GENEL
Siemens Türkiye, Gebze Fabrikası’nda 100.000’inci Orta Gerilim Panosunu Üretti

Yayınlandı
6 saat önce-
Yazar:
yapiinsaatdergisi
Siemens Türkiye, enerji altyapılarındaki teknoloji gücünü ve üretim kalitesini bir kez daha ortaya koydu. 2009 yılından itibaren Gebze’de faaliyet gösteren Siemens Entegre Üretim Tesisi, 100.000’inci orta gerilim dağıtım panosunu da başarıyla üreterek Türkiye sanayisinin ve global enerji pazarının ihtiyacına yönelik kapasitesini bir kez daha göstermiş oldu. Siemens Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Hüseyin Gelis konuyla ilgili olarak “Bu başarıda emeği geçen tüm çalışma arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Siemens Entegre Üretim Tesisi, 50’den fazla ülkeye ihraç ettiğimiz bu ürünler ile Türkiye’nin dünya liginde nasıl bir oyuncu olduğunu açıkça gösteriyor” dedi.
Siemens Türkiye, enerji dağıtım teknolojilerinde önemli bir kilometre taşını daha geride bıraktı. Siemens Entegre Üretim Tesisi, 100.000’inci orta gerilim dağıtım panosunu üreterek hem Türkiye’deki teknolojik ve mühendislik yetkinliğini hem de global üretim gücünü bir kez daha gözler önüne serdi.
Siemens Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Hüseyin Gelis, konuyla ilgili yaptığı açıklamada “Tüm dünyada artık enerjinin güvenli ve sürdürülebilir bir şekilde iletilebilmesi en önemli konulardan biri haline geldi.’’ Elektriğin kullanıcılara ulaşmasını sağlayan elektrik dağıtım panolarımızla, Siemens Türkiye olarak sadece bugünün değil, geleceğin de enerjisine de yön veriyoruz. 100.000’inci orta gerilim panosu, yalnızca bir üretim adedi değil; dijitalleşmeden çevresel sürdürülebilirliğe, mühendislik gücünden insan kaynağına kadar çeşitli alanlarda bütünsel bir başarının sembolüdür. Bu başarıda emeği geçen tüm çalışma arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Siemens Entegre Üretim Tesisi, Türkiye’nin dünya liginde nasıl bir oyuncu olduğunu açıkça gösteriyor” ifadelerini kullandı.
DÜNYAYA KATMA DEĞER YARATIYORUZ
Siemens Türkiye Elektrifikasyon ve Otomasyon Fabrika Direktörü Veli Turgut ise “Bugün sadece üretim alanında değil, aynı zamanda dijitalleşme, mühendislik kabiliyeti ve yenilenebilir enerji kullanımı açısından da globalde örnek gösterilen bir seviyedeyiz. Gebze Siemens Entegre Üretim Tesisi, yıllık 7.000’den fazla NXAIR serisi panolar üretiyor. Bu panolar SF6 gazı içermeyen çevre dostu yapıları, 10 yıl bakım gerektirmemeleri ve 30 yılı aşkın hizmet ömürleri ile sürdürülebilir teknolojiyi temsil ediyor. 50’den fazla ülkeye ihraç ettiğimiz bu ürünler ile Türkiye’den dünyaya katma değer yaratıyoruz” diye konuştu.
LEED GOLD SERTİFİKALI İLK TESİS
İlk üretimini 1961 yılında Kartal’da gerçekleştiren tesis, 1990 yılında Türkiye’nin ilk ISO 9001 kalite belgesini alan tesis oldu. 2009 yılında artan kapasite ihtiyacıyla Gebze Organize Sanayi Bölgesi’ne taşındı. 21.750 metrekare kapalı alana sahip tesiste 755 kişi çalışmakta olup, orta ve alçak gerilim panoları üretiminde global kalite standartlarını karşılayan, çevre dostu ve sürdürülebilir çözümler sunmaktadır. Tesis ayrıca, Türkiye’de LEED Gold Sertifikası alan ilk endüstriyel üretim tesisi olma özelliğini de taşıyor.
