeye odaklanıyoruz. Güvenli binanın en önemli unsurlarından biri su yalıtımı ve deprem karşısında binanın dayanıklılığını artıracak en uygun ve güvenilir su yalıtım malzemesi de bitümlü membran örtüleri. Biz de 2019 yılında piyasaya sunduğumuz Epikon serimiz ile Türkiye’de bir ilke imza atarak, eksi 30 derece soğukta bükülme dayanımına sahip bitümlü su yalıtımı örtüleri üretiyoruz. Bu ürünler yapıların uzun yıllar boyunca sudan korunmasına olanak sağlayan yapıya ve performansa sahip. Epikon serisinde ürettiğimiz proof membranlarımız da temel ve perdelerde sonradan olabilecek su kaçaklarının beton yüzeyi boyunca ilerleyip tüm taşıyıcı sistemi sarmasını ve zayıflatmasını engelleyerek, yapının taşıyıcı gücünü koruyor. Yine yoğun su çıkışının olduğu zeminler veya deprem etkisi beklediğimiz hareketli zeminlerde sağlam kalabilecek esneklik ve yapışma kalitesine sahip Epikon Aflame ve Epikon Stick-it ürünlerimizle ve çatılar için her türlü zorlu iklim koşulunda önerdiğimiz Epikon Eternal gibi performans ürünlerimizle her türlü ihtiyaca çözüm sunuyoruz. Yeni nesil ürünlerimize bir başka örnek de deprem esnasında ilk etapta göz ardı edilen ancak felaketin içinde başka bir felaket yaşanmasına neden olabilen yangınlara yönelik ürünümüz Evomineral.
Bilindiği üzere deprem anında bina ayakta kalsa dahi patlayan borular, sızıntı ve kaçaklar ile devrilmeler sonucu yangın çıkabiliyor. ODE Yalıtım olarak özel bir üretim teknolojisi kullanarak geliştirdiğimiz ara bölme levhası Evomineral de A1 sınıfı yanmaz özelliği ile alevlerin ilerlemesini engelleyerek duman salımını da azaltıyor. Ürünümüz aynı zamanda ses ve ısı yalıtımı da sağlıyor.
Sektörümüzün gelişimi için büyük bütçeler ayırdığınızı takip ediyoruz. Yeni Yatırım planlarınız ile emek yoğun AR-GE çalışmalarınız ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Isı, ses ve yangın yalıtımı konusunda daha yüksek performans sergileyen ürünler geliştirmek en önemli önceliğimiz. Bu doğrultuda, tasarımcıların ve uygulayıcıların işlerini kolaylaştıracak, uygulama hızını artıracak ve hata risklerini ortadan kaldıracak yalıtım sistemleri üzerinde çalışıyoruz. Farklı müşteri talepleri ve ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla Greentech Ar-Ge adını verdiğimiz bir inovasyon merkezimiz mevcut. Bu merkezde, faaliyet gösterdiğimiz farklı ülkelerdeki özel ihtiyaçları dikkate alarak ürünlerimizi geliştiriyoruz. Ciromuzun yüzde 3’ünü Ar-Ge ve dijitalleşmeye ayırıyoruz. Altı kıtada 75 ülkeye ihracat yapıyoruz ve her pazarın kendine özgü talepleri bulunuyor. Bu durumda, her pazara özel yeni ürünler geliştirme ihtiyacı doğuyor. Ayrıca, üretimde sürdürülebilirliği sağlamak ve karbon salınımını azaltmak için yeni üretim teknolojilerine odaklanıyoruz.
ODE bünyesinde dört farklı ana ürün grubunda altı işletmemiz var. Farklı üretim tesisleri için Amerika ve Avrupa’nın önde gelen ülkelerinden temin edilen makinelerimiz ve üretim hatlarımız mevcut. En son 2022’de Eskişehir Rflex (Kauçuk Köpüğü) Tesisimizi sıfırdan yatırımla devreye aldık. Bu yeni yatırımın ek sağladığı kapasite bizi Türkiye’nin en büyük kapasitesine sahip markası yaptı. Bunun yanında 2024’te bir tesisimizin komple otomasyon sistemini değiştirdik. Tamamen yeni endüstri 4.0 uyumlu ekipmanlar kullanıldı. Tabii ki bu yatırımlarla amacımız, önce kalite ve üretim hızını artırmak. Bunun yanında operatör dostu makine haline getirmeyi planladık. Daha kolay operasyon yapılabilen, diyagnostiğin kolaylaştığı ve historik eğilimlerin kaydedildiği bir yapı kurduk.
