“Eğer sürdürülebilirliği şirketinizin hedefleri arasına koymak istiyorsanız o zaman bu bakış açısını çalışanlarınızın davranış ve düşüncelerine yansıması için gerekli insan kaynakları politikaları izlemeniz gerekiyor.”
Sürekli gelişimi kurum kültürünün bir parçası olarak gören ve ortaya koyduğu tüm yaklaşımları bu perspektifte geliştirien Rehau,sürdürülebilirlik alanında da oldukça başarılı projelere imza atıyor.
“Biz marka olarak çevreye ve sürdürülebilirliğe büyük önem veriyoruz. Geçtiğimiz yıllarda Sürdürülebilirlik ve İklim Liderliğindeki 50 Şirket’ten biri seçildik.” ifadeleriyle bu noktadaki konumlarını vurgulayan REHAU Türkiye Ülke Müdürü Murat Sarımaden ile gerçekleştirdikleri çalışmalar hakkında konuştuk.
Öncelikle sürdürülebilir bir iş dünyası ve yaşamı nasıl tanımlıyorsunuz?
Aslında sürdürülebilirlik denilince hemen ilk akla çevreye saygılı bir yaşam biçimi akla geliyor. Ama bununla birlikte esas sürdürülebilirlik çevreye saygının yanı sıra ekonomi kalkınma, toplumsal refah, dengeli yaşam gibi birçok alanda yarınları düşünerek hareket etmek geliyor. Çünkü birbirine bağlı olan ekosistemin tüm parçaları eşit, dengeli ve gerçek ihtiyaçlar doğrultusunda tüketilmeli ve tüketilen miktarlar yerine sisteme dikkat edilerek konulmalı. İş dünyası da işte bu bakış açısı ile faaliyetlerine devam etmeli.
Sürdürülebilirlik yaklaşımınızın temelinde neler var? Başlangıç adımlarınızdan biraz bahseder misiniz? Bu konuda bugüne kadar geliştirdiğiniz stratejiler ve faaliyetler hakkında neler söylemek istersiniz?
REHAU olarak biz aslında bir aile şirketiyiz. Gelecek nesillere olan sorumluluğumuzu yerine getirmek için uzun vadeli bir yaklaşım benimsedik. Döngüsel ekonomiler konusunda her zaman öncülük etmek istiyoruz.
Biz marka olarak çevreye ve sürdürülebilirliğe büyük önem veriyoruz. Geçtiğimiz yıllarda Sürdürülebilirlik ve İklim Liderliğindeki 50 Şirket’ten biri seçildik. Ayrıca şirketlerin sürdürülebilirlik performansını çevre, çalışma, insan hakları, etik ve sürdürülebilir satın alma kategorilerinde değerlendiren bağımsız derecelendirme kuruluşu olan EcoVadis’ten de altın ödül aldık.
Sürdürülebilirlik etkilerini uzun vadede nasıl koruyup-iyileştirmeyi planlıyorsunuz?
Biz 2025 yılına kadar grup genelinde geri dönüşüm oranımızı yüzde 15’in oldukça üzerine çıkarmayı ve aynı zamanda CO2 emisyon oranlarımızı en az yüzde 30 azaltmayı planlıyoruz. “Sürdürülebilirliğin güven, güvenilirlik ve yenilik gibi üç ana değeri temel alan bir felsefe olduğuna inanıyoruz. Yaşam kalitesini iyileştirmek için ileriye dönük teknolojiler geliştirmek istiyoruz. Özellikle üretimde yeni malzemeler yerine geri dönüştürülmüş malzemelerin kullanımı CO2 emisyonlarını yüzde 88’e varan oranlarda azaltıyor. REHAU, doğal kaynak dostu dayanıklı polimer sistemlerinin üretimine ek olarak, tüketici sonrası ve endüstri sonrası atık malzemelerin yüksek kaliteli işlenmesine ve yeniden kullanımına odaklanıyor. Mobilya, inşaat ve otomotiv endüstrilerindeki faaliyetlerimizde hali hazırda geri dönüştürülmüş malzemeleri kullanarak yüksek kaliteli ürünler geliştirip, üretiyoruz.
