Bizimle iletişime geçin

GENEL

BABACAN YAPI’DAN RÜYA GİBİ PROJE: BABACAN CENTRAL

Yayınlandı

-

İstanbul’un merkezinde prestijli yaşam alanları…

Değerini artıran yapılarla markalı konut sektörüne farklı bir tarz kazandıran Babacan Yapı, Beylikdüzü’nde hayata geçirdiği Babacan Central ile ayrıcalıklarla dolu bir yaşam sunuyor. Şehrin yeni merkezinde bölgenin ilk ve tek A plus ofisleri, tıp merkezi, rezidans ve AVM’nin yer aldığı Babacan Central, kentin dokusuyla uyumlu modern yapılarıyla dikkatleri üzerine çekiyor. 

Babacan Holding bünyesinde faaliyet gösteren Babacan Yapı, bir yandan İstanbul’un simgesi olan yeni yaşam alanlarını tasarlarken, diğer yandan da markalı konut sektörüne yön vermeyi sürdürüyor. İstanbul’un en gözde semtlerinden biri olan Beylikdüzü’nde hayata geçirilen ve ilk etabında yoğun ilgi gören Babacan Central’ın, tüm ihtiyaçları karşılayabilecek yaşam alanlarının büyüklükleri 1+1’den 4+1’e kadar değişen 747 konut ve 57 ticari üniteden oluşuyor. 

İSTANBUL’UN EN ‘KENTLİ’ PROJESİ

İstanbul’un en güzel manzaralarından biri olan Marmara Denizi manzaralı proje, bir yandan seyir keyfi veren huzurlu bir yaşam ayrıcalığı sunarken diğer yandan kentin en merkezi noktasında yer alıyor. İstanbul’un ana ulaşım aksı olan E-5’in yanı sıra, metrobüs gibi toplu ulaşım hatlarının hemen yanı başında yer alan Babacan Central hem dingin bir yaşamı hem de tüm sosyal alanlara ulaşım kolaylığını bir arada sunuyor. Üç blok ve cadde dükkanlarından oluşan proje, teras jakuzisinden yeşil bahçelere, ferah balkonlardan sosyal alanlara kadar, İstanbul’un en yeni, en kentli projesi olarak dikkat çekiyor. 

“SEKTÖRE FARKLI BİR SOLUK GETİRİYORUZ”

Babacan Central’ın başlı başına bir cazibe merkezi olduğunun altını çizen Babacan Holding CEO’su Mehmet Babacan, “Bu projeyi hayata geçirirken, her işimizde olduğu gibi hem kendi değerini artıran hem de alıcısının yaşamına değer katan bir proje olarak kurguladık. Babacan Central, sağlıktan sanata, alışverişten eğlenceye tüm ihtiyaçlara ulaşım bakımından da Avrupa Yakası’nın en stratejik lokasyonlarından birinde yer alıyor.  Sayısız kültürel alan başta olmak üzere, AVM’lere, yapı marketlere, üniversitelere, bölgenin en önemli hastanelerine kolayca ulaşım ayrıcalığı sağlamasının yanı sıra kendi başına bir cazibe merkezi. Yaşam alanı içinde yer alan AVM konseptiyle, bölgenin ilk ve tek A plus ofisleriyle, tıp merkeziyle, sosyal donatılarıyla dolu alanlarıyla çok özel bir proje. Özellikle bu yakada hayata geçirdiğimiz benzersiz konut projelerimizle, sektörümüze de farklı bir soluk getirdiğimize inanıyorum” dedi. 

Tüm projelerinde olduğu gibi Babacan Central’da da konuta erişimde ‘ulaşılabilir koşullar’ motivasyonuyla hareket ettiklerini ifade eden Mehmet Babacan, “Uzun yıllardır hem tüketicinin hem de konut sektörünün ihtiyaçlarını analiz ederek hayata geçirdiğimiz uygulamalar ve ödeme kolaylıkları sayesinde, bugüne kadar binlerce kişinin ev sahibi olmasını sağladık. Bu yaklaşımımızı Beylikdüzü projemizde de uyguluyoruz. Babacan Central’da bankasız, kefilsiz ve zahmetsiz, 60 ay vade ile yüzde 30 peşinattan oluşan ödeme kolaylığı sunuyoruz” dedi.  

