GENEL
Rüknettin Küçükçalı: Mekanik Tesisatın Duayeni ve Gelecek Nesillerin İlham Kaynağı
Yayınlandı
3 ay önce-
Yazar:
yapiinsaatdergisiElazığ’da başlayan bir hayat, İTÜ’de mühendislik eğitimi ve Isısan’ın kuruluşuyla sektörde devrim yaratan bir yolculuğa dönüştü. Rüknettin Küçükçalı, gençlere ilham veren eğitmenliği, iş dünyasındaki yenilikçi adımları ve mekanik tesisat sektörüne yaptığı katkılarla hem bir lider hem de bir vizyoner olarak hatırlanıyor.
- Rüknettin Küçükçalı’nın çocukluk ve gençlik yıllarından bahseder misiniz? Hangi değerler ve ilkelerle yetişti?
Babam 2 Eylül 1950 yılında Elazığ’da dünyaya gelmiş ve çocukluğunun çoğunu Malatya’da geçirmiştir. Malatya’dan her zaman övgüyle bahsederdi. Derdi ki: “Bütün çocuklar tembihliydi. Sular dağlardan gelir, bir kanal ile bütün evlerin önünden geçerdi. “Bu su asla kirlenmeyecek!” “Neden?” “Çünkü komşuya gidiyor!”
Babam lise yıllarında hep ya okul birincisi ya da ikincisi olurmuş. Çok çalışkanmış ve boş durmayı hiç sevmezmiş. Yaz gelip de okullar kapandığında Sular İdaresi gibi bir kurumun yaptığı arazi ölçümleme işinde çalışırmış. Varlıklı bir aileden gelmesine rağmen bu çalıştığı dönemlerde üniversite için kurs parası biriktirirmiş.
Yani daha on altı, on yedi yaşlarındayken bile kendi ayaklarının üzerinde durmak isteyen, kafasına koyduğunu yapan, çalışmayı ve para kazanmayı, yani çalışarak para kazanmayı seven bir insanmış.
- Küçükçalı’nın İTÜ Makine Fakültesi’nde okuduğu yıllardan bahseder misiniz?
Babam 1967 yılında İTÜ Makine Fakültesi’nde eğitim hayatına başlamış. İstanbul Teknik Üniversitesi’nin futbol sahası hafta içi öğrencilerin oynaması dışında özellikle cumartesi ve pazarları, hele tatillerde boş kalıyormuş. Babam orada ticari bir potansiyel görmüş ve okulun spor kulübünün yöneticileriyle görüşüp, çevredeki mahalleler arasında bir futbol turnuvası düzenleyeceğini, her takımdan da turnuvaya belirli bir katkı payı alacağını, bunun bir bölümünü okulun spor kulübüne vereceğini söylemiş. İdareciler de kabul edince, babam, Gümüşsuyu sahasında ‘Yaz Turnuvası’ adı altında bir turnuva düzenlemiş. Yani babam hem Teknik Üniversiteye yeni bir imkân sağlamış hem de Teknik Üniversite dışındaki insanların da spor yapmalarını sağlamış.
Babamın spor alışkanlığının tüm hayatı boyunca devam ettiğini görüyoruz. Onun için spor haftanın en az 5 günü yapılması gereken bir faaliyetti. İş hayatı boyunca güçlü bir takım ruhunun nasıl başarıya götürebileceğinin çok iyi bir örneğini gösterdiğine inanıyorum. Çalışanlarla futbol oynayarak, o takım ruhunu güçlendirecek ortamı yaratmış, şirketinin başarısında futbolu bir etken olarak değerlendirmiştir. İşe yeni bir eleman alırken onun spor yapıp yapmadığı, bir takım oyunu oynayıp oynamadığı gibi faktörleri de göz önünde tutmuştur. Babamın sporla ilgili bir sözünü paylaşmak isterim: “Yöneticiler spor yapsınlar. Fizik kondisyonunu, moral kondisyonunu da geliştirir. Psikoterapidir. Herkesin içinde biraz heyecan ve serserilik de olmalıdır”
- 1975 yılında Isısan’ı kurarken hangi zorluklarla karşılaştı ve bu zorlukları nasıl aştı?
