İZODER: Yeni ısı yalıtımı standardı ile sektörün ekonomiye katkısı 5 yılda 1,5 milyar dolara ulaşacak - Yapı İnşaat Dergisi
Bizimle iletişime geçin

GENEL

İZODER: Yeni ısı yalıtımı standardı ile sektörün ekonomiye katkısı 5 yılda 1,5 milyar dolara ulaşacak

Yayınlandı

-

Isı yalıtımında yeni dönem başlıyor. 01 Nisan 2025 tarihi itibariyle revize TS 825 Binalarda Isı Yalıtımı Kuralları Standardı, zorunlu standart olarak yürürlüğe girdi. İZODER, yeni düzenlemenin enerji verimliliğine ve ülke ekonomisine önemli kazanımlar getireceğini vurguladı. Yapılan açıklamada; zorunluluğun başladığı tarihten itibaren 2030 yılının sonuna kadar olan 5 yıllık sürede, yapılaşmanın ortalama hızda sürmesi ve ülkemizde hiç bina yenilemesi yapılmaması durumunda bile sadece yeni standartla sağlanacak verimlilikle ülke ekonomisine katkının yaklaşık 1,5 milyar dolar seviyesine ulaşacağı belirtildi. 

Isı yalıtımında en temel standart olan TS 825 Binalarda Isı Yalıtımı Kuralları Standardı; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın başkanlığında Türk Standartları Enstitüsü (TSE) tarafından kurulan ve İZODER’in de dahil olduğu ilgili STK’lar ile akademisyenlerden oluşan revizyon komitesinin çalışmaları sonucunda hazırlanmış ve 21 Ekim 2024 tarihinde TSE tarafından yayımlanmıştı. Resmi Gazete’de 20 Şubat 2025 tarihinde yayımlanan tebliğ ile TS 825 Binalarda Isı Yalıtımı Kuralları Standardı 01 Nisan 2025 tarihi itibarıyla zorunlu standart olarak yürürlüğe girdi. 

Eskiyle Kıyaslandığında Revize Standart Binalarda Enerji Verimliliğini Yüzde 25 İyileştiriyor

TS 825 revizyonunun ısı yalıtım sektörünün enerji verimliliğine sağladığı katkıyı artıracağını söyleyen İZODER Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Eruslu, “Enerji verimliliğinde gelişmiş ülkelere yaklaşmaya dair kritik bir adım olan revize standardın ülkemizin enerji ithalat rakamlarını düşürme ve sürdürülebilirlik hedeflerini destekleyeceğine inanıyoruz. Gelişmiş ülkelerin çoğunda binaların ısıtma ve soğutmaya yönelik yıllık enerji tüketimi 30-50 kWh/m2 yıl olacak şekilde yalıtımlı olarak tasarlanıyor ve inşa ediliyor. Sınırlı enerji kaynaklarına sahip olan ülkemizde şimdiye kadar ortalama enerji tüketiminin 120-150 kWh/m2 yıl olduğu görülüyordu. Çevreye duyarlı ve enerji verimli yapılaşma için U değerlerimizin (Isıl geçirgenlik) ve enerji limitlerimizin iyileştirilmesi çok acil bir başlıktı. Bu bağlamda da revize TS 825 standardının getirdiği yeni enerji limitleri ve U değerleri önümüze pozitif bir tablo koyuyor. Net ısıtma ve soğutma enerjisi ihtiyacının toplamına yönelik olarak tanımlanmış enerji limitleri; revize standartta 70-90 kWh/m2 yıla çekilmiş olacak. Yeni TS 825 standardı eski standarda göre binalarda enerji verimliliğini yüzde 25 oranında iyileştiriyor” dedi. 