TEKNOLOJİ MERKEZİ HALİNE DÖNÜŞTÜ
Gebze Siemens Entegre Üretim Tesisi, Siemens’in dünya genelindeki önemli üretim üslerinden biri olarak faaliyet gösteriyor. 2013 yılından bu yana bir Ar-Ge merkezi olan tesis, dijital ikiz uygulamaları, kestirimci bakım çözümleri, uzaktan kabul testleri (FAT) gibi dijital teknolojilerle üretim verimliliğini arttırmaktadır. Son dönemde geliştirilen OneX platformu, siparişten üretime ve üretimden teslimata kadar tüm süreçlerin tüm süreçlerin gerçek zamanlı ve entegre dijital yönetimini mümkün kılmaktadır.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK KONUSUNDA LİDER
Dijitalleşme çalışmalarıyla yüzde 60 kapasite artışı, yüzde 70 lojistik tasarrufu ve yüzde 30 üretim verimliliği sağlayan tesis, sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda yüzde 100 yeşil enerjiyle üretim yaparken, atık suyun yüzde 75’i ve kullanılan malzemelerin yüzde 35’i yeniden kullanılıyor. Siemens Türkiye, bu başarıyla yalnızca ürünler değil, çevresel sorumluluğu yüksek, mühendislik değeri taşıyan, geleceğin enerji altyapılarını destekleyecek çözümler sunmaya devam ettiğini bir kez daha kanıtladı.
Bunları da Beğenebilirsin
GENEL
Kriz Anında Samimiyet ve Şeffaflık Başarılı İtibar Yönetiminin Anahtarı

Yayınlandı
2 saat önce-
Ekim 16, 2025Yazar:
yapiinsaatdergisi
İtibar, kuşkusuz ki kurumların ve markaların en değerli sermayelerinin başında geliyor. Ancak yıllar boyunca süren çalışmalarla inşa edilen bu itibar, bir kriz anında dakikalar içinde yerle bir olabiliyor ya da zayıflayabiliyor. Gelinen noktada kurumların ve markaların itibarını koruması, güçlü ürünler veya hizmetlerle birlikte kriz dönemlerinde yürüttükleri iletişim stratejilerinin doğruluğuyla ölçülüyor. Kriz yönetiminde hız, şeffaflık ve tutarlılık bir tercih değil, var olmanın temel koşulu.
Kriz, tanımı gereği her ne kadar beklenmedik anlarda ortaya çıksa da etkili bir kriz yönetiminin “beklenmeyeni beklemekle” başladığına dikkat çeken İnomist iletişim Danışmanlığı Ajans Başkanı Sibel Selvi, kriz iletişiminde dikkat edilmesi gerekenlere ışık tutuyor: Başarılı kriz iletişiminin temelinde, olay yaşanmadan önce oluşturulan bir kriz planı bulunur. Kurumun hangi durumları kriz olarak tanımladığı, bu süreçte kimlerin sorumluluk alacağı, iç ve dış paydaşlara nasıl bilgi aktarılacağı gibi tüm süreçler önceden belirlenmeli. Örneğin bir üretim hatası, güvenlik ihlali veya yönetici açıklaması aynı yöntemlerle ele alınamaz. Kriz planı, olası senaryolara göre farklı aksiyon adımlarını ve iletişim tonlarını içermeli. Bir diğer önemli unsur ise kriz anında hızlı tepki verebilme kapasitesi. Geciken açıklamalar, söylentilerin yayılmasına ve markanın hikâyesinin başkaları tarafından şekillendirilmesine yol açar. Hele ki dijital çağda birkaç dakikalık gecikme bile sosyal medyada telafisi güç bir bilgi kirliliği yaratabilir.
Şeffaflık, kriz iletişiminin en güçlü kalkanı
Kriz dönemlerinde bilgi saklamak ya da durumu yeterince önemsememek, kurumların en sık yaptığı hataların başında geliyor. Oysa kriz iletişiminin merkezinde dürüstlük ve şeffaflık yer alıyor. Kamuoyuna açık, doğru ve eksiksiz bilgi sunmak; itibarın korunmasında ve güvenin yeniden inşasında kritik rol oynuyor. Harvard Business Review tarafından yapılan bir araştırma, açık iletişim politikası izleyen markaların kriz dönemlerinde tüketici güvenini yüzde 43 oranında koruduğunu ortaya koyuyor. Kısacası, markaların kriz sürecindeki iletişimi, olayın kendisinden daha kalıcı bir etki yaratabiliyor.
