Bizimle iletişime geçin

GENEL

Küçük Alanlarda Verimli Mimari Tasarım Önerileri

Yayınlandı

-

Küçük alanlarda yaşamak, giderek daha fazla insanın tercih ettiği bir yaşam biçimi haline geliyor. Şehirlerdeki yoğun nüfus artışı, konut fiyatlarının yükselmesi ve sürdürülebilir yaşam anlayışı, daha küçük ama fonksiyonel yaşam alanlarına olan talebi artırıyor. Küçük alanlarda verimli mimari tasarım, mevcut alanı en iyi şekilde kullanarak konfor, işlevsellik ve estetiği bir araya getirmeyi amaçlar.

1. Alanı Maksimum Kullanma Stratejileri

1.1 Açık Plan Tasarımı

Küçük alanlarda açık plan tasarımı, alanın daha geniş ve ferah görünmesini sağlayabilir. Duvarların ve bölmelerin kaldırılmasıyla oturma odası, mutfak ve yemek alanı gibi işlevler bir arada kullanılabilir hale gelir. Bu yaklaşım, sadece alanı büyütmekle kalmaz, aynı zamanda doğal ışığın tüm alana yayılmasına olanak tanır. Açık plan tasarımda dikkat edilmesi gereken en önemli unsurlar, mobilyaların doğru yerleştirilmesi ve alanın işlevselliğini artıran düzenlemelerdir.

1.2 Çok Amaçlı Mobilyalar

Küçük alanlarda verimli kullanım için çok amaçlı mobilyalar önemli bir rol oynar. Örneğin, açılabilir yemek masaları, depolama alanı içeren oturma grupları veya duvara monte edilen yataklar gibi mobilyalar, alanın maksimum şekilde kullanılmasına olanak tanır. Katlanabilir veya gizlenebilir mobilyalar, ihtiyaç duyulmadığında ortadan kaldırılarak daha fazla boş alan yaratır. Ayrıca, depolama alanı sağlamak için yatak altı çekmeceleri, duvar rafları ve tavan yüksekliğinden faydalanarak kullanılan dolaplar tercih edilebilir.

1.3 Dikey Alan Kullanımı

Küçük mekanlarda yatay alan sınırlı olduğundan, dikey alan kullanımı büyük önem taşır. Dikey depolama çözümleri, duvar rafları, tavan yüksekliği kadar uzanan dolaplar ve yerden tavana kadar uzanan kitaplıklar ile sağlanabilir. Ayrıca, asma kat veya loft gibi çözümlerle tavan yüksekliği kullanılarak yatak odası veya çalışma alanı gibi ekstra yaşam alanları oluşturulabilir. Bu tür tasarımlar, alanı daha verimli hale getirir ve yerden tasarruf sağlar.

1.4 Aynalar ve Yansıtıcı Yüzeyler

Aynalar, küçük alanları daha geniş ve ferah gösteren optik bir yanılsama yaratır. Büyük boyutlu aynalar veya aynalı dolap kapakları kullanarak odaların daha büyük algılanması sağlanabilir. Aynı şekilde, parlak yüzeyler ve ışığı yansıtan materyaller de alanın daha aydınlık ve geniş görünmesine yardımcı olur. Örneğin, parlak mutfak tezgahları, cam veya lake mobilyalar, bu etkileri artırabilir.

2. Aydınlatma ve Renk Kullanımı

2.1 Doğru Aydınlatma Stratejileri

Küçük alanlarda aydınlatma, alanın algısını doğrudan etkiler. Doğru aydınlatma stratejileri, alanı daha büyük ve davetkar hale getirir. Tavan aydınlatmaları, zemin lambaları ve masa lambaları gibi çok katmanlı aydınlatma seçenekleri kullanarak her köşenin aydınlatılması sağlanmalıdır. Ayrıca, pencere önlerini açık tutarak doğal ışığın iç mekana maksimum düzeyde girmesi teşvik edilmelidir. LED spot ışıklar, enerji verimliliği sağlayarak alanı daha iyi aydınlatabilir.

2.2 Renk Paleti Seçimi

Açık ve nötr renkler, küçük alanların daha geniş ve ferah görünmesini sağlar. Beyaz, bej, gri tonları gibi açık renkler, ışığı yansıtarak mekanın daha büyük algılanmasına yardımcı olur. Ayrıca, tek bir renk paleti kullanarak, odalar arasındaki geçişi yumuşatabilir ve mekanın daha bütünsel görünmesini sağlayabilirsiniz. Ancak, mekana derinlik ve karakter katmak için belirli alanlarda canlı renk dokunuşları veya aksan duvarlar da eklenebilir.