Babam, Isısan’ı kurarken ve özellikle şirketin ilk yıllarında, bazı stratejik hatalar yapmış ve neticesinde de alınan bazı dersler olmuştur. 1975 yılında verilen bir genel vekaletnamenin, sonrasında O’na çok büyük problemler çıkarmasının ardından, alınan ilk ders: “Asla Genel Vekaletname verme” olmuştur. Bu olaydan sonra verilen tüm vekaletnamelerin mutlaka bir süresi (1 yıl) ve yapılacak işin detaylı tam tanımı olmuştur. (Şu adresteki sadece şu gayrimenkulün şu kişiye satışı için gibi…) Babamin “Tecrübe, yenilen kazıkların toplamıdır” diyerek, bana anlattığı hayat prensiplerinin birkaç tanesini paylaşmak isterim: “İmzaladığın her sayfayı oku.” İmzalanan her sayfa, nüshalar da dahil, dikkatle okunmalı ve asla boş yada tam doldurulmamış hiçbir kağıt imzalanmamalıydı.” Ve “Hiçbir şeyi çok isteme.” Eğer bir şeyi çok istersen, değerinden fazlasını ödemeye razı olmuşsun demektir” gibi birçok prensibi hala her zaman aklımdadır.
- Isısan firmasında çalıştığı yıllarda sektöre yaptığı en önemli katkılar nelerdir?
Bence babamın yaptığı işleri dört ana başlık altında toplayabiliriz. TTMD’nin kurulması, Isısan toplantıları ve kitaplar. Ama bence en önemlisi gençleri yetiştirmesiydi. Isısan bir okul gibiydi. Lise, üniversite eğitimleri, yabancı dil hepsi geleceğimiz için bir amaç, ama iş hayatı iş yaptıkça öğreniliyor. Bu yüzden de çalışmaya başladığınız yerin çok önemli olduğuna inaniyorum. Isısan’da çalışırken bir proje geldiğinde hepimizi çevresinde toplardı ve dakikalarca, saatlerce anlatırdı. Rakiplerinin bile saygı duyduğu bir özelliği de bilgisini paylaşmaktaki cömertliğiydi. Yani Isısan’da her gün, ders günüydü.
Ögretim sadece işle ilgili değildi, hayatla da ilgiliydi. İyi bilmediğin bir konuda bilirmiş gibi görünüp konuşmamak gerektiğinin dersini sık sık alırdık ve babam bunu hepimize çok güzel öğretti. Ayrıca yalanı, laf cambazlığını da hiç sevmezdi. Yanlış da yapsan, en kısa ve en dürüst bir şekilde söylemeliydin. O’nun gibi bir eğitmen var mıdır bu zamanda bilemem, ama Isısanda çalışmış olan herkesin şu anki yaşantısındaki disiplinini ve düzenini O’na borçlu olduğunu söyleyebilirim.
Babam bize hep yaptığımızdan çok daha iyisini yapabilecek kapasiteye sahip olduğumuzu söyler ve sürekli daha ileriye doğru iterdi… O dönem arkadaşlarımızın hepsi şimdi genel müdür, müdür, üst düzey yönetici veya şirket sahibi… Hepsi de çok başarılı. Konulara çok yönlü bakabilmemizi sağladı. Bir şeyin sadece önünü değil arkasındakileri de görebiliyoruz. Belki de babamın öğretmen yönünü en güzel eski Isısan çalışanı Güler Demirkan’ın şu sözleri özetliyor: “İlkokul mezunuyum, ama Rüknettin Bey’den çok şey öğrendim, O benim okulum oldu.”
- Rüknettin Küçükçalı’nın Türk Tesisat Mühendisleri Derneği’nin kuruluşunda nasıl bir rolü vardı?
Prof.Dr Ahmet Arısoy’un anlattığına göre babam özel bir ‘Problem gecesi’ başlatmış ve konusunda iyi olan birkaç kişinin de katılımıyla, sektörle ilgili konular tartışılmaya başlanmıştır. O zamanlar insanlar sahip oldukları bilgiyi saklarmış, dolayısıyla bilgiyi doğru kaynaklardan toplamak çok zor olurmuş. Ama babamın bir araya getirdiği bu küçük grup birbirini kıskanmayan, bildiklerini paylaşan kişilerden oluşturulmuş. Böylece bu toplantılarda hem çok iyi ilişkiler kurulmuş hem de toplantıya katılan herkes çok ciddi oranda bilgi sahibi olmuş. Sonrasında bu toplantılar Isısan çatısının altına taşınmış ve boyutu büyümüş. Ayda bir kez, hafta sonu Isısan’ın Koşuyolu’ndaki binasında kalabalık bir katılımla yapılmaya başlanmış. Babam, TTMD’nin kurucularından biri olarak, TTMD’nin faaliyetleri belli bir noktaya gelince bu bilgi açısından faydalı toplantıları, TTMD toplantılarına dönüştürmüş. Daha sonrasında bu toplantılar İTÜ Makine Fakültesinde yapılmaya başlanmış.
