Bizimle iletişime geçin

GENEL

YAPI ÜRÜNLERİ ÜRETİCİLERİ GENÇLERLE BULUŞTU

Yayınlandı

-

TÜRKÇİMENTO’nun desteği ile Yapı Ürünleri Üreticileri Federasyonu ve Eskişehir Teknik Üniversitesi iş birliğinde düzenlenen “Yapılarda Kullanılan Beton ve Harçlar ile Bileşenleri Semineri” sektörün öncü isimlerini gençlerle bir araya getirdi. 

Sektör temsilcilerinin oluşturduğu Yapı Ürünleri Üreticileri Federasyonu (YÜF), sanayi faaliyetlerinin yanı sıra sosyal sorumluluk misyonuyla farklı projelere imza atmayı sürdürüyor. Bu kapsamda YÜF her yıl düzenlediği “Yapılarda Kullanılan Beton ve Harçlar ile Bileşenleri Semineri” ile gençlerle sektör uzmanlarını bir araya getirerek deneyimlerini paylaşmalarına imkân tanıyor.

Yapılarda Kullanılan Beton ve Harçlar ile Bileşenleri Semineri bu kez Eskişehir Teknik Üniversitesi iş birliği ve ev sahipliğinde 28 Kasım Perşembe günü düzenlendi. Seminerde üniversite adayı gençler sektördeki en son teknolojileri, sektör analizlerini, rakamsal verileri, üretim süreçlerini, dünyadaki ve ülkemizdeki uygulamaları konunun uzmanlarından dinledi.

Seminerin açılışı, Eskişehir Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Aynur Şensoy Şorman’ın konuşmasıyla başladı. Ardından Seramik Araştırma Merkezi Test-Analiz Müdürü Doç. Dr. Erhan Ayas’ın konuşma yaptığı seminer,  konuşmasıyla son buldu.

Seminerde misafir konuşmacı olarak yer alan TED Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Doç. Dr. Can Baran Aktaş ise “Yapı Ürünleri Üreticileri Federasyonu Tanıtımı” ilgili genel bilgilendirmede bulundu. 

Seminer sırasında öğrenciler, uzmanlara sunumları ile ilgili soru sorma fırsatı yakaladılar.

ETKİNLİKTEN NOTLAR: 

TÜRKÇİMENTO Teknik Asistanı Barış AKBELEN ‘Çimento ve Beton Teknolojisindeki Gelişmeler’ başlıklı sunumuyla katılımcıları bilgilendirdi. Akbelen sunumunda çimento ve betonun, inşaat sektörünün temel yapı taşları olmaya devam ettiğini, artan beklenti ve değişen ihtiyaçlarla birlikte sektörün yenilikçi çözümler üretmek amacıyla Ar-Ge faaliyetlerini hızla sürdürdüğünü belirtti. 

1 Ocak 2025’ten itibaren yürürlüğe girecek olan Yeşil Çimentoların Yaygınlaştırılması Tebliği ile Türk çimento sektörünün 10 yılda 11 milyon ton CO2 emisyon azaltımı yaparak 500 milyon ağaca eş değer çevresel fayda sağlayacağını vurguladı. 

Ayrıca, halihazırda 16 fabrikada 25 hat ile yaklaşık 566.000 hanenin günlük elektrik tüketimine eş değer atık ısı geri kazanımının sağlandığını ve planlanan yatırımların devreye alınmasıyla 2 milyon hanenin günlük elektrik tüketimine denk geri kazanımın mümkün olacağını belirtti. 

Sektörün yüksek karbon emisyonuna yol açan fosil yakıtları atıklarla ikame etme çalışmalarına devam ettiğini ve 2007 yılında 47 bin ton olan alternatif yakıt kullanımının 2023 yılında 1,8 milyon tona ulaştığını belirtti.

