GENEL
25. Yapısal Çelik Günü, “Depremle Yaşamak için Çelik Yapı” sloganıyla, ülkemizin en önemli sorunu deprem tehdidine dikkat çekti

Yayınlandı
11 ay önce-
Yazar:
yapiinsaatdergisi
Çelik yapıları temsil eden tek sivil toplum örgütü olan Türk Yapısal Çelik Derneği (TUCSA) tarafından düzenlenen 25.Yapısal Çelik Günü, yapı sektöründe inisiyatif almaya hazır, sektörün en önemli sivil toplum kuruluşlarını bir araya getirdi. Ülkemizin en önemli sorunu deprem tehdidine dikkat çeken zirvede, ‘Deprem ile Yaşamak’ başlıklı özel oturumda söz alan Prof. Dr. Naci GÖRÜR, “Biz bir deprem ülkesiyiz, başta İstanbul olmak üzere maalesef kentlerimiz depreme hazırlıklı değil. Depremlerden en az zararla çıkmak için süratle deprem dirençli kentler için harekete geçilmeli.” dedi. Çelik yapıda sivil toplum seferberliğini başlatmayı amaçlayan zirvenin açış konuşmasını gerçekleştiren TUCSA Yönetim Kurulu Başkanı Yener GÜR’EŞ ise “Depremlerle yaşamaya alışmak zorundayız. Bunun için ise deprem dirençli yapılaşmaya geçmeli ve çelik yapıların gücünü kullanmalıyız. Deprem dirençli kentler kurabilmek için yapısal çelik kapasitemiz yeterli.” açıklamasında bulundu.
Ülkemizin en önemli sorununun deprem tehdidi olduğunu değerlendiren Türk Yapısal Çelik Derneği (TUCSA), 25.Yapısal Çelik Günü’nde; “Depremle Yaşamak İçin: Çelik Yapı” sloganıyla sektörün tüm paydaşlarını bir araya getirdi. TUCSA tarafından, 4 Aralık 2024 Çarşamba günü gerçekleştirilen 25.Yapısal Çelik Günü; KİPTAŞ, İNDER, TÇÜD, Türkiye İMSAD ve GYODER gibi kurumların katılımıyla düzenlendi.
Ülkemizin geleceği için müteahhitler ve yapısal çelik üreticilerinin ortak bir strateji geliştirmelerini ve deprem dirençli yapılaşma için alışkanlıkları değiştirmeyi hedefleyen 25. Yapısal Çelik Günü’nde; sektördeki yenilikler, modüler inşaat ve yeni teknolojilerin bu konudaki rolü, dünyada ve ülkemizde çelik yapılardaki durum, çelik yapılar konusunda kamudaki gelişmeler ve sürdürülebilirlik gibi başlıkları tartışmaya açan oturum ve paneller düzenlendi.
Prof. Dr. Naci GÖRÜR, “Kentlerimiz depreme hazırlıklı değil, deprem dirençli kentler için harekete geçilmeli.”
‘Deprem ile Yaşamak’ başlıklı özel oturumda söz alan Prof. Dr. Naci GÖRÜR, “Biz bir deprem ülkesiyiz, başta İstanbul olmak üzere maalesef kentlerimiz depreme hazırlıklı değil. Depremlerden en az zararla çıkmak için süratle deprem dirençli kentler için harekete geçilmeli. Deprem dirençli kent; depremi en az hasarla atlatan kentleri ifade etmekte. Deprem dirençli kentler için yapılaşma kontrol edilmeli; özgün mimari, özgün planlama, özgün mühendislik ve özgün malzeme bu tip bir yapılaşmaya ulaşmak için büyük önem taşıyor. En önemlisi de deprem dirençli kentler için göçme ve çökmeye karşın çelik binalar tercih edilmeli. Yönetim, halk, altyapı, yapı stoğu, çevre-ekosistem ve ekonomi bileşenleri bir kenti meydan getirir. Bu bileşenler dirençli olursa o kent de deprem dirençli bir hale gelir. Özetlemek gerekirse; deprem dirençli kentler konusunda hızla harekete geçerek hem ekonomiyi hem sanayiyi hem de altyapı stoğumuzu hızla depreme uygun hale getirmek için harekete geçilmeli ve sorumluluk sahibi olan herkes bu konuda tüm gücüyle çalışmalı. Yapısal çelik sektörünün, tümüyle bir deprem ülkesi olan Türkiye’de bugünkü bulunduğu konumdan çok daha etkin çok daha aranır ve sorunlara çözüm getirir durumda olmasını istiyor ve diliyorum.” şeklinde konuştu.