Önümüzdeki dönemde özellikle konuşacağımız yeni ürünlerinizle ya da yeni hizmet modellerinizle ilgili de kısaca bilgi alabilir miyiz?
Uzun vadeli hedeflerimiz olan 2030 yılına yönelik stratejik planlarımızı 2024 yılında netleştirdik. Gelecekteki büyümemizin temel odak noktaları ‘sürdürülebilirlik’, ‘insan kaynağı’ ve ‘dijitalleşme’ olacak. Bu üç alanda yapacağımız yatırımlar hem sektörün geleceğine yön verecek hem de ODE Yalıtım’ın gelecekteki büyüme stratejisinin temellerini atacak. Bu sayede, şirketimizi daha sürdürülebilir, dijitalleşmiş ve verimli bir yapıya kavuşturmayı hedefliyoruz.
Ayrıca 2025 yılında emek yoğun işlerde, mesela paketleme hatları en öncelikli, robotlar ve / veya robotize ekipmanlara yatırımlar yapmayı planlıyoruz.
Ürettiğiniz ürünlerinizin lojistik operasyonlarından başlayarak üretim ve depolama süreçleri de düşünüldüğünde, çevresel etkileri minimize etmek dolayısıyla sürdürülebilirliği sağlamak için neler yaptığınızı öğrenebilir miyiz?
Yalıtım sektörü, özellikle dünyanın en önemli gündem maddelerinden biri olan enerji verimliliğiyle ilgili bu dönemde büyük bir öneme sahip. Enerji verimliliği ve karbon ayak izinin azaltılması konularında kritik bir rol oynuyor. Bu bağlamda, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine odaklanarak “Enerji Verimliliği”, “Sorumlu Üretim ve Tüketim”, “Sürdürülebilir Şehirler ve Topluluklar” ve “Sanayi, Yenilikçilik ve Altyapı” gibi alanlarda çalışmalar yapıyoruz. “Yeşil Dünya Hedefimiz” ve “Sıfır Karbon Misyonumuz” çerçevesinde belirlediğimiz hedefler doğrultusunda, ekolojik çeşitliliği koruma, enerji tüketimini azaltma, geri dönüşümlü malzeme kullanma gibi adımlar atıyoruz. Bu kapsamda, ekolojik çeşitliliği korumaktan enerji tüketimini azaltmaya, geri dönüştürülebilir malzeme kullanımından paydaşlarımıza çevresel yönetim ve enerji verimliliği konularında bilgilendirmeye kadar birçok farklı alanda çalışmalar yürütüyoruz.
Röportajımızın sonuna eklemek istediğiniz mesajlar ve duyurular var mıdır?
Bu yıl, ODE Yalıtım için son derece özel bir yıl; çünkü 40’ıncı yılımızı kutluyoruz. Bu nedenle, yılın başından itibaren oldukça yoğun ve heyecan verici bir döneme adım attık. 40 yıl boyunca kazandığımız tecrübelerle, faaliyet gösterdiğimiz pazarlarda büyümeye devam etmeyi hedefliyoruz. Özellikle İngiltere pazarındaki faaliyetlerimizi önemli ölçüde büyütmeyi planlıyoruz. İngiltere, bizim için stratejik açıdan büyük bir öneme sahip ve burada daha fazla projeye imza atmayı amaçlıyoruz. Bununla birlikte, Avrupa’daki varlığımızı daha da güçlendirebilmek için, yeni iş birlikleri kurma çalışmalarına hız verdik. Avrupa’nın farklı bölgelerinde, özellikle Orta Avrupa’da kurmayı planladığımız ikinci ülke müdürlüğüyle bu pazarda derinleşmeyi ve etkili bir varlık oluşturarak daha geniş bir müşteri kitlesine ulaşmayı hedefliyoruz.
GENEL
Flokser Kimya ile Depreme Dayanıklı ve Yaşanabilir Kentler: Yenilikçi Çözümlerle Güvenli Yapılar

Yayınlandı
3 ay önce-
Nisan 10, 2025Yazar:
yapiinsaatdergisi
Flokser Kimya, depreme dayanıklı yapıların inşasında sunduğu yenilikçi poliüretan ve yalıtım teknolojileriyle yapıların güvenliğini ve ömrünü artırıyor. Kentsel dönüşüm projelerinde yüksek performanslı çözümleriyle enerji tasarrufu ve su yalıtımı sağlayarak müşteri memnuniyetini en üst düzeye çıkarıyor.