3 boyutlu beton ve esnek beton gibi yenilikçi beton tipleriyle farklı ihtiyaçlara yönelik en verimli çözümlerin üretildiğini vurgulayan Akbelen, her metrekaresi dakikada 200 litre suyun geçişine izin veren geçirimli beton uygulamasıyla yağmur sularının yer altı su kaynaklarıyla buluşmasının ve doğal su döngüsünün korunmasıyla sürdürülebilir çevreye ciddi katkılarda bulunmanın mümkün olduğunu belirtti. 

Ayrıca, ülkemizde otoyolların ve devlet yollarının sadece %10’unun, il yollarının ve yerel yönetim yol ağının %40’ının beton yol olmasıyla; ilk yapım maliyetinde yaklaşık 2,4 milyar dolar, bakım-onarım maliyetinde yaklaşık 450 milyon dolar olmak üzere, 10 yılda 3 milyar dolar tasarruf sağlanabileceğini belirtti. 

Seminere Türkiye Hazır Beton Birliğini temsilen THBB Genel Sekreteri Reşat Sönmez katıldı. Birliğin çalışmaları hakkında bilgiler veren Reşat Sönmez ülkemizde kaliteli beton üretimine ve bununla doğru orantılı olarak kaliteli yapılaşmaya önemli bir katkıda bulunuyoruz.” diye konuştu.

Türkiye’nin hazır beton üretim hacmi açısından Avrupa’da lider olduğuna işaret eden Reşat Sönmez, “Sektörümüz 2023 yılı verilerine göre 40 bine ulaşan istihdam hacmi ve yıllık 115 milyon metreküplük üretimiyle inşaat sektörüne ve buna bağlı olarak ülke ekonomisine büyük katkı sağlamaktadır.” dedi. Beton sınıflarının günümüze kadar geçirdiği değişime değinen Reşat Sönmez, beton kalitesinin zaman içerisinde yükseldiğinin ve Türkiye’deki ortalama beton dayanımının C30 seviyesine ulaştığının altını çizdi. Seminerde betonu ve özelliklerini anlatan Reşat Sönmez, betonun tarihçesi ve beton bileşenleri hakkında bilgi verdi. Betonun yerleştirilmesi, bakımı ve kürü konusunu ele aldı. Beton sorunlarına da değinen Reşat Sönmez, bu sorunların başında çatlakların geldiğini belirterek farklı tipte çatlakların sebepleri ve engellenmesi için alınacak önlemlerden bahsetti. 

Durabilite konusunun da önemine değinen Reşat Sönmez, yapıların servis ömürleri boyunca maruz kalacakları çevresel etkilerin önceden belirlenerek betonun bu etkileri karşılayacak şekilde tasarlanması gerektiğini belirtti. Sunumuna betonun türleri ve çeşitli ihtiyaç ve zorluklara göre üretilebilecek farklı özel betonlar hakkında bilgiler vererek devam Reşat Sönmez, betonda yeni trendleri ve güncel konuları anlatarak sunumunu tamamladı.