“Müteahhitler ve yapısal çelik üreticileri ortak bir strateji geliştirmeli”
TUCSA Yönetim Kurulu Başkanı Yener GÜR’EŞ, açış konuşmasında 25.Yapısal Çelik Günü’nü, değişimi başlatmak, çözümlere odaklanmak ve bu çözümleri uygulamak amacıyla düzenlediklerinin altını çizerek, “2023 Meclis Deprem Araştırma Komisyonu’nun raporuna göre; 6 Şubat depremin Türkiye’de toplam maliyeti 148,8 milyar dolar olmuştur. Diğer yandan, depremde 262.475 betonarme, beton prekast prefabrik ve yığma yapı göçtü veya sonradan yıkıldı, buna karşın depremde hiçbir çelik yapı göçmedi. Deprem sonrasında yayımlanan resmi rakamlara göre 50 binin üzerinde insanımız enkaz altında kalarak hayatlarını kaybetti. Bu ağır bilançonun nedeni, ‘Japonya ve Amerika gibi gelişmiş deprem ülkelerinde neden bu kadar çok çelik yapı yapılıyor?’ sorusunun yeterince hesaba katılmaması veya değerlendirilmemesi olabilir.” dedi.
GÜR’EŞ, “Gelişmiş ve deprem coğrafyasında olan ülkelerin tercih ettiği off-site construction metodunun ülkemizin deprem sorununa çözüm olacağını her fırsatta belirtiyoruz. TUCSA olarak, çözüm arayışında kurum ve kuruluşlar arasındaki iş birliğinin şart olduğuna inanıyoruz. Bu kapsamda; uluslararası iş birliklerimize ilave olarak, Makine Mühendisleri Odası ile Deprem Güçlendirme Derneği ve Deprem İzolasyon Derneği ile yürüttüğümüz iş birliklerini bu kez sektörün stratejik önemi haiz TÇÜD, KİPTAŞ, İNDER, GYODER ve Türkiye İMSAD gibi öncü kuruluşlarıyla gerçekleştirmek üzere yola çıkıyoruz.” şeklinde sözlerini sürdürdü.
“Yapısal çelik sektörü yılda en az 300 bin konut üretebilecek altyapıya sahip”
‘Depremle yaşamak için yapısal çelik gücünü kullanmalıyız’ başlıklı panelde söz alan Consera Kurucusu ve TUCSA Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Melih ŞİMŞEK ise, “Dünya yapı sektöründe yükselen trend “Offsite construction”. Dünyanın en büyük otomobil üreticileri olan Toyota ve Tesla modüler konut fabrikalarını kurdular. Bu sene başında ise Porsche Design, Abb Electronics ile robotik konut fabrikasını hayata geçirmek için şirket kurdular. Gelişmiş ülkeler barınma ihtiyaçlarını otomobil fabrikaları gibi yapı fabrikaları ile karşılamaya başladı. Biz de benzer şekilde hareket ederek ve çözümlere odaklanarak inşaat sektörünü endüstrileştirmeliyiz. Özellikle yapı teknolojileri odağında gelişmiş ülkelerdeki yapım metotları çok ileri giderken biz oldukça geri kalmış durumdayız. Deprem dirençli yapılara en rasyonel çözümleri sunabilen yöntemleri hızla hayata geçirmemiz gerekmekte. Yapısal çelik sektörü yılda en az 300 bin konut üretebilecek altyapıya sahip. Senede 300 bin deprem dirençli modüler çelik konut üretebilmek için ise yaklaşık 3 milyon ton çelik yassı ürün, çelik profil ve haddelenmiş profile ihtiyaç var. Ülkemizin tüm bu ihtiyacı karşılayacak çelik malzeme üretimine sahip olduğunun altını çizmek isterim. Ayrıca, bu miktarda bir üretim gerçekleştirmek için yaklaşık 72 bin mavi yaka insan kaynağına ihtiyacımız bulunmakta, bu da büyük miktarda bir istihdam yaratmak anlamına geliyor. Çelik yapıların gelişip yaygınlaşması için kamuya da büyük iş düşüyor. Kamu, çelik yapıların gelişimi ve kullanımı teşvik ederek bu konuya destek olabilir.” açıklamasında bulundu.
