Pazartesi, Ekim 2, 2023
E-Dergi Oku
Ana SayfaRöportajSiltaş Yapı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Murat Özdemir: “İleri inşaat teknolojisi ile...

Siltaş Yapı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Murat Özdemir: “İleri inşaat teknolojisi ile kaliteli yapılar inşa ediyoruz. “

 

İstanbul’un deprem tehdidine karşı daha güvenli bir hale gelmesine katkı sağlamaya devam edeceğiz.”

Şirketiniz hakkında bilgi verir misiniz? Ağırlıklı olarak hangi tür projelerde yer alıyorsunuz?

Siltaş Yapı olarak iş dünyasındaki 40 yılı aşkın köklü geçmişimizle insan odaklı ve kente değer katan projeler inşa ediyoruz. Bugüne kadar ağırlıklı olarak; Pendik, Kartal, Maltepe aksında iş merkezlerinin yanı sıra Siltaş Nova Park, Siltaş Mavi Park, Siltaş Teras Park, Siltaş Safir Park, Siltaş Flora Park ve Siltaş Marina gibi çok sayıda yeni nesil konut projesini hayata geçirdik. Şu an devam eden projelerimiz arasında Anadolu Yakası’nın her geçen gün hızla değerlenen yerleşim alanlarından Pendik’te Siltaş Panorama ve Siltaş Korupark, Sancaktepe’de ise Siltaş Comfort yer alıyor. 

Yeni başlayacağınız projelerde veya mevcut devam eden projelerinizde şirket olarak önem verdiğiniz hususlar hakkında neler söylemek istersiniz? 

Siltaş Yapı olarak arsa geliştirme, projelendirme, üretim, teslim ve satış sonrası hizmetlere kadar her alanda çok hızlı ilerleyen bir şirketiz. Projelerimizde planladığımız her unsuru, en ince ayrıntısına kadar, eksiksiz olarak, zamanında yerine getiriyoruz. Proje geliştirdiğimiz bölgeleri derinlemesine analiz ediyoruz. Hedef kitlemizin ihtiyaç ve taleplerine uygun projeler üretiyoruz. İleri inşaat teknolojisi ile kaliteli yapılar inşa ediyoruz. Merkezi lokasyonlarda, yatırım potansiyeli yüksek projeler geliştiriyoruz. Bu sayede projelerimizin satışını kısa sürede tamamlıyoruz. İnşaat sektöründe kısa sürede güvene dayalı bir ilişki geliştirdik. Bu sayede sadık bir müşteri kitlesine ulaştık. 

Tüm projelerimizi sosyal donatı alanı, yeşil alan, konut ve ticari ünitelik alan olarak hayata geçiriyoruz. Yepyeni projelerle, konumlandığımız bölgelerin ve insanların hayatına değer katmak için var gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz.  

Tecrübe, güven ve kalite; Siltaş Yapı’nın temel taşlarını oluşturuyor. Bu taşlarla döşediğimiz yolda, sağlam adımlarla ilerliyoruz. Projelerimizde özellikle insanı merkeze koyan bir anlayışı benimsiyoruz. Biz insanların yüzünde yaratacağımız küçücük bir tebessümü bu hayatta yapabileceğimiz en değerli şeylerden biri olarak görüyoruz ve işte biz de bu tebessüme vesile olmak için çalışıyoruz. Yalnızca ev değil yüzlerde gülümsemeye dönüşecek huzur dolu bir yaşam inşa ediyoruz. İnşaat bizim için ‘Kente değer katan yapılar’ misyonumuzla hayatı kolaylaştıran, insanların yüzünde kocaman bir tebessüm oluşturan ve hep «İyi ki» dedirten özgün yapılar tasarlamak anlamına geliyor. Ülkemize yatırım yapmaya, istihdama katkı sağlamaya, insanları hayallerindeki yaşam alanlarıyla buluşturmaya, İstanbul’un deprem tehdidine karşı daha güvenli bir hale gelmesine katkı sağlamaya devam edeceğiz. 

Ülkemizde var olan deprem gerçeği karşısında, “Sağlam Yapılardan Yaşanabilir Şehirlere” ulaşılabilmesi hedefiyle projelerinizde nelere dikkat ediyorsunuz? Nelere dikkat edilmelidir?

