Bizimle iletişime geçin

GENEL

Yapı Sektöründe Robotik Teknolojiler: İnşaatın Geleceği İçin Yeni Yöntemler

Yayınlandı

-

İnşaat sektörü, geleneksel yöntemlerin ötesine geçerek yeni teknolojilere yönelmeye başladı. Bu dönüşümün başlıca itici güçlerinden biri robotik teknolojilerdir. Robotlar, inşaat süreçlerini daha hızlı, verimli ve güvenli hale getirirken aynı zamanda iş gücü maliyetlerini de önemli ölçüde düşürmektedir. Bu makalede, yapı sektöründe robotik teknolojilerin nasıl devrim yaratmaya başladığını, sağladığı avantajları ve gelecekteki potansiyelini keşfedeceğiz.

1. Robotik Teknolojilerin İnşaat Sektörüne Girişi

İnşaat sektörü genellikle el işçiliği ve geleneksel yöntemlere dayalı olmuştur. Ancak, son yıllarda dijitalleşme ve otomasyonun hızla artması, robot teknolojilerinin inşaatta kullanılmasını mümkün kılmaktadır. Robotlar, inşaatın her aşamasında görev alabilen cihazlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu teknolojilerin kullanımı, inşaat işlerinin daha hızlı ve güvenli bir şekilde tamamlanmasına olanak tanımaktadır.

Başlangıçta, robotlar yalnızca montaj ve taşımacılık gibi belirli alanlarda kullanılıyordu. Ancak günümüzde, robot teknolojileri tasarım, yapı üretimi ve hatta bina bakımı gibi birçok farklı alanda aktif olarak yer almaktadır.

2. Robotik Teknolojilerin İnşaat Süreçlerine Katkıları

a) İnşaat Hızının Artması

Robotlar, inşaat projelerinin tamamlanma süresini büyük ölçüde kısaltabilir. Özellikle tekrarlayan ve zaman alıcı işler, robotlar tarafından hızla ve doğru bir şekilde yapılabilir. Örneğin, 3D yazıcılar kullanılarak, bina duvarları kısa bir süre içinde inşa edilebilir. Bu tür robotik çözümler, inşaatın hızını artırarak projelerin zamanında tamamlanmasına yardımcı olur.

b) İş Gücü Maliyetlerinin Azalması

Robotlar, inşaat iş gücünü daha verimli hale getirerek maliyetleri düşürür. İnsan iş gücünün yerini alabilen robotlar, iş kazalarını ve insan hatalarını da azaltır. Aynı zamanda, düşük ücretli iş gücü ihtiyacını ortadan kaldırarak, inşaat sektöründeki maliyet baskılarını hafifletir.

c) Daha Yüksek Güvenlik

İnşaat sektörü, iş kazalarının en yaygın olduğu alanlardan biridir. Robot teknolojileri, tehlikeli işlerde çalışarak işçilerin güvenliğini artırır. Örneğin, robotlar, yüksek yerlerde veya tehlikeli malzemelerle çalışmak zorunda kaldıklarında insan işçilerin yerine geçebilir. Bu, hem iş kazalarının sayısını azaltır hem de iş gücünün sağlığını korur.

d) Daha Yüksek Hassasiyet ve Kalite

Robotlar, hassasiyet gerektiren işleri insanlardan daha yüksek doğrulukla yapabilir. Özellikle yapı elemanlarının montajında, robotlar daha homojen ve doğru işçilik yaparak yapıların kalitesini artırır. Bu da daha güvenli ve dayanıklı binaların inşa edilmesine olanak tanır.

3. Robotik Teknolojilerle Yapı Üretimi

a) 3D Yazıcılar ile Yapı İnşaatı

3D yazıcılar, yapı sektöründe devrim yaratmaktadır. Bu yazıcılar, beton gibi malzemeleri kullanarak bina ve yapı elemanlarını katman katman inşa edebilmektedir. Bu teknoloji, yalnızca daha hızlı ve daha düşük maliyetli inşaatlar yapmayı sağlamakla kalmaz, aynı zamanda karmaşık tasarımları da daha kolay gerçekleştirilebilir hale getirir. Ayrıca, bu yazıcılar geri dönüştürülmüş malzemeleri kullanarak çevre dostu yapılar inşa edilmesine olanak tanır.

b) Dronlar ile İnşaat Alanı İzleme

Dronlar, inşaat sahalarında güvenlik, denetim ve izleme için giderek daha fazla kullanılmaktadır. Dronlar, inşaat alanlarını yüksek çözünürlükte tarayarak, işlerin doğru ilerleyip ilerlemediğini kontrol eder ve herhangi bir aksaklık durumunda uyarı verir. Ayrıca, dronlar ile sahadaki verilerin toplanması ve analiz edilmesi, inşaat süreçlerinin optimize edilmesine yardımcı olur.

c) Otomatik Taşıma ve Montaj Robotları

Taşıma robotları, malzemeleri inşaat sahasında doğru noktalara taşıyarak iş gücünü önemli ölçüde azaltır. Montaj robotları ise, özellikle prefabrik yapı elemanlarını hızlı ve hassas bir şekilde monte edebilir. Bu robotlar, inşaat sürecini hızlandırırken, insan işçilerin daha verimli çalışmasını sağlar.