3. Fonksiyonel Bölgelere Ayırma

3.1 Mobil Bölücüler ve Perdeler

Küçük alanlarda işlevsellik sağlamak için mobil bölücüler, katlanabilir paneller veya perdeler kullanılabilir. Bu tür bölücüler, alanın gerektiğinde farklı işlevler için kullanılmasına olanak tanır ve gerektiğinde kaldırılabilir. Örneğin, açık planlı bir stüdyo dairede, yatak alanını oturma alanından ayırmak için hafif bir paravan veya perde kullanılabilir. Bu tür çözümler, esneklik sağlar ve alanın işlevselliğini artırır.

3.2 Mobilyalarla Bölgeleme

Mobilya yerleşimi, alanın farklı bölgelere ayrılmasına yardımcı olabilir. Örneğin, bir kitaplık, kanepe veya halı, oturma alanını yemek alanından ayırmak için kullanılabilir. Aynı şekilde, uzun bir yemek masası veya bir mutfak adası, mutfak ve oturma alanı arasındaki sınırı belirginleştirebilir. Bu tür düzenlemeler, alanın daha organize ve işlevsel olmasını sağlar.

4. Minimalist Yaklaşım ve Dekorasyon

4.1 Minimalist Dekorasyon Prensipleri

Küçük alanlarda gereksiz eşya ve dekorasyon unsurlarından kaçınmak, alanın daha geniş ve düzenli görünmesini sağlar. Minimalist bir yaklaşım benimseyerek, sadece gerekli ve işlevsel mobilya ve dekorasyon öğeleri kullanılmalıdır. Alanı karmaşıklaştıran büyük boyutlu mobilyalar yerine, küçük ve zarif parçalar tercih edilmelidir. Ayrıca, açık depolama çözümleri yerine kapalı dolaplar kullanarak dağınıklık hissi azaltılabilir.

4.2 Doğal Malzemeler ve Bitkiler

Doğal malzemeler ve bitkiler, küçük alanlara yaşam ve tazelik katar. Ahşap mobilyalar, taş detaylar veya doğal tekstil ürünleri, mekana sıcaklık ve doğallık getirir. Ayrıca, küçük bitkiler veya dikey bahçe düzenlemeleri, alanı ferahlatırken, doğal bir görünüm sağlar. Bu tür unsurlar, alanın hem estetik hem de çevresel olarak daha hoş bir hale gelmesine yardımcı olur.

5. Teknoloji Entegrasyonu

5.1 Akıllı Ev Sistemleri

Küçük alanlarda verimli tasarım için akıllı ev teknolojilerinin entegrasyonu, yaşam kalitesini artırabilir. Akıllı aydınlatma sistemleri, otomatik perde sistemleri, uzaktan kumandalı ısıtma ve soğutma cihazları gibi çözümler, alanın işlevselliğini ve konforunu artırır. Ayrıca, akıllı depolama sistemleri ve çok işlevli elektronik cihazlar da alandan tasarruf edilmesine yardımcı olur.

Küçük alanlarda verimli mimari tasarım, mevcut alanı en iyi şekilde kullanarak konfor, işlevsellik ve estetik dengesini sağlar. Açık plan tasarımı, çok amaçlı mobilyalar, doğru aydınlatma ve renk kullanımı gibi stratejilerle küçük mekanlar daha geniş ve davetkar hale getirilebilir. Minimalist yaklaşım ve teknoloji entegrasyonu ile bu alanlar hem işlevsel hem de sürdürülebilir hale gelir. Küçük alanlarda yaşarken doğru tasarım kararları alarak, hem estetik hem de pratik açıdan tatmin edici bir yaşam alanı yaratmak mümkündür.

Okumaya Devam Et
Yorum Yapmak İçin Tıkla

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

GENEL

İnşaat Son Çeyreğe Yavaş Girdi

Yayınlandı

-

Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB), her ay merakla beklenen inşaat ile bağlantılı imalat ve hizmet sektörlerindeki mevcut durum ile beklenen gelişmeleri gösteren “Hazır Beton Endeksi” 2025 Eylül Ayı Raporu’nu açıkladı. Temmuz ayındaki zirveden sonra ağustosta eşik değerin altına gerileyen Faaliyet Endeksi, eylül ayında eşik değerin altındaki yatay hareketine devam etmiştir. Endekslerin geçen yıla göre yükselse de eşik değerin altında kalması, sektörün daha iyi bir noktada olduğunu ancak hâlâ istenen seviyede olmadığını göstermektedir.

Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) her ay açıkladığı Hazır Beton Endeksi ile Türkiye’de inşaat sektörü ve bağlantılı imalat ve hizmet sektörlerindeki mevcut durumu ve beklenen gelişmeleri ortaya koymaktadır. İnşaat sektörünün en temel girdilerinden biri olan ve aynı zamanda üretiminden sonra kısa bir süre içerisinde stoklanmadan inşaatlarda kullanılan hazır betonla ilgili bu Endeks, inşaat sektörünün büyüme hızını ortaya koyan öncü bir göstergedir.

Hazır Beton Endeksi 2025 Eylül Ayı Raporu’na göre, temmuz ayındaki zirveden sonra ağustosta eşik değerin altına gerileyen Faaliyet Endeksi, eylül ayında eşik değerin altındaki yatay hareketine devam etmiştir. Beklenti ve Güven Endekslerinin her ikisi de yine negatif tarafta hareket etmiştir. Beklentide görülen sınırlı artış, endeks değerini eşiğin üzerine taşımaya yeterli olmamıştır. Güven Endeksi ise eylül ayında gerilemiş görünmektedir. Son olarak birleşik Beton Endeksi de Güven Endeksi’ndeki azalışa paralel olarak düşüş kaydetmiştir.

Geride bıraktığımız eylül ayında tüm endeksler, geçen yılın aynı ayına kıyasla yükselmiş görünmektedir. Artış oranı açısından bakıldığında ön plana çıkan endeksler Faaliyet ve Beklenti endeksleridir ancak bu durum, her iki endeksin de eylül ayında mutlak değer olarak eşik değerin altında konumlandığı bilgisi ile birlikte değerlendirilmelidir. Güven Endeksi’ndeki artış ise geçen yıla kıyasla oldukça sınırlı kalmıştır. Eylül ayındaki tüm endekslerin eşik değerin altında kalmalarına rağmen geçen yıla kıyasla daha yüksek bir değerde olmaları, inşaat sektörünün eylül ayında geçen yılın aynı ayına göre daha iyi bir noktada olduğunu teyit etmekte, ancak mevcut durumun henüz istenen seviyede olmadığını göstermektedir.

Raporun sonuçlarını değerlendiren Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık, “Temmuz ayındaki zirvenin ardından ağustosta eşik değerin altına gerileyen Faaliyet Endeksi, eylül ayında eşik değerin altındaki yatay hareketine devam etmiştir. Eylül ayında tüm endeksler, geçen yılın aynı ayına kıyasla yükselmiştir. Tüm endekslerin eşik değerin altında kalmalarına rağmen geçen yıla göre daha yüksek bir değerde olmaları, inşaat sektörünün geçen yıla kıyasla daha iyi bir noktada olduğunu, ancak henüz istenen seviyede olmadığını göstermektedir.” dedi.

Ekonomik gelişmelerle ilgili görüşlerini paylaşan THBB Başkanı Yavuz Işık, “Türkiye ekonomisinde yılın son çeyreğindeki, daha da önemlisi 2026 yılına dönük gelişmelerin belirleyicisi faiz ve ona bağlı olarak finansman maliyeti olacaktır. Dünyada ise küresel büyümede yavaşlama riskleri ve resesyon endişeleriyle birlikte, bazı piyasalarda normalleşen para politikalarının gevşemesi konusu öne çıkmaktadır. Sektörümüz için en olumlu senaryo; enflasyonun istikrarlı şekilde gerilemesi, TCMB’nin öngörülebilir bir duruşa kavuşması ve kamu altyapı harcamalarının planlandığı şekilde devam etmesi olacaktır. Bu senaryoda konut talebi ve yatırım iştahı güçlenebilir, inşaat sektörü de büyümeyi ve istihdamı sırtlayabilir ancak düşmeyen enflasyon, belirsiz faiz politikası veya dış kaynaklı şoklar olursa maliyetler ve finansman tablosu olumsuz etkilenebilir. Ekonomi yönetimi öngörülebilirliği artırıp maliyet ve finansman risklerini minimize ederek yatırımları sürdürülebilir kıldığı sürece inşaat sektörü ekonomiyi daha fazla destekleyecektir.” dedi.

