Bizimle iletişime geçin

GENEL

TOSYALI 1.2 GW KAPASİTELİ DÜNYANIN EN BÜYÜK ÖZ TÜKETİM GES PROJELERİNDEN BİRİNİ HAYATA GEÇİRİYOR

Yayınlandı

-

Yıllık 15 milyon ton ham çelik kapasitesiyle dünyanın lider küresel yeşil çelik üreticilerinden biri olan Tosyalı, kendi enerjisini üretmek üzere attığı adımları büyütmeye devam ediyor. Bu kapsamda yenilenebilir enerji yatırımlarıyla dikkat çeken Tosyalı, toplam 1.2 GW kapasiteli Türkiye’nin ve dünyanın en büyük öz tüketim GES projelerinden birinin yapımı çerçevesindeki 120 MWp’lik ilk kısım için GE Vernova ve İnogen ile sözleşme imzaladı. 

Tosyalı, dünyanın lider küresel yeşil çelik üreticilerinden biri olarak eko-verimlilik prensibiyle, ileri teknolojiye, yapay zekaya, yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarına yatırım yapmaya devam ediyor. 

Bu anlayışla Tosyalı, özellikle hidrojen ve GES gibi temiz enerji kaynaklarına yaptığı yatırımlarla kendi enerjisini kendisi üreterek tam entegre bir yeşil çelik üreticisi olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.

Daha önce aynı anda tüm tesislerinde yaptığı yatırımlarla hayata geçirdiği GES projesi ile 235 MW kurulu güce ulaşarak dünyanın en büyük çatı üstü GES’ine sahip şirketi konumuna ulaşan Tosyalı, şimdi çok daha büyük bir projeye imza atıyor. 

Tosyalı toplam 1,2 GW kapasiteli Türkiye’nin ve dünyanın en büyük öz tüketim GES projelerinden birinin yapımı kapsamında, 120 MWp’lık ilk kısım yatırımı için GE Vernova ve onun bölgesel iş ortağı İnogen ile sözleşme imzaladı. Projenin ilk kısmının 2025 yılında devreye alınması planlanırken, dünya çapındaki toplam 1,2 GW kapasiteli bu projenin tamamının 2027 yılında tamamlanması hedefleniyor. 

Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı Davos 2025’te yaptığı açıklamada: “Yaptığımız yatırımla Tosyalı olarak öz tüketimimizin %50’ye yakınını GES’ten sağlayacağız.”

Dünya Ekonomik Forumu’nda verdiği röportajda sanayi tesislerinde yenilenebilir ve temiz enerjinin önemini vurgulayan Fuat Tosyalı, “Sürdürülebilir bir yaşam için Tosyalı diyerek ileri temiz enerji teknolojilerine yatırım yapmaya devam ediyoruz. Bu kapsamda 1,2 GW kapasiteli dünyanın en büyük öz tüketim GES projelerinden biri için ilk adımı Osmaniye’deki ilk faz çalışmalarıyla attık. Dünyanın bu alandaki lider şirketlerinden biri olan GE Vernova ve Türkiye’nin önde gelen EPC yüklenicisi Inogen ile iş birliği yapmaktan memnuniyet duyuyoruz. Güneş panellerimizi Osmaniye’de kendimiz üreteceğiz. İlk projeyle başlayarak bu panelleri sekiz farklı ildeki GES sahalarına kuracağız. Böylece öz tüketimimizin %50’ye yakınını GES’ten sağlayacağız. Bu da bizi enerji kullanımında daha güçlü ve bağımsız hale getirirken aynı zamanda dünyanın sayılı yeşil çelik üreticilerinden biri olma konumumuzu daha da güçlendirecek.” dedi.

Daha önce Türkiye’de ve dünyada çeşitli GES projeleri hayata geçirilmiş olsa da, Tosyalı’nın 1,2 GW kapasiteli bu projesi tek çatı altında gerçekleştirilen en büyük öz tüketim odaklı projelerinden biri olma özelliğini taşıyor. 120 MW’lık 1. kısım için Osmaniye’de ilk adım atılarak inşaat başlamış durumda. Projenin diğer aşamaları da üç fazda hayata geçirilecek. 