Bu duruma en iyi örneklerden biri, Johnson & Johnson’ın Tylenol krizi olarak gösteriliyor. Ürünlerinden birinin zehirlenme vakalarıyla ilişkilendirilmesi üzerine şirket, milyarlarca dolarlık zararı göze alarak tüm ürünleri piyasadan çekti, kamuoyuna açık bir bilgilendirme yaptı ve yeni güvenlik protokolleri geliştirdi. Bu cesur ve şeffaf tutum, markayı krizin içinden güçlenerek çıkardı. Öte yandan BP’nin 2010’daki Meksika Körfezi petrol sızıntısı olayı, kriz iletişiminde yapılan hataların kurumlara nasıl zarar verebileceğini gösteren çarpıcı bir örnek olarak anılıyor. Şirketin geç açıklama yapması, sorumluluk almaktan kaçınması ve empati kurmaması, marka imajını uzun yıllar boyunca zedeledi.
Krizden sonra başlayan asıl sınav, itibar yönetimi
Kriz iletişimi, yalnızca olayın sıcak döneminde yapılan açıklamalardan ibaret değil. Kriz sona erdiğinde başlayan itibar yönetimi süreci, markanın yeniden yapılanmasında belirleyici rol oynuyor. Bu aşamada markaların krizden çıkardığı dersi somut adımlarla desteklemesi gerekiyor. Kriz anında ortaya çıkan maddi veya manevi mağduriyetler hızla giderilmeli. Ayrıca krizden çıkarılan dersler doğrultusunda yeni politikalar ve önlemlerin kamuoyuyla paylaşılmasına özen gösterilmeli. Bu şekilde kriz, bir tehditten öte kurumsal kültürü güçlendiren bir fırsata dönüşebilir.
Krizlerin nabzı artık sosyal medyada atıyor
Günümüzün dijital çağında hiçbir kriz ‘kapalı kapılar ardında’ yaşanmıyor. Çünkü sosyal medya hem krizi büyütebilen hem de doğru yönetildiğinde markaya güven kazandıran bir mecra haline geldi. X, Instagram, LinkedIn ve TikTok gibi platformlarda krizle ilgili paylaşımlar, geleneksel medyadan çok daha hızlı yayılıyor. Bu nedenle sosyal medya yönetimi, kriz iletişimi planlarının ayrılmaz bir parçası. Gerçek zamanlı takip sistemleri, sosyal dinleme araçları ve doğru tonla oluşturulan yanıtlar, markaya kriz sürecinde önemli bir avantaj sağlar.
Markaların soğukkanlı, empatik ve çözüm odaklı bir iletişim dili benimsemesi, kamuoyundaki algıyı olumlu yönde şekillendirir. Diğer yandan kriz anları, bir markanın gerçek karakterini ortaya koyar. Bu süreçte sergilenen tutum, yalnızca itibarın değil, geleceğe duyulan güvenin de belirleyicisi olabilir. Etkili bir iletişim stratejisiyle krizler, kurumlar için yeniden doğuş fırsatına dönüşebilir.
GENEL
ASAŞPEN, CSTB Sertifikalarıyla Avrupa Standartlarını Bir Üst Seviyeye Taşıdı

Yayınlandı
2 saat önce-
Ekim 16, 2025Yazar:
yapiinsaatdergisi
PVC kapı ve pencere sistemlerinde sektörün öncü markalarından ASAŞPEN, uluslararası kalite yolculuğunda önemli bir başarıya daha imza attı. ASAŞPEN’in Maxi Riviera Serisi profilleri, Fransa merkezli ve bağımsız bir kurum olan CSTB (Centre Scientifique et Technique du Bâtiment) tarafından verilen QB 34 ve QB 59sertifikalarını almaya hak kazandı. Böylece Maxi Riviera Serisi, Avrupa’nın en prestijli kalite standartlarına uygunluğu resmi olarak belgelenmiş oldu.
Avrupa’da yapı malzemelerinin performans ve güvenilirliğini ölçümleyen en önemli otoritelerden biri olan CSTB, verdiği sertifikalarla ürünlerin dayanıklılık, teknik performans ve sürdürülebilirlik kriterlerini onaylıyor. Bu nedenle CSTB sertifikaları, yalnızca Fransa’da değil tüm Avrupa’da projelerde tercih edilmenin ön koşullarından biri olarak kabul ediliyor.