Agrega Üreticileri Birliği üyesi Emre Coşkun ise “Yaşanabilir Kentlerin Ana Hammaddesi: Agregalar” başlıklı sunumunda agreganın kum, çakıl ve kırmataş gibi malzemelerin genel adı olduğunu belirterek “Agrega dünyada sudan fazla en çok tüketilen doğal kaynaktır. Bu nedenle yaşamın ana hammaddesidir demek hiç de abartılı bir ifade olmayacaktır. Beton içinde hacimsel olarak %85, asfalt içinde ise % 95 civarında yer alan agrega, inşaat sektörü için vazgeçilmez bir yapı hammaddesidir. Agrega olmadan ne beton ne de asfaltın üretilemeyeceği düşünüldüğünde inşaat sektörünün altyapı ve üstyapı faaliyetleri için en değerli yapıtaşının agrega olduğunu görüyoruz. Ancak her taştan, her kayaçtan kaliteli agrega olmayacağını ifade etmeliyiz. Kaliteli agrega üretimi için birçok standartta tanımlanan deneylerin yapılması gerekiyor. Bu deneylerin sonucuna göre beton ya da asfaltta kullanılabilirliği belirleniyor. Sadece Türkiye’de değil tüm dünyada Agrega maden üretimi toplam maden üretiminin %65’ini oluşturmaktadır. Türkiye’de yıllık 300 milyon ton seviyelerinde üretim gerçekleştirilmektedir. 2018 yılına kadar bu rakamın 450 milyon tonlara kadar ulaştığını biliyoruz. Ancak 2018 yılında başlayan ekonomik durgunluktan sonra henüz tekrar o rakamlara ulaşamadık. Fakat ülkemizin agrega üretim potansiyelinin çok güçlü olduğunu söyleyebiliriz. Agrega sektörü Türkiye’de yaklaşık 25.000 kişi ile madencilik sektörü içinde istihdamın en fazla desteklendiği sektör konumundadır.” şeklinde konuştu.

Türkiye Prefabrik Birliği’nden İnşaat Mühendisi Alper Uçar “Beton Prefabrikasyon” başlıklı sunumunda prefabrikasyon yapıyı oluşturan elemanların yapım aşamalarına değinip, kullanım alanlarını yurtiçi ve yurtdışı örnekleriyle gösterdi. Sektörün istatistiki bilgilerinin paylaşmasının ardından, sistemin avantajlarını detaylı olarak anlattı. Devamında prefabrike beton yapı sistemleri ve Türkiye’de kullanım şartlarına kısaca değindi. Daha sonrasında prefabrik birleşim yöntemleri, öngerme, ardgerme teknolojileri hakkında bilgiler verdi.

Katkı Üreticileri Birliği (KÜB) adına Ürün Yöneticisi Devrim Nazlıkol, “Beton Bileşenleri ve Fiberler” başlıklı sunum gerçekleştirdi. 

Nazlıkol, “Kimyasal Beton Katkıları, beton performansını geliştirmek amacı ile tarih boyunca birçok yapının içerisinde yer almış ve günümüzde betonun vazgeçilmez bir unsuru olmuştur. Ülkemizde TS EN 934-2 standardına uygun üretilen kimyasal katkılar ile depreme dayanıklı, uzun ömürlü ve sürdürülebilir yapıların elde edilmesi mümkün olmuştur.  İhtiyaca uygun, inovatif tasarlanan katkıların kullanılması giderek yaygınlaşmaktadır” dedi.

“KÜB olarak inşaat ekonomisine büyük faydası olan, beton ve harç katkıları ve sentetik fiber donatıların üretiminin evrensel kalite ölçülerine, ulusal ve uluslararası standartlara uygun olarak yapılmasına destek olmak, kaliteden ve etik değerlerden ödün vermeksizin, sektörün dinamik ve verimli bir şekilde gelişmesi için faaliyet göstermeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu

Kireç Sanayicileri Derneği (KİSAD) adına Genel Sekreter Coşkun Gönültaş sunumunda, Kireç, insanlık tarihinde inşaat malzemesi olarak uzun zamandır bilinmesine karşın, endüstrideki kullanımının çeşitliliği ve önemi çoğu kişi tarafından halen bilinmiyor. Oysa kirecin üretimi ve kullanım alanları zamanla genişledi ve modern endüstrinin de temel yapı taşlarından biri oldu. 20. yüzyılın başında hızla gelişen kimya ve demir çelik endüstrisi çok büyük miktarlarda kireç kullanılmaya başlandı. Kirecin endüstri, tarım ve çevre sektörlerindeki gittikçe artan kullanımı; kireç üretim yerlerinin yaygınlığı, kullanım yerlerine yakınlığı, üretim teknolojisinin geliştirilmesi ve bu sayede fiyatının aynı işi yapabilecek diğer kimyasallara oranla oldukça ucuz olmasının bir sonucu olarak gerçekleşti” diye konuştu. Gönültaş, açıklamasının devamında “Bu konudaki en iyi örnek zemin stabilizasyonudur: İnşaat faaliyetlerinde taban zeminindeki zayıflık hem binalar için hem de yol çalışmaları için birçok problem yaratmaktadır. Bu tür zeminlerde ve uygulamalarda zemin kireç ile iyileştirilerek sağlam ekonomik bir taban zemini oluşturulabilmektedir. Zemin genellikle kuru ağırlığının %3-5 aralığında kireç ile iyileştirilerek klasik yönteme göre birçok işlem yapmaktan kurtulmuş olunur” dedi.