- Balmumcu Isısan binasında düzenlenen Cumartesi Buluşmaları hakkında neler söyleyebilirsiniz? Bu buluşmaların sektöre etkisi ne oldu?
Babam eskiden insanların bilgiyi saklaması ile ilgili hep şu sözü söylerdi. “Eski pehlivanlar üç biliyorsa, ikisini öğretir birini saklarmış”. Balmumcu merkez binasındaki konferans salonunda Isısan toplantıları olarak yeni bir seminer konsepti yaratmış. Ben bu toplantıların sektöre çok büyük yararı olduğuna inanıyorum. “Bilgi paylaştıkça çoğalır” sloganı ile bilgiler paylaşılmış ve babam da dahil herkes çok şey öğrenmiştir. Bu toplantıların bir başka faydası ise, sosyalleşme olmuştur. İnsanlar birbiriyle bu toplantılarda tanışmaya ve kaynaşmaya başlamışlardır. Bence bu toplantılar bu sektörün kenetlenmesine yol açmıştır. Babam her zaman “Bilgi çok çabuk eskiyor. Bilgiyi paylaşıp, hemen kullanmak, yaşama geçirmek gerekiyor” derdi.
- Isısan kitaplarından bahseder misiniz?
Kitaplarla ilgili konular önce seminerler dizisi olarak gerçekleştirildi. Babam konuları güncel gelişmelere göre özenle seçerdi. Bununla ilgili seminerler yapardı. Ayrıca, sektör ile ilgili yeni konuları sürekli araştırır, sektör dergilerinde yayımlanan makalelerini Isısan çalışmaları diye dosyalardı. Isısan çalışmalarının sayısı belli bir sayıya ulaşınca kitap haline getirilirdi. Takım çalışması prensibinde teorik ve pratik bilgilerin olduğu, sürekli güncelleştirilen bu kitaplar, Tesisat Mühendislerinin proje ve uygulama konularında yararlandıkları ulaşılabilir bilgi kaynakları olmustur. Bununla birlikte birçok üniversite öğrencisi okul yıllarında da bu kitaplardan yararlanmıştır. Böylelikle 18 yılda Mekanik Tesisat Mühendisleri ve Mimarlar için 32 adet ‘Isısan yayınları” başlığı altında kitap yayımlanmıştır.
Babamın, buhar tesisatı kitabı (İlk Isısan yayınları) önsözünde yazdığı gibi “Isısan, kitap ve yayınlarla bilgiyi paylaşarak, Türkiye’de on kişinin bir basamak atlaması yerine, tesisat ile ilgili herkesin bir basamak atlamasına katkıda bulunmayı hedeflemiştir.”
- Küçükçalı’nın firmasında tüketicilerle yakından ilgilenmesiyle ilgili ne anlatabilirsiniz?
Isısan’da inanılmaz bir servis hizmet anlayışı vardı. Aslında şimdilerde ‘Love Brand’ dediğimiz o sadakatı babam otuz yıl önce kafasında çözmüştü. Kendisine yıllardan bağımsız bir müşteri garantisi yaratmıştı. Yani siz on yıl önce iş yapmış olun, on yıl sonra arasanız bile mutlaka ilk günkü gibi sizinle ilgilenirdi. Babam için birçok yerde ‘Çok iyi mühendis’ denir ve bence bu çok da doğrudur fakat bir o kadar da çok iyi bir pazarlama ve satış dehası olduğuna inanıyorum.
Babamın hala sözleri aklımdadır:
“Müşteriye karşı saygılı ve terbiyeli, dürüst ve samimi, ilgili ve bilgili olmak uzun vadede kaliteli bir ortam yaratır ve başarıyı getirir.”
“Bir iş yapılmaya değerse, en iyi şekilde yapılmalıdır.”
