“İş güvenliği ve işçi sağlığı çok geniş kapsamlı düşünülmeli ve değerlendirilmelidir. İşyerindeki organizasyon yapısından ilgili mevzuatlara, personel beceri düzeyi ve yaşına, çalışma ortamı özelliklerinden işe alım süreçlerine kadar birçok konunun İSG ile ilişkilendirilmesi gerekiyor. İş Sağlığı ve İş Güvenliği kültürünü ne kadar yayarsak, aynı oranda toplumun huzuru, refahı ve birçok alanda gelişmesine tanıklık edeceğiz.”
30 milyar dolarlık cirosu ve 90 bin çalışanı ile, 200 farklı ülkede yer alan müşterilerilerine çözüm ve ürünler sunan 3M; ‘yaşamları iyileştirmek için bilimin gücünü kullanıyoruz’ mottosuyla her geçen gün yeni başarılara imza atıyor. İş Güvenliği dosya konumuz özelinde, 3M İş Güvenliği ve Kişisel Koruyucu Donanım Ürünleri Biriminin yürüttüğü faaliyetler, geliştirdiği ürün ve çözümler hakkında bir çalışma yaptık.
Konuyla ilgili tüm merak ettiklerimizi 3M İş Güvenliği Ve Kişisel Koruyucu Donanım Ürünleri Türkiye ve İsrail Satış Müdürü Bilal Ali Mert Yılmaz’dan dinledik.
Merhaba Öncelikle kendinizi tanıtıp ardından, Sektördeki gelişmeleri şirketiniz adına nasıl değerlendirdiğinizden bahseder misiniz?
Lise eğitimimi Kabataş Erkek Lisesinde aldıktan sonra sırasıyla İstanbul Teknik Üniversitesi’nde Elektrik Mühendisliği ve ABD’de Southern States University’de işletme yüksek lisans eğitimlerimi tamamladım. 15 yıla yakın bir süre çeşitli uluslararası firmalarda ülke bazında ve bölgesel sorumluluklarda satış-pazarlama, iş geliştirme rollerinde çalıştım. Şu anda ise 3M İş Güvenliği ve Kişisel Koruyucu Donanım Ürünleri iş biriminde Türkiye-İsrail Satış Müdürlüğü görevini yürütüyorum.
Biz 3M olarak işyeri güvenliğinden trafik güvenliğine, hatta gıda güvenliğine kadar birçok alanda hizmet veriyoruz. En güçlü olduğumuz iş birimlerinin başında ise Kişisel Koruyucu Donanım Ürünleri Birimi geliyor. Sanayi Devrimi ile beraber toplumsal bir boyut kazanan ve önemi artan İş Sağlığı – Güvenliği ile ilgili düzenlemeler ülkemizde Cumhuriyet öncesi döneme dayanıyor. Günümüzde yaşanan iş kazaları ve meslek hastalıkları verilerine bakıldığında mevcut mevzuatların, yasal düzenlemelerin daha da sıkılaştırılması gerektiği gerçeği ortaya çıkıyor.
İş kazalarının 98%’i ve meslek hastalıklarının tamamı önlenebilir seviyededir. Burada en önemli kriter kullanıcının bilgilendirilmesi, mümkünse riskin bertaraf edilmesi, değilse doğru ve konforlu kişisel koruyucu ürünlerle çalışmasının sağlanmasıdır.