“Çelik yapılar daha çok yaygınlaşmalı”
Kentsel dönüşüm ve çelik yapılar konusunda açıklamalar yapan İBB Şehircilik Grubu ve KİPTAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Ali KURT, “İnşaatta farklı yapı türlerinin kullanımına olumlu yaklaşıyoruz. Çelik yapıların sürdürülebilir ve kamuya faydalı olduğunun anlaşılmasının önemli olduğunu düşünüyoruz ve yapısal çeliğin inşaat sektöründe daha çok kullanılması gerektiğine inanıyoruz. Yapım tekniği olarak çelik binaların yaygınlaşması konusunda çeşitli projeler üzerinde çalışıyoruz. Gerçekleştireceğimiz projelerle, çelik yapıları düşük maliyetle, daha geniş bir kesime ulaştırmayı hedefliyoruz. Bu kapsamda Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen bir sosyal konut projesinin tamamını çelik yapılarla inşa etme yönünde çalışmalarımızı da sürdürüyoruz.” dedi.
“Tüm paydaşlar harekete geçmeli”
Zirvede; yapısal çeliğin deprem dirençli yapılaşma için şart olduğu mesajı öne çıkarken, yapısal çelik taşıyıcılı saha dışı inşaatın (offsite construction) yapım yöntemi olarak ülkemizde en kısa sürede yaygınlaşması gerektiğine de dikkat çekildi. 25.Yapısal Çelik Günü’nde; TUCSA ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, İNDER, İBB-Kiptaş ve GYODER gibi çözüm ortaklarının ortak hareket ederek yapılarda dönüşüm sürecini başlatması gerektiğinin de altı çizildi.
Bunları da Beğenebilirsin

Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB), her ay merakla beklenen inşaat ile bağlantılı imalat ve hizmet sektörlerindeki mevcut durum ile beklenen gelişmeleri gösteren “Hazır Beton Endeksi” 2025 Eylül Ayı Raporu’nu açıkladı. Temmuz ayındaki zirveden sonra ağustosta eşik değerin altına gerileyen Faaliyet Endeksi, eylül ayında eşik değerin altındaki yatay hareketine devam etmiştir. Endekslerin geçen yıla göre yükselse de eşik değerin altında kalması, sektörün daha iyi bir noktada olduğunu ancak hâlâ istenen seviyede olmadığını göstermektedir.
Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) her ay açıkladığı Hazır Beton Endeksi ile Türkiye’de inşaat sektörü ve bağlantılı imalat ve hizmet sektörlerindeki mevcut durumu ve beklenen gelişmeleri ortaya koymaktadır. İnşaat sektörünün en temel girdilerinden biri olan ve aynı zamanda üretiminden sonra kısa bir süre içerisinde stoklanmadan inşaatlarda kullanılan hazır betonla ilgili bu Endeks, inşaat sektörünün büyüme hızını ortaya koyan öncü bir göstergedir.
Hazır Beton Endeksi 2025 Eylül Ayı Raporu’na göre, temmuz ayındaki zirveden sonra ağustosta eşik değerin altına gerileyen Faaliyet Endeksi, eylül ayında eşik değerin altındaki yatay hareketine devam etmiştir. Beklenti ve Güven Endekslerinin her ikisi de yine negatif tarafta hareket etmiştir. Beklentide görülen sınırlı artış, endeks değerini eşiğin üzerine taşımaya yeterli olmamıştır. Güven Endeksi ise eylül ayında gerilemiş görünmektedir. Son olarak birleşik Beton Endeksi de Güven Endeksi’ndeki azalışa paralel olarak düşüş kaydetmiştir.