- Depreme Dayanıklı Yapıların inşası kapsamında “Güvenilir ve Sağlam Yapılarla Yaşanabilir Kentlere” ulaşılabilmesi hedefiyle, son dönemde geliştirmiş olduğunuz yenilikçi teknolojileriniz ile Deprem Güvenliği konusunda nasıl bir fark oluşturmaktasınız?
Flokser Kimya olarak depreme dayanıklı yapıların inşasında “Güvenilir ve Sağlam Yapılarla Yaşanabilir Kentler” hedefine ulaşmak için geliştirdiğimiz yenilikçi ürün ve teknolojilerle deprem güvenliği konusunda önemli katkılar sağlıyoruz. Yapıların dayanıklılığını artırmak ve enerji verimliliğini sağlamak amacıyla poliüretan yapı ve izolasyon ürünleri ile çözümler sunuyoruz. Çatı, cephe, soğuk oda panellerin, sprey poliüretan köpüklerin yüksek ısı yalıtım özellikleri sayesinde yapılarda enerji verimliliği sağlarken; aynı zamanda poliüretan likit membranlar ve poliürea sprey kaplamalar, su yalıtımı sağlayarak yapıların ömrünü uzatıyor. Ayrıca, zemin enjeksiyon ürün çeşitliliğimiz sayesinde bina, metro ve tünel gibi yapılarda su sızıntılarını önleyerek, çatlakları doldurarak güçlendirme ve su yalıtımı çözümleri sunuyoruz.
- Kentsel Dönüşüm için yüksek performanslı ürünlerinizle projelere sağladığınız katma değerler kapsamında ve müşteri memnuniyeti odağında en çok rağbet görenler / en çok tercih edilen ürünleriniz ve hizmetleriniz hangileridir?
Flokser Kimya olarak kentsel dönüşüm projelerinde yüksek performanslı ürünlerimizle hem yapıların dayanıklılığını artırıyor hem de müşteri memnuniyeti odaklı çözümler sunuyoruz. Bu kapsamda projelere yüksek katma değer sağlayan pek çok ürünümüz bulunuyor.
Poliüretan Isı ve Su Yalıtım Ürünleri
Sprey Poliüretan Köpükler: Yüksek ısı yalıtım performansı ile enerji tasarrufu sağlayarak yapıların sürdürülebilirliğini artırıyor.
Poliüretan Likit Membranlar: Çatılarda ve temellerde su geçirmezlik sağlayarak yapı ömrünü uzatıyor.
Poliürea Sprey Kaplamalar: Yüksek elastikiyet ve kimyasal dayanım sunarak binaların su ve darbe direncini artırıyor.
Zemin Güçlendirme ve Enjeksiyon Sistemleri
Tünel, metro ve bina temellerinde zemin stabilizasyonu ve su yalıtımı sağlayan, su sızıntılarını hızla durduran ve çatlakları doldurarak yapı güvenliğini artıran bu ürünler, kentsel dönüşüm projelerinde binaların enerji verimliliğini artırarak, uzun ömürlü ve sürdürülebilir yapılar oluşturulmasına katkı sağlıyor.
- Sektörümüzün gelişimi için büyük bütçeler ayırdığınızı takip ediyoruz. Yeni yatırım planlarınız ile emek yoğun AR-GE çalışmalarınız ile ilgili neler söylemek istersiniz? Önümüzdeki dönemde özellikle konuşacağımız yeni ürünlerinizle ya da yeni hizmet modellerinizle ilgili de kısaca bilgi alabilir miyiz?
Flokser Kimya olarak sektörde yenilikçi çözümler sunma vizyonumuz doğrultusunda, büyük bütçeler ayırarak Ar-Ge ve yatırım faaliyetlerimizi sürekli geliştiriyoruz. Yüksek performanslı, çevre dostu ve sürdürülebilir ürünler geliştirmek amacıyla ileri malzeme teknolojileri ve inovatif üretim teknikleri üzerine yoğunlaşıyoruz.
Yeşil binalara yönelik düşük karbon ayak izine sahip poliüretan sistemler, geri dönüştürülebilir izolasyon çözümleri ve VOC (uçucu organik bileşen) emisyonu düşük sürdürülebilir ve çevre dostu ürünler geliştiriyoruz. Önümüzdeki dönemde, yangına dayanıklı poliüretan sistemler ve uzun ömürlü su izolasyon malzemeleri ile yapı güvenliğini ve dayanıklılığını artıran yenilikçi çözümler sunacağız.
Gelecekte daha sürdürülebilir, daha dayanıklı ve daha akıllı yapılar için geliştirdiğimiz ürünlerimizle sektörde fark yaratmaya devam edeceğiz.