DEPREM GÜVENLİĞİ EN ÜST SEVİYEDE

Son teknolojik kalite standartları ve en son güncellenen deprem yönetmeliklerine göre inşa edilen Babacan Central projesi, şehrin içinde doğal bir yaşam alanı sunmasıyla da öne çıkıyor. Yüzde 70 peyzaj oranı, deprem güvenliği için fore kazık, C40 beton sınıfı ve dünyada kalite standardı olan S420 demir işçiliğinin kullanıldığı Babacan Central; yatırımcılarına güven, estetik, sağlık, konfor ve lüksü bir arada sunuyor. Babacan Yapı’nın son yatırımı Babacan Central projesinde teslimlerin 2025 yılının haziran ayında başlaması öngörülüyor. Şehrin yeni merkezinde rezidans, ofis ve AVM’nin yer aldığı Babacan Central projesi; büyüklükleri 1+1’den 4+1’e kadar değişen 747 konut ve 57 ticari üniteden oluşuyor.

Okumaya Devam Et
Yorum Yapmak İçin Tıkla

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

GENEL

OYAK Çimento’nun Mühendis Geliştirme Programı CEMSTART’ın 2025 mezunları belli oldu

Yayınlandı

-

OYAK Çimento’nun genç mühendislerin kariyer yolculuklarına güçlü bir başlangıç yapmalarını sağlamak amacıyla hayata geçirdiği “CEMSTART Mühendis Geliştirme Programı” üçüncü dönemini başarıyla tamamladı. Toplam 5,5 ay süren kapsamlı programa katılan 17 genç yetenek, Ekim 2025 itibarıyla tam zamanlı olarak OYAK Çimento ailesine katıldı. CEMSTART, yüksek işe alım ve bağlılık oranıyla sektördeki en etkili yetenek programlarından biri olduğunu kanıtladı.

Türkiye çimento sektörünün lideri OYAK Çimento, genç profesyonelleri sektöre kazandırma misyonuyla yürüttüğü CEMSTART Mühendis Geliştirme Programı’nın üçüncü dönem mezuniyetini gerçekleştirdi. Teknik ve kişisel gelişimi merkeze alan, 5,5 ay süren bu bütüncül gelişim modeli, mühendislik fakültelerinin yeni mezun ve son sınıf öğrencisi adaylarının profesyonel iş yaşamına güçlü bir adım atmasını sağladı.

Yüksek İstihdam ve Güçlü Aidiyet

Genç mühendisler; CEMSTART Programı süresince teknik bilgi, iletişim becerisi, yabancı dil ve takım çalışması gibi alanlarda desteklenmenin yanı sıra, mentorlar eşliğinde gerçek projelerde aktif rol alarak saha deneyimi kazanma olanağı buldular. Programın üçüncü dönemine katılan 17 genç mühendis adayı, süreç sonunda yapılan değerlendirmelerle birlikte Ekim 2025 itibarıyla OYAK Çimento bünyesinde tam zamanlı olarak istihdam edilmeye başladı.

OYAK Çimento Ülke İnsan Kaynakları Direktörü Eda Güzeldemir Demiray, “Bir kurumun geleceği, bugün yetiştirdiği insanlarda şekillenir. OYAK Çimento olarak biz, bu anlayışla genç mühendislerimize yalnızca bir iş fırsatı değil, anlamlı bir yolculuk sunmayı hedefliyoruz. CEMSTART, geleceğin liderlerine yatırım yaptığımız, onların potansiyelini ortaya çıkarmalarına alan açtığımız bir gelişim platformu. Bu programda genç mühendisler sadece teknik becerilerini geliştirmiyor; aynı zamanda ekip olmayı, etki yaratmayı ve değer üretmeyi öğreniyorlar. Her dönem sonunda onların büyümesine, cesaretle sorumluluk almasına ve kurum kültürümüzle bütünleşmesine tanık olmak, bizim için büyük bir gurur. Bu başarı, yalnızca bir programın değil; OYAK Çimento’nun insana, öğrenmeye ve geleceğe olan inancının yansıması. CEMSTART’la birlikte biz, yalnızca bugünün iş gücünü değil, yarının liderlerini inşa ediyoruz.” dedi.

