Bizimle iletişime geçin

GENEL

Baumit Türkiye Teknik Müdürü Meltem Bayraktar San, yapı sağlığı ve enerji verimliliği için uygulanması gereken mantolama adımlarını paylaştı 

Yayınlandı

-

Mantolamanın 5 püf noktası

Sürdürülebilir gelecek ve enerji tasarrufu sağlamak için binalarda mantolamanın önemli olduğu bilinci giderek yaygınlaşıyor. Sıcak ve soğuk iklim fark etmeksizin mantolama hem çevreye hem binaya hem de bina sakinlerine birçok avantaj sunuyor. Bu avantajlardan maksimum fayda sağlamak içinse mantolama sürecinde dikkat edilmesi gereken kritik noktalar bulunuyor. Mantolamada yanlış malzeme seçimi ve hatalı uygulama ciddi enerji kayıplarına ve yüksek maliyetlere yol açabiliyor. Bu noktada nitelikli mantolamanın doğru malzeme seçimi, profesyonel uygulama, detaylara verilen önem, uygun hava koşullarında çalışma ve düzenli bakımdan geçtiğini ifade eden Baumit Türkiye Teknik Müdürü Meltem Bayraktar San, nitelikli mantolamanın 5 püf noktasını açıkladı.

Kış gelmeden binalar renovasyon sürecine hazırlanıyor. Binaların enerji tasarrufu sağlamasında kilit rol oynayan mantolama da bu süreçte bina yönetimleri tarafından listenin başında yer alıyor. Kışın ısıtma, yazın soğutma faturalarını düşüren ve konforlu yaşam alanlarına imkân tanıyan mantolamanın bu faydalarını elde edebilmek içinse önemli noktalar bulunuyor. Baumit Türkiye Teknik Müdürü Meltem Bayraktar San, binalarına mantolama yaptırmak isteyenlerin dikkat etmesi gereken 5 kritik adımı sıraladı. 

          1. Kaliteli malzeme, nitelikli mantolamanın ilk adımını oluşturuyor

Mantolama işleminin başarısının büyük ölçüde kullanılan malzemelerin kalitesine bağlı olduğunu vurgulayan Meltem Bayraktar San; “Isı yalıtım malzemeleri, binaların enerji verimliliğini artırmada en kritik unsurlardan biri. Bu noktada yanlış malzeme seçimi, mantolamanın amacına ulaşmasını engelleyebilir. Örneğin seçilecek yalıtım malzemesinin ısı iletkenlik katsayısının, bir diğer ifadeyle lambda değerinin düşük olması gerekiyor. Bu bize malzemenin ısıyı ne kadar iyi yalıttığını gösteriyor. Düşük bir lambda değeri, malzemenin daha iyi yalıtım sağladığı anlamına geliyor. Yalıtım malzemelerinin yangına karşı dayanıklı olması da çok önemli. Binaların güvenliğini sağlamak için yanmaz özellikteki malzemeler tercih edilmeli. Elbette mantolama malzemelerinin çevre dostu olması ve uzun süre dayanabilecek özellikte seçilmesi de büyük öneme sahip. Çünkü ekolojik özellikleriyle öne çıkan malzemeler hem enerji tasarrufu sağlıyor hem de olumsuz çevresel etkileri en aza indiriyor. Özellikle sıcak iklimlerde, yüksek sıcaklıkların etkisini en aza indirecek malzemeler tercih edilmeli” dedi.

          2. Mantolama ustalık gerektiren bir sanat, profesyonellere bırakılmalı

Mantolama işleminin yalnızca doğru malzeme seçimiyle sınırlı kalmadığını, profesyonel bir uygulama ile desteklenmesi gerektiğini belirten Meltem Bayraktar San; “Mantolama, uzmanlık gerektiren bir işlem. Bu nedenle eğitimli ve deneyimli ekipler tarafından yapılması gerekiyor. Uygulama sırasında yapılan küçük hatalar bile yalıtımın verimliliğini olumsuz etkileyebilir. Yalıtım levhalarının düzgün yerleştirilmesi, levhalar arasında boşluk kalmaması ve köşe noktalarının en iyi şekilde yalıtılması gibi detaylar son derece önemli noktalar arasında yer alıyor.  Aksi takdirde bu bölgelerden enerji kaçışı olabilir ve mantolamanın verimliliği düşebilir. Ayrıca bu işlem sırasında levhaların kenarlarına ve köşelerine özel dikkat gösterilmeli. Sıva işlemi ise yalıtımın dış etkenlere karşı korunması için kritik adımlar arasında bulunuyor” dedi.