- Ürettiğiniz ürünlerinizin lojistik operasyonlarından başlayarak üretim ve depolama süreçleri de düşünüldüğünde, çevresel etkileri minimize etmek dolayısıyla sürdürülebilirliği sağlamak için neler yaptığınızı öğrenebilir miyiz?
Flokser Kimya olarak lojistikten üretime ve depolamaya kadar tüm süreçlerimizde çevresel etkileri en aza indirerek sürdürülebilirliği sağlamaya yönelik kapsamlı çalışmalar yürütüyoruz.
Yeşil Lojistik Uygulamalarımız: Karbon ayak izini azaltmak için optimum rota planlaması, düşük emisyonlu taşıma araçları ve geri dönüştürülebilir ambalajlar kullanıyoruz.
Çevre Dostu Üretim Teknolojilerimiz: Düşük VOC (uçucu organik bileşen) emisyonuna sahip üretim süreçleri, enerji verimli makineler ve su tüketimini minimize eden sistemler ile çevre dostu üretimi destekliyoruz.
Sürdürülebilir Hammaddelerimiz: Biyo-bazlı ve geri dönüştürülebilir hammaddeler ile doğaya duyarlı ürünler geliştiriyoruz.
Tüm bu çalışmalarımızla hem çevre dostu üretimi teşvik ediyor hem de sürdürülebilir bir gelecek için sorumluluk bilinciyle hareket ediyoruz.
- Eklemek istedikleriniz…
Flokser Kimya olarak, sürdürülebilir ve yenilikçi çözümlerimizle yapı sektörüne değer katmaya devam ediyoruz. Deprem güvenliği, enerji verimliliği ve çevre dostu üretim konularında geliştirdiğimiz yüksek performanslı ürünlerimizle daha güvenli, dayanıklı ve yaşanabilir kentler oluşturmayı hedefliyoruz.
Önümüzdeki dönemde yeni nesil izolasyon, zemin güçlendirme ve yangın dayanımlı kaplama çözümlerimizle sektöre katkı sağlamaya devam edeceğiz.
RÖPORTAJ
Aluform Pekintaş: 30 Yıllık Deneyimle Sürdürülebilir Geleceğe Yatırım

Yayınlandı
3 ay önce-
Nisan 9, 2025Yazar:
yapiinsaatdergisi
Derya Kaya – Genel Müdür Yardımcısı
Türkiye’nin önde gelen sanayi kuruluşlarından Pekintaş Grup’un bir üyesi olan ALUFORM PEKİNTAŞ, yüksek kaliteli sandwich panel üretimiyle sektörde 30 yılı geride bıraktı. Sürdürülebilir üretim anlayışı ve toplumsal sorumluluk projeleriyle geleceğe değer katmaya devam eden firma, yenilenebilir enerji yatırımları ve eğitim projeleriyle sektörde fark yaratıyor.
- Soru: Aluform Pekintaş olarak sektördeki 30 yıllık tecrübenizi nasıl tanımlarsınız? Bugüne kadar elde ettiğiniz başarılar hakkında neler söylemek istersiniz?
Cevap: ALUFORM PEKİNTAŞ, 1996 yılında Alman sanayi devi VIAG ile birlikte kurulan ve 1998 yılından itibaren %100 Türk sermayesiyle faaliyet gösteren bir firmadır. Türkiye’nin önde gelen sanayi kuruluşlarından Pekintaş Grup’un bir üyesi olarak, yüksek kaliteli poliüretan ve taş yünü dolgulu sandwich panellerin üretimini gerçekleştirmektedir. Ürünlerimiz, başta inşaat sektörü olmak üzere, hem yerel hem uluslararası pazarda sanayi yapıları, soğuk hava depoları, alışveriş merkezleri ve spor salonları gibi geniş çaplı binalarda kullanılmaktadır. ISO 9000:2000 kalite yönetim sistemi ile üretilen ürünlerimiz, yangın, hijyen ve izolasyon sertifikalarına sahiptir. Ulusal ve uluslararası pazarlarda sağlam ve uzun vadeli ilişkiler kurarak, 30 yıllık tecrübemizle birlikte sektördeki konumumuzu güçlendirmeye devam etmekteyiz.
