Bizimle iletişime geçin

GENEL

Karbon Ayak İzine Vergi Geliyor: Sanayide Uyum Alarmı!

Yayınlandı

-

Avrupa Birliği’nin karbon emisyonlarını sınırlandırmak amacıyla hayata geçireceği ‘Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’ (CBAM), sanayi sektöründe yeni bir dönemin habercisi. Yürürlüğe girmesine sadece 5 ay kalan bu düzenlemede, karbon emisyonlarını şeffaf şekilde raporlamayan ve uyum sağlayamayan tesisler, ihracat gelirlerinin en az yüzde 25’i oranında vergi riskiyle karşı karşıya kalacak. Sanayi kuruluşlarının bu kritik dönemde altyapı ve üretim süreçlerini hızla dönüştürmesi, sürdürülebilir rekabet için artık bir zorunluluk haline geldi.

Çukurova Isı Pazarlama Müdürü Osman Ünlü, bu süreçte özellikle ısıtma sistemlerinin ne kadar belirleyici olduğuna işaret ediyor.

Avrupa Birliği’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM), 5 ay sonra yürürlüğe giriyor. CBAM’ın gerektirdiği ölçüm, doğrulama ve bildirim süreçlerine uyum sağlayamayan sanayi tesislerinin maliyet baskısıyla karşı karşıya kalacağı ve ihracat avantajlarını kaybedebileceği öngörülüyor. Uzmanlar, bu durumun ihracat gelirlerinin en az yüzde 25’i oranında vergi riski doğurabileceğini vurguluyor. Karbon emisyonlarının doğru ve şeffaf raporlanmaması durumunda da para cezaları ve ticari kısıtlamaların uygulanması bekleniyor. 

CBAM’a uyum sağlamayan tesislere, ağır ticari yaptırım geliyor

Enerji yoğun sektörlerde faaliyet gösteren sanayi kuruluşlarını yakından ilgilendiren bu uygulama, özellikle demir-çelik, çimento, alüminyum, gübre ve elektrik üretimi gibi alanlarda faaliyet gösteren tesisler için önemli sorumluluklar getiriyor. Küresel pazarda rekabet gücünü sürdürmek isteyen sanayi sektörü için karbon düzenlemelerine uyum, artık ertelenemez bir gereklilik haline geldi. Bu doğrultuda tesislerin, hızla altyapı yatırımlarını tamamlaması, üretim süreçlerini dönüştürmesi ve karbon raporlama süreçlerini devreye alması kritik önem taşıyor. 

Karbon emisyonlarını azaltma yönündeki küresel beklentiler, sanayi kuruluşlarının yenilenebilir enerjiye yönelmesini, enerji verimli ısıtma-soğutma sistemlerine geçiş yapmasını ve karbon ayak izini düşüren teknolojik yatırımlar yapmasını gerektiriyor.

“Sanayi sektörü, artan karbon düzenlemeleri karşısında Güneş Enerjisi Santrali (GES) yatırımlarını ve karbon maliyetlerini azaltmaya yönelik teknoloji yatırımlarını hızlandırıyor,” diyen Çukurova Isı Pazarlama Müdürü Osman Ünlü, bu süreçte ısıtmanın enerji verimliliği ve maliyetler üzerindeki kritik önemine dikkat çekerek şunları söylüyor: 

GES ve elektrikli ısıtıcı yatırımları hız kazanıyor

 “2026 itibarıyla demir-çelik, alüminyum, gübre, çimento, hidrojen ve elektrik üretim sektörlerinde faaliyet gösteren firmalara sınırda karbon vergisi uygulanacak. Bu kritik tarih yaklaşırken, sanayi tesislerinde güneş enerjisi (GES) yatırımları hızla artıyor. GES yatırımlarındaki büyüme, elektrikli ısıtıcı pazarında da ciddi bir talep artışı sağladı. Çünkü Türkiye’de sanayide tüketilen enerjinin yaklaşık yüzde 50’si verimsiz ısıtma ve soğutma sistemlerinde harcanıyor. Bu nedenle tesisler, enerjiyi daha verimli kullanmak amacıyla ısıtma sistemlerinde yeniliğe giderek elektrikli ısıtıcıları seçiyor. 