Yeni standardın 1 Nisan 2025’ten sonra ruhsat alan binalar için geçerli olacağını dile getiren İZODER Başkanı Emrullah Eruslu, şunları söyledi: “Yeni TS 825 standardının enerji tüketimini azaltıcı etkisini görmemiz için yeni standarda göre inşa edilmiş binaların ve yeni standarda göre tadilatı yapılan binaların sayısının artması gerekecek. Ancak uzun dönem ruhsat alma istatistikleri dikkate alındığında Türkiye’de ruhsat alan yeni binaların kabaca yılda 475 bin ton eşdeğeri petrol (TEP) ilave enerji talebi yarattığını ifade edebiliriz. Yeni TS 825 standardı ile yılda yaklaşık 120 bin TEP enerji tasarrufu elde ederek ülke ekonomisine yılda yaklaşık 100 milyon dolarlık katkı sağlanmış olacak. Yapılaşmanın ortalama hızda sürmesi ve ülkemizde hiç yenileme yapılmaması durumunda bile sadece 5 yılda (2030 sonu) sağlanacak verimlilikle ülke ekonomisine katkı yaklaşık 1,5 milyar dolar seviyesine ulaşacak.” 

TS 825 Binalarda Isı Yalıtımı Kuralları Standardındaki Yenilikler

TS 825’te yapılan revizyon sayesinde artık Antalya gibi sıcak iklim bölgelerinde yalıtım projelerinin binaların sadece ısıtma enerjisi ihtiyacına göre değil ısıtma ve soğutma ihtiyacı dikkate alınarak tasarlanacağını belirten Emrullah Eruslu, açıklamalarına şu sözlerle devam etti: “TS 825 standardında ülkemiz 4 mevsimi yaşayan bir coğrafyada olmasına rağmen sadece ısıtma için tüketilen net enerji miktarına yönelik sınırlamalar getiriyordu. Örneğin; Antalya’daki bir konut ısıtma ihtiyacı dikkate alınarak ısı yalıtım projesi hazırlanıyordu. Revizyonla standarda soğutma ihtiyacının hesaplanmasına yönelik ilaveler yapıldı ve ülkemizde soğutma ihtiyacının da ısıtma ihtiyacı ile birlikte tasarım aşamasında dikkate alınmasına olanak sağlandı” 

Yeni TS 825 Standardının ısı yalıtım hesaplamalarında da önemli değişiklikler getirdiğine dikkat çeken İZODER Başkanı Emrullah Eruslu, açıklamalarını şu sözlerle bitirdi: “Revize standart, ısıl direnci yüksek daha kalın ve daha nitelikli ısı yalıtım malzemeleri ile yalıtılmış ve en az bir yüzeyi kaplamalı çift camlı veya üçlü camlı yalıtım camı ünitelerinin kullanıldığı daha enerji verimli binaların tasarlanmasını sağlayarak binalarda enerji tasarrufunu en üst seviyeye çıkarmayı hedefliyor. Standardın hayata geçmesini sağlayan en önemli araçlardan biri olan İZODER TS 825 hesap programını da yeniledik ve ücretsiz olarak tasarımcı, denetim elemanı, belediye çalışanları vb. tüm ilgililerin kullanımına açtık. İnşaat firmaları, mimarlar, müteahhitler, mühendisler ve belediyeler gibi geniş bir paydaş grubunun bina tasarım, yapım ve yenileme süreçlerini doğrudan etkileyecek olan TS 825 ile ilgili tüm detaylı bilgilere www.izoder.org.tr web sitemizden ulaşılabilir.”

Okumaya Devam Et
Yorum Yapmak İçin Tıkla

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

GENEL

Seranit’ten İklim Koşullarına Karşı Dayanıklı Dış Cephe Çözümleri

Yayınlandı

-

Türkiye’nin ilk teknik porselen karo üreticisi Seranit, dış cephe tasarımlarında estetiği ve iklim dayanıklılığını buluşturan çözümleriyle mimari projelere ilham veriyor.