İnogen Group Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ali Murat SOYDAN: “Tosyalı’nın, dünya ve ülkemizde yeşil dönüşümün sembolü haline gelen bu öncü projesinde yer almaktan mutluluk duyuyoruz. Tosyalı’nın tüm projeleri tamamlandığında, GE Vernova ile olan iş ortaklığımız sayesinde ülkemizde yeşil dönüşüm lideri konumumuzu daha da güçlendireceğiz. 10 farklı ilde, 2000’den fazla çalışanla yürütülecek bu projelerde, küresel ortaklarımızın desteğiyle verimli ve hızlı bir kurulum süreci geçirmeyi ve tüm enerji santrallerini mümkün olan en kısa sürede devreye almayı planlıyoruz.”

GE Vernova Güç Dönüşümü ve Depolama Bölüm Başkanı Ed Torres: “Inogen ile birlikte, Tosyalı’nın dünyanın en büyük öz tüketim güneş enerjisi projelerinden birini geliştirme hedefini desteklemekten gurur duyuyoruz. İleri düzey güneş teknolojilerimizi sunmanın yanı sıra, tasarım ve mühendislik hizmetleri sağlayarak ve ECA finansmanını kolaylaştırarak, Tosyalı’nın enerji bağımsızlığını artırmasına ve daha dayanıklı bir enerji geleceğine geçişini hızlandırmasına yardımcı olmayı amaçlıyoruz.”

Okumaya Devam Et
Yorum Yapmak İçin Tıkla

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

GENEL

Şeffaf iletişim marka sadakatini yüzde 94’e çıkarıyor

Yayınlandı

-

Günümüzde markaların tüketicilerle kurduğu ilişkinin doğası köklü bir değişimden geçiyor. Sadece kaliteli bir ürün ya da hizmet sunmak, müşterilerin güvenini kazanmak için artık yeterli değil. Tüketiciler, markaların arkasındaki değerleri, iş yapış biçimlerini, toplumsal sorumluluklarını ve hatta kriz anlarında sergiledikleri tavırları daha yakından takip ediyor. Özellikle dijitalleşmenin hız kazandığı çağımızda bilgiye erişimin hiç olmadığı kadar kolay hale geldiğini vurgulayan İnomist iletişim Danışmanlığı Ajans Başkanı Sibel Selvi, şeffaf iletişimin markalara kazandırdığı avantajlara dikkat çekiyor.

Tüketicilerin yüzde 90’ı satın alma kararında şeffaflığa öncelik veriyor

Şeffaf iletişimin artık bir tercih olmanın ötesinde zorunluluk haline geldiğine dikkat çeken Sibel Selvi, şunları söylüyor: Araştırmalar bu dönüşümü net bir şekilde ortaya koyuyor. NielsenIQ verilerine göre tüketicilerin yüzde 72’si, bir markanın amacını ve değerlerini açıkça ortaya koymasının satın alma kararlarını doğrudan etkilediğini belirtiyor. Label Insight tarafından yapılan başka bir araştırma ise tüketicilerin yüzde 94’ünün şeffaf davranan markalara daha sadık kaldığını gösteriyor. Benzer şekilde WebFX’in yayımladığı istatistiklere göre tüketicilerin yaklaşık yüzde 90’ı satın alma kararında şeffaflığı en önemli faktörlerden biri olarak görüyor. Bu oranlar, şeffaflığın artık marka değerinin ayrılmaz bir parçası haline geldiğini açıkça ortaya koyuyor.

Güven inşa etmenin en etkili yolu açık iletişim

Peki, şeffaf iletişim neden bu kadar önemli? Öncelikle güven inşa etmenin en etkili yolu açık iletişimden geçiyor. Tüketiciler, markaların hatalarını gizlemesindense sorumluluk almasını ve çözüm yolunu şeffaf şekilde paylaşmasını tercih ediyor. Kriz dönemlerinde şeffaf iletişimi öncelik haline getiren şirketler, tüketiciler tarafından çok daha güvenilir bulunuyor. Bu da itibar yönetiminde şeffaflığın kritik bir rol oynadığını gösteriyor. Bununla birlikte şeffaflık, müşteri sadakatini ve marka bağlılığını artırıyor. Şeffaf markalar yalnızca tercih edilmekle kalmıyor, aynı zamanda tüketicilerin gözünde “savunulmaya değer” hale geliyor.