“Müşteri aradığında hangi üslupla, kendini nasıl ifade ederse etsin, ‘Bize başvurmuşsa, size ihtiyacım var demek istiyor. Derhal yardımcı olmalıyız’
“Müşterilerinize ürün ve hizmetlerinizin olumlu yönlerini anlatın, ama olumsuz bir yönü varsa, bunu saklamayın. İnsanlar hangi durumda ne ile karşılaşabilir, bilmeliler. Kimseyi kandırmayın, müşterilerinizi hiç kandırmayın.”
“Müşteriyi kandırma lüksümüz yok, müşterisini kandıran, kendini kandırır”
- Onun en büyük hayali veya gerçekleştirmek istediği bir proje var mıydı?
Doğaya olan sevgisinden dolayı kullanılmadan atılan enerji miktarının en aza indirilmesi gerektiğine inanmış ve binaların enerji performansı, kimlik belgesi olması gerektiğini, sıfır enerjili binaların inşaa edilmesinin önemini ve Termik santrallerin atık ısısından yararlanmamız gerektiğini defalarca dile getirmiştir. 2010 yılındaki konuşmalarında Ambarlı Enerji Santralinin atık enerjisinin yılda 600 milyon USD olduğunu ve bu rakamın yılda 2 milyar USD’ı bulduğunu vurgulamıştır. .
Eski bayimiz ve yakın arkadaşı Ahmet Özaktaç ile birlikte Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından randevu alınmış, o zamanın bakanıyla tanışılmış ve Ambarlı’da doğal gaz çevrim santrallerindeki atık sudaki ısının geri kazanımı ve değerlendirilmesiyle ilgili bir proje sunulmuştur. Üstelik de bu projede Isısan’ın ticari açıdan hiçbir kazanımı söz konusu olmadan. Bunun gibi farklı konularda 50’ye yakın bakanla görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Ve ilginçtir, şimdilerde Ambarlı’nın sıcak atık suyu Esenyurt’ta çevrim santraline geliyor ve Esenyurt’ta bir mahalle sadece oradaki sıcak suyla ısınıyor. Babamın da dedigi gibi: “Türkiye’nin daha iyiye gitmesi için, herkesin yaptığı işi daha iyi yapma çabasında olması gerekir.”
- Onun en gurur duyduğu başarı hangisiydi?
Sıfır sermaye ile iş kurmak, bir işi yapmak, o işi de severek hakkıyla yapmak, hiç durmadan kendini geliştirmek ve öğrendiklerini mütemadiyen etrafındakilerle paylaşmak. Bence babamın iş hayatındaki tanımı buydu. Tabiki mükemmelliyetçiliğinden ve kontrolcülüğünden gelen sinirli yapısı ve başka hataları da vardı.
Ama eksiklerine ve hatalarına rağmen, hayatınızda hani bazı çok özel insanlar vardır, onları tanıdıkça, sevginiz, saygınız, bağınız ve hayranlığınız artar. İşte babam benim ‘Süper kahramanımdı.’
Hayatın akışında, onun yolunda ilerlerken, aklımda hep onun tembihleri yankılanıyor. Ve onu her geçen gün daha da fazla özlüyorum. Babamı anlatan anonim bir söz ile cümlelerimi sonlandırmak isterim: “Öyle bir hayatınız olsun ki, çocuklarınız hakkaniyet ve dürüstlüğü düşündüklerinde, akıllarına siz gelesiniz.” Kitabı keyifle okumanız dileğiyle….
Bunları da Beğenebilirsin
GENEL
BOSTIK’İN BAŞARISI TAÇLANDIRILDI
Yayınlandı
15 saat önce-
Ocak 23, 2025Yazar:
yapiinsaatdergisiBlock X740 Cementech Extra, en başarılı su yalıtımı kategorisinde “Yılın Ödülü”ne layık görüldü
Bostik Block X740 Cementech Extra, Yalıtım Sektörü Başarı Ödülleri’ndesu yalıtımı kategorisinde en başarılı ürün seçildi. Yenilikçi çözümleri ve üstün kalite anlayışıyla inşaat sektöründe fark yaratan Bostik, su yalıtımı konusundaki uzmanlığını Block X740 Cementech Extra ile bir adım daha ileri taşıdı.