Okumaya Devam Et

GENEL

Erdal Albayrak / Albayrak Beton Yönetim Kurulu Başkanı: “Yatırımcı, güvenli liman olan gayrimenkule yöneliyor”

Yayınlandı

-

Rakamlara baktığımızda konut piyasasında işlem hacminin belirgin bir şekilde toparlandığına şahit oluyoruz. Yatırımcı güvenli liman arıyor, bu liman da her dönem olduğu gibi yine gayrimenkul sektörü oluyor. Ancak burada düşük ve orta gelir grubunun konut ihtiyacını karşılamak konusu ön plana çıkıyor. Kamu da buradan yola çıkarak yüzde 56’ya kadar düşen ev sahipliği oranını 2035 yılına kadar yüzde 66’ya çıkarmayı hedefledi ve bir yandan sosyal konuta ağırlık vererek bir yandan orta gelir grubu için şartları iyileştirmek üzere formüller geliştirmek için çalışmalar yürütmeye başladı. Bundan sonra Türkiye’nin hızla erişilebilir veya uygun fiyatlı konut politikası geliştirmesi şart ancak işin mali yükünü kamu-özel iş birliği modellerinin uygulamaya konulmasıyla daha uygulanabilir ve hızlı bir süreç sağlanabilir.  

Cihat Algün  / Algün Yönetim Kurulu Başkanı: “Yıl sonu için rekor beklentisi güçlendi”

TÜİK rakamlarına göre; konut satışları ocak-eylül döneminde bir önceki yıla göre yüzde 19,2 artarak 1 milyon 128 bin 727 olarak gerçekleşti. Özellikle ipotekli satışlardaki yüzde 34,4’lük artış dikkat çekici. Bugün açıklanan resmi tabloya göre, 2025 yılı sonunda konut satışlarının eşik değer olan 1.5 milyonun üzerine çıkarak rekor kıracağı beklentisi güçleniyor. Artık parasını önceden kur korumalıda, faizde, döviz ve altında değerlendirenler konuta da yatırım yapmaya başladı. İleride konut fiyatlarının daha fazla artacağını öngören kesim, konut yatırımına yöneldi. Bir süredir devam eden konut satış rakamlarının yukarı yönlü seyrinin sebebi olarak bu etkenleri düşünebiliriz. Faizlerde aşağı yönlü hareketin devam etmesi ile konut kredisi kullananların sayısında ve dolayısıyla ipotekli satışlarda da artış olmasını bekliyoruz. 

Okumaya Devam Et

GENEL

İZODER TESİSAT YALITIMININ ÖNEMİNİ VURGULADI

Yayınlandı

-

İŞ’te dönüşümün anahtarı tesisat yalıtımında  

Enerji verimliliği konusundaki farkındalık son yıllarda yükselişe geçse de bu süreçte çok önemli bir nokta gözlerden kaçıyor: Tesisat Yalıtımı… İZODER Başkanı Emrullah Eruslu, tesisat yalıtımının öneminin henüz net olarak anlaşılmadığına dikkat çekerek şunları söyledi: “Tesisat yalıtımı yapılmamış her bina, enerji tasarrufunda bir adım geride kalıyor. Bu binalarda yaşayanlar daha yüksek fatura öderken enerjiyi de israf ediyor. Binalardaki tesisatlara yalıtım yapılması ısıtma ve soğutma için harcanan enerjiden tasarruf edilmesini sağlıyor. Yalıtım uygulamaları her alanda enerji tasarruflu, güvenli, sağlıklı ve konforlu yaşam alanları oluşturan bütüncül uygulamalardır. Sanayi tesislerinde verimliliğin artırılması ve enerji dönüşümü için de işe yalıtımla başlamak gerekiyor.”

Tesisat yalıtımı; içinden akışkan geçen borular, vanalar, havalandırma amaçlı kullanılan kanallar, tanklar, kazanlar gibi tesisat elemanları vb. ile kazan daireleri gibi tesisat elemanlarının bulunduğu mekanik odalarda ısı, ses ve yangın yalıtımı yapılması anlamına geliyor. Endüstriyel üretim süreçlerinde ve binalarda ısıtma veya soğutma için harcanan enerjiden tasarruf edilmesinde büyük rol oynayan tesisat yalıtımı sayesinde hem tüketilen enerji hem de atmosfere yayılan sera gazı miktarı azalıyor. Bu noktada küresel ısınma ve iklim değişikliği ile mücadelede de tesisat yalıtımı önemli bir rol oynuyor.  