- Soru: Sürdürülebilir bir geleceğin sağlanmasında, üretim süreçlerinin ve ilgili hammadde/tedarik zinciri operasyonlarının tüm dünya ile koordineli bir şekilde yönetilmesi günümüzde çok daha önem arz eden bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla, Sürdürülebilirlik konusunda firmanızın Evrensel Yaklaşımını ve Kurumsal Stratejilerini bizimle paylaşabilir misiniz? Sürdürülebilir Dünya kapsamında özellikle odaklandığınız/hayata geçirdiğiniz Sosyal Sorumluluk Projeniz var mıdır, detaylarını öğrenebilir miyiz?
Cevap: ALUFORM PEKİNTAŞ, sürdürülebilir bir gelecek hedefiyle, üretim süreçlerini çevre dostu teknolojilerle şekillendirmeye ve enerji verimliliğini artırmaya öncelik vermektedir. Üretim hatlarımızda enerji verimliliği, atık yönetimi ve kaynakların etkin kullanımı gibi çevresel faktörlere büyük önem gösteriyoruz. Bu doğrultuda, grup şirketlerimizden SCHMID PEKİNTAŞ’ın fotovoltaik güneş paneli üretimi ve yenilenebilir enerji yatırımlarımız, enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik alanındaki stratejilerimizin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Bu entegre yaklaşım, yalnızca üretim süreçlerimizi geliştirmekle kalmayıp, çevresel etkilerimizi de minimize ederek sektördeki sorumlu duruşumuzu güçlendirmektedir.
Sürdürülebilirlik vizyonumuz doğrultusunda, çevresel etkilerimizi azaltırken toplumsal sorumluluk projelerine de değer veriyoruz. Bu kapsamda sosyal sorumluluk projelerimizden biri olan; Düzce’de inşaatına başladığımız 24 derslikli Esin Olcay Anadolu Lisesi ve Spor Salonu projesiyle modern bir eğitim tesisi ve spor alanını ilimize kazandırmayı amaçlıyoruz. Gençlerimize daha donanımlı bir eğitim ortamı sunarken, “Dünya İnsanı Yetiştirme” ilkesiyle yola çıktık. Bu projeyle, ALUFORM PEKİNTAŞ olarak sadece bugünün değil, geleceğin de sürdürülebilirliğine katkı sağlamayı hedefliyoruz.
- Soru: Aluform Pekintaş Test Laboratuvarı’nın TÜRKAK tarafından TS EN ISO/IEC 17025:2017 standardına akredite edilmesi ne anlama geliyor? Bu akreditasyonun önemi nedir?
Cevap: TÜRKAK tarafından verilen TS EN ISO/IEC 17025:2017 akreditasyonu, Aluform Pekintaş Test Laboratuvarı’nın uluslararası geçerliliğe sahip, yüksek kalite standartlarına uygun şekilde test ve kalibrasyon faaliyetleri yürüttüğünü gösterir. Bu akreditasyon, laboratuvarın doğru ve güvenilir test sonuçları verdiğini ve uluslararası test standartlarına uygun çalıştığını belgeleyen önemli bir sertifikadır. Bu akreditasyonun önemi, Aluform’un üretim süreçlerinde yüksek kalite kontrolünü sağlayarak müşteri memnuniyetini artırması ve ihracat pazarlarındaki güvenilirliğini pekiştirmesidir. Ayrıca, bu sertifika sayesinde şirket, uluslararası pazarlarda daha rekabetçi olma ve farklı sertifika gereksinimlerini karşılama konusunda avantaj sağlar.
- Soru: Bu akreditasyon süreci nasıl gerçekleşti? Zorluklar ve süreçte elde edilen kazanımlar hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Cevap: Akreditasyon süreci, genellikle laboratuvarın mevcut altyapısının ve süreçlerinin detaylı bir şekilde incelenmesini içerir. Aluform’un bu süreci başarıyla tamamlaması için laboratuvarın çalışma prosedürlerinin, test ekipmanlarının ve personelinin uluslararası standartlara uygun hale getirilmesi gerekmiştir. Süreç, titiz bir hazırlık, eğitim ve her sene denetim aşamalarını kapsar.
Zorluklar arasında, özellikle yeni standartlara uygun ekipmanların temin edilmesi ve çalışanların belirli test prosedürleri konusunda eğitilmesi yer alabilir. Ancak, bu süreçte elde edilen en büyük kazanım, laboratuvarın test süreçlerinin doğruluğunu ve güvenilirliğini uluslararası düzeyde onaylatmış olmasıdır. Ayrıca, bu akreditasyon sayesinde Aluform, dünya çapındaki pazarlarda kalite güvencesi sunarak rekabet avantajı elde etmiştir.