Deprem kuşağı üzerinde konumlanan bir ülke olarak depreme karşı dayanıklı binalarda oturmak en büyük hakkımız. Bu noktada mevcut yapı stoğumuzun yetersiz olduğunu biliyoruz. Çünkü dayanıklı binalar demek, belli ulusal ve uluslararası yönetmeliklere uygun inşa edilmiş yapılar anlamına geliyor. Dolayısıyla dayanıklı yapılardan söz edebilmemiz için öncelikle binanın proje aşamasına gitmemiz gerekiyor. Binalar, işinde uzman mühendis ve mimarlar tarafından tasarlanmalı, bina kat planına uygun olacak şekilde inşa edilmeli. İnşa edilecek her binada su yalıtımı olmalı. Çünkü bir binanın dayanıklılığını sağlayan en önemli faktörlerin başında suya karşı güçlü bir savunmasının olmasıdır. Su, binanın taşıyıcı elemanlarını giderek zayıflatacağından su yalıtımı deprem karşısında güçlü binalar için önceliktir. Diğer bir dayanıklılık faktörümüz, kaliteli malzemedir. Bu son depremlerde de gördük ki, yepyeni binalarda dahi kum gibi dağılan betonlar mevcut. Oysa bir evin dayanıklılığında demir, çelik ve beton gibi malzemeler hayati bir öneme sahip. İnşaat yapımı sırasında kaliteli malzemeler kullanılmıyor ve bu noktada gerekli denetlemeler yapılmıyorsa o binanın yıkılmaması mucize olur. Dayanıklı binalardaki bir diğer kriterimiz ise taşıyıcı kolonlar. Temel kolonlar, inşa öncesi yapılacak zemin etütlerine uygun olarak belirlenmeli, mevcut evlerdeki kolonlarda çatlaklar söz konusuysa mutlaka binanın temelinde incelemelerde bulunulmalı. 

Binaların dayanıklılık karnesinde öne çıkan maddelerin başında kullanılan teknolojiler de belirleyici bir rol üstleniyor. Örneğin, darbe emici sistemler istenmeyen sarsıntıları önleme noktasında başarılı sonuçlar sağlıyor. Bu teknoloji, kinetik enerjiyi bir hidrolik sıvı tarafından emilen ısı enerjisine dönüştürerek sarsıntıları minimize ediyor. Darbe emici sistemlerin yanı sıra dünya üzerinde kullanılan çok çeşitli teknolojiler mevcut. Yine örnek vermek gerekirse karadan gelen kuvvetlere karşı taban izolasyon teknolojileri tercih edilebilir. Çelik, kauçuk ve kurşundan yapılmış esnek pedlerin üzerine yapılan binalarda deprem esnasında izolatörler titreşir ve yapının kendisi sabit kalır. Diğer bir öne çıkan teknolojiler arasında titreşimli kontrol cihazları geliyor. Bu yöntemde binaların her seviyesine bir kiriş ve kolon arasına damperler yerleştiriliyor. Deprem oluştuğunda ise binada meydana gelen titreşimler damperler içindeki pistonlara aktarılıyor ve enerji titreşimin gücünü dağıtarak ısıya dönüştürüyor. 

Yaşanılabilir ve sürdürülebilir kentler için o kentin bir parçası olan toplumun da katılımını sağlayacak bir strateji belirlenmeli. Bu noktada ilk akla ulaşım geliyor. İstanbul başta olmak üzere tüm dünya metropollerinde araç yoğunluğu giderek artıyor. Öncelikle toplumun bu konuda bilinçlendirilmesi gerekiyor. İnsanlar bireysel araçlardan ziyade toplu taşıma sistemlerine yönlendirilmeli. Toplu taşıma sistemler ise toplumun her kesimi tarafından rahatça kullanılabilmek adına iyileştirilmeli. Yaya hareketliliği artırılmalı, bunun içinse araba sürmeyi değil yürümeyi teşvik edecek yaya yolları inşa edilmeli. Bu noktada insanların tüm sosyal donatı hizmetlerine ulaşması kolaylaştırılmalı, şehir planlaması yaşanabilir mekanların oluşturulması üzerine kurgulanmalı. İş yerlerini dışarıda tuttuğumuzda diğer tüm günlük yaşamsal ihtiyaçlarımız için yürüme mesafesinde yerler oluşturulmalı. Bunun için canlı ve yaşayan kamusal alanlar oluşturulabilir ve böylece toplum içinde etkileşim artabilir. Bugün kentlilerin en çok ihtiyaç duyduğu şeylerin başında yeşil alanlar geliyor. Açık hava ve alan kullanımını artıracak yeşil alanlar fazlalaştırılmalı. Medeniyetin kıstası sayılan kaldırımların yüksekliği minimum düzeyde tutulmalı, yaşlı, engelli ve çocuklar için kullanılabilir hale getirilmeli, görme engelli bireyler için sarı kabartmalı şeritler tüm hat boyunca devam etmeli. Sokaklarda ve kaldırımlarda gri hakim renk olmamalı, yaşayan şehirler için basit boya ve peyzaj dokunuşlarıyla sokaklara renk gelmeli. Kısaca çevresel, ekonomik, sosyal ve kültürel faktörlerin iyileştirildiği, insanı betona değil açık havaya davet eden, alt yapının kusursuz bir şekilde işlediği modern kentler inşa edilmeli.

Son dönemde artan inşaat maliyetleri için neler söylemek istersiniz? Bu enflasyolist dönemde şirketinizin uyguladığı stratejiler nelerdir?