Goldsun Vega, karbon maliyetlerini azaltıyor

Çukurova Isı olarak, bu dönüşüm sürecine, Goldsun markamızın en yeni ürünü olan Goldsun Vega elektrikli ısıtıcı ile katkı sağlıyoruz. Kısa dalga infrared teknolojisiyle geliştirdiğimiz Goldsun Vega, bugüne kadar üretilmiş en teknolojik infrared ısıtıcı olarak tanımlanıyor. Vega’nın özel reflektör teknolojisi, ampulden çıkan ışınların tamamını cisimlere yönlendirerek ısıtma verimini yüzde 28 oranında artırıyor. Cihazda kullandığımız yüksek yoğunluklu halojen ampul ise, standart rezistanslı ısıtıcılara kıyasla yüzde 40 daha yüksek verim sağlıyor. Goldsun Vega, sahip olduğu bu donanımsal özellikler sayesinde; endüstriyel tesislerin enerji tüketimini optimize ediyor, karbon emisyonlarını azaltıyor ve dolayısıyla karbon maliyetlerini düşürüyor. dedi.

Yeşil dönüşüme rehberlik ediyor

Osman Ünlü, ayrıca sundukları ücretsiz keşif ve projelendirme hizmetleriyle, sanayi tesislerinin yeşil dönüşüm yolculuğuna rehberlik ettiklerini de sözlerine ekledi.

Okumaya Devam Et
Yorum Yapmak İçin Tıkla

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

GENEL

Elite World, Rezidans Konseptine İstanbul’da Bir Halka Daha Ekledi 

Yayınlandı

-

Elite World Hotels & Resorts, franchise iş modeliyle büyümeye devam ediyor. Zincir, rezidans kategorisindeki yeni oteli Elite World Residence İstanbul Başakşehir için Hayat Group İnşaat ile anlaşma imzaladı.

Türkiye’nin önde gelen otel zincirlerinden Elite World Hotels & Resorts, rezidans konseptindeki otellerine bir yenisini daha ekledi. Zincir, bu kapsamda İstanbul’un gelişen bölgesi Başakşehir’de Hayat Group İnşaat ile Elite World Residence İstanbul Başakşehir projesi için franchise anlaşması imzaladı.

Konforlu Yaşam Alanları ve Geniş Sosyal Olanaklar

2027 Ocak ayında kapılarını açması planlanan Elite World Residence İstanbul Başakşehir, 45 otel odası ve 70 rezidans dairesi ile misafirlerini ağırlayacak. 2 bloktan oluşan ve 15 katlı ana binası otel ve rezidans olarak konumlandırılan proje, 600 metrekare alana sahip spa ve fitness alanı, 250 metrekarelik restoranı, açık alışveriş alanı, havuzu ve 400 kişilik 2 toplantı salonuyla iş ve tatil amaçlı konaklamalar için ideal bir deneyim sunacak. İstanbul Havalimanı ve Taksim’e 30 kilometre, Çam Sakura Hastanesi’ne yürüme mesafesinde yer alan proje, hem uzun hem de kısa süreli konaklamalarda iş seyahati, tatil ve sağlık turizmi hedef kitlesine hitap edecek şekilde tasarlandı.

Yeni Dönem İçin Güçlü Adım

Elite World Hotels & Resorts Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Emel Elik Bezaroğlu,  “Elite World Hotels & Resorts olarak, markamızı Türkiye’nin ve dünyanın farklı noktalarına taşımak için yatırımcılarımızla güç birliği yapmaya devam ediyoruz. Yeni otelimizle birlikte sadece konaklama değil; bulunduğumuz şehre değer katacak, istihdam ve turizm potansiyeli yaratacak adımlar atıyoruz. Elite World Residence İstanbul Başakşehir, zincirimizin rezidans konseptindeki 3. oteli olarak sürdürülebilir büyümemizin örneğini teşkil ediyor. Misafirlerimizin ihtiyaçlarına uygun konfor ve hizmet standartlarımızı her geçen gün daha geniş bir kitleyle buluşturmaktan mutluluk duyuyoruz.” dedi. 

Elite World Hotels & Resorts CEO’su Orkun Petekçi ise  “Bugün imza attığımız bu anlaşma, franchise iş modeliyle büyüme stratejimizdeki kararlılığımızın önemli bir örneğini oluşturuyor. Zincirimizin İstanbul’daki 9’uncu oteli olacak bu tesis, portföyümüzdeki çeşitliliğin de önemli bir parçası olacak. Yeni otelimizin, İstanbul turizminin gelişimine katkı sağlayacağına ve markamızın büyüme yolculuğunda önemli bir kilometre taşı olacağına inanıyoruz. Yatırımcılarımızın vizyonunu Elite World’ün uluslararası hizmet kalitesiyle buluşturarak güçlü ve sürdürülebilir büyümeye devam ediyoruz.” diye konuştu.

