Bizimle iletişime geçin

GENEL

Mimarlık ve tasarım dünyasına ilham verecek yeni bir platform: Bir Tasarım Problemi’nin ilk oturumu gerçekleştirildi

Yayınlandı

-

Mimarlık ve tasarım iletişimi için yenilikçi fikirler sunan ArcheThink’in, tasarım dünyasına ilham vermek amacıyla başlattığı “Bir Tasarım Problemi” serisinin ilki, Deceuninck grubu bünyesinde bulunan IQ Alüminyum’un ana sponsorluğunda 30 Nisan’da Zorlu PSM Sky Lounge’da gerçekleştirildi. Mimar, iç mimar ve kentsel tasarımcı gibi birçok tasarımcının proje aşamasında yaşadığı bir probleme ve bu problem için bulunan özgün çözüme dikkat çeken etkinlikte; Kent Plancısı Faruk Göksu, Mimar Han Tümertekin ve İç Mimar Yeşim Kozanlı seçtikleri projelerde yaşadıkları bir problemi ve çözümünü anlattı.

Bir kentin tasarımından bir objenin tasarımına kadar tüm tasarımlarda sonuca değil, sürece odaklanmak üzere düzenlenen “Bir Tasarım Problemi” serisinin ilki, Deceuninck grubu bünyesinde bulunan IQ Alüminyum’un ana sponsorluğunda 30 Nisan Salı günü Zorlu PSM Sky Lounge’da gerçekleştirildi. Mimarlar, tasarımcılar ve öğrenciler için eşsiz bir platform sunan ArcheThink’in Kentsel Planlamacı, Peyzaj Mimarı, Mimar, İç Mimar ve Endüstriyel tasarımcılar gibi farklı disiplinlerden tarafların katılımıyla düzenlenen “Bir Tasarım Problemi”nin yıl boyunca sürmesi planlanıyor.  

Her konuşmacının 15’er dakikalık süreye sahip olduğu etkinlik serisinde ilk konuşmacı Şehir Plancısı Faruk Göksu oldu. Nilüfer Pancar Deposu projesi üzerinden katılımcı bir süreç tasarımıyla dünün pancar deposunun bugün nasıl bir fikir deposuna dönüştüğünü anlattı. Tasarım düşüncesi yoluyla problemin keşfedilmesinin ardından süreç ve etkinlik tasarımının nasıl ilerlediğinden bahseden Göksu, “Sahiplenme ve süreklilik iki önemli kavram. Tasarım düşüncesi yoluyla, problemlerin keşfedilmesi ancak kolektif bir hareketle olur. Pancar Deposu’nda sadece mimari tasarım yapmadık; etkinlik tasarımı da yaptık ve etkinlik tasarımının süreçlerini paydaşlarla belirledik.” dedi.

‘’ Kız Kulesi’ni bilinen en eski kayıtlardaki haline dönüştürdük ‘’

Mimar Han Tümertekin “Sadece Merdiven” başlıklı sunumuyla medyada gündem oluşturan Kız Kulesi Restorasyonu’nu anlattı. ‘’ Biz her projenin başında mümkünse sorduğumuz ve bize sorulmuş bir dolu soruyu elekten geçirip tek bir soruya indirgediğimizde kendimizi rahat hissederiz. Problemi tanımlamazsak çözüm üretemeyiz. Bu projede de öyle oldu. Kız Kulesi aslında bir savunma yapısı olarak inşa edildi. Fakat zaman içerisinde yaşanan yangın ve benzeri sebeplerden ötürü birçok kez restore edilmek durumunda kaldı. Bilinen en eski tarihteki kayıtları büyük bir ekip ile inceledik. Sonrasında kulenin 2. Mahmut dönemindeki haline dönüştürülmesi kararlaştırıldı. Mimari müdahale yalnızca merdiven üzerinde yapıldı. Tarihi kulenin cephesindeki farklı boyutlardaki düzensiz açıklıkların sunduğu potansiyeli ortaya çıkaran merdiven tasarımı, Kız Kulesi’nde ışıkla birlikte geçmişten günümüze uzanan yeni bir deneyimi yaşatıyor’’ diyerek sözlerini noktaladı.