Geride bıraktığımız eylül ayında tüm endeksler, geçen yılın aynı ayına kıyasla yükselmiş görünmektedir. Artış oranı açısından bakıldığında ön plana çıkan endeksler Faaliyet ve Beklenti endeksleridir ancak bu durum, her iki endeksin de eylül ayında mutlak değer olarak eşik değerin altında konumlandığı bilgisi ile birlikte değerlendirilmelidir. Güven Endeksi’ndeki artış ise geçen yıla kıyasla oldukça sınırlı kalmıştır. Eylül ayındaki tüm endekslerin eşik değerin altında kalmalarına rağmen geçen yıla kıyasla daha yüksek bir değerde olmaları, inşaat sektörünün eylül ayında geçen yılın aynı ayına göre daha iyi bir noktada olduğunu teyit etmekte, ancak mevcut durumun henüz istenen seviyede olmadığını göstermektedir.
Raporun sonuçlarını değerlendiren Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık, “Temmuz ayındaki zirvenin ardından ağustosta eşik değerin altına gerileyen Faaliyet Endeksi, eylül ayında eşik değerin altındaki yatay hareketine devam etmiştir. Eylül ayında tüm endeksler, geçen yılın aynı ayına kıyasla yükselmiştir. Tüm endekslerin eşik değerin altında kalmalarına rağmen geçen yıla göre daha yüksek bir değerde olmaları, inşaat sektörünün geçen yıla kıyasla daha iyi bir noktada olduğunu, ancak henüz istenen seviyede olmadığını göstermektedir.” dedi.
Ekonomik gelişmelerle ilgili görüşlerini paylaşan THBB Başkanı Yavuz Işık, “Türkiye ekonomisinde yılın son çeyreğindeki, daha da önemlisi 2026 yılına dönük gelişmelerin belirleyicisi faiz ve ona bağlı olarak finansman maliyeti olacaktır. Dünyada ise küresel büyümede yavaşlama riskleri ve resesyon endişeleriyle birlikte, bazı piyasalarda normalleşen para politikalarının gevşemesi konusu öne çıkmaktadır. Sektörümüz için en olumlu senaryo; enflasyonun istikrarlı şekilde gerilemesi, TCMB’nin öngörülebilir bir duruşa kavuşması ve kamu altyapı harcamalarının planlandığı şekilde devam etmesi olacaktır. Bu senaryoda konut talebi ve yatırım iştahı güçlenebilir, inşaat sektörü de büyümeyi ve istihdamı sırtlayabilir ancak düşmeyen enflasyon, belirsiz faiz politikası veya dış kaynaklı şoklar olursa maliyetler ve finansman tablosu olumsuz etkilenebilir. Ekonomi yönetimi öngörülebilirliği artırıp maliyet ve finansman risklerini minimize ederek yatırımları sürdürülebilir kıldığı sürece inşaat sektörü ekonomiyi daha fazla destekleyecektir.” dedi.
GENEL
Erdal Albayrak / Albayrak Beton Yönetim Kurulu Başkanı: “Yatırımcı, güvenli liman olan gayrimenkule yöneliyor”

Yayınlandı
8 dakika önce-
Ekim 20, 2025Yazar:
yapiinsaatdergisi
Rakamlara baktığımızda konut piyasasında işlem hacminin belirgin bir şekilde toparlandığına şahit oluyoruz. Yatırımcı güvenli liman arıyor, bu liman da her dönem olduğu gibi yine gayrimenkul sektörü oluyor. Ancak burada düşük ve orta gelir grubunun konut ihtiyacını karşılamak konusu ön plana çıkıyor. Kamu da buradan yola çıkarak yüzde 56’ya kadar düşen ev sahipliği oranını 2035 yılına kadar yüzde 66’ya çıkarmayı hedefledi ve bir yandan sosyal konuta ağırlık vererek bir yandan orta gelir grubu için şartları iyileştirmek üzere formüller geliştirmek için çalışmalar yürütmeye başladı. Bundan sonra Türkiye’nin hızla erişilebilir veya uygun fiyatlı konut politikası geliştirmesi şart ancak işin mali yükünü kamu-özel iş birliği modellerinin uygulamaya konulmasıyla daha uygulanabilir ve hızlı bir süreç sağlanabilir.