Okumaya Devam Et
Yorum Yapmak İçin Tıkla

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

GENEL

Şeffaf iletişim marka sadakatini yüzde 94’e çıkarıyor

Yayınlandı

-

Günümüzde markaların tüketicilerle kurduğu ilişkinin doğası köklü bir değişimden geçiyor. Sadece kaliteli bir ürün ya da hizmet sunmak, müşterilerin güvenini kazanmak için artık yeterli değil. Tüketiciler, markaların arkasındaki değerleri, iş yapış biçimlerini, toplumsal sorumluluklarını ve hatta kriz anlarında sergiledikleri tavırları daha yakından takip ediyor. Özellikle dijitalleşmenin hız kazandığı çağımızda bilgiye erişimin hiç olmadığı kadar kolay hale geldiğini vurgulayan İnomist iletişim Danışmanlığı Ajans Başkanı Sibel Selvi, şeffaf iletişimin markalara kazandırdığı avantajlara dikkat çekiyor.

Tüketicilerin yüzde 90’ı satın alma kararında şeffaflığa öncelik veriyor

Şeffaf iletişimin artık bir tercih olmanın ötesinde zorunluluk haline geldiğine dikkat çeken Sibel Selvi, şunları söylüyor: Araştırmalar bu dönüşümü net bir şekilde ortaya koyuyor. NielsenIQ verilerine göre tüketicilerin yüzde 72’si, bir markanın amacını ve değerlerini açıkça ortaya koymasının satın alma kararlarını doğrudan etkilediğini belirtiyor. Label Insight tarafından yapılan başka bir araştırma ise tüketicilerin yüzde 94’ünün şeffaf davranan markalara daha sadık kaldığını gösteriyor. Benzer şekilde WebFX’in yayımladığı istatistiklere göre tüketicilerin yaklaşık yüzde 90’ı satın alma kararında şeffaflığı en önemli faktörlerden biri olarak görüyor. Bu oranlar, şeffaflığın artık marka değerinin ayrılmaz bir parçası haline geldiğini açıkça ortaya koyuyor.

Güven inşa etmenin en etkili yolu açık iletişim

Peki, şeffaf iletişim neden bu kadar önemli? Öncelikle güven inşa etmenin en etkili yolu açık iletişimden geçiyor. Tüketiciler, markaların hatalarını gizlemesindense sorumluluk almasını ve çözüm yolunu şeffaf şekilde paylaşmasını tercih ediyor. Kriz dönemlerinde şeffaf iletişimi öncelik haline getiren şirketler, tüketiciler tarafından çok daha güvenilir bulunuyor. Bu da itibar yönetiminde şeffaflığın kritik bir rol oynadığını gösteriyor. Bununla birlikte şeffaflık, müşteri sadakatini ve marka bağlılığını artırıyor. Şeffaf markalar yalnızca tercih edilmekle kalmıyor, aynı zamanda tüketicilerin gözünde “savunulmaya değer” hale geliyor.