Şeffaflık, verilerin güvenilir şekilde paylaşılmasını gerektiriyor

Elbette markaların şeffaflık konusunda adım atması kolay değil. Ölçülmesi güç veriler, farklı kültürel beklentiler ve rekabet kaygıları şirketlerin önüne önemli engeller çıkarabiliyor. Bu noktada şeffaflık sağlamak, birçok farklı aktörün verilerinin uyumlu ve güvenilir şekilde paylaşılmasını gerektiriyor. Ancak bu süreçte bilgi eksiklikleri veya doğrulama sorunları yaşanabiliyor. Şeffaflık ile “ticari sırların korunması” arasındaki ince denge, markalar için zaman zaman kafa karıştırıcı bir alan oluşturuyor. Çok fazla bilgi paylaşımı rakipler için avantaj yaratabileceği gibi tüketicilerde de karmaşa doğurabiliyor. Bununla birlikte, dünyada öne çıkan uygulamalar şeffaf iletişimin doğru şekilde kurgulandığında markalar için ciddi bir değer yarattığını ortaya koyuyor. Vogue Business tarafından “radikal dürüstlük” olarak tanımlanan akım, markaların başarılarının yanı sıra hatalarını da samimiyetle paylaşmasını kapsıyor. Bu yaklaşım özellikle genç kuşak tüketiciler arasında büyük yankı buluyor.

Uzun vadeli başarının temel koşulu, şeffaf iletişim stratejisi

Gelinen noktada şeffaf iletişim stratejisi oluşturmak günümüz markaları için artık bir tercih değil, uzun vadeli başarının temel koşullarından biri. Tüketiciler markalardan dürüstlük, hesap verebilirlik ve samimiyet bekliyor. Bu beklentiyi karşılayabilen şirketler hem güven hem de sadakat kazanarak rekabette öne çıkıyor. Buna karşın şeffaflıktan uzak duran markaların, dijital çağda itibarlarını koruması giderek zorlaşıyor. Şeffaf iletişim, geleceğin güçlü markalarının olmazsa olmaz yapıtaşı olmaya aday görünüyor.

Okumaya Devam Et

GENEL

GAYRİMENKULDE İLKLERİN MARKASI BİZİM EVLER, YAPAY ZEKAYLA HAZIRLANAN İKİNCİ REKLAM FİLMİYLE YENİDEN SAHNEDE

Yayınlandı

-

“Sektörde ilk yapay zekâ reklam filmi de Bizim Evler için hazırlanmıştı” 

İhlas Holding İnşaat Grubu, binlerce aileyi ev sahibi yaptığı Ispartakule bölgesindeki Bizim Evler markalı projeleri için yeni bir reklam filmi hazırlattı. Şubat ayında yayınlanan ve gayrimenkul sektöründe ilk olma özelliği taşıyan yapay zekâ destekli reklam filmiyle büyük ses getiren marka, şimdi ikinci filmle bu yenilikçi yaklaşımı sürdürüyor. Bizim Evler için yapay zekâ teknolojisiyle hazırlanan her iki reklam filminde de yarım asra yakın tecrübesiyle Fikirevim Reklam Ajansı’nın imzası bulunuyor.

İstanbul’da planlı şehir hayatının en başarılı örnekleri arasında yer alan Ispartakule bölgesinin, en güçlü inşaat firması İhlas Holding İnşaat Grubu, Bizim Evler markası için yapay zekâ teknolojisiyle yeni bir reklam filmi hazırlattı. Daha önce Şubat ayında hazırlanan ve büyük ses getiren reklam filmi, “Yapay zekâ teknolojisiyle gayrimenkul sektöründe hazırlanan ilk reklam filmi” olmuştu.

