Henkel, Sera Gazı Emisyonlarını 2045 Yılına Kadar Yüzde 90 Azaltacak - Yapı İnşaat Dergisi
Bizimle iletişime geçin

GENEL

Henkel, Sera Gazı Emisyonlarını 2045 Yılına Kadar Yüzde 90 Azaltacak

Yayınlandı

-

  • İklim koruma: Üretimde ürün tonu başına karbondioksit emisyonu yüzde 64 oranında azaldı (baz yıl: 2017).
  • Döngüsel ekonomi: Tüketim ürünleri ambalajlarında geri dönüştürülmüş plastik kullanımı yüzde 25’e yükseldi.
  • Fırsat eşitliği: 2024’te ebeveyn izni alan çalışan sayısında kayda değer bir artış yaşanırken, yönetici pozisyonundaki kadınların oranı yüzde 42’ye yükseldi.

“Gelecek Nesiller İçin İyiliğe Öncülük” ilkesi doğrultusunda çalışmalarını sürdüren Henkel, iklim koruma ve döngüsel ekonomi alanlarının yanı sıra sosyal konularda da başarılar elde etmeyi sürdürüyor. Henkel’de hedef; mutlak Kapsam 1, 2 ve 3 sera gazı (GHG: greenhouse gas) emisyonlarını 2045 yılına kadar yüzde 90 oranında azaltmak.

Yıl içinde Henkel, Avrupa Birliği’nin yeni ‘Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi’ (Corporate Sustainability Reporting Directive – CSRD) ve ‘Avrupa Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları’nın (European Sustainability Reporting Standards – ESRS) içerikle ilgili gereklilikleri doğrultusunda gönüllü olarak raporlama gerçekleştirdi. Henkel CEO’su Carsten Knobel konuyla ilgili görüşlerini şu sözlerle paylaştı: “Geçtiğimiz yıl sürdürülebilirlik stratejimizin tüm alanlarında başarı sonuçlar elde ettik. Zorlu zamanlarda bile temel değerlerimize bağlılığımızı sürdürdük. Ürünlerimiz, süreçlerimiz ve topluma katkılarımızla daha sürdürülebilir bir dünya için kararlılıkla çalışıyoruz. Bu durum, sera gazı emisyonlarımızı 2045 yılına kadar yüzde 90 oranında azaltmayı hedefleyen net sıfır yol haritamıza da yansımaktadır.’’ 

İklimin korunmasına yönelik yeni hedefler

Geçtiğimiz yıl sonu itibarıyla Henkel, 2017 baz yılına kıyasla üretimde bir ton ürün başına düşen karbondioksit emisyonlarını yüzde 64 oranında azalttı ve enerji kullanımında yenilenebilir kaynaklardan tedarik edilen enerjinin oranını yüzde 47’ye çıkardı.

Henkel ayrıca geçen yıl, daha önceki iklim hedeflerine kıyasla değer zincirinin daha büyük bir bölümünü kapsayan ‘Net Sıfır Hedefleri belirledi. Henkel, 2045 yılına kadar mutlak Kapsam 1, 2 ve 3 sera gazı (GHG: greenhouse gas) emisyonlarını yüzde 90 oranında azaltmayı hedefliyor. Kısa vadeli iklim hedefleri doğrultusunda Henkel, 2030 yılına kadar (2021 yılına kıyasla) mutlak Kapsam 1 ve 2 sera gazı (GHG) emisyonlarını yüzde 42, mutlak Kapsam 3 sera gazı (GHG) emisyonlarını ise yüzde 30 oranında azaltmayı planlıyor. Yeni hedefler, şirketlerin Paris İklim Sözleşmesi ile uyumlu sera gazı (GHG) azaltım hedefleri belirlemesine destek olan iklim değişikliği kuruluşu ‘Bilim Temelli Hedefler Girişimi’ (Science Based Targets initiative – SBTi) tarafından da onaylandı. 2024 yılı sonu itibarıyla Henkel; Kapsam 1, 2, 3 sera gazı (GHG) emisyonlarını 2021 yılına kıyasla yüzde 20 oranında azalttı.

Sürdürülebilir ambalaj çözümleri

Henkel, tüketici ürünlerinin ambalajlarında geri dönüştürülmüş plastiğin payını daha da artırarak yüzde 25’e yükseltti. Şirket bu yılın sonuna kadar bu oranın yüzde 30’a ulaşmasını hedefliyor. Henkel ayrıca, tüketici ürünleri ambalajlarının tamamını geri dönüştürülebilir şekilde tasarlamayı da hedefliyor. 2024 yılı sonunda ise bu oran yüzde 89’a ulaştı.