Şeffaflık, verilerin güvenilir şekilde paylaşılmasını gerektiriyor

Elbette markaların şeffaflık konusunda adım atması kolay değil. Ölçülmesi güç veriler, farklı kültürel beklentiler ve rekabet kaygıları şirketlerin önüne önemli engeller çıkarabiliyor. Bu noktada şeffaflık sağlamak, birçok farklı aktörün verilerinin uyumlu ve güvenilir şekilde paylaşılmasını gerektiriyor. Ancak bu süreçte bilgi eksiklikleri veya doğrulama sorunları yaşanabiliyor. Şeffaflık ile “ticari sırların korunması” arasındaki ince denge, markalar için zaman zaman kafa karıştırıcı bir alan oluşturuyor. Çok fazla bilgi paylaşımı rakipler için avantaj yaratabileceği gibi tüketicilerde de karmaşa doğurabiliyor. Bununla birlikte, dünyada öne çıkan uygulamalar şeffaf iletişimin doğru şekilde kurgulandığında markalar için ciddi bir değer yarattığını ortaya koyuyor. Vogue Business tarafından “radikal dürüstlük” olarak tanımlanan akım, markaların başarılarının yanı sıra hatalarını da samimiyetle paylaşmasını kapsıyor. Bu yaklaşım özellikle genç kuşak tüketiciler arasında büyük yankı buluyor.

Uzun vadeli başarının temel koşulu, şeffaf iletişim stratejisi

Gelinen noktada şeffaf iletişim stratejisi oluşturmak günümüz markaları için artık bir tercih değil, uzun vadeli başarının temel koşullarından biri. Tüketiciler markalardan dürüstlük, hesap verebilirlik ve samimiyet bekliyor. Bu beklentiyi karşılayabilen şirketler hem güven hem de sadakat kazanarak rekabette öne çıkıyor. Buna karşın şeffaflıktan uzak duran markaların, dijital çağda itibarlarını koruması giderek zorlaşıyor. Şeffaf iletişim, geleceğin güçlü markalarının olmazsa olmaz yapıtaşı olmaya aday görünüyor.

Okumaya Devam Et

GENEL

GAYRİMENKULDE İLKLERİN MARKASI BİZİM EVLER, YAPAY ZEKAYLA HAZIRLANAN İKİNCİ REKLAM FİLMİYLE YENİDEN SAHNEDE

Yayınlandı

-

“Sektörde ilk yapay zekâ reklam filmi de Bizim Evler için hazırlanmıştı” 

İhlas Holding İnşaat Grubu, binlerce aileyi ev sahibi yaptığı Ispartakule bölgesindeki Bizim Evler markalı projeleri için yeni bir reklam filmi hazırlattı. Şubat ayında yayınlanan ve gayrimenkul sektöründe ilk olma özelliği taşıyan yapay zekâ destekli reklam filmiyle büyük ses getiren marka, şimdi ikinci filmle bu yenilikçi yaklaşımı sürdürüyor. Bizim Evler için yapay zekâ teknolojisiyle hazırlanan her iki reklam filminde de yarım asra yakın tecrübesiyle Fikirevim Reklam Ajansı’nın imzası bulunuyor.

İstanbul’da planlı şehir hayatının en başarılı örnekleri arasında yer alan Ispartakule bölgesinin, en güçlü inşaat firması İhlas Holding İnşaat Grubu, Bizim Evler markası için yapay zekâ teknolojisiyle yeni bir reklam filmi hazırlattı. Daha önce Şubat ayında hazırlanan ve büyük ses getiren reklam filmi, “Yapay zekâ teknolojisiyle gayrimenkul sektöründe hazırlanan ilk reklam filmi” olmuştu.

HER DETAYDA YAPAY ZEKA TEKNOLOJİSİ

Senaryodan müziğe, görsellerden metinlere kadar tüm aşamalarda yapay zekâ teknolojisiyle üretilen yeni reklam filminde, teslime hazır Bizim Evler 10 ve yapımı süren Bizim Evler 11 projesindeki 48 aylık vade kampanyası anlatılıyor. Bu öncü çalışmada, yapay zeka teknolojisiyle hazırlanan ilk reklam filminde olduğu gibi yarım asra yaklaşan tecrübesi ve yenilikçi bakış açısına sahip Fikirevim Reklam Ajansı’nın imzası bulunuyor.