Mimarlık ve tasarım dünyasında dış cephe artık yalnızca yapının dış yüzeyi değil; binanın karakterini, ruhunu ve çağdaş mimariyle kurduğu ilişkiyi tanımlayan bir ifade alanı olarak görülüyor. Aynı zamanda değişen iklim koşulları, bu yüzeylerin artık sadece güzel görünmesini değil, uzun yıllar boyunca nefes alan, dirençli ve zamansız kalmasını zorunlu kılıyor. Seranit’in dış cephe koleksiyonları tam da bu noktada devreye giriyor. Seranit, estetik değer taşıyan yüzeyleri, teknik dayanıklılıkla bir araya getirerek modern yapıların “dış kabuğunu” yeniden tanımlıyor.

Betonun Sade Gücü, Taşın Doğal Çizgisi, Tuğlanın Zamansız Sıcaklığı 

Artline’ın yalın beton etkisi, Dimension’ın çizgisel hareketi, Riverstone’un dokulu taş yüzeyi ve Stone Brick’in modernize edilmiş tuğla estetiği… Her biri farklı mimari dil ve yaşam tarzına uyum sağlayan bu koleksiyonlar, yalnızca iç mekanlarda değil, dış cephelerde de bütünsel tasarım yaklaşımını destekliyor. 60×120 ebat seçeneği ile büyük yüzeylerde kesintisiz bir görünüm sunarken, renk skalaları da sade, rafine ve uzun ömürlü tasarım anlayışını besliyor.

Estetikten Ödün Vermeden Dayanıklılık

UV ışınlarına, don-çözülme döngülerine, ani sıcaklık farklarına ve ağır hava şartlarına karşı yüksek performans sunan porselen yüzeyler; yapıların dış cephelerinde deformasyon, solma, çatlama veya renk değişimi olmadan yıllarca kullanılabiliyor. Böylece cephe tasarımı yalnızca bir dekorasyon tercihi olmaktan çıkıyor; sürdürülebilir estetiğin önemli bir parçasına dönüşüyor.

Mimari Projelere “Zamansız Yüzey” Yaklaşımı

Günümüzde yaşam alanlarının doğayla ilişkisi, kullanılan malzemelerin dokusu ve renk dili kadar, uzun vadeli dayanıklılıkla da ölçülüyor. Seranit’in dış mekâna uygun koleksiyonları, konut projelerinden otellere, kültür yapılarından kamusal alanlara kadar pek çok yapıda mimarlara hem teknik güven hem de tasarım esnekliği kazandırıyor.

Okumaya Devam Et

GENEL

Rönesans Gayrimenkul Yatırım’ın operasyonel karı yılın üçüncü çeyreğinde 135 milyon Euro’ya ulaştı

Yayınlandı

-

Türkiye’nin en büyük ticari gayrimenkul yatırımcısı Rönesans Gayrimenkul Yatırım, yılın üçüncü çeyreğinde de yüzde 99,5 doluluk oranı, güçlü kira artışı ve 3,5 milyar Euro’luk brüt varlık değeriyle yatırımcılara sürdürülebilir reel getiri sunmaya devam ediyor. 

Rönesans Holding’in ticari gayrimenkul ve yatırım şirketi olan ve portföyünde bulunan 16 ayrı yatırım ve yaklaşık 735 bin metrekarelik brüt kiralanabilir alanıyla pazar liderliğini sürdüren Rönesans Gayrimenkul Yatırım, 2025 yılının üçüncü çeyrek mali sonuçlarını açıkladı. Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapılan açıklamaya göre, Rönesans Gayrimenkul Yatırım 2025’in ilk dokuz ayında operasyonel karını (FAVÖK) TL bazında enflasyonun yüzde 9 üzerinde artırarak 6,4 milyar TL’ye yükseltti. Euro bazında ise 2024’ün ilk dokuz ayında 112 milyon Euro operasyonel kar açıklayan şirket, bu yılın aynı döneminde yüzde 20’lik büyümeyle operasyonel karını 135 milyon Euro’ya taşıdı. Aynı dönemde net faiz gideri yüzde 60 azalışla 48 milyon Euro’dan 19 milyon Euro seviyesine geriledi. Rönesans Gayrimenkul Yatırım’ın 30 Eylül itibarıyla düzeltilmiş brüt varlık değeri TL bazında 172,4 milyar TL, Euro bazında ise 3,5 milyar Euro, düzeltilmiş net aktif değeri ise TL bazında 147,1 milyar TL, Euro bazında ise 2,9 milyar Euro olarak gerçekleşti. 