4. Gelecekte Robotik Teknolojilerin Rolü

İnşaat sektöründe robotik teknolojilerin geleceği oldukça parlaktır. Teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte, robotların daha karmaşık ve yaratıcı görevleri üstlenmesi beklenmektedir. Örneğin, tamamen otonom inşaat robotları, inşaat sahasında insan müdahalesine ihtiyaç duymadan tüm süreci yönetebilir.

Ayrıca, yapay zeka ve makine öğrenimi gibi teknolojilerin entegrasyonu ile robotlar daha akıllı hale gelebilir. Bu, inşaat süreçlerinde daha fazla öngörü ve hata analizi sağlayarak, projelerin daha güvenli ve verimli bir şekilde tamamlanmasına yardımcı olur.

5. Zorluklar ve Engeller

Robotik teknolojilerin inşaat sektöründeki yaygın kullanımı, bazı zorluklarla karşılaşmaktadır. İlk olarak, robotların yüksek başlangıç maliyetleri, küçük ölçekli projelerde kullanımını sınırlayabilir. Ayrıca, inşaat sektörü genellikle hızla değişen ve karmaşık bir ortamda faaliyet gösterdiğinden, robotların her durumda etkili olabilmesi için uyum sağlaması gerekir.

Diğer bir zorluk ise, iş gücünün bu yeni teknolojilere uyum sağlamasıdır. Robotların yaygınlaşmasıyla birlikte, iş gücünün beceri setlerinin güncellenmesi ve teknolojiye entegre edilmesi gerekmektedir.

Okumaya Devam Et
Yorum Yapmak İçin Tıkla

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

GENEL

OYAK Çimento’nun Mühendis Geliştirme Programı CEMSTART’ın 2025 mezunları belli oldu

Yayınlandı

-

OYAK Çimento’nun genç mühendislerin kariyer yolculuklarına güçlü bir başlangıç yapmalarını sağlamak amacıyla hayata geçirdiği “CEMSTART Mühendis Geliştirme Programı” üçüncü dönemini başarıyla tamamladı. Toplam 5,5 ay süren kapsamlı programa katılan 17 genç yetenek, Ekim 2025 itibarıyla tam zamanlı olarak OYAK Çimento ailesine katıldı. CEMSTART, yüksek işe alım ve bağlılık oranıyla sektördeki en etkili yetenek programlarından biri olduğunu kanıtladı.

Türkiye çimento sektörünün lideri OYAK Çimento, genç profesyonelleri sektöre kazandırma misyonuyla yürüttüğü CEMSTART Mühendis Geliştirme Programı’nın üçüncü dönem mezuniyetini gerçekleştirdi. Teknik ve kişisel gelişimi merkeze alan, 5,5 ay süren bu bütüncül gelişim modeli, mühendislik fakültelerinin yeni mezun ve son sınıf öğrencisi adaylarının profesyonel iş yaşamına güçlü bir adım atmasını sağladı.

Yüksek İstihdam ve Güçlü Aidiyet

Genç mühendisler; CEMSTART Programı süresince teknik bilgi, iletişim becerisi, yabancı dil ve takım çalışması gibi alanlarda desteklenmenin yanı sıra, mentorlar eşliğinde gerçek projelerde aktif rol alarak saha deneyimi kazanma olanağı buldular. Programın üçüncü dönemine katılan 17 genç mühendis adayı, süreç sonunda yapılan değerlendirmelerle birlikte Ekim 2025 itibarıyla OYAK Çimento bünyesinde tam zamanlı olarak istihdam edilmeye başladı.