HER DETAYDA YAPAY ZEKA TEKNOLOJİSİ

Senaryodan müziğe, görsellerden metinlere kadar tüm aşamalarda yapay zekâ teknolojisiyle üretilen yeni reklam filminde, teslime hazır Bizim Evler 10 ve yapımı süren Bizim Evler 11 projesindeki 48 aylık vade kampanyası anlatılıyor. Bu öncü çalışmada, yapay zeka teknolojisiyle hazırlanan ilk reklam filminde olduğu gibi yarım asra yaklaşan tecrübesi ve yenilikçi bakış açısına sahip Fikirevim Reklam Ajansı’nın imzası bulunuyor.

GEÇMİŞTEN İLHAM, GELECEĞE VİZYON

Hazırlanan yeni reklam filminde, Bizim Evler projeleriyle özlenen mahalle kültürü ve  komşuluk değerlerinin yeniden hayat bulduğu mesajı veriliyor. Ayrıca yapay zekâ teknolojisiyle hazırlanan yeni reklam filmiyle İhlas Holding İnşaat Grubu, tıpkı ilk filmde olduğu gibi teknoloji ile gayrimenkul sektörü arasında önemli bir bağ kurarak benzersiz bir müşteri deneyimi yaşatmayı hedefliyor. 

Okumaya Devam Et

GENEL

Bodrum’un iklimlendirme alanında güvenilir proje merkezi, gelecek için harekete geçti

Yayınlandı

-

Bodrumun iklimlendirme alanında güvenilir proje merkezi, yeni işbirliğini duyurdu

Bodrumun iklimlendirme için proje merkezi, yeni işbirliği ile geleceğe yatırım yapıyor

KRD, Mitsubishi Electric Klima Sistemleri’nin çözümlerini Bodruma taşıyor

Turizm potansiyeli ve hızla gelişen yapısıyla dikkat çeken Bodrum’un geleceği yeni işbirlikleriyle şekilleniyor.  Bodrumun iklimlendirme alanında güvenilir proje merkezi KRD, Mitsubishi Electricin yenilikçi klima çözümlerini bölgeye taşıyarak konforu, enerji verimliliğini ve ileri mühendisliği bir arada sunuyor. 

Türkiye’nin en önemli turizm merkezlerinden biri olan Muğla’nın Bodrum ilçesinde çevresel sürdürülebilirliği sağlamak için iklimlendirme projeleri hız kesmeden devam ederken, iş dünyası el ele veriyor. Bodrum’un iklimlendirme alanında güvenilir proje merkezi KRD, Mitsubishi Electric’in yenilikçi klima çözümlerini bölgeye taşıyarak konforu, enerji verimliliğini ve ileri mühendisliği bir arada sunuyor. 

“Bodrum’un iklimlendirme standartlarını arttırmak için çalışıyoruz.”

Geliştirdikleri projeler, deneyimli ekibi ve müşteri memnuniyetine dayalı hizmet anlayışıyla Bodrum’un konut, ticari ve endüstriyel yapılarında iklimlendirme standartlarını yükseltmek için çalıştıklarını aktaran KRD Kurucu Ortağı Uygar Karadayı, konuyla ilgili şu açıklamada bulundu: 

“Mitsubishi Electric Klima Sistemleri ile işbirliğimiz, yalnızca bir marka ortaklığı değil; aynı zamanda Bodrum’un iklimlendirme kültürünü ileriye taşıma hedefidir. Bodrum’un mimari yapısını, yaşam tarzını ve iklim koşullarını çok iyi biliyoruz. Bu deneyimimizi Mitsubishi Electric Klima Sistemleri’nin global teknolojileriyle birleştirerek hem bireysel hem de kurumsal müşterilerimize güvenilir, estetik ve uzun ömürlü çözümler sunarken, çevresel sürdürülebilirliği de destekliyoruz.”

