Bizimle iletişime geçin

GENEL

1,5 milyon tonluk Türkiye alüminyum pazarında RUSAL düşük karbonlu üretimin öncüsü

Yayınlandı

-

Düşük karbonlu alüminyumun küresel lideri RUSAL, 18–20 Eylül 2025’te İstanbul’da gerçekleşen Aluexpo’da ALLOW markası, inert anot teknolojisi ve geri dönüşüm odaklı yeni alaşımlarla geleceğin üretim standartlarını tanıttı. Fuar kapsamında gerçekleştirilen konferansta konuşan RUSAL Uluslararası Pazar Analizleri Birimi Başkanı Elena Shitkova, küresel alüminyum sektöründe değişen piyasa koşulları, artan enerji talebi ve yeşil dönüşüm sürecinde inert anot teknolojisinin belirleyici rolüne dikkat çekti. Fuarda, Türkiye pazarıyla ilgili değerlendirmede bulunan RUSAL Türkiye Direktörü Yiğit Kasapoğlu ise, yaklaşık 1,5 milyon ton büyüklüğe ulaşan birincil alüminyum pazarında RUSAL’ın yüzde 20’ye yaklaşan payıyla yalnızca güçlü bir tedarikçi değil, aynı zamanda sanayinin yeşil dönüşümünde güvenilir bir ortak konumunda olduğunu vurguladı.

RUSAL bu yıl Aluexpo’da, düşük karbonlu alüminyum markası ALLOW’un yanı sıra inert anot teknolojisiyle sıfıra yaklaşan emisyon hedefini, geri dönüştürülmüş metali yüzde 40’a varan oranlarda alaşımlara entegre eden PEFA çözümlerini ve şeffaflıkla belgelenmiş sürdürülebilirlik performansını da tanıttı.

Küresel dönüşüm, düşük karbonlu çözümleri zorunlu kılıyor

RUSAL’ın Uluslararası Pazar Analiz Birimi Başkanı Elena Shitkova, Aluexpo’da yaptığı konuşmada, “Alüminyum sektörü, eşi benzeri görülmemiş bir dönüşümden geçiyor. Küresel ticarette artan korumacılık, yapay zekâ ve veri merkezlerinin hızla artırdığı enerji talebi, ekonomik belirsizlikler ve karbon emisyonlarını azaltma baskısı, hepimizi yeni çözümler geliştirmeye zorluyor. AB’nin Karbon Sınır Ayarlama Mekanizması (CBAM), düşük karbonlu üretimi yalnızca bir seçenek değil, bir zorunluluk haline getirdi” diyerek sözlerine şöyle devam etti:

“RUSAL olarak biz bu değişimi bir risk değil, bir fırsat olarak görüyoruz. Hidroelektrik bazlı enerjiye dayalı üretimimiz, enerji verimli eritme teknolojilerimiz ve yüzde 40’a kadar geri dönüştürülmüş metal kullanan yeni alaşımlarımız sayesinde karbon ayak izimizi piyasa ortalamasının birkaç kat altına çekiyoruz. Bugün Türkiye gibi alüminyum yoğun sektörlere sahip pazarlar için bu çözümler yalnızca çevresel uyum değil, aynı zamanda küresel rekabette uzun vadeli avantaj anlamına geliyor.”

“Türkiye, düşük karbonlu alüminyum dönüşümünde kilit pazar konumunda”

Aluexpo’da Türkiye pazarı ile ilgili değerlendirmede bulunan ve Türkiye’nin RUSAL için stratejik önemini vurgulayan RUSAL Türkiye Temsilci Direktörü Yiğit Kasapoğlu, şunları söyledi: “Türkiye, Rusya ve Çin dışındaki en büyük pazarlarımızdan biri ve küresel satışlarımızın yaklaşık yüzde 7’sini oluşturuyor. 1,5 milyon tonluk birincil alüminyum pazarında yüzde 20’ye yaklaşan payımız, yalnızca güçlü bir tedarikçi değil, Türk sanayisinin yeşil dönüşümünde güvenilir bir ortak olduğumuzu gösteriyor.

