2007 yılından bugüne kadar Meiser Türkiye’de başarılı bir şekilde yöneticilik yaparak Meiser markasını sektörünün tartışmasız lider markası haline getiren Dr. İhsan Onur Yılmaz’ın gerçekleştirdiği faaliyetler ve yenilikler global anlamda da büyük yankı uyandırdı. Yöneticiliğini yapmış olduğu Meiser Türkiye’yi grup içerisinde de üst sıralara taşıyarak dikkatleri üzerine çeken Dr. İhsan Onur Yılmaz, son olarak Meiser Almanya’nın İş Geliştirme Sorumluluğunu da üstlendi. Ülkemiz adına ayrı bir gurur vesilesi olan bu kariyer yolculuğunun detaylarını sayın Dr. İhsan Onur Yılmaz’dan dinledik.
Onur bey, öncelikle kısaca kendinizden ve Meiser / Meiser Türkiye’den bahseder misiniz?
2007 yılında Almanya’da yüksek lisans ve doktora çalışmalarımı tamamladım. Türkiye’de de aynı dönemde Kartal Grup ve Meiser Izgara’nın ortak bir yatırım planı vardı. Kartal Grup tarafından yeni bir yatırım düşündüklerini ve yeni kuracakları şirketleri için genel müdürlük seviyesinde bir yönetici aradıkları hakkında bilgilendirildim. Söz konusu şirket o dönemde çok büyük bütçelerle kuruluyor olmasa da, geleceği parlak görünen bir alanda yatırım yapıldığından benim ilgimi çekmeyi başardılar.
Uzun yıllar Almanya’da yaşamış ve orada eğitim almış olmam benim için büyük bir avantaj olduğu gibi, şirketin ileriye dönük planları açısından da önemli bir avantaj olarak görülüyordu. Ben de teklifi kabul ettim ve Kartal Grup bünyesinde göreve başlamış oldum. Ben göreve başladığımda yaklaşık 1,5 yıl boyunca Kartal Grup, Meiser’in temsilciliğini zaten yapmış durumdaydı. Ben o dönemden sonra devraldım ve hiç vakit kaybetmeden yeni plan ve stratejilerle çalışmalara hız verdik. Alman ve Türk kültürlerini yakından biliyor olmam, her zaman çok işime yaradı ve tüm iletişim süreçlerinde bizlere büyük avantajlar sağladı. Artan talep ve iş hacmimiz neticesinde kısa süre içerisinde hızlı bir şekilde kadromuzu genişlettik. Firma olarak ciddi bir büyüme gerçekleştirmeye başladık.
2010 yılına kadar Almanya’dan getirdiğimiz plakalar üzerine son işlemler olan; kesme, projelendirme, kaynakların tamamlanması, galvanizleme ve paketleme işlemlerini gerçekleştirerek müşterilerimize hizmet sunuyorduk. 2011 yılına geldiğimizde ise, artık imalatımızı da Türkiye’de gerçekleştirmek için yeni bir atılım yaptık. Tesislerimizi tekrar elden geçirerek üretime hazır hale getirdik. Yurtiçinden de pek çok yeni ekipmanı tesisimizde üretim için hazır kıldık. Bunun yanı sıra kendi geliştirdiğimiz ekipmanlarımızı da faaliyete alarak, tüm üretim süreçlerini Türkiye’de artık kendi başımıza gerçekleştirebilir bir hale geldik. 2013 yılında ise Kartal Meiser faaliyetine son verip Meiser Almanya yatırımıyla Kocaeli’nde fabrika kurulumu aşamasına geçtik. Yurtdışından Meiser’in kendi geliştirdiği bir çok ekipmanı ülkemize getirdik. 2014 yılında Kocaeli’nde organize sanayii bölgesinde arsamızı satın aldık. Bir yıl boyunca tesisin kurulumu, personelin yeniden istihdamı ve ekipmanların nakliye süreçlerini yürüttük. 2015 yılı itibariyle artık bu yeni tesisimize taşınmış olduk.

Meiser TÜRKİYE’ den Meiser ALMANYA’ ya geçiş yapmış olan başarılı bir yönetici olarak, sizin oradaki görevinizden ve Meiser Almanya’dan biraz bahseder misiniz?
Ben Meiser Türkiye Yönetimi’nin yanısıra Meiser Holding bünyesinde İş Geliştirme sorumluluğunu üstlenmiş durumdayım. 1 Temmuz itibariyle Holding bünyesinde üstlendiğim görev tam olarak, Güneş Enerjisi Sistemlerinde geliştirilmesi, pazara adaptasyonu ve yeni ürünlerin ortaya çıkarılması şeklinde oldu. Şu an Almanya’da yoğun bir ekip çalışması yürütüyoruz. Ben Holding’in bu genişleme stratejisinin Türkiye’ye de büyük katkıları olacağını düşünüyorum. Biraz da Meiser’ den bahsedersek; Meiser; 1956 yılında kurulmuş bir şirket. Şu an ikinci jenerasyon tarafından yönetiliyor. Bu jenerasyon iş başına geldikten sonra pek çok ülkede ofisler kuruldu ve hızlı bir şekilde globalleşmeye gidildi. Özellikle 2012 yılından itibaren Meiser Grup, çelik ve galvaniz ürünlerini geliştirmeye ve çeşitlendirmeye başladı. Global olarak ayda yaklaşık 13-15 bin ton galvaniz yapıyoruz.