OYAK Çimento Ülke İnsan Kaynakları Direktörü Eda Güzeldemir Demiray, “Bir kurumun geleceği, bugün yetiştirdiği insanlarda şekillenir. OYAK Çimento olarak biz, bu anlayışla genç mühendislerimize yalnızca bir iş fırsatı değil, anlamlı bir yolculuk sunmayı hedefliyoruz. CEMSTART, geleceğin liderlerine yatırım yaptığımız, onların potansiyelini ortaya çıkarmalarına alan açtığımız bir gelişim platformu. Bu programda genç mühendisler sadece teknik becerilerini geliştirmiyor; aynı zamanda ekip olmayı, etki yaratmayı ve değer üretmeyi öğreniyorlar. Her dönem sonunda onların büyümesine, cesaretle sorumluluk almasına ve kurum kültürümüzle bütünleşmesine tanık olmak, bizim için büyük bir gurur. Bu başarı, yalnızca bir programın değil; OYAK Çimento’nun insana, öğrenmeye ve geleceğe olan inancının yansıması. CEMSTART’la birlikte biz, yalnızca bugünün iş gücünü değil, yarının liderlerini inşa ediyoruz.” dedi.

“Geleceği İnşa Eden Organizasyon Vizyonu”

Programın başarına ilişkin değerlendirmede bulunan OYAK Çimento Ülke CEO’su Murat Sela, CEMSTART’ın şirketin küresel vizyonu açısından önemini vurgulayarak şöyle devam etti: “OYAK Çimento olarak, genç yeteneklere yatırım yapma vizyonumuzun en somut yansıması olan CEMSTART programımızın üçüncü dönem mezunlarını vermekten büyük mutluluk duyuyoruz. Sektörümüz, sürdürülebilirlik ve dijitalleşme odaklı büyük bir dönüşümün eşiğinde. Bu dönüşüme öncülük edecek olanlar ise nitelikli genç profesyonellerdir. CEMSTART ile genç mühendislerimize, sadece yerel değil, aynı zamanda küresel çimento devi TCC Group Holdings çatısı altındaki güçlü konumumuzla paralel, vizyoner ve sürdürülebilir bir kariyerin kapılarını açıyoruz. Geleceği inşa eden organizasyon vizyonumuz doğrultusunda, CEMSTART programımızı ve kapsamını geliştirmeyi kararlılıkla sürdüreceğiz.”

Değerlendirme süreçleri devam eden 4. Dönem CEMSTART Programı’nın Kasım 2025’te başlaması planlanıyor.

Okumaya Devam Et

GENEL

TÜRKÇİMENTO AKADEMİ, YEŞİL DÖNÜŞÜM YOLUNDA SEKTÖRÜ ANKARA’DA BULUŞTURDU

Yayınlandı

-

TÜRKÇİMENTO Akademi tarafından organize edilen “Çimento Meslektaşlar Toplantısı” 16-17 Ekim 2025 tarihlerinde Ankara’da gerçekleşti. Çimento sektörü profesyonellerini bir araya getiren etkinlikte, düşük karbonlu üretim teknolojileri ve sürdürülebilirlik hedefleri çerçevesinde “Kalsine Kil (LC3) ve çimentomsu malzeme konusu ele alındı.

TÜRKÇİMENTO öncülüğünde, Aşkale Çimento ve Oyak Çimento’nun ana sponsorluğunda, Cemtech Global Mühendislik ve Onbiron Endüstriyel Kimyasallar etkinlik sponsorluğunda gerçekleşen toplantı, sektörün farklı alanlarından 200’ün üzerinde uzmanın katılımıyla iki gün boyunca sürdü. Etkinliğin ilk günü, “LC3 Bilgilendirme Günü” kapsamında dünyaca ünlü çimento kimyası uzmanı Prof. Karen Scrivener ve ekibi, kalsine kil ve çimentomsu malzeme üretimindeki rolü, karbon emisyonlarının azaltılmasına katkısı ve Türkiye’nin bu alandaki potansiyeli üzerine kapsamlı bir sunum gerçekleştirdi.

“Kalsine kil, sektörün yeşil dönüşümünde stratejik bir dönüm noktası”

TÜRKÇİMENTO CEO’su Volkan Bozay, açılış konuşmasında sektörün dönüşüm yolculuğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Çimento sektörü, karbon salımlarının azaltılması ve sürdürülebilir üretim hedefleri doğrultusunda dönüşümünü hızla sürdürüyor. Kalsine kil, bu dönüşümde kritik bir dönüm noktası. Bugün burada bilgi paylaşımının yanı sıra ortak bir yol haritası oluşturmak üzere bir aradayız. Çimento sektörünün geleceğini şekillendirecek başlıkları ele almak açısından bu toplantı büyük önem taşıyor. Ayrıca dünya çapında kanaat önderi olan Prof. Karen Scrivener’i ülkemizde ağırlamak bizim için büyük bir gurur.”