“Geçmişe saygı duyarak geleceği şekillendiriyoruz’’

Programın son konuşmacısı Yeşim Kozanlı, “Geçmişin Yükü” başlıklı sunumuyla Prag’daki Swissotel için yaptıkları otel giriş alanını, tarih ve coğrafyanın kendine özgü koşullarına saygıda kusur etmeyecek şekilde nasıl tasarladıklarını anlattı. Kozanlı, farklı dönemlerde inşa edilmiş, her biri ayrı hikâyeye sahip 5 tarihi yapının arasında sirkülasyon yaratmak için tasarlanan modern mekanın gelenekten geleceğe uzanan bir tasarım hikayesine sahip olduğunu vurguladı. “Biz başından sonuna kadar problemi çözmeye odaklanarak süreci yönetiyoruz. Bizim işimiz problem çözmek. Bu projedeki problem; farklı dönemlerde inşa edilmiş, farklı kotlardaki 5 tarihi blok arasında bir sirkülasyon yaratmaktı’’ dedi. 3 oturumda tamamlanan etkinlikte; katılımcıların konuşmacılara sosyal medya üzerinden sordukları sorular cevaplandırıldı.

 “Sadece çıktıya ve sonuca değil, sürece odaklandık”

“Bir Tasarım Problemi”nin tasarımda sınırları zorlamak ve mümkün olanı yeniden tanımlamak için bir platform sunduğunu belirten ArcheThink Kurucusu Selin Uysal, “ArcheThink olarak, mimarlık ve tasarım dünyasına değer katmak için projeler üretiyoruz. Bu süreçte, deneyimlediğimiz ve gözlemlediğimiz en etkileyici konu; tasarımcıların proje süreçlerinde yaşadıkları problemlere özgün çözümler getirmesi oldu. Tasarımcılar projeye başlarken işverenin hayallerini, ihtiyaçlarını, vizyonunu dinler. Kafasında oluşan tasarımı çalışmaya başlamadan önce, genelde bir problem ile karşılaşır ve sıklıkla tasarımını o problem üzerine şekillendirir. Çözülen problem ise son ürünün oluşmasındaki ana etkeni oluşturur. Bu bakış açısıyla, “Bir Tasarım Problemi” etkinliğini oluşturduk. Sadece çıktıya ve sonuca değil, sürece odaklanılması gerektiğini vurguladığımız etkinlikte, gelecekte yeni hikayeler keşfetme potansiyelinin heyecanını yaşıyoruz” diye konuştu.

“Sektördeki tüm paydaşlara ilham veren bir etkinlik oldu”

Etkinliğe ilişkin değerlendirmelerde bulunanIQ Alüminyum Marka Direktörü Müfit Atlas ise şu ifadeleri kullandı: “IQ Alüminyum olarak, ‘Bir Tasarım Problemi’ etkinliğini desteklemekten büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Mimarlık ve tasarım dünyasına değer katan bu platformun, yaratıcılığı teşvik etmek, mimarlık ve tasarım severleri bir araya getirmek adına önemli bir rol oynadığını düşünüyoruz. Bizler de bu değerlere olan inancımızı ve sektöre olan desteğimizi göstermek adına etkinliğin yanında yer almayı tercih ettik. Tasarım sürecinde karşılaşılan zorlukların, yaratıcılığın ve çözüm odaklı düşüncenin önemini vurgulayan bu etkinliğin, sektördeki tüm paydaşlara ilham verici bir deneyim sunduğuna inanıyoruz”

Okumaya Devam Et
Yorum Yapmak İçin Tıkla

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

GENEL

OYAK Çimento’nun Kurumsal Yönetişim Başarısı TİDE Ödülü ile Tescillendi

Yayınlandı

-

TCC Group Holdings bünyesinde bulunan Cimpor ve OYAK Çimento, Türkiye İç Denetim Enstitüsü (TİDE) tarafından düzenlenen “15. Farkındalık Ödülleri” kapsamında “Kurumsal Farkındalık” kategorisinde ödüle layık görüldü.

OYAK Çimento, güçlü kurumsal yönetim, risk yönetimi ve iç kontrol mekanizmalarına verdiği önemle sektörde fark yaratmaya devam ediyor. Şirket, mesleki farkındalığın gelişimi ve yaygınlaşmasına katkıda bulunan kurum ve kişiler ile toplumsal alanda fark yaratan kişi ve kurumları onurlandırmak amacıyla Türkiye İç Denetim Enstitüsü (TİDE) tarafından 15 yıldır düzenlenen Farkındalık Ödülleri kapsamında “Kurumsal Farkındalık” kategorisinde ödüle layık görüldü.