          3. Büyük kayıplar yaşanmaması için küçük ayrıntılara dikkat edilmeli

Mantolama sürecinde gözden kaçan küçük detayların zamanla büyük sorunlara yol açabileceğini ifade eden Meltem Bayraktar San, “Bu nedenle uygulama sırasında tüm detaylara dikkat edilmesi gerekiyor. Örneğin, pencere ve kapı çerçeveleri mantolama işlemi sırasında en çok özen gösterilmesi gereken bölgeler arasında yer alıyor. Bu alanlarda yalıtımın nitelikli şekilde yapılmaması, ciddi enerji kayıplarına neden olabilir. Çerçevelerin etrafında oluşabilecek boşluklar uygun yalıtım malzemeleriyle doldurulmalı. Çatı ve zemin birleşim noktaları da özel dikkat gerektiren bölgeler arasında yer alıyor. Bu noktalar, ısı kayıplarının en fazla yaşandığı yerler ve burada yapılacak iyi bir yalıtım enerji verimliliğini büyük ölçüde artırır. Bu alanların nitelikli bir şekilde yalıtılması, binanın genel enerji verimliliği açısından son derece önemli” diye belirtti.  

          4. Mantolama uygun hava koşullarında yapılmalı

Mantolama işlemi sırasında hava koşullarının yalıtımın kalitesini doğrudan etkileyebileceğini bildiren Meltem Bayraktar San, “Mantolama uygulaması genellikle 5°C ile 30°C arasındaki sıcaklıklarda yapılmalı. Aşırı sıcak, soğuk veya yağışlı hava koşulları yalıtım malzemesinin yapışma kalitesini düşürebilir. Uygulama sırasında hava koşullarının uygun olup olmadığı mutlaka kontrol edilmeli. Rüzgârlı ve nemli havalarda yapılan uygulamalar, yalıtımın dayanıklılığını olumsuz etkiliyor. Özellikle sıva işlemleri sırasında bu tür hava koşullarından kaçınılması büyük önem taşıyor. Hava koşullarının değişken olduğu dönemlerde uygulamanın, uygulama talimatlarına uyarak mümkün olan en kısa sürede tamamlanması gerekiyor. Bu durum, yalıtımın dış etkenlere maruz kalmasını engelleyerek uzun ömürlü olmasını sağlaması açısından çok önemli” şeklinde konuştu.   

          5. Uzun ömürlü yalıtım için bakım uygulamaları şart

Mantolama uygulaması tamamlandıktan sonra yalıtımın etkinliğini sürdürebilmesi için düzenli bakımların yapılması gerektiğini vurgulayan Meltem Bayraktar San, “Mantolama uygulamasının ardından özellikle ilk birkaç yıl içinde periyodik kontrollerin yapılmasını öneriyoruz. Çünkü zamanla meydana gelebilecek çatlaklar, sıva üzerinde oluşabilecek hasarlar ve renk değişiklikleri yalıtımın performansını olumsuz etkileyebiliyor. Tespit edilen sorunların zamanında onarılması da yalıtımın uzun ömürlü olmasına katkı sağlıyor. Özellikle küçük çatlaklar veya yüzeyde oluşan deformasyonlar zamanında müdahale edilmediğinde daha büyük sorunlara yol açabilir. Mantolamanın dış cephede uzun süre dayanabilmesi için düzenli temizlik yapılması ve gerekiyorsa koruyucu katmanlar uygulanması gerekiyor. Bu önemli adım mantolamanın estetik görünümünü korurken yalıtımın da etkinliğini sürdürmesini sağlıyor” diye konuştu.