Hayat Group İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Mohamed Abdel Halim ise yatırımla ilgili olarak şunları kaydetti: “Gayrimenkul ve karma yaşam projelerinde edindiğimiz deneyimi, turizm sektörünün güçlü markalarından Elite World ile yeni bir boyuta taşıyoruz. Elite World Residence İstanbul Başakşehir, grup olarak markalı otel ve rezidans projelerimizdeki ilk büyük adımımız olacak. Elite World’ün uluslararası hizmet kalitesiyle bölgeye ve İstanbul’a değer katacağımıza inanıyoruz.” 

Okumaya Devam Et

GENEL

Şeffaf iletişim marka sadakatini yüzde 94’e çıkarıyor

Yayınlandı

-

Günümüzde markaların tüketicilerle kurduğu ilişkinin doğası köklü bir değişimden geçiyor. Sadece kaliteli bir ürün ya da hizmet sunmak, müşterilerin güvenini kazanmak için artık yeterli değil. Tüketiciler, markaların arkasındaki değerleri, iş yapış biçimlerini, toplumsal sorumluluklarını ve hatta kriz anlarında sergiledikleri tavırları daha yakından takip ediyor. Özellikle dijitalleşmenin hız kazandığı çağımızda bilgiye erişimin hiç olmadığı kadar kolay hale geldiğini vurgulayan İnomist iletişim Danışmanlığı Ajans Başkanı Sibel Selvi, şeffaf iletişimin markalara kazandırdığı avantajlara dikkat çekiyor.

Tüketicilerin yüzde 90’ı satın alma kararında şeffaflığa öncelik veriyor

Şeffaf iletişimin artık bir tercih olmanın ötesinde zorunluluk haline geldiğine dikkat çeken Sibel Selvi, şunları söylüyor: Araştırmalar bu dönüşümü net bir şekilde ortaya koyuyor. NielsenIQ verilerine göre tüketicilerin yüzde 72’si, bir markanın amacını ve değerlerini açıkça ortaya koymasının satın alma kararlarını doğrudan etkilediğini belirtiyor. Label Insight tarafından yapılan başka bir araştırma ise tüketicilerin yüzde 94’ünün şeffaf davranan markalara daha sadık kaldığını gösteriyor. Benzer şekilde WebFX’in yayımladığı istatistiklere göre tüketicilerin yaklaşık yüzde 90’ı satın alma kararında şeffaflığı en önemli faktörlerden biri olarak görüyor. Bu oranlar, şeffaflığın artık marka değerinin ayrılmaz bir parçası haline geldiğini açıkça ortaya koyuyor.

Güven inşa etmenin en etkili yolu açık iletişim

Peki, şeffaf iletişim neden bu kadar önemli? Öncelikle güven inşa etmenin en etkili yolu açık iletişimden geçiyor. Tüketiciler, markaların hatalarını gizlemesindense sorumluluk almasını ve çözüm yolunu şeffaf şekilde paylaşmasını tercih ediyor. Kriz dönemlerinde şeffaf iletişimi öncelik haline getiren şirketler, tüketiciler tarafından çok daha güvenilir bulunuyor. Bu da itibar yönetiminde şeffaflığın kritik bir rol oynadığını gösteriyor. Bununla birlikte şeffaflık, müşteri sadakatini ve marka bağlılığını artırıyor. Şeffaf markalar yalnızca tercih edilmekle kalmıyor, aynı zamanda tüketicilerin gözünde “savunulmaya değer” hale geliyor.