“Geleceği İnşa Eden Organizasyon Vizyonu”

Programın başarına ilişkin değerlendirmede bulunan OYAK Çimento Ülke CEO’su Murat Sela, CEMSTART’ın şirketin küresel vizyonu açısından önemini vurgulayarak şöyle devam etti: “OYAK Çimento olarak, genç yeteneklere yatırım yapma vizyonumuzun en somut yansıması olan CEMSTART programımızın üçüncü dönem mezunlarını vermekten büyük mutluluk duyuyoruz. Sektörümüz, sürdürülebilirlik ve dijitalleşme odaklı büyük bir dönüşümün eşiğinde. Bu dönüşüme öncülük edecek olanlar ise nitelikli genç profesyonellerdir. CEMSTART ile genç mühendislerimize, sadece yerel değil, aynı zamanda küresel çimento devi TCC Group Holdings çatısı altındaki güçlü konumumuzla paralel, vizyoner ve sürdürülebilir bir kariyerin kapılarını açıyoruz. Geleceği inşa eden organizasyon vizyonumuz doğrultusunda, CEMSTART programımızı ve kapsamını geliştirmeyi kararlılıkla sürdüreceğiz.”

Değerlendirme süreçleri devam eden 4. Dönem CEMSTART Programı’nın Kasım 2025’te başlaması planlanıyor.

Okumaya Devam Et

GENEL

TÜRKÇİMENTO AKADEMİ, YEŞİL DÖNÜŞÜM YOLUNDA SEKTÖRÜ ANKARA’DA BULUŞTURDU

Yayınlandı

-

TÜRKÇİMENTO Akademi tarafından organize edilen “Çimento Meslektaşlar Toplantısı” 16-17 Ekim 2025 tarihlerinde Ankara’da gerçekleşti. Çimento sektörü profesyonellerini bir araya getiren etkinlikte, düşük karbonlu üretim teknolojileri ve sürdürülebilirlik hedefleri çerçevesinde “Kalsine Kil (LC3) ve çimentomsu malzeme konusu ele alındı.

TÜRKÇİMENTO öncülüğünde, Aşkale Çimento ve Oyak Çimento’nun ana sponsorluğunda, Cemtech Global Mühendislik ve Onbiron Endüstriyel Kimyasallar etkinlik sponsorluğunda gerçekleşen toplantı, sektörün farklı alanlarından 200’ün üzerinde uzmanın katılımıyla iki gün boyunca sürdü. Etkinliğin ilk günü, “LC3 Bilgilendirme Günü” kapsamında dünyaca ünlü çimento kimyası uzmanı Prof. Karen Scrivener ve ekibi, kalsine kil ve çimentomsu malzeme üretimindeki rolü, karbon emisyonlarının azaltılmasına katkısı ve Türkiye’nin bu alandaki potansiyeli üzerine kapsamlı bir sunum gerçekleştirdi.

“Kalsine kil, sektörün yeşil dönüşümünde stratejik bir dönüm noktası”

TÜRKÇİMENTO CEO’su Volkan Bozay, açılış konuşmasında sektörün dönüşüm yolculuğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Çimento sektörü, karbon salımlarının azaltılması ve sürdürülebilir üretim hedefleri doğrultusunda dönüşümünü hızla sürdürüyor. Kalsine kil, bu dönüşümde kritik bir dönüm noktası. Bugün burada bilgi paylaşımının yanı sıra ortak bir yol haritası oluşturmak üzere bir aradayız. Çimento sektörünün geleceğini şekillendirecek başlıkları ele almak açısından bu toplantı büyük önem taşıyor. Ayrıca dünya çapında kanaat önderi olan Prof. Karen Scrivener’i ülkemizde ağırlamak bizim için büyük bir gurur.”

Karen Scrivener: “Türkiye, LC3 teknolojisiyle düşük karbonlu üretimde büyük bir potansiyele sahip”

Ecole Polytechnique Fédérale de Lausanne (EPFL) Üniversitesi’nden Prof. Karen Scrivener ise Türkiye’nin kalsine kil alanında önemli fırsatlara sahip olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu: “Türkiye, sahip olduğu doğal kil kaynakları ve güçlü çimento üretim altyapısıyla LC3 teknolojisinin uygulanması için çok uygun bir ülke. Bu dönüşüm, hem karbon emisyonlarını önemli ölçüde azaltabilir hem de sektörün rekabet gücünü artırır.”