Bostik Block X740 Cementech Extra, çift bileşenli yapısı ve akrilik dispersiyonlu formülü sayesinde, 1,5 mm’ye kadar çatlakları köprüleyebiliyor. Bu kabiliyeti ile sektördeki diğer su yalıtım harçlarından ayrışarak uzun ömürlü bir korumayı garanti ediyor. Su depoları ve havuz uygulamalarında basınçlı suya karşı dayanıklılığıyla öne çıkıyor. Benzersiz hijyenik formülü sayesinde içme suyu depolarında dahi güvenle kullanılabiliyor. Block X740 Cementech Extra fırça veya püskürtme yöntemiyle hızlıca uygulanabiliyor. Onu rakiplerinden ayıran bu en önemli özellik sayesinde işçilik süresini kısaltarak maliyeti düşürüyor.
Bostik Türkiye ve Merkez Asya Yapı Tüketici Departmanı İş Birimi Direktörü Bilgehan Türkkan, aldıkları ödül ile gurur duyduklarını ifade etti. Türkkan, “Bostik Block X740 Cementech Extra, Yalıtım dergisi tarafından bu yıl 20. si gerçekleştirilen Yalıtım Sektörü Başarı Ödülleri’nde kendi kategorisinde yılın ödülüne layık görüldü. Block X740 Cementech Extra, hem performans hem de güvenilirlik açısından en yüksek standartları karşılayarak sektöre ilham veriyor. Ülkemizin son yıllarda içinde bulunduğu enflasyonist ortama rağmen teknoloji yatırımlarımızda hız kesmedik, reçetelerimizde kalitemizden ödün vermedik. Bu yüzden bu ödülü almak bizim için çok değerli.” dedi.
GENEL
Binalarda yangın sistemi nasıl olmalı, yangınlara nasıl müdahale edilmeli!
Yayınlandı
16 saat önce-
Ocak 23, 2025Yazar:
yapiinsaatdergisiUzmanı yangına karşı alınması gereken önlemleri anlattı!
Kaçış yollarını gösteren ışıklar 1 saniye bile kapanmamalı!
Yangına karşı nasıl önlem alınması gerektiğini anlatan İSG Uzmanı Dr. Rüştü Uçan, 4 katlı veya daha yüksek binalarda yangın tüplerinin, her 25 metrede bir yerleştirilmesi, bu tüplerin yerden 30-40 cm yukarıda, duvara asılı bir şekilde bulunması gerektiğini kaydetti.
Yangın söndürme tüplerinden kaçış yollarına kadar birçok kritik detaya dikkat çeken Uçan, “Her binada en az iki yangın merdiveni bulunması gereklidir. Katlarda kat planı yer almalı. Bu plan, her kattaki kişilerin nasıl tahliye olacağını ve hangi yollardan kurtulacaklarını göstermeli.” diye konuştu.
4 katlı ve üzeri binalarda yangın önlemlerin zorunlu olduğunu ifade eden Dr. Uçan, “Yangın anında tüm bu sistemlerin eksiksiz çalışması şart.” dedi.
Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi İş Sağlığı ve Güvenliği Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, yangına karşı nasıl önlem alınması gerektiğini anlattı.
Koridor uzunluğu 25 metreyi geçiyorsa, 2 veya 3 tüp yerleştirilebilir
Bir binada yangına karşı nasıl önlem alınması gerektiğine işaret eden Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, “Öncelikle, 4 katlı veya daha yüksek binalarda alınması gereken yangın önlemlerine bir örnek üzerinden bakalım. İlk olarak, binalarda yangın tüplerinin bulunması gerekiyor. Yangın tüpleri, her 25 metrede bir yerleştirilmelidir. Bu tüpler, yerden 30-40 cm yukarıda, duvara asılı bir şekilde bulunmalıdır ve düzenli aralıklarla kontrol edilmelidir. Eğer koridor uzunluğu 25 metreyi geçiyorsa, 2 veya 3 tüp yerleştirilebilir. Bu durum, binanın büyüklüğüne ve yapısına bağlı olarak değişiklik gösterebilir.” dedi.
Her binada en az iki yangın merdiveni bulunması gerekli
Yangın merdivenlerinin önemine dikkat çeken Uçan, “Her binada en az iki yangın merdiveni bulunması gereklidir. Binanın büyüklüğüne bağlı olarak bu sayı artabilir; örneğin, bazı binalarda üç yangın merdiveni bulunabilir. Katlarda kat planı yer almalı. Bu plan, her kattaki kişilerin nasıl tahliye olacağını ve hangi yollardan kurtulacaklarını göstermeli. Bir binaya, otele ya da hastaneye gittiğimizde bu tür bilgilendirmeleri mutlaka incelemeliyiz. Bu bilgiler, yangın anında nasıl hareket edeceğimizi bilmemiz açısından oldukça önemlidir.” diye konuştu.
