Bizimle iletişime geçin

GENEL

Şebeke Suyunu Yönetirken ve Kullanırken Bunlara Dikkat!

Yayınlandı

-

Yaşam alanlarında kişisel bakım ve temizlik amacıyla kullandığımız şebeke suyunu içmek bizleri endişelendiriyor. Ancak uzmanlar, şebeke suyunun kalitesini yalnızca içerken değil, kullanırken de sorgulamamız gerektiğini söylüyor.

“Musluktan akan su temizdir, algısı yanlıştır” diyen Ekomaxi Yönetim Kurulu Başkanı Osman Yağız, şebeke suyunun güvenliği konusunda vatandaşları ve belediyeleri uyararak, güvenli su yönetimi için yapılması gerekenleri paylaştı.

Musluk suyu, günlük hayatımızın olmazsa olmazları arasında yer alıyor. Evlerde, okullarda, hastanelerde,  işyerlerinde ve daha birçok yaşam alanında kişisel bakım ve temizlik amacıyla kullanılan hatta birçok ilimizde içme suyu olarak da tüketilen şebeke suyunun kalitesi, insan sağlığı açısından kritik önem taşıyor.

Ekomaxi Yönetim Kurulu Başkanı Osman Yağız, şebeke suyunun güvenliği konusunda vatandaşları ve belediyeleri uyararak, güvenli su yönetimi için yapılması gerekenleri paylaştı:

“Musluktan akan su temizdir, algısı yanlıştır”

“Musluktan akan su temizdir, algısı yanlıştır. Musluktan akan suyun kalitesini etkileyen bazı önemli unsurlar vardır. Bu unsurlar; belediyeler tarafından suyun depolandığı tesisler, şehirlerdeki su boruları, binalardaki su tesisatı ve su depolarıdır.

Suyu, depolama ve taşıma yöntemlerine dikkat!

Su, yaşam alanlarına ulaşmadan önce belediyeler tarafından tedarik edilip, depolanıyor. Şebeke suyunu depolama tesislerinde yaygın olarak kullanılan betonarme depolarda muhafaza etmek yüksek risk taşıyor.  Çünkü betonarme depolarda zamanla oksitlenme oluşabiliyor. Depoda oluşan bu deformasyon ise suyun kimyasal yapısını bozuyor. İçme ve kullanma suyunun güvenli bir şekilde depolanması, suyun depolandıktan sonra kalitesinin bozulmaması ve insan sağlığını tehdit edebilecek mikroorganizmalar oluşturmayacak şekilde muhafaza edilmesi için GRP modüler su deposu sistemini tercih etmek kritik önem taşıyor. Avrupa’da oldukça yaygın olan bu sistemler, suyu, kalitesini bozmadan uzun yıllar güvenli bir şekilde muhafaza ediyor. Yüksek mühendislik malzemesi olarak tanımlanan ve SMC olarak adlandırılan ‘cam elyaf takviyeli kompozit malzeme’ ile üretilen GRP su depoları, geleneksel sistemlerden farklı olarak, aşırı sıcak ve aşırı soğuk dış ortam şartlarından etkilenmiyor. GRP panellerin pürüzsüz yüzey yapısı ve cam elyaf içeriği nedeniyle UV ışınlarının geçirgenliği sıfıra yakın olduğu için su içerisinde; yosun, mantar, bakteri oluşmuyor. 

Su depolama tesislerinin yanı sıra şehirlerdeki su borularına da dikkat etmek gerekiyor. Çünkü suyu, belediyelerin depolama tesislerinden binalara taşıyan borular da suyun kalitesinde önemli rol oynuyor. Borularda zamanla meydana gelen pas ve sızıntılar, şebeke suyunun kalitesini bozuyor. Bu durumun kontrolü ve düzeltilmesi noktasında da belediyelere büyük sorumluluklar düşüyor.

Su, borular vasıtasıyla binalara ulaştıktan sonra da kirletici unsurlar bulunuyor. Binalardaki su tesisatı ve betonarme depolama yöntemleri de en büyük kirletici sınıfında yer alıyor.

Binalarda da belediyelerin depolama tesislerinde olduğu gibi GRP su depoları tercih etmek ve su tesisatının bakımını yaptırmak gerekiyor. Bu konuda da ev sahiplerine, site yönetimlerine ve işletmelere önemli sorumluluklar düşüyor. 