GEÇMİŞTEN İLHAM, GELECEĞE VİZYON

Hazırlanan yeni reklam filminde, Bizim Evler projeleriyle özlenen mahalle kültürü ve  komşuluk değerlerinin yeniden hayat bulduğu mesajı veriliyor. Ayrıca yapay zekâ teknolojisiyle hazırlanan yeni reklam filmiyle İhlas Holding İnşaat Grubu, tıpkı ilk filmde olduğu gibi teknoloji ile gayrimenkul sektörü arasında önemli bir bağ kurarak benzersiz bir müşteri deneyimi yaşatmayı hedefliyor. 

Okumaya Devam Et

GENEL

Bodrum’un iklimlendirme alanında güvenilir proje merkezi, gelecek için harekete geçti

Yayınlandı

-

Bodrumun iklimlendirme alanında güvenilir proje merkezi, yeni işbirliğini duyurdu

Bodrumun iklimlendirme için proje merkezi, yeni işbirliği ile geleceğe yatırım yapıyor

KRD, Mitsubishi Electric Klima Sistemleri’nin çözümlerini Bodruma taşıyor

Turizm potansiyeli ve hızla gelişen yapısıyla dikkat çeken Bodrum’un geleceği yeni işbirlikleriyle şekilleniyor.  Bodrumun iklimlendirme alanında güvenilir proje merkezi KRD, Mitsubishi Electricin yenilikçi klima çözümlerini bölgeye taşıyarak konforu, enerji verimliliğini ve ileri mühendisliği bir arada sunuyor. 

Türkiye’nin en önemli turizm merkezlerinden biri olan Muğla’nın Bodrum ilçesinde çevresel sürdürülebilirliği sağlamak için iklimlendirme projeleri hız kesmeden devam ederken, iş dünyası el ele veriyor. Bodrum’un iklimlendirme alanında güvenilir proje merkezi KRD, Mitsubishi Electric’in yenilikçi klima çözümlerini bölgeye taşıyarak konforu, enerji verimliliğini ve ileri mühendisliği bir arada sunuyor. 

“Bodrum’un iklimlendirme standartlarını arttırmak için çalışıyoruz.”

Geliştirdikleri projeler, deneyimli ekibi ve müşteri memnuniyetine dayalı hizmet anlayışıyla Bodrum’un konut, ticari ve endüstriyel yapılarında iklimlendirme standartlarını yükseltmek için çalıştıklarını aktaran KRD Kurucu Ortağı Uygar Karadayı, konuyla ilgili şu açıklamada bulundu: 

“Mitsubishi Electric Klima Sistemleri ile işbirliğimiz, yalnızca bir marka ortaklığı değil; aynı zamanda Bodrum’un iklimlendirme kültürünü ileriye taşıma hedefidir. Bodrum’un mimari yapısını, yaşam tarzını ve iklim koşullarını çok iyi biliyoruz. Bu deneyimimizi Mitsubishi Electric Klima Sistemleri’nin global teknolojileriyle birleştirerek hem bireysel hem de kurumsal müşterilerimize güvenilir, estetik ve uzun ömürlü çözümler sunarken, çevresel sürdürülebilirliği de destekliyoruz.”