Eşit fırsatlar ve adil çalışma koşulları

Çeşitlilik ve eşitlik alanında bir kilometre taşı da şirketin dünya genelinde 47.000 çalışanının tamamı için uygulamaya aldığı cinsiyetten bağımsız ebeveyn izni programı oldu. Program en az sekiz haftalık ücretli ebeveyn iznini güvence altına alıyor, ayrıca evlat edinilmiş ya da koruyucu aileye verilmiş çocuklar, bekar ebeveynler de dahil olmak üzere tüm aile yapıları için geçerli. Programa yönelik geri bildirimlerin çok olumlu olmasının yanı sıra, dünya genelinde ebeveyn izni kullanan çalışan sayısı bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 30 arttı. 

Buna ek olarak Henkel, yönetici pozisyonundaki kadın oranını yüzde 42’ye çıkarmayı da başardı. 

Okumaya Devam Et
Yorum Yapmak İçin Tıkla

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

GENEL

Seranit’ten İklim Koşullarına Karşı Dayanıklı Dış Cephe Çözümleri

Yayınlandı

-

Türkiye’nin ilk teknik porselen karo üreticisi Seranit, dış cephe tasarımlarında estetiği ve iklim dayanıklılığını buluşturan çözümleriyle mimari projelere ilham veriyor.

Mimarlık ve tasarım dünyasında dış cephe artık yalnızca yapının dış yüzeyi değil; binanın karakterini, ruhunu ve çağdaş mimariyle kurduğu ilişkiyi tanımlayan bir ifade alanı olarak görülüyor. Aynı zamanda değişen iklim koşulları, bu yüzeylerin artık sadece güzel görünmesini değil, uzun yıllar boyunca nefes alan, dirençli ve zamansız kalmasını zorunlu kılıyor. Seranit’in dış cephe koleksiyonları tam da bu noktada devreye giriyor. Seranit, estetik değer taşıyan yüzeyleri, teknik dayanıklılıkla bir araya getirerek modern yapıların “dış kabuğunu” yeniden tanımlıyor.

Betonun Sade Gücü, Taşın Doğal Çizgisi, Tuğlanın Zamansız Sıcaklığı 

Artline’ın yalın beton etkisi, Dimension’ın çizgisel hareketi, Riverstone’un dokulu taş yüzeyi ve Stone Brick’in modernize edilmiş tuğla estetiği… Her biri farklı mimari dil ve yaşam tarzına uyum sağlayan bu koleksiyonlar, yalnızca iç mekanlarda değil, dış cephelerde de bütünsel tasarım yaklaşımını destekliyor. 60×120 ebat seçeneği ile büyük yüzeylerde kesintisiz bir görünüm sunarken, renk skalaları da sade, rafine ve uzun ömürlü tasarım anlayışını besliyor.

Estetikten Ödün Vermeden Dayanıklılık

UV ışınlarına, don-çözülme döngülerine, ani sıcaklık farklarına ve ağır hava şartlarına karşı yüksek performans sunan porselen yüzeyler; yapıların dış cephelerinde deformasyon, solma, çatlama veya renk değişimi olmadan yıllarca kullanılabiliyor. Böylece cephe tasarımı yalnızca bir dekorasyon tercihi olmaktan çıkıyor; sürdürülebilir estetiğin önemli bir parçasına dönüşüyor.

Mimari Projelere “Zamansız Yüzey” Yaklaşımı

Günümüzde yaşam alanlarının doğayla ilişkisi, kullanılan malzemelerin dokusu ve renk dili kadar, uzun vadeli dayanıklılıkla da ölçülüyor. Seranit’in dış mekâna uygun koleksiyonları, konut projelerinden otellere, kültür yapılarından kamusal alanlara kadar pek çok yapıda mimarlara hem teknik güven hem de tasarım esnekliği kazandırıyor.

Okumaya Devam Et

GENEL

Rönesans Gayrimenkul Yatırım’ın operasyonel karı yılın üçüncü çeyreğinde 135 milyon Euro’ya ulaştı

Yayınlandı

-

Türkiye’nin en büyük ticari gayrimenkul yatırımcısı Rönesans Gayrimenkul Yatırım, yılın üçüncü çeyreğinde de yüzde 99,5 doluluk oranı, güçlü kira artışı ve 3,5 milyar Euro’luk brüt varlık değeriyle yatırımcılara sürdürülebilir reel getiri sunmaya devam ediyor. 