QB 34 sertifikası, profillerde kullanılan hammaddelerin kalite ve uygunluğunu belgeliyor.
QB 59 sertifikası ise Maxi Riviera Serisi profillerin nihai ürün olarak mekanik performans, renk stabilitesi, UV direnci ve uzun ömürlü dayanıklılık gibi kritik kriterleri karşıladığını resmi olarak doğruluyor.
Avrupa Pazarında Güçlü Bir Referans
CSTB sertifikaları, ASAŞPEN’in yalnızca Türkiye’de değil, Avrupa’da da rekabet gücünü artırıyor. Bu belgeler sayesinde Maxi Riviera Serisi, Avrupa projelerinde kullanılabilme avantajına sahip olurken; markaya “uluslararası güvenilirlik” ve “tercih edilme üstünlüğü” kazandırıyor.
ASAŞPEN olarak, kalite ve inovasyona dayalı üretim anlayışımızı bir kez daha uluslararası düzeyde kanıtlamış olmaktan gurur duyuyoruz. Bu başarı, iş ortaklarımızla birlikte yürüttüğümüz güçlü iş birliğinin de en önemli göstergelerinden biridir.
GENEL
İtfaiye ve Özel Güvenlik Şirketleri Birlikte Çalışmalı

Yayınlandı
3 saat önce-
Ekim 16, 2025Yazar:
yapiinsaatdergisi
Securitas, yangın risklerinin yönetiminde itfaiye hizmetleri ile özel güvenlik şirketlerinin iş birliğinin kritik önemine dikkat çekti.
1–2 Ekim 2025 tarihlerinde Adana HiltonSa’da düzenlenen “Tesislerde Proses Emniyeti Sempozyumu”na katılan Securitas, işletmelerde yangın güvenliği konusunda bütüncül bir yaklaşımın gerekliliğini vurguladı.
Sempozyum kapsamında düzenlenen ve moderatörlüğünü Securitas Kurumsal İletişim Müdürü Elif Koca’nın yaptığı “Yangın Riskleri, Önleyici Çözümler ve Güvenliğin Önemi” başlıklı panelde; Securitas İtfaiye Hizmetleri Genel Müdürü Uğur Yertut, Securitas Güvenlik Süreçleri Koordinatörü Hüseyin Erim ve Adana OSB İtfaiye Denetçisi Mustafa Değirmenci işletmeler ve organize sanayi bölgeleri özelinde yangın risklerini ve alınması gereken önlemleri değerlendirdi.
Profesyonel İtfaiye Danışmanlığı Şart
Securitas İtfaiye Hizmetleri Genel MüdürüUğur Yertut, yangın risklerinin yönetiminde güvenlik hizmetlerinin yanında mutlaka profesyonel itfaiye danışmanlığı alınması gerektiğinin altını çizdi: “Securitas İtfaiye olarak görevimiz yalnızca önlem almak değil, aynı zamanda alınan önlemlerin doğru uygulanıp uygulanmadığını denetlemektir. Tesise özel risk analizi yapıyor, eğitim ihtiyaçlarını belirliyor ve senaryolu tatbikatlarla çalışanların rollerini netleştiriyoruz. Örneğin söndürme ekibi en az üç kişiden oluşmalıdır: müdahale eden, hortumcu ve vanacı. Bu ekibe güvenlik görevlileri de dahil olabilir. Multirol hizmetimizle güvenlik görevlilerini bu ekiplerde eğitiyoruz.” Dedi.
Yertut, yangın sırasında kişisel koruyucu ekipmanların hayati önem taşıdığını, karbonmonoksitin saniyeler içinde ölümcül olabileceğini vurguladı. Securitas bünyesinde bugün itibarıyla yaklaık 300 multirol güvenlik görevlisinin yangın güvenliği alanında aktif görev aldığını da sözlerine ekledi.
Yangın, İşletmeler İçin En Kritik Güvenlik Tehdidi
Panelde konuşan Securitas Güvenlik Süreçleri KoordinatörüHüseyin Erim, Türkiye’de 2025 yılında yangınların güvenlik risk analizlerinde öncelikli gündem olması gerektiğini belirtti.