Cihat Algün / Algün Yönetim Kurulu Başkanı: “Yıl sonu için rekor beklentisi güçlendi”

TÜİK rakamlarına göre; konut satışları ocak-eylül döneminde bir önceki yıla göre yüzde 19,2 artarak 1 milyon 128 bin 727 olarak gerçekleşti. Özellikle ipotekli satışlardaki yüzde 34,4’lük artış dikkat çekici. Bugün açıklanan resmi tabloya göre, 2025 yılı sonunda konut satışlarının eşik değer olan 1.5 milyonun üzerine çıkarak rekor kıracağı beklentisi güçleniyor. Artık parasını önceden kur korumalıda, faizde, döviz ve altında değerlendirenler konuta da yatırım yapmaya başladı. İleride konut fiyatlarının daha fazla artacağını öngören kesim, konut yatırımına yöneldi. Bir süredir devam eden konut satış rakamlarının yukarı yönlü seyrinin sebebi olarak bu etkenleri düşünebiliriz. Faizlerde aşağı yönlü hareketin devam etmesi ile konut kredisi kullananların sayısında ve dolayısıyla ipotekli satışlarda da artış olmasını bekliyoruz.
GENEL
İZODER TESİSAT YALITIMININ ÖNEMİNİ VURGULADI

Yayınlandı
2 saat önce-
Ekim 20, 2025Yazar:
yapiinsaatdergisi
İŞ’te dönüşümün anahtarı tesisat yalıtımında
Enerji verimliliği konusundaki farkındalık son yıllarda yükselişe geçse de bu süreçte çok önemli bir nokta gözlerden kaçıyor: Tesisat Yalıtımı… İZODER Başkanı Emrullah Eruslu, tesisat yalıtımının öneminin henüz net olarak anlaşılmadığına dikkat çekerek şunları söyledi: “Tesisat yalıtımı yapılmamış her bina, enerji tasarrufunda bir adım geride kalıyor. Bu binalarda yaşayanlar daha yüksek fatura öderken enerjiyi de israf ediyor. Binalardaki tesisatlara yalıtım yapılması ısıtma ve soğutma için harcanan enerjiden tasarruf edilmesini sağlıyor. Yalıtım uygulamaları her alanda enerji tasarruflu, güvenli, sağlıklı ve konforlu yaşam alanları oluşturan bütüncül uygulamalardır. Sanayi tesislerinde verimliliğin artırılması ve enerji dönüşümü için de işe yalıtımla başlamak gerekiyor.”
Tesisat yalıtımı; içinden akışkan geçen borular, vanalar, havalandırma amaçlı kullanılan kanallar, tanklar, kazanlar gibi tesisat elemanları vb. ile kazan daireleri gibi tesisat elemanlarının bulunduğu mekanik odalarda ısı, ses ve yangın yalıtımı yapılması anlamına geliyor. Endüstriyel üretim süreçlerinde ve binalarda ısıtma veya soğutma için harcanan enerjiden tasarruf edilmesinde büyük rol oynayan tesisat yalıtımı sayesinde hem tüketilen enerji hem de atmosfere yayılan sera gazı miktarı azalıyor. Bu noktada küresel ısınma ve iklim değişikliği ile mücadelede de tesisat yalıtımı önemli bir rol oynuyor.