Rönesans Holding’in ticari gayrimenkul ve yatırım şirketi olan ve portföyünde bulunan 16 ayrı yatırım ve yaklaşık 735 bin metrekarelik brüt kiralanabilir alanıyla pazar liderliğini sürdüren Rönesans Gayrimenkul Yatırım, 2025 yılının üçüncü çeyrek mali sonuçlarını açıkladı. Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapılan açıklamaya göre, Rönesans Gayrimenkul Yatırım 2025’in ilk dokuz ayında operasyonel karını (FAVÖK) TL bazında enflasyonun yüzde 9 üzerinde artırarak 6,4 milyar TL’ye yükseltti. Euro bazında ise 2024’ün ilk dokuz ayında 112 milyon Euro operasyonel kar açıklayan şirket, bu yılın aynı döneminde yüzde 20’lik büyümeyle operasyonel karını 135 milyon Euro’ya taşıdı. Aynı dönemde net faiz gideri yüzde 60 azalışla 48 milyon Euro’dan 19 milyon Euro seviyesine geriledi. Rönesans Gayrimenkul Yatırım’ın 30 Eylül itibarıyla düzeltilmiş brüt varlık değeri TL bazında 172,4 milyar TL, Euro bazında ise 3,5 milyar Euro, düzeltilmiş net aktif değeri ise TL bazında 147,1 milyar TL, Euro bazında ise 2,9 milyar Euro olarak gerçekleşti. 

SIRADA ANKARA OPTİMUM OUTLET VAR

Rönesans Gayrimenkul Yatırım Genel Müdürü Yağmur Yaşar, Türkiye’nin en büyük ticari gayrimenkul yatırım şirketi olarak yılın üçüncü çeyreğinde de pazar liderliklerini sürdürdüklerini, toplam brüt varlık değerlerinin ise 3,5 milyar Euro’ya ulaştığını söyledi. İzmir Optimum’daki satın almayı tamamlayarak yaptıkları yatırım sayesinde kar artışını desteklediklerini anlatan Yaşar, “Hem operasyonel karlılığımızdaki artışın sürmesi hem de bu satın alımın pozitif etkisiyle net karımız 12,4 milyar TL gerçekleşmiştir. En kısa sürede satın alma sürecini tamamlamayı hedeflediğimiz Ankara Optimum Outlet’in kalan yüzde 50’sinin de portföyümüze katılmasıyla güçlü sermaye yapımızı desteklerken, karlılığımızı da maksimuma taşıyarak yatırımcılarımıza sürdürülebilir reel getiri sağlamaya devam edeceğiz.” 

Rönesans Gayrimenkul’ün dokuz aylık bilançosunda net aktif değerinin (NAV) 2,9 milyar Euro olduğunu ifade eden Yağmur Yaşar, “Borcun aktif toplamına oranı ise yüzde 14 seviyesinde. Yani şirketimizin sermaye yapısının yalnızca yüzde 14’ü banka borcundan, kalan yüzde 86’sı özkaynaklardan oluşuyor” diye konuştu. 

SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜME DEVAM EDİYOR

Rönesans Gayrimenkul’ün portföyündeki perakende mağazalarının enflasyonun ve sektör ortalamasının üzerindeki ciro artışı, güçlü yerli ve uluslararası marka karması sayesinde devam ediyor. Stratejik hissedar yapısının, istikrar ve sürdürülebilir büyümeyi beraberinde getirdiğine dikkat çeken Yaşar, piyasada değerlerinin de finansal güçlerini pekiştirdiğini söyledi.

Azalan faiz gideri ve artan operasyonel karlılık ile nakit yaratma kapasitesinin güçlendiğine işaret eden Yağmur Yaşar, “Söz konusu kaynağı, organik büyümenin yanı sıra satın alma ve birleşmelerde kullanmayı planlıyoruz. Eylül ayında satışına başladığımız Piazza Park Maltepe konut projemizde, yıl sonuna doğru satış hızının artmasını bekliyoruz. Bu da nakit gücümüzü daha da artıracaktır” dedi. 

ZİYARETÇİ SAYISI SON 12 AYDA 114 MİLYONA ULAŞTI

Yağmur Yaşar, portföylerinde bulunan 735 bin metrekarelik brüt kiralanabilir alanıyla Türkiye’nin en büyük ticari gayrimenkul yatırım şirketi olduklarını, 2025 yılının ilk dokuz ayında doluluk oranının yüzde 99,5’e ulaşarak, tüm zamanların en yüksek seviyesini koruduğunu söyledi. Ziyaretçi sayılarının Eylül 2025 itibarıyla 85 milyona, son on iki ayda ise 114 milyona ulaştığını anlatan Yaşar, portföylerinde bulunan 15 varlığın Outstanding seviyesinde BREEAM, sekiz varlığın da LEED Gold veya LEED Platinum sertifikasına sahip olduğunu ve bu sayede dünya çapında önemli bir başarıya imza attıklarını da sözlerine ekledi. 

İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Kahramanmaraş, Şanlıurfa ve Samsun olmak üzere yedi ilde bulunan Optimum, Hilltown ve Piazza markalı AVM’lerinin yanı sıra Maltepe Park ve Kozzy AVM’leriyle hizmet veren Rönesans Gayrimenkul Yatırım’ın portföyünde RönesansBiz Küçükyalı, Hilltown Ofis, Piazza Ofis ve Maltepe Park Ofis de bulunuyor.

Okumaya Devam Et

GENEL

Albayrak Beton Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Albayrak: “Konut sahibi olmayı kolaylaştırmak için mortgage sistemi kurulmalı” 

Yayınlandı

-

Konut arzının mevcut talebi karşılayamadığına dikkat çeken Albayrak Beton Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Albayrak, uygulanabilir bir mortgage sisteminin sektöre ciddi katkı sağlayacağını söyledi. Albayrak “Düşük ve orta gelire mensup kesimin ev sahibi olmasını kolaylaştıracak olan formül, yıllardır konuşulan ancak bir türlü uygulamaya alınamayan mortgage sistemi olabilir. 15-20 yıl, hatta 30 yıl vadeli bir konut edinme sisteminin uygulanabilir ve ulaşılabilir haliyle devre alınması barınma ihtiyacını karşılamaya destek olacaktır” dedi.

Türkiye’deki konut açığına ve sektörel sorunlara değinen Albayrak Beton Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Albayrak, üretilen konut sayısının talebi karşılayamadığına ve dolayısıyla da konut açığının büyüdüğüne dikkat çekti. Yüksek inşaat maliyetlerinin ve istenilen seviyeye düşmeyen faiz oranlarının yeni proje arzında durgunluğa neden olduğunu hatırlatan Albayrak, talep karşısındaki bu yetersiz arzın, konut fiyatlarının yüksek seyretmesine neden olduğunu söyledi. 

Ülkemiz şartlarında konut ihtiyacını gidermek, konut sahibi olmayı kolaylaştırmak için mortgage sistemini kurmanın gerektiğine dikkat çeken Erdal Albayrak “İnşaat sektörünün ana girdileri olan çimento, demir, enerji ve işçilik maliyetlerinin son iki yılda yüzde 300’e yakın artması, müteahhitleri yeni yatırımlardan uzaklaştırdı. Öte yandan bankaların yüksek faiz politikaları da hem üretici hem de tüketici tarafında finansmana erişimi zorlaştırmış durumda, Mevcut üretim temposuyla her yıl yaklaşık 700 bin konutluk bir açık oluşuyor. 

“İnsanlar paralarını konuta yatırıyor”

Resmi rakamlara baktığımızda, 2024 yılının son çeyreğiyle birlikte sektörde bir değişimin başladığını ve uzun bir durgunluk sürecinin ardından konut satışlarının yukarı yönlü hareket etme eğlimi gösterdiğini görüyoruz. Faizlerdeki kısmi gerileme ve yatırım araçlarındaki dalgalanmalar, konut sektörüne talebi arttırıyor. İnsanlar paralarını konuta yatırma yolunu seçiyor. 

Ancak burada düşük ve orta gelire mensup olan çoğunluğun ev sahibi olma oranını artırma konusu ön plana çıkıyor. Bunun için de, yıllardır konuşulan ancak bir türlü uygulamaya alınamayan mortgage sistemi akla geliyor. Mevcut uygulamalarda uzun vadeli kredilendirmeyle ev sahibi yoluna gidiliyor ama burada 15-20 yıl, hatta 30 yıl vadeli konut edinme sisteminden söz ediyoruz. Böyle bir sistemin uygulanabilir ve ulaşılabilir haliyle devre alınması barınma ihtiyaçlı konut edşnimine ciddi oranda destek olacaktır” diye konuştu.

Öte yandan; sektörün sorunlarına da değinen Erdal Albayrak “Sektörümüzün tekrar ekonomide lokomotif sektör olarak yerini alması için arsa bulma sorununun çözülmesi, inşaat maliyet girdilerinin dengelenmesi, kentsel dönüşümü hızlandırıcı desteklerin oluşturulması, sürdürülebilir finansman kaynaklarının sağlanması şeklinde bir takım tedbirler de alınmalıdır” dedi.

Okumaya Devam Et

Trendler