Acil yardım butonu ve yangın dolabı bulunmalı!
Acil durum butonuna da dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, şöyle devam etti:
“Bu buton kırılarak yangın başladığına dair uyarı verilmeli. Bu uyarı, yüksek sesle duyulabilir ve böylece hızlı bir şekilde harekete geçilmiş olur. Türkiye’deki en büyük sorunlardan biri de olay anında, özellikle karanlıkta, bu tür talimatları okumanın mümkün olmaması. Acil çıkış ışığı olmalı ve elektrikler kesildiği anda akü, jeneratör, batarya…gibi sistemlerle beslenerek çıkış yönünü göstermeli. Binalarda yangın dolabı bulunmalı. Yangın dolabının içinde genellikle 25 metre uzunluğunda bir alana erişim sağlayan hortum olmalı.”
Yangın merdivenlerinin bulunduğu alanlara eşya konulmamalı
Yangın merdivenlerinin kapısının kilitli olmamasının önemine vurgu yapan Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, “Yangın merdivenleri binanın dışında çelikten yapılmış olabilir ya da içeride konumlandırılmış olabilir. Bu merdivenler, acil durumlarda insanların tahliye edilmesi için çok önemlidir. Ancak ne yazık ki apartmanlarda yangın merdivenlerinin bulunduğu alanlara eşya koyuluyor. Bu kesinlikle yapılmamalıdır. Yangın planının uygulandığı bu alanlar tamamen boş bırakılmalıdır, çünkü kaçış anında bu eşyalar ciddi engeller oluşturabilir. Ayrıca her katta, o katın kaçıncı kat olduğunu belirten bir işaret bulunmalıdır.” dedi.
Fıskiye sistemleri ve duman dedektörleri erken müdahale için kritik!
Normal apartmanlarda sprink (fıskiye) sistemlerinin gerekmeyebileceğini ancak birçok kişinin bulunduğu binalarda sprinklerin de olması gerektiğini kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, “Yangın anında alarm devreye girdiğinde ya da duman algılandığında bu sistemler otomatik olarak çalışır. İçlerindeki cam bir güvenlik mekanizmasıyla kırılır ve su püskürterek yangını bastırır. Bu sayede yangının yayılması önlenmiş olur. Bu sistemler, yangın güvenliği açısından oldukça önemlidir. Duman dedektörü de olmalıdır. Bu dedektörler, dumanı algıladığı anda alarm veriyor ve sistem devreye giriyor. Bu da yangın anında erken müdahale için kritik bir role sahip.” şeklinde konuştu.
Düzenli kontrol ve bakım şart!
Yangın pompasının aylık olarak test edilmesi ve yılda bir kez kapsamlı bakımdan geçirilmesi, yangın algılama sisitemlerinde duman ve ısı sensörlerinin 6 ayda bir kontrol edilmesi ve gerektiğinde kalibrasyon yapılması, yangın alarm panosunun da aylık olarak kontrol edilerek sistemin çalışır durumda olduğunun raporlanması gerektiğini de kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, sprink sistemlerinin yılda bir kez uzman ekiplerce kontrol edilerek test edilmesi gerektiğini ve kaçış yolları ile merdivenlerin de haftalık olarak denetlenmesi, kapıların açık ve engellerden arındırılmış olduğundan emin olunmasının önemini vurguladı.
Jeneratör devreye girerek yangın pompaları hemen çalışmalı!
Yangına müdahalede yangın pompalarının çok önemli olduğunu vurgulayan Uçan, “Yangın söndürme ve elektrik kesintisi durumunda hızlıca jeneratör devreye giriyor. Pompa fıskiyelerden yangın alanına su püskürtüyor. Elektriğin kesilmesiyle sistemin çalışmaması söz konusu olmamalı. Elektrikli jeneratörü yedekleyen dizel yakıtlı sistemler olmalı. Zaten yangın anında güvenlik protokolleri gereği elektrikler otomatik olarak kesiliyor. Elektrik kesildiği anda jeneratör devreye giriyor ve yangın pompaları hemen çalışmaya başlıyor. Büyük binalarda çok büyük su depoları bulunuyor. Bu depolarda yangın durumunda kullanılmak üzere özel bir alan var. Depolardaki su tamamen bitse bile, yangına özel ayrılan su miktarı bu durumu telafi ediyor. Bu sistemler, suyun kesintisiz bir şekilde kullanılmasını sağlıyor. Sprink sistemi çalışmaya başladığında, yangını bastırmak için su püskürtüyor. Ayrıca itfaiye ekipleri geldiğinde bu sistemler, itfaiyeye de destek sağlıyor.” dedi.