Toplantının ikinci gününde ise katılımcılar, karbon düzenlemeleri, iklim kanunu, emisyon ticaret sistemi, sürdürülebilirlik raporlaması, hammadde temini, alternatif yakıt ve enerji kullanımı, dijitalleşme ve yapay zeka gibi öncelikli başlıklarda bilgi ve deneyimlerini paylaştı. Gün sonunda, katılımcıların görüşlerinden oluşan bir değerlendirme raporu hazırlanarak sektörle paylaşılmak üzere derlendi.

Okumaya Devam Et

GENEL

Kozanlar Jeotermal’in Kazakistan’daki Sera Projesinin Isıtma Altyapısı Mimsan’a Emanet

Yayınlandı

-

Seracılık sektörünün öncü firmalarından Kozanlar Jeotermal, Kazakistan’da 40 hektarlık bir alan üzerine kurduğu yeni serasının ısıtma altyapısında Mimsan’ın yüksek verimli MGS serisi sıcak su kazanlarını tercih etti.

Kozanlar Jeotermal, Kazakistan’da 40 hektarlık bir alana kurduğu seranın ısıtma sistemlerinde Mimsan teknolojisini tercih etti. Tesisin ısı ihtiyacını karşılamak üzere, 5 adedi 6.000.000 kcal/h, 4 adedi 5.000.000 kcal/h kapasiteli olmak üzere toplam 9 adet MGS serisi gaz yakıtlı sıcak su kazanı devreye alındı.

Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Mimsan Domestik Pazarlama ve Üretim Koordinatörü Abdulkadir Pilatin, sera ısıtma sistemlerinin tarım sektöründeki stratejik önemine dikkat çekerek şunları söyledi:

Tarımda verimi ve kaliteyi artırıyor

“Sera ısıtma sistemleri, tarım sektöründe verimliliğin artırılmasında kilit bir rol oynuyor. Dış hava koşullarından bağımsız olarak yıl boyunca ideal sıcaklık aralıklarının sağlanması, bitkisel üretimin sürekliliğini güvence altına alırken ürün kalitesini de önemli ölçüde yükseltiyor. Modern seracılıkta ısıtma altyapısı, yalnızca konfor koşullarını belirleyen bir unsur değil, aynı zamanda üretim planlamasının sürdürülebilirliğini sağlayan stratejik bir yatırım olarak öne çıkıyor. Mimsan olarak, bu alandaki deneyimimizle sektörün ihtiyaçlarına uygun yüksek verimli çözümler sunuyoruz. Son olarak, Kozanlar Jeotermal’in Kazakistan’da kurulumunu gerçekleştirdiği sera projesinin çözüm ortağı olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyoruz.

Yüzde 98’e varan yanma verimi sağlıyor

Projede kullanılan MGS serisi kazanlarımız, yüzde 98’e varan yanma verimiyle ekonomik bir ısıtma çözümü sunarken, düşük emisyon değerleri sayesinde karbon salımını azaltarak çevresel sürdürülebilirliğe katkı sağlıyor. Bu sayede sera gibi iklim kontrolünün süreklilik gerektirdiği yapılarda enerji verimliliğini en üst düzeye çıkarırken çevresel etkileri de minimuma indiriyoruz.

Sistem uzaktan kontrol edilerek enerji kullanımı optimize ediliyor

Ayrıca MGS serisi üç geçişli skoç tip sıcak su kazanlarımız, dijital LCD kontrol paneli ve Modbus uyumlu otomasyon altyapısıyla uzaktan erişim ve kontrol olanağı sağlıyor. Dış hava sıcaklığına göre otomatik ayarlama yapabilen bu sistem, tesis içinde ideal iklim koşullarının korunmasına yardımcı olurken enerji kullanımını da optimize ediyor. Konfor modunda çalışabilmesi ve belirlenen saatler dışında ekonomi moduna geçebilmesi sayesinde de işletme maliyetlerinden önemli bir tasarruf sağlanıyor.” dedi.

Okumaya Devam Et

Son Yazılar

Trendler