Karen Scrivener: “Türkiye, LC3 teknolojisiyle düşük karbonlu üretimde büyük bir potansiyele sahip”

Ecole Polytechnique Fédérale de Lausanne (EPFL) Üniversitesi’nden Prof. Karen Scrivener ise Türkiye’nin kalsine kil alanında önemli fırsatlara sahip olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu: “Türkiye, sahip olduğu doğal kil kaynakları ve güçlü çimento üretim altyapısıyla LC3 teknolojisinin uygulanması için çok uygun bir ülke. Bu dönüşüm, hem karbon emisyonlarını önemli ölçüde azaltabilir hem de sektörün rekabet gücünü artırır.”

Toplantının ikinci gününde ise katılımcılar, karbon düzenlemeleri, iklim kanunu, emisyon ticaret sistemi, sürdürülebilirlik raporlaması, hammadde temini, alternatif yakıt ve enerji kullanımı, dijitalleşme ve yapay zeka gibi öncelikli başlıklarda bilgi ve deneyimlerini paylaştı. Gün sonunda, katılımcıların görüşlerinden oluşan bir değerlendirme raporu hazırlanarak sektörle paylaşılmak üzere derlendi.

Okumaya Devam Et

GENEL

Kozanlar Jeotermal’in Kazakistan’daki Sera Projesinin Isıtma Altyapısı Mimsan’a Emanet

Yayınlandı

-

Seracılık sektörünün öncü firmalarından Kozanlar Jeotermal, Kazakistan’da 40 hektarlık bir alan üzerine kurduğu yeni serasının ısıtma altyapısında Mimsan’ın yüksek verimli MGS serisi sıcak su kazanlarını tercih etti.

Kozanlar Jeotermal, Kazakistan’da 40 hektarlık bir alana kurduğu seranın ısıtma sistemlerinde Mimsan teknolojisini tercih etti. Tesisin ısı ihtiyacını karşılamak üzere, 5 adedi 6.000.000 kcal/h, 4 adedi 5.000.000 kcal/h kapasiteli olmak üzere toplam 9 adet MGS serisi gaz yakıtlı sıcak su kazanı devreye alındı.

Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Mimsan Domestik Pazarlama ve Üretim Koordinatörü Abdulkadir Pilatin, sera ısıtma sistemlerinin tarım sektöründeki stratejik önemine dikkat çekerek şunları söyledi:

Tarımda verimi ve kaliteyi artırıyor

“Sera ısıtma sistemleri, tarım sektöründe verimliliğin artırılmasında kilit bir rol oynuyor. Dış hava koşullarından bağımsız olarak yıl boyunca ideal sıcaklık aralıklarının sağlanması, bitkisel üretimin sürekliliğini güvence altına alırken ürün kalitesini de önemli ölçüde yükseltiyor. Modern seracılıkta ısıtma altyapısı, yalnızca konfor koşullarını belirleyen bir unsur değil, aynı zamanda üretim planlamasının sürdürülebilirliğini sağlayan stratejik bir yatırım olarak öne çıkıyor. Mimsan olarak, bu alandaki deneyimimizle sektörün ihtiyaçlarına uygun yüksek verimli çözümler sunuyoruz. Son olarak, Kozanlar Jeotermal’in Kazakistan’da kurulumunu gerçekleştirdiği sera projesinin çözüm ortağı olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyoruz.

Yüzde 98’e varan yanma verimi sağlıyor

Projede kullanılan MGS serisi kazanlarımız, yüzde 98’e varan yanma verimiyle ekonomik bir ısıtma çözümü sunarken, düşük emisyon değerleri sayesinde karbon salımını azaltarak çevresel sürdürülebilirliğe katkı sağlıyor. Bu sayede sera gibi iklim kontrolünün süreklilik gerektirdiği yapılarda enerji verimliliğini en üst düzeye çıkarırken çevresel etkileri de minimuma indiriyoruz.

Sistem uzaktan kontrol edilerek enerji kullanımı optimize ediliyor

Ayrıca MGS serisi üç geçişli skoç tip sıcak su kazanlarımız, dijital LCD kontrol paneli ve Modbus uyumlu otomasyon altyapısıyla uzaktan erişim ve kontrol olanağı sağlıyor. Dış hava sıcaklığına göre otomatik ayarlama yapabilen bu sistem, tesis içinde ideal iklim koşullarının korunmasına yardımcı olurken enerji kullanımını da optimize ediyor. Konfor modunda çalışabilmesi ve belirlenen saatler dışında ekonomi moduna geçebilmesi sayesinde de işletme maliyetlerinden önemli bir tasarruf sağlanıyor.” dedi.

Okumaya Devam Et

Son Yazılar

Trendler