- Soru: Türkiye’nin en donanımlı sandviç panel test laboratuvarı olarak hangi teknolojilere sahipsiniz? Laboratuvarınızda hangi tür testler yapılıyor?
Cevap: Aluform Pekintaş Test Laboratuvarı, Türkiye’deki en donanımlı sandviç panel test laboratuvarlarından biridir ve en ileri teknolojiye sahip test ekipmanlarına sahiptir. Bu ekipmanlar, sandviç panellerin dayanıklılığını, izolasyon özelliklerini, yangın güvenliğini ve diğer performans kriterlerini detaylı bir şekilde test etmeye olanak tanır.
Laboratuvarda yapılan başlıca testler şunlardır:
- Yangın testleri: Sandviç panellerin yangına karşı dayanım sınıfları ölçülür.
- Mekanik dayanım testleri: Panelin yapısal performansını değerlendirmek amacıyla basınç, çekme, eğilme ve kayma dayanımı testleri uygulanır; bu testlerle panelin taşıyıcı özellikleri ve deformasyona karşı direnci belirlenir.
- Yoğunluk testi: Panel çekirdek malzemesinin birim hacim başına düşen kütlesi ölçülerek, homojenlik ve üretim tutarlılığı kontrol edilir.
- Su emme testi: Panelin kapalı hücre yapısına sahip çekirdek malzemesinin su absorpsiyon oranı belirlenerek, nem ve suya karşı dayanımı ölçülür.
- Renk tonu testi: Panellerin tek tipte ve tutarlı renk tonuna sahip olup olmadığı kontrol edilir.
- Boyutsal testler: Panelin kalınlığı, genişliği ve uzunluğu gibi ölçüsel doğruluklar kontrol edilir.
- Metal testleri: Yüzey saclarının kalite kontrolü kapsamında; Çekme testi ile mekanik dayanım, Parlaklık ölçümü ile yüzeyin yansıtma özellikleri, Boya kalınlığı ölçümü ile kaplama tutarlılığı, T-bend testi ile esneklik ve çatlama direnci, Darbe testi ile darbe dayanımı, Çökertme testi ile lokal deformasyon direnci belirlenir. Çözücülere direnç testi ile boya kaplamasının çözücülere karşı kimyasal direnci değerlendirilir.
- Soru: Bu testlerin ve laboratuvarın, üretim süreçlerinize nasıl bir katkı sağladığını anlatabilir misiniz?
Cevap: Laboratuvarın yaptığı testler, Aluform’un üretim süreçlerini optimize etmeye ve ürün kalitesini sürekli iyileştirmeye katkı sağlar. Testler sayesinde, üretim esnasında kullanılan malzemelerin ve panellerin performansları önceden belirlenebilir. Bu da ürünlerin kalite kontrolünü sağlar ve olası hataların üretim aşamasında tespit edilmesini sağlar.
Ayrıca, laboratuvarın yüksek kaliteli test süreçleri, Ar-Ge faaliyetlerinin temelini oluşturur. Aluform, bu testlerle ürünlerini sürekli geliştirme imkânı bulur. Yeni ürün geliştirme aşamasında, test sonuçları, müşteri ihtiyaçlarına en uygun çözümleri sunmayı mümkün kılarak, pazar taleplerine hızlı bir şekilde cevap verme yeteneği kazandırır.
Bu testler aynı zamanda, şirketin uluslararası sertifikasyon gereksinimlerini yerine getirmesine, global pazarlarda kaliteyi garanti etmesine ve sektördeki liderliğini sürdürmesine katkı sağlamaktadır.
- Soru: Bu testlerin ve laboratuvarın, üretim süreçlerinize nasıl bir katkı sağladığını anlatabilir misiniz?
Cevap: Aluform Pekintaş Test Laboratuvarı, üretim süreçlerine büyük katkı sağlamaktadır. Laboratuvarın gerçekleştirdiği testler, ürünlerin kalite kontrolünü ve performansını en üst düzeye çıkarmak için kritik öneme sahiptir. İşte bu testlerin ve laboratuvarın üretim süreçlerine sağladığı katkılar:
- Kalite Kontrol ve Güvence: Laboratuvarda yapılan yangın, izolasyon, mekanik dayanıklılık gibi testler, üretilen sandviç panellerin her türlü dış etkene karşı dayanıklı ve kaliteli olduğunu garanti eder. Bu, üretim sırasında hataların tespit edilmesine ve düzeltici önlemlerin alınmasına olanak sağlar. Kaliteyi her aşamada izlemek, nihai ürüne güven duyulmasını sağlar.