Su yönetiminde bu hususlara hassasiyet gösterdiğimiz taktirde musluk suyunu güvenle kullanabilir, hatta içebilirsiniz.”dedi.

Osman Yağız,  konuşmasında her GRP su deposunun aynı kalite ve standartlarda üretilmediğinin, marka tercihi yapılırken sistemin, ulusal ve uluslararası standartlara uygunluğuna dikkat edilmesi gerektiğinin de altını çizdi:

WRAS tarafından tescillenmeli

“GRP su deposu tercihinde dünyada içme suyu kalitesinin ölçüm ve kontrol standartlarını belirleyen WRAS (Water Regulations Advisory Scheme) belgesi önemli bir satın alma kriteridir.  Ancak tercih aşamasında ürünün hangi derecelendirme sınıfı ile belgelendirildiğine dikkat edilmesi gerekiyor. Türkiye’de kullanılan bazı GRP panellerde depolanan su, 23 0C’ye kadar sağlıklı kalabiliyor. Biz Ekomaxi olarak,  üretimde yakaladığımız yüksek standartlar ile yurt içinde bu oranı 27 0C daha arttırarak 50 0C’ye çıkarabilen tek firma olma unvanını taşıyoruz. WRAS belgesi ve bu kapsamda GRP panelin sunduğu sıcaklık değeri, önemli bir satın alma kriteri olarak kabul ediliyor.” diyerek sözlerini tamamladı.

Okumaya Devam Et
Yorum Yapmak İçin Tıkla

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

GENEL

Kozanlar Jeotermal’in Kazakistan’daki Sera Projesinin Isıtma Altyapısı Mimsan’a Emanet

Yayınlandı

-

Seracılık sektörünün öncü firmalarından Kozanlar Jeotermal, Kazakistan’da 40 hektarlık bir alan üzerine kurduğu yeni serasının ısıtma altyapısında Mimsan’ın yüksek verimli MGS serisi sıcak su kazanlarını tercih etti.

Kozanlar Jeotermal, Kazakistan’da 40 hektarlık bir alana kurduğu seranın ısıtma sistemlerinde Mimsan teknolojisini tercih etti. Tesisin ısı ihtiyacını karşılamak üzere, 5 adedi 6.000.000 kcal/h, 4 adedi 5.000.000 kcal/h kapasiteli olmak üzere toplam 9 adet MGS serisi gaz yakıtlı sıcak su kazanı devreye alındı.

Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Mimsan Domestik Pazarlama ve Üretim Koordinatörü Abdulkadir Pilatin, sera ısıtma sistemlerinin tarım sektöründeki stratejik önemine dikkat çekerek şunları söyledi:

Tarımda verimi ve kaliteyi artırıyor

“Sera ısıtma sistemleri, tarım sektöründe verimliliğin artırılmasında kilit bir rol oynuyor. Dış hava koşullarından bağımsız olarak yıl boyunca ideal sıcaklık aralıklarının sağlanması, bitkisel üretimin sürekliliğini güvence altına alırken ürün kalitesini de önemli ölçüde yükseltiyor. Modern seracılıkta ısıtma altyapısı, yalnızca konfor koşullarını belirleyen bir unsur değil, aynı zamanda üretim planlamasının sürdürülebilirliğini sağlayan stratejik bir yatırım olarak öne çıkıyor. Mimsan olarak, bu alandaki deneyimimizle sektörün ihtiyaçlarına uygun yüksek verimli çözümler sunuyoruz. Son olarak, Kozanlar Jeotermal’in Kazakistan’da kurulumunu gerçekleştirdiği sera projesinin çözüm ortağı olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyoruz.

Yüzde 98’e varan yanma verimi sağlıyor

Projede kullanılan MGS serisi kazanlarımız, yüzde 98’e varan yanma verimiyle ekonomik bir ısıtma çözümü sunarken, düşük emisyon değerleri sayesinde karbon salımını azaltarak çevresel sürdürülebilirliğe katkı sağlıyor. Bu sayede sera gibi iklim kontrolünün süreklilik gerektirdiği yapılarda enerji verimliliğini en üst düzeye çıkarırken çevresel etkileri de minimuma indiriyoruz.