Erim “Yaptığımız analizlere göre fabrikalar %44 ile en yüksek yangın riskine sahip. Ardından depolar (%16), ofisler (%13) ve AVM’ler (%9) geliyor. Güvenlik görevlileri sadece müdahale yöntemlerini değil, yapmamaları gerekenleri de bilmek zorunda. Önceliğimiz yangının çıkmasını engellemektir. Burada dikkat edilmesi gereken görev dağılımları ve tesis, itfaiye ve güvenlik firmasının entegre çalışmasının sağlanması” dedi.
Erim ayrıca, yangın protokollerinin yazılı hale getirilmesi gerektiğini vurgulayarak; alarm sistemlerinin devreye alınması, itfaiyeye haber verilmesi, tahliye süreçleri ve sonrasındaki raporlama adımlarının eksiksiz planlanmasının şart olduğunu söyledi.
Son Yazılar
- Kriz Anında Samimiyet ve Şeffaflık Başarılı İtibar Yönetiminin Anahtarı Ekim 16, 2025
- ASAŞPEN, CSTB Sertifikalarıyla Avrupa Standartlarını Bir Üst Seviyeye Taşıdı Ekim 16, 2025
- İtfaiye ve Özel Güvenlik Şirketleri Birlikte Çalışmalı Ekim 16, 2025
- PORCELANOSA GROUP, TÜRKİYE’DE YENİ BİR DÖNEM BAŞLATIYOR Ekim 16, 2025
- Floorpan Usta Buluşmaları Devam Etti: İstanbul ve Kocaeli’nden 150 Usta Bir Araya Geldi Ekim 16, 2025
- SAINT-GOBAIN, KÜRESEL LİDERLİĞİNİ KULLANARAK KÂRLI BÜYÜMESİNİ HIZLANDIRIYOR Ekim 16, 2025
- ODE Yalıtım Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ozan Turan: “Yalıtım, doğal afetlerde riski azaltan en etkili yöntemlerden biri” Ekim 16, 2025
- Siemens Türkiye, Gebze Fabrikası’nda 100.000’inci Orta Gerilim Panosunu Üretti Ekim 16, 2025
- Yeşim Kozanlı Mimarlık’tan Doğayla Bütünleşen Lüks Yaşam Deneyimi: Swissotel Living Bodrum Ekim 16, 2025
- Türk müteahhitlerin hedefi Portekiz Ekim 15, 2025
- MARSHALL 2026 YILININ RENGİNİ AÇIKLADI: “MAVİNİN RİTMİ” Ekim 15, 2025
- Seranit ve Vanucci’den Yenilikçi Mobil Deneyim: SERAVAN Ekim 15, 2025
- E.C.A. SEREL, Bayileriyle St. Petersburg’da Tarih ve Kültür Dolu Bir Yolculuğa Çıktı Ekim 15, 2025
- Eşsiz Tasarım ve Yenilikçi Performans: Yeni Toyota Traigo48 Elektrikli Forklift Serisi Ekim 15, 2025
- Çimsa, ABD’deki yeni yatırımını devreye alarak gri çimento üretimini 3 kıtaya taşıdı Ekim 15, 2025
Trendler
- RÖPORTAJ1 yıl önce
“İklimlendirme Sektöründe Kullanıcıların Daha İyi Bir Yaşam Sürmelerine Yardımcı Olacak Yeniliklere Öncülük Etmeyi Sürdüreceğiz”
- GENEL1 yıl önce
Alarko Carrier, 11 Yıldır İhracatta Zirvenin Sahibi!
- GENEL1 yıl önce
Sika Yapı Kimyasalları, Deprem ile İlgili Bilinçlendirme Projesine devam ediyor
- GENEL1 yıl önce
Enerji verimliliğinin yolu ısı yalıtımından geçiyor
- SEKTÖREL1 yıl önce
Doka Türkiye, 17-20 Nisan 2024 tarihleri arasında bu yılın merakla beklenen TurkeyBuild Fuarı’na katılım sağlayacak
- GENEL12 ay önce
Sektörel Liderlikte Bir Adım Daha: Hareket, Heavy Lift Awards’da İnovasyon Ödülü Aldı!
- GENEL1 yıl önce
Irak Kalkınma Yolu ile yıllık 5 milyar dolarlık potansiyel
- GENEL1 yıl önce
İsra Portföy’ün Birinci ve İkinci GSYF İhraç Belgelerine SPK’dan Onay Geldi