İnovatif mantolama çözümleri yapıların enerji ihtiyacını azaltıyor 

Mantolamada yeniliğin öncüsü Baumit olarak ısı yalıtımında üst düzey kaliteye sahip yenilikçi çözümler sunduklarını belirten Meltem Bayraktar San, “Nitelikli ısı yalıtımı çözümlerimiz sayesinde iç mekân sıcaklığının dört mevsim boyunca ideal değerlerde sabit kalmasına yardımcı oluyoruz. Uzun yıllara dayanan tecrübemiz ve Ar-Ge çalışmalarımız ile ihtiyaçlara yönelik çözümler geliştiriyoruz. İş ortaklarımıza daha hızlı, daha dayanıklı, daha yüksek tasarruflu ve daha sürdürülebilir ürünler üretmek için çalışmalarımıza aralıksız devam ediyoruz. Yapı malzemeleri sektöründe birçok yeniliğe imza atarken, sunduğumuz inovatif çözümlerle de enerji ihtiyacını azaltmaya yönelik çalışmalar yürütüyoruz” diyerek sözlerini noktaladı.

Okumaya Devam Et
Yorum Yapmak İçin Tıkla

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

GENEL

Polisan Holding 60 Yaşında!

Yayınlandı

-

Polisan Holding, kurucusu Necmettin Bitlis’in attığı sağlam temeller ve güçlü vizyonla 60. yılını kutluyor. Kimya, boya, liman işletmeciliği ve gayrimenkul sektörlerindeki faaliyetleriyle ülke ekonomisine önemli katkılar sağlayan Polisan Holding, yarım asrı aşan bu yolculuğunda güçlü iş birlikleri ve inovatif çözümlerle adını geleceğe taşırken 60. yılına özel reklam filmini dijital mecralarda yayınladı.

Poliport, Polisan Kimya, Polisan Yapıkim, Polisan Hellas gibi sektöründe öncü şirketleri bünyesinde bulunduran Polisan Holding, Polisan Kansai Boya ve Rohm and Haas ile olan güçlü ortaklıklarıyla 60. yılını kutluyor. “60 Yıllık Değer” temasıyla hazırlanan reklam filmi, Polisan Holding’in altmış yıllık başarı dolu hikayesini, tecrübesini ve kurduğu güçlü iş birliklerini vurgularken; 60. yıl için özel tasarlanan logo da bu anlamlı yolculuğa eşlik ediyor.

Polisan Holding CEO’su Cantekin Dinçerler: “60 yıllık bu mirasa sahip olmak bizler için büyük bir gurur kaynağı”

Polisan Holding CEO’su Cantekin Dinçerler, 60. yıl değerlendirmesinde şu ifadeleri kullandı: “Polisan Holding’in 60 yıllık tarihi, yalnızca bir büyüme hikayesi değil, aynı zamanda sektöre yön veren yenilikçi ve yerli çözümlerin doğuşuna tanıklık eden bir başarı öyküsüdür. Bu süreçte birçok ilke imza atarak ülke ekonomisine büyük katkılarda bulundu. Bu mirası bizlere kazandıran, vizyonuyla yolumuzu açan kıymetli kurucumuz rahmetli Necmettin Bitlis’e ve 60 yılda bu büyük başarıya emek veren, katkıda bulunan, şu an aramızda olan ya da olmayan herkese, teşekkür ediyor, minnetlerimizi sunuyorum. 60 yıllık bu değerli mirasa sahip olmak, bizler için büyük bir gurur kaynağı. Polisan Holding olarak köklü geçmişimiz ve sürekli gelişim arzusu sayesinde yerli ve milli markalarımızla sektörde öncü olmayı sürdürerek, bu başarı dolu yolculuğu daha da ileriye taşıyacağız.

Okumaya Devam Et

GENEL

Şebeke Suyunu Yönetirken ve Kullanırken Bunlara Dikkat!

Yayınlandı

-

Yaşam alanlarında kişisel bakım ve temizlik amacıyla kullandığımız şebeke suyunu içmek bizleri endişelendiriyor. Ancak uzmanlar, şebeke suyunun kalitesini yalnızca içerken değil, kullanırken de sorgulamamız gerektiğini söylüyor.