Şeffaflık, verilerin güvenilir şekilde paylaşılmasını gerektiriyor

Elbette markaların şeffaflık konusunda adım atması kolay değil. Ölçülmesi güç veriler, farklı kültürel beklentiler ve rekabet kaygıları şirketlerin önüne önemli engeller çıkarabiliyor. Bu noktada şeffaflık sağlamak, birçok farklı aktörün verilerinin uyumlu ve güvenilir şekilde paylaşılmasını gerektiriyor. Ancak bu süreçte bilgi eksiklikleri veya doğrulama sorunları yaşanabiliyor. Şeffaflık ile “ticari sırların korunması” arasındaki ince denge, markalar için zaman zaman kafa karıştırıcı bir alan oluşturuyor. Çok fazla bilgi paylaşımı rakipler için avantaj yaratabileceği gibi tüketicilerde de karmaşa doğurabiliyor. Bununla birlikte, dünyada öne çıkan uygulamalar şeffaf iletişimin doğru şekilde kurgulandığında markalar için ciddi bir değer yarattığını ortaya koyuyor. Vogue Business tarafından “radikal dürüstlük” olarak tanımlanan akım, markaların başarılarının yanı sıra hatalarını da samimiyetle paylaşmasını kapsıyor. Bu yaklaşım özellikle genç kuşak tüketiciler arasında büyük yankı buluyor.

Uzun vadeli başarının temel koşulu, şeffaf iletişim stratejisi

Gelinen noktada şeffaf iletişim stratejisi oluşturmak günümüz markaları için artık bir tercih değil, uzun vadeli başarının temel koşullarından biri. Tüketiciler markalardan dürüstlük, hesap verebilirlik ve samimiyet bekliyor. Bu beklentiyi karşılayabilen şirketler hem güven hem de sadakat kazanarak rekabette öne çıkıyor. Buna karşın şeffaflıktan uzak duran markaların, dijital çağda itibarlarını koruması giderek zorlaşıyor. Şeffaf iletişim, geleceğin güçlü markalarının olmazsa olmaz yapıtaşı olmaya aday görünüyor.

Okumaya Devam Et

GENEL

GAYRİMENKULDE İLKLERİN MARKASI BİZİM EVLER, YAPAY ZEKAYLA HAZIRLANAN İKİNCİ REKLAM FİLMİYLE YENİDEN SAHNEDE

Yayınlandı

-

“Sektörde ilk yapay zekâ reklam filmi de Bizim Evler için hazırlanmıştı” 

İhlas Holding İnşaat Grubu, binlerce aileyi ev sahibi yaptığı Ispartakule bölgesindeki Bizim Evler markalı projeleri için yeni bir reklam filmi hazırlattı. Şubat ayında yayınlanan ve gayrimenkul sektöründe ilk olma özelliği taşıyan yapay zekâ destekli reklam filmiyle büyük ses getiren marka, şimdi ikinci filmle bu yenilikçi yaklaşımı sürdürüyor. Bizim Evler için yapay zekâ teknolojisiyle hazırlanan her iki reklam filminde de yarım asra yakın tecrübesiyle Fikirevim Reklam Ajansı’nın imzası bulunuyor.

İstanbul’da planlı şehir hayatının en başarılı örnekleri arasında yer alan Ispartakule bölgesinin, en güçlü inşaat firması İhlas Holding İnşaat Grubu, Bizim Evler markası için yapay zekâ teknolojisiyle yeni bir reklam filmi hazırlattı. Daha önce Şubat ayında hazırlanan ve büyük ses getiren reklam filmi, “Yapay zekâ teknolojisiyle gayrimenkul sektöründe hazırlanan ilk reklam filmi” olmuştu.

HER DETAYDA YAPAY ZEKA TEKNOLOJİSİ

Senaryodan müziğe, görsellerden metinlere kadar tüm aşamalarda yapay zekâ teknolojisiyle üretilen yeni reklam filminde, teslime hazır Bizim Evler 10 ve yapımı süren Bizim Evler 11 projesindeki 48 aylık vade kampanyası anlatılıyor. Bu öncü çalışmada, yapay zeka teknolojisiyle hazırlanan ilk reklam filminde olduğu gibi yarım asra yaklaşan tecrübesi ve yenilikçi bakış açısına sahip Fikirevim Reklam Ajansı’nın imzası bulunuyor.

GEÇMİŞTEN İLHAM, GELECEĞE VİZYON

Hazırlanan yeni reklam filminde, Bizim Evler projeleriyle özlenen mahalle kültürü ve  komşuluk değerlerinin yeniden hayat bulduğu mesajı veriliyor. Ayrıca yapay zekâ teknolojisiyle hazırlanan yeni reklam filmiyle İhlas Holding İnşaat Grubu, tıpkı ilk filmde olduğu gibi teknoloji ile gayrimenkul sektörü arasında önemli bir bağ kurarak benzersiz bir müşteri deneyimi yaşatmayı hedefliyor. 

Okumaya Devam Et

Trendler