Tatbikatlar önemli!
Dr. Uçan belirli periyotlarda tatbikatların da çok önemli olduğunu söyledi ve sistem denetim periyotlarını şu şekilde ifade etti:
Sprink Sistemleri:
Sprink sistemleri yılda bir kez uzman ekiplerce kontrol edilmeli ve test edilmelidir.
Yangın Pompa Grubu:
Yangın pompaları aylık olarak test edilmeli, yılda bir kez kapsamlı bakımdan geçirilmeli.
Yangın Algılama Sistemi:
Duman ve ısı sensörleri 6 ayda 1 kontrol edilmeli ve gerektiğinde kalibrasyon yapılmalı. Yangın alarm panosu, aylık olarak kontrol edilmeli, sistemin çalışır durumda olduğu raporlanmalı.
Kaçış Yolları ve Merdivenleri:
Haftalık olarak denetlenmeli, kapıların açık ve engellerden arındırılmış olduğundan emin olunmalıdır. Doi numarası: https://doi.org/10.32739/uha.id.58243
GENEL
Sürdürülebilir büyüme yolunda Seranit’ten önemli bir adım
Yayınlandı
16 saat önce-
Ocak 23, 2025Yazar:
yapiinsaatdergisiSeranit, halka arz yolculuğuna başlıyor
Türkiye’nin ilk porselen karo fabrikası olarak Bilecik Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulan ve 1992 yılından bu yana faaliyetlerini sürdüren Seranit Granit Seramik San. Tic. A.Ş., halka arz sürecine hazırlanıyor. Şirket, Sermaye Piyasası Kurulu’na (SPK) taslak izahname onayı için başvurusunu tamamladı. Sektörde yenilikçi ve kaliteli hizmet anlayışıyla faaliyetlerini sürdüren Seranit, bugünkü güçlü üretim altyapısıyla halka arz sürecinde yatırımcılara yeni fırsatlar sunmayı hedefliyor.
Seranit, 500 bin metrekare üretim kapasitesiyle başladığı yolculuğunda, bugün 700 dönümlük bir alanda iki üretim tesisi ve 14 milyon m² üretim kapasitesiyle faaliyet gösteriyor. “Yeniliklerin Merkezi” mottosuyla hareket eden, Türkiye’nin ilk teknik porselen üretim fabrikası olan Seranit, 8 mağazası, 85 yurt içi bayisi, 40 ülkede 55 satış noktası ve 3.000’den fazla müşteri portföyüyle sektördeki lider konumunu sürdürüyor.
Sektöre öncülük eden teknoloji ve tasarımlar sunuyor
Türkiye’de yüksek teknik değerlere sahip, dayanıklı ve estetik ürünleriyle tanınan Seranit, geniş ebat ve renk seçenekleriyle dış cephe uygulamalarında sektörün ihtiyaçlarına yönelik yenilikçi çözümler sunuyor. Şirket ayrıca, seramik ürünlerinin yanı sıra banyo dolabı, banyo tezgâhı, duş kabini ve duş karosu üretimi yaparken; vitrifiye ve batarya gibi aksesuarlar tedarik ediyor. Seranit Concept mağazaları ise mutfak ve banyo ihtiyaçlarını karşılayan geniş ürün çeşitliliğiyle sektöre bütünsel çözümler getiriyor. Ayrıca, Vanucci markası altında fonksiyonel ve estetik mutfak mobilyaları üreterek müşteri beklentilerini karşılıyor.
Halka arz sürecinin şirket için önemli bir kilometre taşı olduğunu belirten Seranit Genel Müdürü Fatih Kıvanç, “Teknik üstünlüğümüz, yenilikçi yapımız ve güçlü üretim kapasitemizle şirketimizin halka arzla birlikte değerinin daha da artacağına inanıyoruz. Hedefimiz, 2025 yılında halka arz sürecimizi tamamlamak. Sürdürülebilir büyüme yolculuğumuzdaki bu önemli kilometre taşı, yeni pazarlara açılma, üretim kapasitesini artırma ve teknolojik yenilikleri hızlandırma imkânı sunacak. Gelecek stratejimizi, sürdürülebilir büyüme ve inovasyon odaklı yatırımlarla üretim kapasitesini artırmak, Ar-Ge projeleriyle verimlilik ve modernizasyon sağlamak üzerine şekillendirdik. Ayrıca, Vanucci markamız için yeni bir fabrika yatırımı planlayarak üretim altyapımızı da genişletmeyi hedefliyoruz. Bu doğrultuda güçlü üretim altyapısıyla, Seranit’in sektördeki öncü konumunu daha da pekiştireceğiz” dedi.