- Sürekli İyileştirme: Test sonuçları, üretim süreçlerinde iyileştirilmesi gereken alanları ortaya koyar. Örneğin, izolasyon özelliklerinde bir zayıflık tespit edilirse, üretim aşamasında kullanılan malzemeler ya da yöntemler gözden geçirilir ve iyileştirilir. Bu sayede ürünler sürekli olarak geliştirilir ve müşteri taleplerine daha iyi uyum sağlanır.
- Hızlı Prototip Geliştirme ve Uygulama: Yeni ürünlerin tasarım aşamasında, laboratuvarın test sonuçları, üretim ekiplerine ürünün nasıl davranacağına dair kritik bilgiler sunar. Bu sayede, daha hızlı bir prototip geliştirilmesi sağlanır ve pazara daha hızlı bir şekilde yeni ürün sunulabilir.
- Rekabet Avantajı: Uluslararası standartlarda yapılan testler, Aluform’a global pazarlarda rekabet avantajı sağlar. Bu testler sayesinde, ürünler uluslararası sertifikasyonları ve standartları karşılar, bu da şirketin yurtdışındaki müşteri kitlesine güven verir. Ayrıca, testler sayesinde şirket, ürünlerinin kalitesini sürekli olarak denetleyip iyileştirebilir, bu da daha güçlü bir marka imajı yaratır.
- Ar-Ge ve Yenilikçilik: Laboratuvarın test süreçleri, Ar-Ge çalışmalarına büyük katkı sağlar. Yeni malzeme ve teknolojilerin test edilmesi, Aluform’un yenilikçi çözümler geliştirmesine olanak tanır. Ürünlerin performansını iyileştirecek yenilikçi tasarımlar, bu testlerle doğrulanır ve uygulanabilir hale gelir.
- Soru: • Türkiye’deki yerli üretim ve sanayiye katkılarınız hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Cevap: Aluform Pekintaş, Türkiye’nin köklü sanayi kuruluşlarından biri olarak, yerli üretim ve sanayiye önemli katkılarda bulunmaktadır. Şirketin Türkiye’deki sanayiye sağladığı katkılar şu şekilde sıralanabilir:
- Yerli Üretimi Destekleme: Aluform, 1996 yılında kurulmuş olup, 1998’den itibaren tamamen Türk sermayesi ile büyümesini sürdürmektedir. Bu durum, yerli üretimi destekleyen bir yaklaşımı simgeler. Şirket, sandviç panel gibi yüksek kaliteli inşaat malzemelerini yerli olarak üretmekte ve Türkiye’nin iç pazarındaki ihtiyaçları karşılamaktadır. Yabancı üreticilere olan bağımlılığı azaltarak, Türkiye’nin sanayi altyapısının güçlenmesine katkı sağlar.
- İstihdam Yaratma: Aluform, Düzce’deki modern üretim tesislerinde yüksek teknolojiye sahip makinelerle üretim yapmaktadır. Bu tesis, sadece yerli malzeme üretimine değil, aynı zamanda yerel ekonomiye de katkı sağlayarak, çok sayıda kişiye istihdam sağlamaktadır. Fabrikada çalışan mühendisler, teknikerler ve üretim personeli, yerli sanayinin büyümesine katkıda bulunan önemli aktörlerdir.
- Yüksek Teknoloji ve İnovasyon: Aluform, Türkiye’nin en modern ve hızlı üretim hattına sahip fabrikalarından birine sahip olup, üretim süreçlerinde ileri teknoloji kullanmaktadır. Bu teknoloji yatırımları, sadece Aluform’u değil, aynı zamanda Türk sanayisinin rekabet gücünü artıran bir etkiye sahiptir. Ayrıca, yenilikçi ürünler ve Ar-Ge faaliyetleri ile Türkiye’nin inşaat sektöründe daha ileri seviyelere ulaşmasına yardımcı olmaktadır.
- İhracat ve Döviz Kazancı: Aluform, yalnızca Türkiye pazarına değil, dünya çapındaki pazarlara da ürünlerini ihraç etmektedir. Avrupa başta olmak üzere, birçok ülkeye yapılan ihracatlar, Türkiye’nin döviz gelirlerini artırır. Bu durum, Türk sanayisinin küresel pazarda daha güçlü bir konumda olmasına katkı sağlamakta ve Türkiye’nin dış ticaret dengesine olumlu yansımaktadır.