SIRADA ANKARA OPTİMUM OUTLET VAR

Rönesans Gayrimenkul Yatırım Genel Müdürü Yağmur Yaşar, Türkiye’nin en büyük ticari gayrimenkul yatırım şirketi olarak yılın üçüncü çeyreğinde de pazar liderliklerini sürdürdüklerini, toplam brüt varlık değerlerinin ise 3,5 milyar Euro’ya ulaştığını söyledi. İzmir Optimum’daki satın almayı tamamlayarak yaptıkları yatırım sayesinde kar artışını desteklediklerini anlatan Yaşar, “Hem operasyonel karlılığımızdaki artışın sürmesi hem de bu satın alımın pozitif etkisiyle net karımız 12,4 milyar TL gerçekleşmiştir. En kısa sürede satın alma sürecini tamamlamayı hedeflediğimiz Ankara Optimum Outlet’in kalan yüzde 50’sinin de portföyümüze katılmasıyla güçlü sermaye yapımızı desteklerken, karlılığımızı da maksimuma taşıyarak yatırımcılarımıza sürdürülebilir reel getiri sağlamaya devam edeceğiz.” 

Rönesans Gayrimenkul’ün dokuz aylık bilançosunda net aktif değerinin (NAV) 2,9 milyar Euro olduğunu ifade eden Yağmur Yaşar, “Borcun aktif toplamına oranı ise yüzde 14 seviyesinde. Yani şirketimizin sermaye yapısının yalnızca yüzde 14’ü banka borcundan, kalan yüzde 86’sı özkaynaklardan oluşuyor” diye konuştu. 

SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜME DEVAM EDİYOR

Rönesans Gayrimenkul’ün portföyündeki perakende mağazalarının enflasyonun ve sektör ortalamasının üzerindeki ciro artışı, güçlü yerli ve uluslararası marka karması sayesinde devam ediyor. Stratejik hissedar yapısının, istikrar ve sürdürülebilir büyümeyi beraberinde getirdiğine dikkat çeken Yaşar, piyasada değerlerinin de finansal güçlerini pekiştirdiğini söyledi.

Azalan faiz gideri ve artan operasyonel karlılık ile nakit yaratma kapasitesinin güçlendiğine işaret eden Yağmur Yaşar, “Söz konusu kaynağı, organik büyümenin yanı sıra satın alma ve birleşmelerde kullanmayı planlıyoruz. Eylül ayında satışına başladığımız Piazza Park Maltepe konut projemizde, yıl sonuna doğru satış hızının artmasını bekliyoruz. Bu da nakit gücümüzü daha da artıracaktır” dedi. 

ZİYARETÇİ SAYISI SON 12 AYDA 114 MİLYONA ULAŞTI

Yağmur Yaşar, portföylerinde bulunan 735 bin metrekarelik brüt kiralanabilir alanıyla Türkiye’nin en büyük ticari gayrimenkul yatırım şirketi olduklarını, 2025 yılının ilk dokuz ayında doluluk oranının yüzde 99,5’e ulaşarak, tüm zamanların en yüksek seviyesini koruduğunu söyledi. Ziyaretçi sayılarının Eylül 2025 itibarıyla 85 milyona, son on iki ayda ise 114 milyona ulaştığını anlatan Yaşar, portföylerinde bulunan 15 varlığın Outstanding seviyesinde BREEAM, sekiz varlığın da LEED Gold veya LEED Platinum sertifikasına sahip olduğunu ve bu sayede dünya çapında önemli bir başarıya imza attıklarını da sözlerine ekledi. 

İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Kahramanmaraş, Şanlıurfa ve Samsun olmak üzere yedi ilde bulunan Optimum, Hilltown ve Piazza markalı AVM’lerinin yanı sıra Maltepe Park ve Kozzy AVM’leriyle hizmet veren Rönesans Gayrimenkul Yatırım’ın portföyünde RönesansBiz Küçükyalı, Hilltown Ofis, Piazza Ofis ve Maltepe Park Ofis de bulunuyor.