Tesisat yalıtımı, enerji tasarrufu ve sürdürülebilirlikte kilit öneme sahip
Tesisat yalıtımının ekonomik avantajlarının yanı sıra sürdürülebilirliğe yaptığı katkılarla da önemli bir noktada olduğunu dile getiren İZODER-Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Eruslu, “Ülkemizde nihai enerji tüketiminin sektörel dağılımı incelendiğinde yaklaşık yüzde 30,3 ile sanayi sektörünün binalar ile başı çektiği görülüyor. Sanayide enerji tüketiminin ağırlıklı kısmı proses ve alan ısıtması veya soğutmasında kullanılıyor. Sanayide verimlilik artışının ve buna yönelik uygulamaların her zamankinden daha fazla önem kazandığı gümümüzde enerji kayıplarının yaşandığı noktaların saptanması ve tesisat yalıtımı ile bu kayıpların önüne geçilmesi mümkün. Endüstriyel üretim süreçlerinde yapılacak olan ısı yalıtımı uygulamaları, sağlamış oldukları enerji verimliliği ile kendini çok kısa sürede geri ödüyor. Öte yandan Avrupa Yeşil Mutabakatı (AYM), uluslararası ticaret arenasında rekabetçi olmak isteyen tüm sanayi tesislerini enerji verimliliği projelerini hayata geçirmeye ve karbon ayak izlerini azaltmaya teşvik ediyor. Dolayısıyla endüstriyel tesislerde yapılacak tesisat yalıtımı uygulamaları, enerji verimliliğinin sağlanması ve sera gazı emisyonlarının azaltılması noktasında kilit rol oynuyor. Gerçekleştirilecek tesisat yalıtımı uygulamaları; üretim maliyetlerindeki enerji yükünü azaltırken uluslararası pazarlarda daha rekabetçi çözümler sunulması ile mali sürdürülebilirliğe de önemli kazanımlar getirebiliyor. Sanayimizin yeşil dönüşümü ve sürdürülebilirlik hedeflerini konuşurken önemli bir tasarruf alanı oluşturan tesisat yalıtımı uygulamalarını gözden kaçırmamamız lazım” dedi.
Tesisat Yalıtımı, iş kazaları için alınacak önlemler listesinde yer alıyor
Tesisat yalıtımının bazı iş kazalarının önlenmesinde de etkin rol oynadığını belirten İZODER Başkanı Emrullah Eruslu, şunları söyledi: “Endüstriyel proseslerde tesisat elemanlarında farklı sıcaklıklarda sıcak veya soğuk su, kızgın buhar, kızgın yağ, süt vb. birçok akışkan taşınabiliyor. Sıcak su, kızgın buhar veya kızgın yağ taşınan hatlarda yüzey sıcaklıkları çok yüksek oluyor. Çalışanların istemsiz veya kazara söz konusu tesisat elemanlarına temas etmeleri durumunda meydana gelecek iş kazalarına karşı tesisat yalıtımı yapılıp, yüzeyin makul sıcaklıklara getirilmesi işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından şart. Ayrıca düşük sıcaklıklarda akışkanların taşındığı hatlarda da yalıtım yaparak yoğuşmadan kaynaklı oluşan korozyonun önüne geçilmesi ve tesisatın ömrünün uzatılması mümkün. Tesisteki tüm tesisat elemanlarının doğru yöntem ve malzemelerle yalıtılması büyük önem taşıyor.”
Isı, su, ses, tesisat ve yangın yalıtımının tek tek ya da birlikte ele alındığında, binanın ve tesisatın kullanım süresinin uzadığına dikkat çeken Emrullah Eruslu, açıklamalarını şu sözlerle bitirdi: “Tesisatlarımız vücudumuzdaki damarlar gibi binalarda tüm alanlara dağılıyor. Bu yolla yaşamımız ve konforumuz için gerekli temiz ve şartlandırılmış hava, ısı gibi tüm unsurların taşınması sağlanıyor. Bu çerçevede gürültü ve yangının zararlı etkilerinin tesisatlar vasıtasıyla yayılmaması için yalıtım tedbirlerinin alınması hayati önemde. Bir binada tesisata ısı yalıtımı ile birlikte ses yalıtımı da yaptırılırsa binalarda gürültü azalır ve böylece konfor artmış olur. Tesisat boruları, havalandırma kanalları, elektrik kablolarının şaftları gibi olası bir yangın durumunda en riskli noktaları oluşturan yerlerde yangın yalıtımı yapılması ise can ve mal kaybını ciddi oranda azaltarak daha güvenli binalara kavuşmamızı sağlar. Yeni yapılacak binalarda tesisat yalıtımına da diğer yalıtım uygulamaları kadar öncelik verilmesini ve yapı inşasının vazgeçilmez bir ögesi olarak kabul edilmesini önemli buluyoruz. Enerji verimli, güvenli ve konforlu yapılar için tüm yalıtım uygulamalarını kaliteli malzemeler ile doğru olarak uygulanması gerekiyor.”