30 yılı aşkın bir süredir, farkındalığı arttırmak üzerine yaptığımız çalışmaların ve yatırımların karşılığını son yıllarda alıyoruz. Son kullanıcıların gereklilik olduğu için değil, riskleri gördükleri ve gerçekten korunmak için ürünlerimizi kullanmaları oldukça umut verici diyebilirim.
İşletmeler iş güvenliği çalışmalarını ve alımlarını, mümkün olduğu kadar tek çatı altında toplamaya çalıştığından son yıllarda bizler de 3M olarak portföyümüzü iki büyük satın almamız olan “yüksekte çalışma ürün grubu” ve “hava tüplü solunum setleri” (Yangınla Mücadele Ekipmanları) ile geliştirmiş bulunuyoruz. İş güvenliği kültürünü yaymaya devam ettiğimiz sürece son kullanıcı farkındalığı artacak, kayıplarımız azalacaktır.
Pazarlama ve finans noktasında şu an sektörün üzerinizdeki en büyük baskı sizce ne? Bu noktada ne gibi tedbirler alınabilir?
TÜİK istatistiklerine göre çalışanların yarısına yakını kayıt dışı çalışıyor. Kayıt dışı çalışanların genellikle tarımda yoğunlaştığını bilsek de, sanayide çalışan kısım ise genellikle tehlikeli işlerde (inşaat, ağır sanayi vb.) çalışmaktadır. Bu veriler ışığında her yıl iş kazası geçiren kişi sayısının 600 bin kişi civarında olduğunu görüyoruz. Bunun ekonomik boyutu ise hem meslek hastalıkları hem iş kazaları hesap edildiğinde yıllık 4 Milyar TL’nin üzerindedir. Toplam kayıp ise yine TÜİK hesaplamalarına göre 35 Milyar TL civarındadır. Ülkemizde her geçen gün artan üretim maliyeti, rekabetçi piyasa ve ekonomik baskı nedeniyle, İSG bütçeleri olması gerekenin altında konumlandırılmaktadır. Bu ürkütücü rakamlardan sonra, iş güvenliği bilincinin işletmelerde yayılmasının, regülasyonların birçok sektörde iyileştirilmesinin ve düzenli denetimlerin yapılmasının bu kayıpları en aza indireceği bir gerçektir.

Ayrıca bir not da üreticiden önce tüketicimize. Bizler bilinçli ve seçici birer tüketici olarak, sadece mal ve hizmetlin bitmiş halinin değil, aynı zamanda üretim sürecinin çevre ve insan sağlığına verdiği önemi de değerlendirmek durumundayız.
Şu an yeni ürün ya da yeni bir hizmet modeli üzerine çalışmalarınız var mı?
İçinde bulunduğumuz günlerde tüm dünyayı saran pandemi nedeniyle, iş güvenliği dünyasında önceliklerimizin başında COVID-19’a karşı mücadelede fayda sağlayacak çalışmalar geliyor.
3M olarak bu krizi her açıdan ele almak için ivedilikle hareket etmeye gayret ediyor ve tüm sağlık çalışanlarımıza destek olmaya devam ediyoruz. Ocak ayından başlayarak, N95/FFP2 ve FFP3 maskelerinin maksimum üretimine ulaştık ve küresel üretimimizi iki katına çıkararak yılda 1,1 milyar rakamına ulaştık. Önümüzdeki 3 aylık süre içinde dünya genelinde kapasitemizi bir kez daha ikiye katlayıp 2 milyara çıkarmamızı mümkün kılacak ilave yatırımlar ve aksiyonları gerçekleştirmiş bulunuyoruz.

Günümüzde sosyal mesafeyi korumak adına bizlere ciddi konfor sağlayan “iletişimli kulaklık” ürün portföyümüz ile hem kullanıcıyı şiddetli sese maruz kalmaktan koruyoruz, hem de rahat iletişim kurmasına 3M bilimi sayesinde yardımcı oluyoruz. Ayrıca pandeminin başından itibaren bütçe ve planlarda optimizasyona gittik. Yaz aylarını özellikle dijital araçlar ve eğitim konularına ayırdık, şu anda da eğilimimiz aynı şekilde dijital içerikler üzerinden devam ediyor.
Son olarak eklemek istedikleriniz?
İş güvenliği ve işçi sağlığı çok geniş kapsamlı düşünülmeli ve değerlendirilmelidir. İşyerindeki organizasyon yapısından ilgili mevzuatlara, personel beceri düzeyi ve yaşına, çalışma ortamı özelliklerinden işe alım süreçlerine kadar birçok konunun İSG ile ilişkilendirilmesi gerekiyor. İş Sağlığı ve İş Güvenliği kültürünü ne kadar yayarsak, aynı oranda toplumun huzuru, refahı ve birçok alanda gelişmesine tanıklık edeceğiz.