Tesisat yalıtımı, enerji tasarrufu ve sürdürülebilirlikte kilit öneme sahip

Tesisat yalıtımının ekonomik avantajlarının yanı sıra sürdürülebilirliğe yaptığı katkılarla da önemli bir noktada olduğunu dile getiren İZODER-Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Eruslu, “Ülkemizde nihai enerji tüketiminin sektörel dağılımı incelendiğinde yaklaşık yüzde 30,3 ile sanayi sektörünün binalar ile başı çektiği görülüyor. Sanayide enerji tüketiminin ağırlıklı kısmı proses ve alan ısıtması veya soğutmasında kullanılıyor. Sanayide verimlilik artışının ve buna yönelik uygulamaların her zamankinden daha fazla önem kazandığı gümümüzde enerji kayıplarının yaşandığı noktaların saptanması ve tesisat yalıtımı ile bu kayıpların önüne geçilmesi mümkün. Endüstriyel üretim süreçlerinde yapılacak olan ısı yalıtımı uygulamaları, sağlamış oldukları enerji verimliliği ile kendini çok kısa sürede geri ödüyor. Öte yandan Avrupa Yeşil Mutabakatı (AYM), uluslararası ticaret arenasında rekabetçi olmak isteyen tüm sanayi tesislerini enerji verimliliği projelerini hayata geçirmeye ve karbon ayak izlerini azaltmaya teşvik ediyor. Dolayısıyla endüstriyel tesislerde yapılacak tesisat yalıtımı uygulamaları, enerji verimliliğinin sağlanması ve sera gazı emisyonlarının azaltılması noktasında kilit rol oynuyor. Gerçekleştirilecek tesisat yalıtımı uygulamaları; üretim maliyetlerindeki enerji yükünü azaltırken uluslararası pazarlarda daha rekabetçi çözümler sunulması ile mali sürdürülebilirliğe de önemli kazanımlar getirebiliyor. Sanayimizin yeşil dönüşümü ve sürdürülebilirlik hedeflerini konuşurken önemli bir tasarruf alanı oluşturan tesisat yalıtımı uygulamalarını gözden kaçırmamamız lazım” dedi.

Tesisat Yalıtımı, iş kazaları için alınacak önlemler listesinde yer alıyor

Tesisat yalıtımının bazı iş kazalarının önlenmesinde de etkin rol oynadığını belirten İZODER Başkanı Emrullah Eruslu, şunları söyledi: “Endüstriyel proseslerde tesisat elemanlarında farklı sıcaklıklarda sıcak veya soğuk su, kızgın buhar, kızgın yağ, süt vb. birçok akışkan taşınabiliyor. Sıcak su, kızgın buhar veya kızgın yağ taşınan hatlarda yüzey sıcaklıkları çok yüksek oluyor. Çalışanların istemsiz veya kazara söz konusu tesisat elemanlarına temas etmeleri durumunda meydana gelecek iş kazalarına karşı tesisat yalıtımı yapılıp, yüzeyin makul sıcaklıklara getirilmesi işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından şart. Ayrıca düşük sıcaklıklarda akışkanların taşındığı hatlarda da yalıtım yaparak yoğuşmadan kaynaklı oluşan korozyonun önüne geçilmesi ve tesisatın ömrünün uzatılması mümkün. Tesisteki tüm tesisat elemanlarının doğru yöntem ve malzemelerle yalıtılması büyük önem taşıyor.”

Isı, su, ses, tesisat ve yangın yalıtımının tek tek ya da birlikte ele alındığında, binanın ve tesisatın kullanım süresinin uzadığına dikkat çeken Emrullah Eruslu, açıklamalarını şu sözlerle bitirdi: “Tesisatlarımız vücudumuzdaki damarlar gibi binalarda tüm alanlara dağılıyor. Bu yolla yaşamımız ve konforumuz için gerekli temiz ve şartlandırılmış hava, ısı gibi tüm unsurların taşınması sağlanıyor. Bu çerçevede gürültü ve yangının zararlı etkilerinin tesisatlar vasıtasıyla yayılmaması için yalıtım tedbirlerinin alınması hayati önemde. Bir binada tesisata ısı yalıtımı ile birlikte ses yalıtımı da yaptırılırsa binalarda gürültü azalır ve böylece konfor artmış olur. Tesisat boruları, havalandırma kanalları, elektrik kablolarının şaftları gibi olası bir yangın durumunda en riskli noktaları oluşturan yerlerde yangın yalıtımı yapılması ise can ve mal kaybını ciddi oranda azaltarak daha güvenli binalara kavuşmamızı sağlar. Yeni yapılacak binalarda tesisat yalıtımına da diğer yalıtım uygulamaları kadar öncelik verilmesini ve yapı inşasının vazgeçilmez bir ögesi olarak kabul edilmesini önemli buluyoruz. Enerji verimli, güvenli ve konforlu yapılar için tüm yalıtım uygulamalarını kaliteli malzemeler ile doğru olarak uygulanması gerekiyor.”

Okumaya Devam Et

Son Yazılar

Trendler