Okumaya Devam Et

GENEL

Albayrak Beton Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Albayrak: “Konut sahibi olmayı kolaylaştırmak için mortgage sistemi kurulmalı” 

Yayınlandı

-

Konut arzının mevcut talebi karşılayamadığına dikkat çeken Albayrak Beton Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Albayrak, uygulanabilir bir mortgage sisteminin sektöre ciddi katkı sağlayacağını söyledi. Albayrak “Düşük ve orta gelire mensup kesimin ev sahibi olmasını kolaylaştıracak olan formül, yıllardır konuşulan ancak bir türlü uygulamaya alınamayan mortgage sistemi olabilir. 15-20 yıl, hatta 30 yıl vadeli bir konut edinme sisteminin uygulanabilir ve ulaşılabilir haliyle devre alınması barınma ihtiyacını karşılamaya destek olacaktır” dedi.

Türkiye’deki konut açığına ve sektörel sorunlara değinen Albayrak Beton Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Albayrak, üretilen konut sayısının talebi karşılayamadığına ve dolayısıyla da konut açığının büyüdüğüne dikkat çekti. Yüksek inşaat maliyetlerinin ve istenilen seviyeye düşmeyen faiz oranlarının yeni proje arzında durgunluğa neden olduğunu hatırlatan Albayrak, talep karşısındaki bu yetersiz arzın, konut fiyatlarının yüksek seyretmesine neden olduğunu söyledi. 

Ülkemiz şartlarında konut ihtiyacını gidermek, konut sahibi olmayı kolaylaştırmak için mortgage sistemini kurmanın gerektiğine dikkat çeken Erdal Albayrak “İnşaat sektörünün ana girdileri olan çimento, demir, enerji ve işçilik maliyetlerinin son iki yılda yüzde 300’e yakın artması, müteahhitleri yeni yatırımlardan uzaklaştırdı. Öte yandan bankaların yüksek faiz politikaları da hem üretici hem de tüketici tarafında finansmana erişimi zorlaştırmış durumda, Mevcut üretim temposuyla her yıl yaklaşık 700 bin konutluk bir açık oluşuyor. 

“İnsanlar paralarını konuta yatırıyor”

Resmi rakamlara baktığımızda, 2024 yılının son çeyreğiyle birlikte sektörde bir değişimin başladığını ve uzun bir durgunluk sürecinin ardından konut satışlarının yukarı yönlü hareket etme eğlimi gösterdiğini görüyoruz. Faizlerdeki kısmi gerileme ve yatırım araçlarındaki dalgalanmalar, konut sektörüne talebi arttırıyor. İnsanlar paralarını konuta yatırma yolunu seçiyor. 

Ancak burada düşük ve orta gelire mensup olan çoğunluğun ev sahibi olma oranını artırma konusu ön plana çıkıyor. Bunun için de, yıllardır konuşulan ancak bir türlü uygulamaya alınamayan mortgage sistemi akla geliyor. Mevcut uygulamalarda uzun vadeli kredilendirmeyle ev sahibi yoluna gidiliyor ama burada 15-20 yıl, hatta 30 yıl vadeli konut edinme sisteminden söz ediyoruz. Böyle bir sistemin uygulanabilir ve ulaşılabilir haliyle devre alınması barınma ihtiyaçlı konut edşnimine ciddi oranda destek olacaktır” diye konuştu.

Öte yandan; sektörün sorunlarına da değinen Erdal Albayrak “Sektörümüzün tekrar ekonomide lokomotif sektör olarak yerini alması için arsa bulma sorununun çözülmesi, inşaat maliyet girdilerinin dengelenmesi, kentsel dönüşümü hızlandırıcı desteklerin oluşturulması, sürdürülebilir finansman kaynaklarının sağlanması şeklinde bir takım tedbirler de alınmalıdır” dedi.

Okumaya Devam Et

Trendler