Son Yazılar
- İnşaat Son Çeyreğe Yavaş Girdi Ekim 20, 2025
- Erdal Albayrak / Albayrak Beton Yönetim Kurulu Başkanı: “Yatırımcı, güvenli liman olan gayrimenkule yöneliyor” Ekim 20, 2025
- İZODER TESİSAT YALITIMININ ÖNEMİNİ VURGULADI Ekim 20, 2025
- Mitsubishi Heavy Diamond; ileri teknolojiyle konforu yeniden tanımlıyor Ekim 20, 2025
- 3 Adet Komatsu PC950LC-11E0 ile SSS Yıldızlar Holding Daha da Güçlendi! Ekim 20, 2025
- OYAK Çimento’nun Mühendis Geliştirme Programı CEMSTART’ın 2025 mezunları belli oldu Ekim 20, 2025
- TÜRKÇİMENTO AKADEMİ, YEŞİL DÖNÜŞÜM YOLUNDA SEKTÖRÜ ANKARA’DA BULUŞTURDU Ekim 20, 2025
- Kozanlar Jeotermal’in Kazakistan’daki Sera Projesinin Isıtma Altyapısı Mimsan’a Emanet Ekim 20, 2025
- Kışa hazırlıkta ısıtma verimliliğinin anahtarı enerji dostu pompalar ve düzenli bakım Ekim 20, 2025
- Reportage Türkiye Ceo’su Nazım Aybar: “Konut Satışlarında Yükseliş Devam Ediyor. Yatırımcı Güveninin Yeniden Tetiklendiği Bir Dönemdeyiz” Ekim 20, 2025
- Türkiye’de Yangın Güvenliği Yeni Standartlarla Güçleniyor: Uluslararası Uyum ve Yeni Nesil Çözümler Ekim 17, 2025
- OYAK Çimento ile Türkiye’de Yangın Güvenliğinde Yenilikçi ve Sürdürülebilir Çözümler Ekim 17, 2025
- Sika: Pasif Yangın Güvenliğinde Uluslararası Standartlarla Uyumlu Çözümler Ekim 17, 2025
- GEZE Türkiye: Yangın Güvenliğinde Yenilikçi ve Akıllı Sistemler Ekim 17, 2025
- İzocam: 60 Yıldır Güvenli ve Sürdürülebilir Yapılar İçin Çalışıyor Ekim 17, 2025
Trendler
- RÖPORTAJ1 yıl önce
“İklimlendirme Sektöründe Kullanıcıların Daha İyi Bir Yaşam Sürmelerine Yardımcı Olacak Yeniliklere Öncülük Etmeyi Sürdüreceğiz”
- GENEL1 yıl önce
Alarko Carrier, 11 Yıldır İhracatta Zirvenin Sahibi!
- GENEL1 yıl önce
Sika Yapı Kimyasalları, Deprem ile İlgili Bilinçlendirme Projesine devam ediyor
- GENEL1 yıl önce
Enerji verimliliğinin yolu ısı yalıtımından geçiyor
- SEKTÖREL1 yıl önce
Doka Türkiye, 17-20 Nisan 2024 tarihleri arasında bu yılın merakla beklenen TurkeyBuild Fuarı’na katılım sağlayacak
- GENEL12 ay önce
Sektörel Liderlikte Bir Adım Daha: Hareket, Heavy Lift Awards’da İnovasyon Ödülü Aldı!
- GENEL1 yıl önce
Irak Kalkınma Yolu ile yıllık 5 milyar dolarlık potansiyel
- GENEL1 yıl önce
İsra Portföy’ün Birinci ve İkinci GSYF İhraç Belgelerine SPK’dan Onay Geldi