Ülkemizdeki konut ihtiyacının her geçen gün artmasına karşın, döviz kurlarındaki dalgalanmalar ve artan maliyetler nedeniyle konut üretimi ve satışı giderek azalıyor. Ancak 2023 yılının inşaat sektöründe toparlanma yılı olacağına inanıyoruz. Bu anlamda devam etmekte olan üç projemizin sektörümüz için de çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Çünkü bildiğiniz gibi, inşaat sektörü son yıllarda pandeminin ve maliyetlerin etkisiyle önemli bir daralma yaşadı. Siltaş Yapı olarak biz de böyle bir dönemde elimizi taşın altına koymaya, ülkemize ve sektörümüze olan inancımızla yatırım yapmaya devam ediyoruz. Pandemi ve yaşanan ekonomik dalgalanmaların sonrasında böylesine büyük bir yatırım; ekonomimize ve istihdama biraz olsun nefes olacak. Sektöre ihtiyaç duyduğu dinamizmi getirmeye katkı sağlayacak. 

Yurt içinde ya da yurt dışında geliştirmiş olduğunuz yeni projeleriniz / devam eden projeleriniz hakkında bilgi alabilir miyiz? Projelerinizi öne çıkartacak / farklı kılacak özellikleri nelerdir?

Doğanın içindeki yeni projemiz Siltaş Korupark ile ayrıcalıklı bir yaşam sunmaya hazırlanıyoruz. En güncel deprem yönetmeliğine uygun olarak titizlikle inşa ettiğimiz ve yatay mimariyi konsept olarak belirlediğimiz Siltaş Korupark, İstanbul’un değeri hızla yükselen bölgelerinden Pendik’te şehrin oksijen deposu Aydos Ormanı’na birkaç dakika mesafede konumlanıyor. Proje 114 daire ve 9 villadan oluşuyor. Toplam 13,000 metrekarelik inşaat alanında yükselmeye başlayan projemiz, doğanın içinde ikonik bir yaşam vadediyor. İstanbul’un en sağlam zeminli bölgelerinden birinde, yüksek deprem standartları ve deprem yönetmeliğine uygun olarak, radye temel ve betonarme karkas sistemi ile inşa edilen projemizde 3,5+1 ve 4,5+1 daire tipleri yer alacak. Villalarımız ise 5+1 olarak yapılıyor. Aydos Ormanı’nın yanı başında konumlanan projemiz, her güne bol oksijenli, temiz bir nefes ile başlama imkânı sunacak.

 Beş yılı aşkın süredir projelerimizde uyguladığımız ve sadece bir ev değil komple bir yaşam alanı sunduğumuz LifeX konseptimize bu projede de yer verdik. Projemiz, LifeX konsepti içerisinde yer alan yüzme havuzu, fitness salonu, sauna, kafe kütüphane, çocuk parkı, kamelya, süs havuzları, yürüyüş ve bisiklet parkuru, e-şarj altyapısı, yerden ısıtma sistemi, misafirler için kiralanabilir süit daire ve 7/24 güvenlik imkanı ile hayata ekstra değer katacak. Bunun yanında merkezi süpürge sistemi altyapısı, stor perde altyapısı, giyinme odalı ve çamaşır odalı daire konseptiyle de proje sakinlerinin yaşamını kolaylaştıracak.

Son olarak eklemek istedikleriniz?

Peşi sıra çok büyük depremler yaşadık ve hala etkisini derinden hissediyoruz. Bölgede olalım ya da olmayalım hemen herkesi büyük bir deprem endişesi kapladı ve ne yapmalıyız sorusunu doğurdu. Bu noktada yapılması gereken birçok nokta, atılması gereken kritik adımlar var. Öncelikle bireysel olarak yapabileceklerimizden bahsetmek isterim. Öncelikle evimizin içini güvenli hale getirmeliyiz. Evde, iş yerinde eşyalar doğru konumlandırılmalı, olduğu yere sabitlenmeli, dolap üzerine ağır eşyalar konulmamalı, içerisinde ağır eşyalar yer alan dolaplar, mekanik kilitler ile güvenli hale getirilmeli, olası bir gaz kaçağının önüne geçmek için mutlaka otomatik sistemler olmalı, binaların acil tahliye bölümlerini kapatacak bir engel bulunmamalı. Yaşadığımızın evin güvenliğini test etmek için belediyelerin sunduğu tarama testlerine mutlaka girilmeli veya bağımsız araştırma şirketleri ile anlaşarak oturduğumuz binaların dayanıklılığına bakılmalı. Deprem can ve mal kaybına yol açabileceğinden en azından maddi kayıpları azaltmak için deprem sigortası yaptırılmalı. Eğer kişiler yeni bir ev arayışındaysa evin zemin etüdüne bakmalı, hangi zemin üzerine inşa edildiği öğrenilmeli, yapılarda kullanılan malzemelerin listesi istenmeli, binanın kolonları kontrol edilmeli, eğer kesilmiş bir kolon varsa kesinlikle o ev tercih edilmemeli. Binanın bodrum katına bakılmalı, rutubetli ise binanın su yalıtımı iyi yapılmamış demektir. Binanın duvarlarında paslanma, küflenme, çatlama varsa binada sorun olabilir, mutlaka bina ile ilgili yapılmış son dayanıklılık testi istenmeli. 

 

- Sponsorlu -spot_img
İLGİLİ İÇERİKLER

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

DİKKAT ÇEKENLER