Alüminyum, otomotivden ambalaja, elektrikten tüketim mallarına kadar birçok sektörde kritik bir rol oynadığını belirten Kasapoğlu, “RUSAL olarak düşük karbonlu alüminyum markamız ALLOW, inert anot teknolojisi ve geri dönüşüm odaklı PEFA alaşımlarımızla Türk üreticilerinin küresel rekabette avantaj sağlamasına destek oluyoruz. Avrupa Birliği’nin Sınırda Karbon Düzenlemesi (CBAM) ile birlikte, yüksek karbonlu üretim yöntemleri maliyet baskısı altında kalırken, düşük karbonlu üretim yapan şirketler rekabette öne çıkıyor. RUSAL’ın hidroelektrik enerjiyle üretilen ALLOW alüminyumu ve karbon emisyonlarını neredeyse sıfıra indiren inert anot teknolojisi, Türk üreticilerinin AB pazarında maliyet avantajı elde etmesine doğrudan katkı sağlıyor. Bu sayede Türkiye, sadece bölgesel değil küresel değer zincirinde de yeşil dönüşümün merkezlerinden biri haline geliyor” dedi.

Küresel piyasalardaki dönüşümde RUSAL düşük karbonlu çözümleriyle öne çıkıyor”

2025’in ilk yarısı küresel piyasalardaki dalgalanmalara rağmen Türkiye’de alüminyum talebinin güçlü kaldığını belirten RUSAL Türkiye Temsilci Direktörü Yiğit Kasapoğlu “Özellikle otomotiv, ambalaj ve elektrikli aletler sektörlerinden gelen talep, Türkiye’yi RUSAL için stratejik bir merkez konumuna taşıyor. CBAM, üretim süreçlerinde düşük karbonlu yöntemleri artık zorunlu hale getirirken, artan enerji talebi de sürdürülebilir çözümleri öne çıkarıyor” dedi.

RUSAL’ın, düşük karbonlu üretim kapasitesi ve ileri teknolojileriyle bu dönüşüme hazır olduğunu gösterdiğini belirten Kasapoğlu, “ALLOW markası ve karbondioksit yerine oksijen salınımı sağlayan inert anot teknolojisi, Türk üreticilerinin yalnızca CBAM uyumunu kolaylaştırmakla kalmıyor; aynı zamanda küresel pazarlarda uzun vadeli rekabet gücü elde etmelerine katkı sağlıyor. Türkiye’deki 7/24 müşteri destek platformumuz, iş ortaklarımıza sadece ürün değil, istikrar ve süreklilik de sunmamıza imkân tanıyor. Bu yaklaşım, bizi güvenilir bir iş ortağı haline getiriyor” dedi.

Okumaya Devam Et
Yorum Yapmak İçin Tıkla

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

GENEL

OYAK Çimento’nun Kurumsal Yönetişim Başarısı TİDE Ödülü ile Tescillendi

Yayınlandı

-

TCC Group Holdings bünyesinde bulunan Cimpor ve OYAK Çimento, Türkiye İç Denetim Enstitüsü (TİDE) tarafından düzenlenen “15. Farkındalık Ödülleri” kapsamında “Kurumsal Farkındalık” kategorisinde ödüle layık görüldü.

OYAK Çimento, güçlü kurumsal yönetim, risk yönetimi ve iç kontrol mekanizmalarına verdiği önemle sektörde fark yaratmaya devam ediyor. Şirket, mesleki farkındalığın gelişimi ve yaygınlaşmasına katkıda bulunan kurum ve kişiler ile toplumsal alanda fark yaratan kişi ve kurumları onurlandırmak amacıyla Türkiye İç Denetim Enstitüsü (TİDE) tarafından 15 yıldır düzenlenen Farkındalık Ödülleri kapsamında “Kurumsal Farkındalık” kategorisinde ödüle layık görüldü.

OYAK Çimento’nun aldığı bu önemli ödül ile sadece sektöründeki güçlü konumunu değil, aynı zamanda kurumsal yönetim alanındaki öncü ve yenilikçi uygulamalarını da bir kez daha kanıtlamış olduğunu belirten Cimpor Global Holdings İç Denetim, RiskUyum Grup Direktörü Özge Aşcıoğlu, konuya ilişkin olarak şu değerlendirmelerde bulundu: “TCC Group Holdings bünyesinde bulunan Cimpor ve OYAK Çimento markaları olarak, kurumsal değerlerimizi ve sürdürülebilir yönetim anlayışımızı geleceğe taşırken önemli bir gururu yaşıyoruz. İç Denetim fonksiyonumuzun, kurumsal yönetim süreçlerimize kattığı değerin TİDE gibi saygın bir kurum tarafından tescillenmesi bizler için büyük bir gurur ve motivasyon kaynağı. Bu ödül, OYAK Çimento’nun şeffaf ve etik kurumsal yönetişim anlayışının sektör dışı saygın bir kurum tarafından da takdir edildiğini gösteriyor. Sürdürülebilir başarı ve güven inşa etme yolculuğumuzda, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerinden asla ödün vermeden, tüm paydaşlarımız için değer yaratmaya devam edeceğiz.”