“İleri teknoloji ve konforu buluşturuyoruz”

Mitsubishi Electric Klima Sistemleri’nin VRF, split ve multi split sistemlerinden havalandırma ve ısı pompalarına kadar uzanan geniş ürün gamını Bodrum’daki kullanıcılarla buluşturduklarını belirten KRD Kurucu Ortağı Uygar Karadayı, “Bu sistemler yalnızca konutlarda değil, otellerden restoranlara, üretim tesislerinden ofis projelerine kadar pek çok alanda yüksek performans ve tasarruf sağlıyor. Mitsubishi Electric Klima Sistemleri’nin dünya genelinde tercih edilen iklimlendirme teknolojileri, Bodrum’un sıcak yazları ve nemli kış koşulları göz önünde bulundurularak projelendiriliyor. Her yapının ihtiyacına özel mühendislik çözümleri geliştirerek uzun ömürlü, çevre dostu ve enerji verimliliği yüksek sistemler kuruyoruz” ifadelerini kullanarak sözlerine şunları ekledi: 

“Uzman mühendislerimiz, projeleri detaylı şekilde analiz ederek kullanıcıların ihtiyaçlarına en uygun sistemleri öneriyor. Kurulum sonrasında ise  teknik destek ve bakım hizmetleri ile güvence sağlıyoruz. Bu süreç yalnızca cihaz satışı değil; projeyi uçtan uca sahiplenme anlayışımızın bir yansıması. Müşterilerimizle iletişimimizi kurulum sonrasında da sürdürüyor, her an yanlarında olmayı ilke ediniyoruz. Böylece hem bireysel hem kurumsal müşterilerimiz için fark yaratan, bölgesel ölçekte güvenilir bir çözüm ortağı olmayı hedefliyoruz.”

“Sürdürülebilir geleceğe katkıda bulunurken Bodrum’da yaşam kalitesini artırıyoruz”

Bodrum’un merkezinin yanı sıra, her lokasyona özel projeler geliştiren Mitsubishi Electric Klima Sistemleri’nin Yetkili Bayi KRD’nin Kurucu Ortağı Uygar Karadayı, “Tatil beldelerinin ve yerel yaşamın ihtiyaçlarına yönelik çözümlerimizle Bodrum’un her köşesine dokunuyoruz. Yalıkavak, Gümüşlük ve Turgutreis’teki yazlık konut projeleri için enerji tasarruflu klima sistemleri sunarken; Bitez, Ortakent ve Bodrum merkezdeki konut, işyerlerine estetik ve teknolojik çözümlerimizle değer katıyoruz. Torba ve Gündoğan’da bulunan otel ve tatil köylerine özel olarak tasarlanmış entegre VRF sistemleriyle büyük ölçekli projelere çözüm sunuyoruz. Mumcular, Meşelik, Yalıçiftlik, Kızılağaç ve Boğaziçi gibi yeni gelişen bölgelerdeki konut ve turizm yatırımlarına yüksek verimli iklimlendirme sistemleri kuruyoruz” diyerek değerlendirmelerini projelerinin çevresel faydalarını aktararak sonlandırdı: 

“Mitsubishi Electric Klima Sistemleri ile işbirliğimiz sayesinde konforun yanı sıra çevresel duyarlılık sunuyoruz. Enerji verimliliğini merkeze alan çözümlerimizle, gelecek nesillere daha yaşanabilir bir Bodrum bırakmayı hedefliyoruz. Yüksek enerji tasarrufu sağlayan  teknolojilerimiz, karbon ayak izini düşüren çevreci soğutucu gazlarımız ve uzaktan erişim imkanı sunan akıllı kontrol sistemlerimiz, bu vizyonumuzun en önemli parçalarıdır. Bu yenilikçi yaklaşımlarımızla hem sürdürülebilir geleceğe katkıda bulunuyor hem de Bodrum’da yaşam kalitesini artırıyoruz. Geçtiğimiz yıldan bu yana bölgedeki iş dünyasını bir araya getiren önemli bir platform olarak, gerçekleştirdiğimiz toplantılar ve etkinliklerle de iklimlendirme alanındaki yeniliklerin paylaşılmasına öncülük ediyoruz.”

Okumaya Devam Et

Son Yazılar

Trendler