- Yerli Malzeme İhtiyacını Karşılama: Aluform, Türkiye’deki inşaat sektörüne kaliteli yerli malzeme temin etmektedir. Sandviç panel üretimi, ülke genelinde birçok projede kullanılan bir malzeme haline gelmiş olup, yerli üretim sayesinde maliyetler düşürülmüş ve Türk inşaat sektörünün daha rekabetçi hale gelmesi sağlanmıştır. Bu da yerli üreticilerin daha düşük maliyetlerle kaliteli ürünler sunabilmesine olanak tanır.
- Sürdürülebilirlik ve Çevre Dostu Üretim: Aluform, çevre dostu üretim süreçlerine ve enerji verimliliği sağlanmasına büyük önem vermektedir. Bu yaklaşım, yalnızca şirketin kendi operasyonlarına değil, aynı zamanda Türkiye’nin sürdürülebilir sanayi hedeflerine de katkıda bulunmaktadır. Aluform’un yenilikçi ve çevreye duyarlı üretim anlayışı, sanayinin daha sürdürülebilir bir şekilde büyümesine yardımcı olmaktadır.
Sonuç olarak, Aluform Pekintaş, Türkiye’nin yerli üretimini destekleyen, inovasyona ve kaliteye odaklanan, yüksek teknolojiye sahip bir şirket olarak Türk sanayisine büyük katkılar sağlamaktadır. Yerli üretim, istihdam yaratma, ihracat ve çevre dostu uygulamaları ile Türkiye’nin sanayi sektörüne değerli bir katkı sunmaktadır.
Son Yazılar
- Bosch Climate 7000i ile Evlerde A+++ Konfor Dönemi Başlıyor Temmuz 11, 2025
- ENERJİ DÖNÜŞÜMÜNÜN ANAHTARI ISI POMPASI Temmuz 11, 2025
- Seranit’ten Kludi ve Bathco ile bütüncül banyo deneyimi Temmuz 11, 2025
- Günsan Elektrik’ten Örnek Proje Temmuz 11, 2025
- Koray GYO, Göktürk’teki projeleriyle bölgeye damgasını vuruyor Temmuz 11, 2025
- Mitsubishi Electric Türkiye’nin Avantajlı Klima Kampanyası Temmuz Ayında da Devam Ediyor Temmuz 11, 2025
- Roca’dan modern banyolar için akıllı ve estetik duş çözümleri Temmuz 11, 2025
- Altınova Metal, üretim alanlarında doğal havalandırma için Form’u tercih etti Temmuz 10, 2025
- Bi’Boya Comfort Saf Akrilik: Dış Cephelerde Yeni Nesil Koruma ve Estetik Temmuz 10, 2025
- CREAVIT’TEN YAZLIK EVLERE UYGUN KOMPAKT VE ŞIK ÇÖZÜMLER Temmuz 9, 2025
- Sabancı Renewables, ABD’deki Güneş Enerjisi Portföyünü Pepper GES ile Büyütüyor Temmuz 9, 2025
- Seranit’ten banyo için engel tanımayan güvenli bir devrim: Aquanit Porselen Duş Karosu Temmuz 9, 2025
- Tüketicilerin yüzde 64’ü sürdürülebilirliğe önem veren markalara daha çok güveniyor Temmuz 9, 2025
- Kalekim Seracare Serisi ile Derzlerde Hızlı ve Pratik Çözümler Temmuz 9, 2025
- SPOINT İnşaat’tan Kıbrıs’a büyük yatırım! Temmuz 9, 2025
Trendler
- RÖPORTAJ1 yıl önce
“İklimlendirme Sektöründe Kullanıcıların Daha İyi Bir Yaşam Sürmelerine Yardımcı Olacak Yeniliklere Öncülük Etmeyi Sürdüreceğiz”
- GENEL1 yıl önce
Alarko Carrier, 11 Yıldır İhracatta Zirvenin Sahibi!
- GENEL1 yıl önce
Sika Yapı Kimyasalları, Deprem ile İlgili Bilinçlendirme Projesine devam ediyor
- GENEL1 yıl önce
Enerji verimliliğinin yolu ısı yalıtımından geçiyor
- SEKTÖREL1 yıl önce
Doka Türkiye, 17-20 Nisan 2024 tarihleri arasında bu yılın merakla beklenen TurkeyBuild Fuarı’na katılım sağlayacak
- GENEL12 ay önce
Irak Kalkınma Yolu ile yıllık 5 milyar dolarlık potansiyel
- GENEL11 ay önce
İsra Portföy’ün Birinci ve İkinci GSYF İhraç Belgelerine SPK’dan Onay Geldi
- GENEL12 ay önce
İzocam’dan evinizin ısısını yaz-kış dengede tutan yalıtım çözümleri!