Hedef, iç denetimin katma değerinin anlaşılması

TİDE Yönetim Kurulu tarafından tahsis edilen “Farkındalık Ödülleri”, İç Denetim mesleği ve değerleri ile ilgili toplumsal ve kurumsal farkındalık oluşturmak için gösterilen çabaların teşviki ve desteklenmesi amacıyla düzenleniyor. Her yıl düzenlenen organizasyon çerçevesinde; İç Denetimin güçlü kurumsal yönetişimde, kurum içi kontrollerde ve etkin risk yönetiminde oynadığı önemli rol hakkında toplumsal ve kurumsal bilgi birikiminin artırılması için iyi uygulama örnekleri ödüllendirilerek iç denetimin katma değerinin anlaşılması, genel kabul görmesi ve doğru uygulamanın yaygınlaştırılması hedefleniyor. Ayrıca ödüller aracılığıyla akademik, bireysel, toplumsal ve kurumsal alanlardaki farkındalığın geliştirilerek artırılması amaçlanıyor.

Okumaya Devam Et

GENEL

ASAŞ, ISO 20400 Sürdürülebilir Satın Alma Rehberi Sertifikası’nı Alan Alüminyum Sektöründeki İlk Firma Oldu

Yayınlandı

-

Türkiye’nin önde gelen sanayi kuruluşlarından ASAŞ Alüminyum, sürdürülebilirlik alanındaki kararlı adımlarına bir yenisini ekleyerek ISO 20400 Sürdürülebilir Satın Alma Rehberi Sertifikası’nı almaya hak kazandı. ASAŞ, bu belgeyi elde eden alüminyum sektöründeki ilk firma olarak sürdürülebilirlik vizyonunda öncü rolünü bir kez daha ortaya koydu.

ISO 20400 Sertifikası, kurumların yalnızca kendi faaliyetlerinde değil, aynı zamanda tüm tedarik zinciri boyunca sürdürülebilir iş modellerini benimsemesini teşvik eden uluslararası bir standart olarak öne çıkıyor. Bu sertifika ile ASAŞ, çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) sorumluluklarını iş ortaklarıyla birlikte daha güçlü bir şekilde sahiplenerek, sürdürülebilirliği tüm değer zincirine yayma konusundaki kararlılığını kanıtladı.

ASAŞ Genel Müdürü Derya Hatiboğlu konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede; “Sürdürülebilirlik, ASAŞ için yalnızca bir hedef değil, tüm iş süreçlerimizin merkezine yerleştirdiğimiz bir yönetim anlayışıdır. ISO 20400 Sertifikası, tedarik zincirimizde de bu yaklaşımı sistematik bir şekilde hayata geçirdiğimizin göstergesidir. Bu sayede iş ortaklarımızla birlikte sadece ekonomik değer yaratmayı değil, aynı zamanda çevresel ve sosyal faydayı da büyütmeyi hedefliyoruz. ASAŞ olarak, sektörümüzde sürdürülebilir iş modellerine öncülük etmeye ve gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için çalışmaya devam edeceğiz.” dedi.

ASAŞ, sürdürülebilirlik yolculuğunda bugüne kadar pek çok önemli projeyi hayata geçirdi. Enerji verimliliğini artırmaya yönelik yatırımlar, karbon ayak izinin azaltılması için yürütülen çalışmalar, döngüsel ekonomiyi destekleyen geri dönüşüm uygulamaları ve toplum yararına geliştirilen sosyal sorumluluk projeleri, bu kapsamda öne çıkan örnekler arasında yer aldı. ISO 20400 Sertifikası ile birlikte bu yaklaşım artık yalnızca kendi faaliyetleriyle sınırlı kalmayıp, tedarik zinciri yönetiminde de uluslararası standartlarla güvence altına alınmış oldu.