Ayrıca, REHAU Group olarak Mayıs 2020’de BM Küresel İlkeler Sözleşmesi’ni imzalayarak sorumlu kurumsal yönetişime ve sürdürülebilirliğe olan bağlılığını açıkça ortaya koyduk. Sürdürülebilirlik stratejimizi değerlendirmek için tüm birimlerimiz sürekli olarak ortaklaşa çalışıyoruz ve bu stratejiyi geliştirmeye devam ediyoruz.
Bu konu üzerinde gelişmiş ülkelerdeki mevcut algı ve pratiklerle Türkiye’deki yaklaşımlar arasında sizce bir fark var mı?
Aslında Türkiye özellikle global şirketlerin yaklaşımları sayesinde oldukça önemli adımlar atıyor. Örneğin REHAU olarak biz Almanya’daki sürdürülebilirlik yaklaşımlarımızı Türkiye’de de uyguluyoruz.
Sürdürülebilir bir kurum bilincinin gelişebilmesi için atılabilecek temel adımlar nelerdir?
Öncelikle sürdürülebilirliğin bir şirket kültürü haline getirmenin en önemli madde olduğunu unutmamak gerekir. Sürdürülebilirlik bir halkla ilişkiler mesajı halinde kalmamalı ve içselleştirilerek şirketlerin en küçük yapı taşından en üst kademeye kadar alınan her kararda göz önünde bulundurulmalı. Eğer sürdürülebilirliği şirketinizin hedefleri arasına koymak istiyorsanız o zaman bu bakış açısını çalışanlarınızın davranış ve düşüncelerine yansıması için gerekli insan kaynakları politikaları izlemeniz gerekiyor.
‘Sürdürülebilirlik’ adı altında ortaya koyduğunuz tüm çalışmaların; üretim, sevk ve tüketim noktasında ortaya çıkaracağı amaçlanan fayda ve iyileştirmeler başlıca nelerdir?
REHAU Türkiye olarak sürdürülebilirlik konusunda en son manyetik şerit yüklemelerinin büyük çoğunluğunu Almanya 95. bölgede bulunan fabrikamızdan Bilecik’teki fabrikamıza süpalan yani araç değiştirmeden intermodal olarak sevk etmeye başladık. Bu yöntem ile sadece 7 ay gibi bir sürede CO2 gazı salınımını azalttık. Böylece çevre dostu bakış açısını bir kez daha göstermiş olduk.
Intermodal sistem ile yaklaşık 7 ay gibi bir sürede 606 bin 837 kg polimer taşıdık.
Ulaşımımızı 56 bin 304 km azaltarak 19 bin 143 litre yakıt tasarrufu sağladık. Bu da 51 bin 132 kg CO2 azalımı anlamına geliyor. Bu yeni sistem ile REHAU Türkiye olarak bakıldığında ise yılda 2 bin 324 ağacı, yani 8 futbol sahası yeşil alanı korumuş olduk. REHAU Türkiye bu yöntem ile sadece doğaya katkıda bulunmakta kalmayarak, bütçesel olarak ciddi miktarda tasarruf sağladı.
Son olarak eklemek istedikleriniz?
Sürdürülebilirlik toplumun tüm kesimlerine nüfus etmiş bir yaşam biçimi haline gelmeden, tüm meslek grupları ve kuruluşları,sivil toplum örgütlerinin ajandalarının bir numaralı konusu haline gelmeden hatta devlet politikası haline getirilip teşviklerle toplum hayatında desteklenmeden ne bizim gelecek kuşaklara mahcup olmamama ne de yaşanılır bir dünya bırakma şansımız olmayacaktır. Bu itibarla bireylerden başlayarak sürdürülebilirlik politikalarının acilen devreye girmesini hem yerel hem de ülke yönetimlerine devamlı şekilde hatırlatılması ve bunun talep edilmesi bence çok elzem bir durumdur.