Sistem uzaktan kontrol edilerek enerji kullanımı optimize ediliyor

Ayrıca MGS serisi üç geçişli skoç tip sıcak su kazanlarımız, dijital LCD kontrol paneli ve Modbus uyumlu otomasyon altyapısıyla uzaktan erişim ve kontrol olanağı sağlıyor. Dış hava sıcaklığına göre otomatik ayarlama yapabilen bu sistem, tesis içinde ideal iklim koşullarının korunmasına yardımcı olurken enerji kullanımını da optimize ediyor. Konfor modunda çalışabilmesi ve belirlenen saatler dışında ekonomi moduna geçebilmesi sayesinde de işletme maliyetlerinden önemli bir tasarruf sağlanıyor.” dedi.

Okumaya Devam Et

GENEL

Kışa hazırlıkta ısıtma verimliliğinin anahtarı enerji dostu pompalar ve düzenli bakım

Yayınlandı

-

Kış ayları yaklaşırken, binalarda merkezi ısıtma sistemleri yeniden tam kapasiteyle devreye giriyor. Artan enerji maliyetleri, hem bina yöneticilerini hem de bireysel kullanıcıları enerji verimliliği konusunda daha dikkatli olmaya yönlendiriyor. Isıtma sistemlerinin verimli çalışması için pompa sistemlerinin mutlaka kontrol edilmesi gerekiyor.

Pompa sistemleri, sıcak suyun tüm tesisata doğru debi ve basınçta ulaşmasını sağlayarak merkezi ısıtma sistemlerinin verimli çalışmasında kritik rol oynuyor. Özellikle yüksek katlı binalarda, suyun üst katlara doğru basınçla taşınabilmesi için pompaların yüksek verimlilikte çalışması büyük önem taşıyor. Verimsiz veya bakımı yapılmamış pompalar, sistemin gereksiz enerji harcamasına ve ciddi maliyet artışlarına neden olabiliyor. Araştırmalar, elektrik motorlarının tükettiği enerjinin yaklaşık yüzde 22’sinin pompa sistemleri tarafından kullanıldığını ortaya koyuyor. Bu da pompaların düzenli bakımının ve doğru pompa seçiminin, enerji verimliliği açısından ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.

Kış öncesinde yapılacak küçük kontroller, uzun vadede büyük tasarruf sağlayabiliyor. Pompa sistemlerinde düzenli bakım yapılması, yalnızca enerji verimliliğini artırmakla kalmıyor, arızaların önüne geçerek sistemin ömrünü de uzatıyor. Özellikle merkezi ısıtma sistemlerinde kullanılan pompaların kış sezonuna girmeden önce kontrol edilmesi, hem kullanıcı konforu hem de işletme maliyetleri açısından büyük önem taşıyor.

Kış öncesi bakım, verimliliğin anahtarı
Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan Masdaf CEO’su Erhan Özdemir, “Türkiye, 2024 yılında yaklaşık 65 milyar 589 milyon dolar tutarında enerji ithalatı gerçekleştirdi. Bu enerji bedelini azaltmanın yolu, elimizdeki kaynakları daha verimli kullanmaktan geçiyor. Özellikle bina teknolojilerinde yer alan merkezi ısıtma sistemleri, sıcak ve soğuk su sirkülasyonları ve havalandırma sistemlerinde kullanılan sirkülasyon pompaları, enerji tüketiminin önemli bir bölümünü oluşturuyor. Sirkülasyon pompaları, elektronik kontrol üniteleri sayesinde ısıtma ve havalandırma sistemiyle uyumlu biçimde çalışıyor. Bu pompaların verimli şekilde çalışması hem hane bütçesi hem de ülke ekonomisi için büyük önem taşıyor. Ancak burada yalnızca verimli pompa kullanmak yeterli değil; bu pompaların düzenli bakımının yapılması da en az doğru pompa seçimi kadar kritik. Düzenli bakım, enerji maliyetlerini azaltırken sistemin ömrünü uzatıyor. Kış öncesi dönemde bu konuda atılacak küçük adımlar, uzun vadede hem kullanıcı ekonomisine hem de ülke ekonomisine büyük katkı sağlıyor. Bu farkındalıkla birlikte, enerji verimliliği yüksek pompalar ve akıllı kontrol sistemleriyle donatılmış çözümler, sürdürülebilir bir gelecek için en etkili adımlar arasında yer alıyor. Masdaf olarak, enerji verimliliği sağlayan, uzun ömürlü ve bakım kolaylığı sunan pompa sistemleriyle binaların ısıtma verimliliğini artırıyor; kullanıcıların hem konfor hem de tasarruf düzeyini yükseltmeye odaklanıyoruz” dedi.