Bu önemli adım, ASAŞ’ın yalnızca bugünün ihtiyaçlarını değil, aynı zamanda geleceğin sorumluluklarını da gözeten bir anlayışla hareket ettiğinin altını çiziyor.

Okumaya Devam Et

GENEL

Wilo, Sürdürülebilirlik Performansıyla Dünyanın En İyileri Arasında

Yayınlandı

-

Dünyada 150, Türkiye’de 30 yılı aşkın köklü geçmişe sahip modern su teknolojilerinin öncü markası Wilo, sürdürülebilirlik alanındaki kararlı çalışmalarıyla üst üste dördüncü kez EcoVadis tarafından en yüksek derece olan Platin Madalya ile ödüllendirildi. Böylece Wilo, EcoVadis tarafından değerlendirilen 150.000’den fazla işletmenin yalnızca %1’lik seçkin grubunda yer aldı.

Wilo, 2025 EcoVadis değerlendirmesinde 88 puana ulaşarak geçtiğimiz yıla göre performansını yükseltti. Bu başarıda tedarik zinciri ve risk yönetimindeki iyileştirmeler ile küresel sağlık yönetimine yapılan yatırımlar etkili oldu. Dortmund’daki merkezde 2026 yılında açılacak Health Cube sağlık merkezi ve Scope 1 ile Scope 2 emisyonlarında kaydedilen ilerleme, şirketin sürdürülebilirlik vizyonunu somutlaştırıyor. Ayrıca Wilo, 2018’de verdiği söz doğrultusunda 2025 sonunda tüm 16 yeşil fabrikasında karbon nötr hedefini hayata geçirerek sektördeki öncülüğünü bir kez daha kanıtlıyor.

Dördüncü Platin, Gücünü Stratejiden Alıyor

Wilo Grubu Başkanı ve CEO’su Oliver Hermes ödüle dair, “EcoVadis’ten aldığımız platin madalya bize büyük bir gurur veriyor. Bu ödül, sürdürülebilirlik yaklaşımımızın bir söylem olmadığını, somut etki yarattığını ortaya koyuyor. Bugün sürdürülebilirlik, iş ortaklarımızla paylaştığımız gerçek bir rekabet avantajına dönüştü” şeklinde konuştu.

Çevre duyarlılığı, çalışma koşulları, etik ve sürdürülebilirkaynak kullanımı gibi birçok kriterin değerlendirildiği EcoVadis tarafından ödüllendirilen Wilo, kapsamlı sürdürülebilirlik stratejisi olan ‘Creating, Caring, Connecting’ hedeflerinin çıktılarına bir yenisini daha ekledi.  Wilo, bu vizyon doğrultusunda sürdürülebilirliği tüm kurumsal stratejisinin merkezine koyuyor. Teknolojiyle karbon azaltımı ve temiz suya erişim sağlayan marka, çevre ve toplum için sorumluluk üstleniyor ve güçlü uluslararası iş birlikleriyle küresel ölçekte etki yaratıyor.

Yeşil Fabrikalarla Sürdürülebilirlikte Dönüm Noktası

Wilo Grubu Yönetim Kurulu Üyesi ve CTO’su Georg Weber ise şu değerlendirmeyi yaptı: “2018’de tüm 16 yeşil fabrikamızın 2025 yılına kadar karbon nötr olacağına söz vermiştik. Bu yılın sonunda bu taahhüdümüzü yerine getiriyoruz ve bu bizim için gerçek bir dönüm noktasıdır.”

Wilo Türkiye Genel Müdürü Duygu Erdem ise şunları ekledi: “Türkiye’de yürüttüğümüz projelerde sürdürülebilirliği bir hedef değil, iş yapış biçimimizin temel unsuru olarak görüyoruz. Üretim süreçlerimizden tedarik zincirimize kadar her aşamada çevresel etkileri azaltmaya odaklanıyoruz. Çalışanlarımızı kapsayan farkındalık programlarımız ve yerel iş birliklerimizle de bu yaklaşımı toplum genelinde yaygınlaştırmaya önem veriyoruz. EcoVadis’ten alınan platin madalya, tüm ekibin katkılarıyla elde edilmiş ortak bir başarıdır.”

Okumaya Devam Et

Trendler