“Musluktan akan su temizdir, algısı yanlıştır” diyen Ekomaxi Yönetim Kurulu Başkanı Osman Yağız, şebeke suyunun güvenliği konusunda vatandaşları ve belediyeleri uyararak, güvenli su yönetimi için yapılması gerekenleri paylaştı.

Musluk suyu, günlük hayatımızın olmazsa olmazları arasında yer alıyor. Evlerde, okullarda, hastanelerde,  işyerlerinde ve daha birçok yaşam alanında kişisel bakım ve temizlik amacıyla kullanılan hatta birçok ilimizde içme suyu olarak da tüketilen şebeke suyunun kalitesi, insan sağlığı açısından kritik önem taşıyor.

Ekomaxi Yönetim Kurulu Başkanı Osman Yağız, şebeke suyunun güvenliği konusunda vatandaşları ve belediyeleri uyararak, güvenli su yönetimi için yapılması gerekenleri paylaştı:

“Musluktan akan su temizdir, algısı yanlıştır”

“Musluktan akan su temizdir, algısı yanlıştır. Musluktan akan suyun kalitesini etkileyen bazı önemli unsurlar vardır. Bu unsurlar; belediyeler tarafından suyun depolandığı tesisler, şehirlerdeki su boruları, binalardaki su tesisatı ve su depolarıdır.

Suyu, depolama ve taşıma yöntemlerine dikkat!

Su, yaşam alanlarına ulaşmadan önce belediyeler tarafından tedarik edilip, depolanıyor. Şebeke suyunu depolama tesislerinde yaygın olarak kullanılan betonarme depolarda muhafaza etmek yüksek risk taşıyor.  Çünkü betonarme depolarda zamanla oksitlenme oluşabiliyor. Depoda oluşan bu deformasyon ise suyun kimyasal yapısını bozuyor. İçme ve kullanma suyunun güvenli bir şekilde depolanması, suyun depolandıktan sonra kalitesinin bozulmaması ve insan sağlığını tehdit edebilecek mikroorganizmalar oluşturmayacak şekilde muhafaza edilmesi için GRP modüler su deposu sistemini tercih etmek kritik önem taşıyor. Avrupa’da oldukça yaygın olan bu sistemler, suyu, kalitesini bozmadan uzun yıllar güvenli bir şekilde muhafaza ediyor. Yüksek mühendislik malzemesi olarak tanımlanan ve SMC olarak adlandırılan ‘cam elyaf takviyeli kompozit malzeme’ ile üretilen GRP su depoları, geleneksel sistemlerden farklı olarak, aşırı sıcak ve aşırı soğuk dış ortam şartlarından etkilenmiyor. GRP panellerin pürüzsüz yüzey yapısı ve cam elyaf içeriği nedeniyle UV ışınlarının geçirgenliği sıfıra yakın olduğu için su içerisinde; yosun, mantar, bakteri oluşmuyor. 

Su depolama tesislerinin yanı sıra şehirlerdeki su borularına da dikkat etmek gerekiyor. Çünkü suyu, belediyelerin depolama tesislerinden binalara taşıyan borular da suyun kalitesinde önemli rol oynuyor. Borularda zamanla meydana gelen pas ve sızıntılar, şebeke suyunun kalitesini bozuyor. Bu durumun kontrolü ve düzeltilmesi noktasında da belediyelere büyük sorumluluklar düşüyor.

Su, borular vasıtasıyla binalara ulaştıktan sonra da kirletici unsurlar bulunuyor. Binalardaki su tesisatı ve betonarme depolama yöntemleri de en büyük kirletici sınıfında yer alıyor.

Binalarda da belediyelerin depolama tesislerinde olduğu gibi GRP su depoları tercih etmek ve su tesisatının bakımını yaptırmak gerekiyor. Bu konuda da ev sahiplerine, site yönetimlerine ve işletmelere önemli sorumluluklar düşüyor. 

Su yönetiminde bu hususlara hassasiyet gösterdiğimiz taktirde musluk suyunu güvenle kullanabilir, hatta içebilirsiniz.”dedi.