Okumaya Devam Et

GENEL

Reportage Türkiye Ceo’su Nazım Aybar: “Konut Satışlarında Yükseliş Devam Ediyor. Yatırımcı Güveninin Yeniden Tetiklendiği Bir Dönemdeyiz”

Yayınlandı

-


Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye genelinde konut satışları Eylül ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 6,9 oranında artarak 150 bin 657 oldu. Konut satış sayısının en fazla olduğu illerde İstanbul ilk sırada yer aldı. Megakent’te 24 bin 119 adet konut satışı gerçekleşti. Rapora göre; Ankara’da 13 bin 417 İzmir’de ise 8 bin 544 konut satışı gerçekleşti.

TÜİK’in Eylül ayı konut satış verileri, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre Türkiye genelinde dikkat çekici bir artışa işaret ediyor. Özellikle büyükşehirlerde konut satışlarındaki yükseliş, yatırımcı güveninin yeniden güçlendiğini ortaya koydu” şeklinde ifade eden Reportage Türkiye CEO’su Nazım Aybar konuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Nazım AybarEkonomik göstergelerdeki dengelenme süreciyle birlikte, Merkez Bankası’nın Eylül ayında sürdürdüğü faiz indirimi kararı da yatırımcılar açısından önemli bir motivasyon unsuru oldu. Faiz oranlarındaki bu indirim, gayrimenkulü yeniden güvenli ve kazanç potansiyeli yüksek bir yatırım aracı haline getirdi. Söz konusu indirimin özellikle orta ve üst segmentteki konut taleplerini artırdığını, yatırımcıların uzun vadeli getiri beklentisiyle gayrimenkule yöneldiğini ifade edebiliriz” diye belirtti.

“Yatırımcı güveninin yeniden güçlendiği bir döneme girdik”

Reportage Türkiye CEO’su Nazım Aybar, “İnşaat sektörü, Türkiye ekonomisini domine eden sektörlerin başında geliyor. Gayrimenkul geliştirme alanında faaliyet gösteren firmamız Reportage Türkiye olarak, İstanbul Bahçeşehir’de iki ayrı townhouse villa projesini hayata geçiriyoruz. Konut satışlarında özellikle yılın ikinci yarısından itibaren belirgin şekilde gözlemlenen yükseliş trendi, sektör dinamiklerine ilişkin öngörülerimizi doğrular nitelikte oldu. Bu eğilim, faiz oranlarının dengelenmesi, yatırımcı güveninin yeniden güçlenmesi ve konutun güvenli bir yatırım aracı olarak görülmeye devam etmesiyle birlikte, piyasanın istikrarlı bir sürece girdiğini gösteriyor. Yılın son çeyreğinde de bu yükseliş ivmesinin sürmesini ve konut talebinin artarak devam etmesini bekliyoruz. 2026 yılının da aynı şekilde konut sektöründe yoğun talebin oluşacağı, yatırımcı ilgisinin yüksek seyredeceği bir dönem olacağını öngörüyoruz” şeklinde açıkladı.

Aybar ayrıca; Türkiye genelinde ve özellikle İstanbul’da artan konut satış grafiğine paralel olarak, Sylvana İstanbul ve Afra Park projelerimizdeki satış grafiğimizin yükselmesi, Reportage Türkiye’nin doğru lokasyon seçimi, güçlü global marka güveni, yatay mimariye dayalı konut anlayışı, şirket bünyesinde sağladığımız finansman kolaylıkları ve farklı ödeme planlarının yatırımcılar için oluşturduğu avantajlar sayesinde, beklentilere başarıyla karşılık verdiğini bir kez daha ortaya koyuyor. Eylül ayında ulaştığımız 260 milyon TL’lik satış hacmi ise hem markamızın gücünü hem de yatırımcıların sektöre duyduğu güveni somut şekilde yansıtmaktadır” diyerek sözlerini noktaladı.

Okumaya Devam Et

Son Yazılar

Trendler