Seranit’in halka arz başvurusu kapsamında SPK’ya sunulan taslak izahname, SPK’nın onayının ardından resmi internet sitesi www.seranit.com.tr ve aracılık hizmeti sağlayacak olan Halk Yatırım Menkul Değerler Anonim Şirketi’nin internet sitesi www.halkyatirim.com.tr adresinde yayımlanacak. Halka arz işlemleri, “sabit fiyatla talep toplama” yöntemiyle Halk Yatırım liderliğindeki bir konsorsiyum tarafından gerçekleştirilecek.
Son Yazılar
- BOSTIK’İN BAŞARISI TAÇLANDIRILDI Ocak 23, 2025
- Binalarda yangın sistemi nasıl olmalı, yangınlara nasıl müdahale edilmeli! Ocak 23, 2025
- Sürdürülebilir büyüme yolunda Seranit’ten önemli bir adım Ocak 23, 2025
- Warmhaus İş Ortakları İçin Uygulamasını Yeniledi Ocak 23, 2025
- Gree’nin Türkiye Temsilcisi TLC Klima, 2024 Büyüme Oranlarını Açıkladı Ocak 23, 2025
- İZODER: “Yangın yalıtımı tahliye için zaman kazandırır” Ocak 22, 2025
- Ahşap Mimari: Geleneksel Malzemeden Sürdürülebilir Tasarımlara Ocak 22, 2025
- Roca’nın 2025 Türkiye hedefi yüzde 56 oranında büyümek Ocak 21, 2025
- CEPHEDER (CEPHE SANAYİCİ VE İŞ İNSANLARI DERNEĞİ) OLAĞAN GENEL KURUL TOPLANTI-SINI GERÇEKLEŞTİRDİ. Ocak 21, 2025
- Konutder Başkanı Ramadan Kumova: “2024 Konut için Geri Dönüş Yılı Oldu” Ocak 21, 2025
- Dekorasyonda Yeni Bir Çağ: Visuelle ile Dokuların Muhteşem Hissi Ocak 21, 2025
- Systemair’den çevreyi koruyan çözümlerle enerji tasarrufuna yeşil destek Ocak 21, 2025
- NICKELODEON HOTELS & RESORTS ANTALYA’NIN ÇÖZÜM ORTAĞI WILO OLDU Ocak 21, 2025
- Legrand Türkiye Grubu Geleneksel Bayi Toplantısında İş Ortaklarıyla Bir Araya Geldi Ocak 21, 2025
- Yüksek Performanslı Cam: Yapılarda Estetik ve İşlevselliğin Uyumu Ocak 21, 2025
Trendler
- RÖPORTAJ7 ay önce
“İklimlendirme Sektöründe Kullanıcıların Daha İyi Bir Yaşam Sürmelerine Yardımcı Olacak Yeniliklere Öncülük Etmeyi Sürdüreceğiz”
- GENEL8 ay önce
Alarko Carrier, 11 Yıldır İhracatta Zirvenin Sahibi!
- GENEL9 ay önce
Sika Yapı Kimyasalları, Deprem ile İlgili Bilinçlendirme Projesine devam ediyor
- GENEL9 ay önce
Enerji verimliliğinin yolu ısı yalıtımından geçiyor
- SEKTÖREL9 ay önce
Doka Türkiye, 17-20 Nisan 2024 tarihleri arasında bu yılın merakla beklenen TurkeyBuild Fuarı’na katılım sağlayacak
- GENEL8 ay önce
Yeşil Holding’den inşaatta ezber bozan teknoloji RENCO Kompozit Yapı Sistemi
- GENEL9 ay önce
TÜRKÇİMENTO: YEŞİL ÇİMENTO, ÜLKEMİZİN KARBON EMİSYONUNU DÜŞÜRECEK
- GENEL6 ay önce
Bosch, Johnson Controls ve Hitachi’den konut ve hafif ticari iklimlendirme işini satın alıyor