Osman Yağız,  konuşmasında her GRP su deposunun aynı kalite ve standartlarda üretilmediğinin, marka tercihi yapılırken sistemin, ulusal ve uluslararası standartlara uygunluğuna dikkat edilmesi gerektiğinin de altını çizdi:

WRAS tarafından tescillenmeli

“GRP su deposu tercihinde dünyada içme suyu kalitesinin ölçüm ve kontrol standartlarını belirleyen WRAS (Water Regulations Advisory Scheme) belgesi önemli bir satın alma kriteridir.  Ancak tercih aşamasında ürünün hangi derecelendirme sınıfı ile belgelendirildiğine dikkat edilmesi gerekiyor. Türkiye’de kullanılan bazı GRP panellerde depolanan su, 23 0C’ye kadar sağlıklı kalabiliyor. Biz Ekomaxi olarak,  üretimde yakaladığımız yüksek standartlar ile yurt içinde bu oranı 27 0C daha arttırarak 50 0C’ye çıkarabilen tek firma olma unvanını taşıyoruz. WRAS belgesi ve bu kapsamda GRP panelin sunduğu sıcaklık değeri, önemli bir satın alma kriteri olarak kabul ediliyor.” diyerek sözlerini tamamladı.

Okumaya Devam Et

GENEL

Legrand Türkiye Grubu, A-Tech Akıllı Bina Teknolojileri Fuarı’na Katıldı

Yayınlandı

-

Bina, elektrik ve dijital altyapılar için geliştirdiği ürün ve sistemler konusunda uzman olan Legrand Türkiye Grubu, 2-5 Ekim tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilen A-Tech Akıllı Bina Teknolojileri Fuarı’na katıldı. Bu yıl 7. kez düzenlenen A-Tech 2024 Akıllı Bina Teknolojileri, Elektrik, Aydınlatma ve Elektronik Fuarı, akıllı bina teknolojileri ve elektrik sistemleri alanındaki en son yenilikleri sergilemek üzere sektördeki profesyonelleri bir araya getirdi.

Legrand Türkiye Grubu, İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilen A-Tech Akıllı Bina Teknolojileri Fuarı’na katıldı. Legrand Türkiye Grubu, ev otomasyon sistemlerinden alçak gerilim dağıtım ve koruma ürünlerine, anahtar priz ve çalışma ortamı çözümlerinden aydınlatma kontrol sistemleri ve UPS-kesintisiz güç kaynaklarına ürün ve sistemlerini, sektör profesyonellerinin ve fuar ziyaretçilerinin beğenisine sundu. Özellikle son kullanıcıya yönelik IoT çözümlerimiz ve kablolu/kablosuz otomasyon sistemlerimiz, akıllı bina projelerinde dijital altyapı ve verimliliği artıran özellikleriyle öne çıktı. Ziyaretçiler, stantta yer alan bu çözümleri yakından inceleyerek, uzmanlardan teknik detaylar hakkında bilgi aldı.

Fuar ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Legrand Türkiye Grubu CMO’su Gül Sevinç Selçuk, “A-Tech Fuarı, sektördeki profesyonellerle bir araya gelmek ve inovatif çözümlerimizi paylaşmak adına bizler için önemli bir platform oldu. Özellikle sürdürülebilirlik ve enerji verimliliğine odaklanan ürünlerimiz, ziyaretçilerden büyük ilgi gördü. Bunun yanı sıra, sürdürülebilirlik için çalışan bir firma olarak değerlerimizi ve kurumsal sosyal sorumluluk taahhütlerimizi, aynı zamanda genç profesyonellere fırsatlar sunan Genç Kurul gibi inisiyatiflerimizi tanıtma fırsatı bulduk. Akıllı bina teknolojilerinde sunduğumuz çözümlerle, geleceğin sürdürülebilir yaşam alanlarına katkı sağlamaktan gurur duyuyoruz.” açıklamalarında bulundu.

Okumaya Devam Et

Trendler

Kitap


Kapanma Süresi 20Saniye