OYAK Çimento’nun aldığı bu önemli ödül ile sadece sektöründeki güçlü konumunu değil, aynı zamanda kurumsal yönetim alanındaki öncü ve yenilikçi uygulamalarını da bir kez daha kanıtlamış olduğunu belirten Cimpor Global Holdings İç Denetim, RiskUyum Grup Direktörü Özge Aşcıoğlu, konuya ilişkin olarak şu değerlendirmelerde bulundu: “TCC Group Holdings bünyesinde bulunan Cimpor ve OYAK Çimento markaları olarak, kurumsal değerlerimizi ve sürdürülebilir yönetim anlayışımızı geleceğe taşırken önemli bir gururu yaşıyoruz. İç Denetim fonksiyonumuzun, kurumsal yönetim süreçlerimize kattığı değerin TİDE gibi saygın bir kurum tarafından tescillenmesi bizler için büyük bir gurur ve motivasyon kaynağı. Bu ödül, OYAK Çimento’nun şeffaf ve etik kurumsal yönetişim anlayışının sektör dışı saygın bir kurum tarafından da takdir edildiğini gösteriyor. Sürdürülebilir başarı ve güven inşa etme yolculuğumuzda, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerinden asla ödün vermeden, tüm paydaşlarımız için değer yaratmaya devam edeceğiz.”

Hedef, iç denetimin katma değerinin anlaşılması

TİDE Yönetim Kurulu tarafından tahsis edilen “Farkındalık Ödülleri”, İç Denetim mesleği ve değerleri ile ilgili toplumsal ve kurumsal farkındalık oluşturmak için gösterilen çabaların teşviki ve desteklenmesi amacıyla düzenleniyor. Her yıl düzenlenen organizasyon çerçevesinde; İç Denetimin güçlü kurumsal yönetişimde, kurum içi kontrollerde ve etkin risk yönetiminde oynadığı önemli rol hakkında toplumsal ve kurumsal bilgi birikiminin artırılması için iyi uygulama örnekleri ödüllendirilerek iç denetimin katma değerinin anlaşılması, genel kabul görmesi ve doğru uygulamanın yaygınlaştırılması hedefleniyor. Ayrıca ödüller aracılığıyla akademik, bireysel, toplumsal ve kurumsal alanlardaki farkındalığın geliştirilerek artırılması amaçlanıyor.

Okumaya Devam Et

GENEL

ASAŞ, ISO 20400 Sürdürülebilir Satın Alma Rehberi Sertifikası’nı Alan Alüminyum Sektöründeki İlk Firma Oldu

Yayınlandı

-

Türkiye’nin önde gelen sanayi kuruluşlarından ASAŞ Alüminyum, sürdürülebilirlik alanındaki kararlı adımlarına bir yenisini ekleyerek ISO 20400 Sürdürülebilir Satın Alma Rehberi Sertifikası’nı almaya hak kazandı. ASAŞ, bu belgeyi elde eden alüminyum sektöründeki ilk firma olarak sürdürülebilirlik vizyonunda öncü rolünü bir kez daha ortaya koydu.

ISO 20400 Sertifikası, kurumların yalnızca kendi faaliyetlerinde değil, aynı zamanda tüm tedarik zinciri boyunca sürdürülebilir iş modellerini benimsemesini teşvik eden uluslararası bir standart olarak öne çıkıyor. Bu sertifika ile ASAŞ, çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) sorumluluklarını iş ortaklarıyla birlikte daha güçlü bir şekilde sahiplenerek, sürdürülebilirliği tüm değer zincirine yayma konusundaki kararlılığını kanıtladı.

ASAŞ Genel Müdürü Derya Hatiboğlu konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede; “Sürdürülebilirlik, ASAŞ için yalnızca bir hedef değil, tüm iş süreçlerimizin merkezine yerleştirdiğimiz bir yönetim anlayışıdır. ISO 20400 Sertifikası, tedarik zincirimizde de bu yaklaşımı sistematik bir şekilde hayata geçirdiğimizin göstergesidir. Bu sayede iş ortaklarımızla birlikte sadece ekonomik değer yaratmayı değil, aynı zamanda çevresel ve sosyal faydayı da büyütmeyi hedefliyoruz. ASAŞ olarak, sektörümüzde sürdürülebilir iş modellerine öncülük etmeye ve gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için çalışmaya devam edeceğiz.” dedi.

ASAŞ, sürdürülebilirlik yolculuğunda bugüne kadar pek çok önemli projeyi hayata geçirdi. Enerji verimliliğini artırmaya yönelik yatırımlar, karbon ayak izinin azaltılması için yürütülen çalışmalar, döngüsel ekonomiyi destekleyen geri dönüşüm uygulamaları ve toplum yararına geliştirilen sosyal sorumluluk projeleri, bu kapsamda öne çıkan örnekler arasında yer aldı. ISO 20400 Sertifikası ile birlikte bu yaklaşım artık yalnızca kendi faaliyetleriyle sınırlı kalmayıp, tedarik zinciri yönetiminde de uluslararası standartlarla güvence altına alınmış oldu.