“İleri teknoloji ve konforu buluşturuyoruz”

Mitsubishi Electric Klima Sistemleri’nin VRF, split ve multi split sistemlerinden havalandırma ve ısı pompalarına kadar uzanan geniş ürün gamını Bodrum’daki kullanıcılarla buluşturduklarını belirten KRD Kurucu Ortağı Uygar Karadayı, “Bu sistemler yalnızca konutlarda değil, otellerden restoranlara, üretim tesislerinden ofis projelerine kadar pek çok alanda yüksek performans ve tasarruf sağlıyor. Mitsubishi Electric Klima Sistemleri’nin dünya genelinde tercih edilen iklimlendirme teknolojileri, Bodrum’un sıcak yazları ve nemli kış koşulları göz önünde bulundurularak projelendiriliyor. Her yapının ihtiyacına özel mühendislik çözümleri geliştirerek uzun ömürlü, çevre dostu ve enerji verimliliği yüksek sistemler kuruyoruz” ifadelerini kullanarak sözlerine şunları ekledi: 

“Uzman mühendislerimiz, projeleri detaylı şekilde analiz ederek kullanıcıların ihtiyaçlarına en uygun sistemleri öneriyor. Kurulum sonrasında ise  teknik destek ve bakım hizmetleri ile güvence sağlıyoruz. Bu süreç yalnızca cihaz satışı değil; projeyi uçtan uca sahiplenme anlayışımızın bir yansıması. Müşterilerimizle iletişimimizi kurulum sonrasında da sürdürüyor, her an yanlarında olmayı ilke ediniyoruz. Böylece hem bireysel hem kurumsal müşterilerimiz için fark yaratan, bölgesel ölçekte güvenilir bir çözüm ortağı olmayı hedefliyoruz.”

“Sürdürülebilir geleceğe katkıda bulunurken Bodrum’da yaşam kalitesini artırıyoruz”

Bodrum’un merkezinin yanı sıra, her lokasyona özel projeler geliştiren Mitsubishi Electric Klima Sistemleri’nin Yetkili Bayi KRD’nin Kurucu Ortağı Uygar Karadayı, “Tatil beldelerinin ve yerel yaşamın ihtiyaçlarına yönelik çözümlerimizle Bodrum’un her köşesine dokunuyoruz. Yalıkavak, Gümüşlük ve Turgutreis’teki yazlık konut projeleri için enerji tasarruflu klima sistemleri sunarken; Bitez, Ortakent ve Bodrum merkezdeki konut, işyerlerine estetik ve teknolojik çözümlerimizle değer katıyoruz. Torba ve Gündoğan’da bulunan otel ve tatil köylerine özel olarak tasarlanmış entegre VRF sistemleriyle büyük ölçekli projelere çözüm sunuyoruz. Mumcular, Meşelik, Yalıçiftlik, Kızılağaç ve Boğaziçi gibi yeni gelişen bölgelerdeki konut ve turizm yatırımlarına yüksek verimli iklimlendirme sistemleri kuruyoruz” diyerek değerlendirmelerini projelerinin çevresel faydalarını aktararak sonlandırdı: 

“Mitsubishi Electric Klima Sistemleri ile işbirliğimiz sayesinde konforun yanı sıra çevresel duyarlılık sunuyoruz. Enerji verimliliğini merkeze alan çözümlerimizle, gelecek nesillere daha yaşanabilir bir Bodrum bırakmayı hedefliyoruz. Yüksek enerji tasarrufu sağlayan  teknolojilerimiz, karbon ayak izini düşüren çevreci soğutucu gazlarımız ve uzaktan erişim imkanı sunan akıllı kontrol sistemlerimiz, bu vizyonumuzun en önemli parçalarıdır. Bu yenilikçi yaklaşımlarımızla hem sürdürülebilir geleceğe katkıda bulunuyor hem de Bodrum’da yaşam kalitesini artırıyoruz. Geçtiğimiz yıldan bu yana bölgedeki iş dünyasını bir araya getiren önemli bir platform olarak, gerçekleştirdiğimiz toplantılar ve etkinliklerle de iklimlendirme alanındaki yeniliklerin paylaşılmasına öncülük ediyoruz.”

Okumaya Devam Et

Son Yazılar

Trendler