Bu önemli adım, ASAŞ’ın yalnızca bugünün ihtiyaçlarını değil, aynı zamanda geleceğin sorumluluklarını da gözeten bir anlayışla hareket ettiğinin altını çiziyor.

Okumaya Devam Et

GENEL

Wilo, Sürdürülebilirlik Performansıyla Dünyanın En İyileri Arasında

Yayınlandı

-

Dünyada 150, Türkiye’de 30 yılı aşkın köklü geçmişe sahip modern su teknolojilerinin öncü markası Wilo, sürdürülebilirlik alanındaki kararlı çalışmalarıyla üst üste dördüncü kez EcoVadis tarafından en yüksek derece olan Platin Madalya ile ödüllendirildi. Böylece Wilo, EcoVadis tarafından değerlendirilen 150.000’den fazla işletmenin yalnızca %1’lik seçkin grubunda yer aldı.

Wilo, 2025 EcoVadis değerlendirmesinde 88 puana ulaşarak geçtiğimiz yıla göre performansını yükseltti. Bu başarıda tedarik zinciri ve risk yönetimindeki iyileştirmeler ile küresel sağlık yönetimine yapılan yatırımlar etkili oldu. Dortmund’daki merkezde 2026 yılında açılacak Health Cube sağlık merkezi ve Scope 1 ile Scope 2 emisyonlarında kaydedilen ilerleme, şirketin sürdürülebilirlik vizyonunu somutlaştırıyor. Ayrıca Wilo, 2018’de verdiği söz doğrultusunda 2025 sonunda tüm 16 yeşil fabrikasında karbon nötr hedefini hayata geçirerek sektördeki öncülüğünü bir kez daha kanıtlıyor.

Dördüncü Platin, Gücünü Stratejiden Alıyor

Wilo Grubu Başkanı ve CEO’su Oliver Hermes ödüle dair, “EcoVadis’ten aldığımız platin madalya bize büyük bir gurur veriyor. Bu ödül, sürdürülebilirlik yaklaşımımızın bir söylem olmadığını, somut etki yarattığını ortaya koyuyor. Bugün sürdürülebilirlik, iş ortaklarımızla paylaştığımız gerçek bir rekabet avantajına dönüştü” şeklinde konuştu.

Çevre duyarlılığı, çalışma koşulları, etik ve sürdürülebilirkaynak kullanımı gibi birçok kriterin değerlendirildiği EcoVadis tarafından ödüllendirilen Wilo, kapsamlı sürdürülebilirlik stratejisi olan ‘Creating, Caring, Connecting’ hedeflerinin çıktılarına bir yenisini daha ekledi.  Wilo, bu vizyon doğrultusunda sürdürülebilirliği tüm kurumsal stratejisinin merkezine koyuyor. Teknolojiyle karbon azaltımı ve temiz suya erişim sağlayan marka, çevre ve toplum için sorumluluk üstleniyor ve güçlü uluslararası iş birlikleriyle küresel ölçekte etki yaratıyor.

Yeşil Fabrikalarla Sürdürülebilirlikte Dönüm Noktası

Wilo Grubu Yönetim Kurulu Üyesi ve CTO’su Georg Weber ise şu değerlendirmeyi yaptı: “2018’de tüm 16 yeşil fabrikamızın 2025 yılına kadar karbon nötr olacağına söz vermiştik. Bu yılın sonunda bu taahhüdümüzü yerine getiriyoruz ve bu bizim için gerçek bir dönüm noktasıdır.”

Wilo Türkiye Genel Müdürü Duygu Erdem ise şunları ekledi: “Türkiye’de yürüttüğümüz projelerde sürdürülebilirliği bir hedef değil, iş yapış biçimimizin temel unsuru olarak görüyoruz. Üretim süreçlerimizden tedarik zincirimize kadar her aşamada çevresel etkileri azaltmaya odaklanıyoruz. Çalışanlarımızı kapsayan farkındalık programlarımız ve yerel iş birliklerimizle de bu yaklaşımı toplum genelinde yaygınlaştırmaya önem veriyoruz. EcoVadis’ten alınan platin madalya, tüm ekibin katkılarıyla elde edilmiş ortak bir başarıdır.”

Okumaya Devam Et

Trendler