Izgara, Avrupa ülkelerinde bilenen bir ürün olduğu için pazarda bu anlamda bir doyum söz konusu. Bu anlamda Meiser Grup bir çalışmaya gitti ve ana merkez çatının yanı sıra yeni bir Meiser Holding yapılanması gerçekleşti. Meiser Holding yapısında Meiser’e bağlı tüm ülkeler bu yapıya bağlanarak profesyonel bir yönetim ekibiyle çalışmalarına başladı. Bu ekip tüm iş modellerini geliştirmek ve alternatif modeller ortaya çıkarmak için bir araya gelmişti ve kısa sürede çok Meiser Almanya’nın İş Geliştirme Sorumluluğu da O’na emanet 2007 yılından bugüne kadar Meiser Türkiye’de başarılı bir şekilde yöneticilik yaparak Meiser markasını sektörünün tartışmasız lider markası haline getiren Dr. İhsan Onur Yılmaz’ın gerçekleştirdiği faaliyetler ve yenilikler global anlamda da büyük yankı uyandırdı.
Yöneticiliğini yapmış olduğu Meiser Türkiye’yi grup içerisinde de üst sıralara taşıyarak dikkatleri üzerine çeken Dr. İhsan Onur Yılmaz, son olarak Meiser Almanya’nın İş Geliştirme Sorumluluğunu da üstlendi. Ülkemiz adına ayrı bir gurur vesilesi olan bu kariyer yolculuğunun detaylarını sayın Dr. İhsan Onur Yılmaz’dan dinledik. 20 . Eylül 2020 . www.yapiinsaatdergisi.com SEKTÖREL Meiser Izgara Genel Müdürü Dr. İhsan Onur Yılmaz başarılı sonuçlar alınmaya başlandı. Grup 2012 yılında ilk olarak Alfix İskele Sistemlerini satın aldı. Alfix Almanya’da dünya standartlarında üretim yapan orta boyutlu bir iskele sistemi. Meiser bu alımdan sonra Alfix İskele Sistemlerine ciddi bir ya – tırım gerçekleştirerek, gerek Ar&Ge gerekse finansal manada büyük atı – lımlar ortaya koydu. Biz de bu süre zarfında Meiser Türkiye olarak, Alfix İskele Sistemleri’nin ülkemizde ticaretini yapmak için ülkemizde bir birim kurduk. Sistemin Türkiye’deki standartlarına uygun regülasyonlarını yaptık ve şu an yurtdışındaki üretim biriminden sistemleri ülkemize getirerek satışını gerçekleştiriyoruz. Bu bahsettiğim holding çalışmalarından sadece bir tanesi. Bir diğer çalışma ise, yurtdışında bizim ülkemizde kullanılmayan ve çok bilinmeyen üzüm bağlarında ve meyvecilikte kullanılan profiller bulun – makta. Bu bölgelerde otomasyonla toplama yapıldığı için metal yani gal – vaniz profiller kullanılmaktadır. Meiser, bu alanda üretim yapmakta olan Avrupa’nın en büyük markasını satın alarak kendi bünyesine kattı. Bu alanlarda ürün geliştirme ve çeşitlendirmelerle ciddi ilerlemeler kaydederek kendine yeni pazarlar oluş – turdu ve oluşturmaya devam ediyor. Bir farklı çalışma yine holding bünyesinde olan “Otoban Korkuluk Sistemleri” dir. Meiser bu alana da çok ciddi yatırımlar gerçekleştirdi ve bazı satın almalar yaptı. Bu alanda da ciddi çalışmalar ve geliştirmeler devam ediyor. Otoban Korkuluk Sistemleri üreticilerinin bir kısmı Güneş Enerji – si Panelleri de üretmekte. Meiser bu alanı da değerlendirerek hemen bir çalışma başlattı. Bu anlamda Meiser’ de güneş enerjisi alanında da bir ekip kuruldu ve yeni bir birim oluşturuldu.

Meiser Türkiye’ye dönersek, tesisiniz gelişimi ve konumu hakkında kısaca bilgi verir misiniz?
2011 yılında Türkiye’deki tesisimizi açtıktan sonra Eylül ayında bir açılış organizasyonu düzenledik. Katılım global anlamda çok geniş bir şekil – de gerçekleşti. Meiser’ in kurucuları ve hemen hemen tüm ülke temsilcilikleri davetimize katıldılar. Bir taraf – tan kendi üretim tesisimizi kurmuş olmanın gururunu yaşarken bir ta – raftan da Meiser yöneticilerinin bize olan güvenini daha da perçinlemiş olduk. Artık kendilerine sunduğumuz projelerde uzun bürokratik süreçlere gerek kalmadan, bize karşı duyulan güven duygusu ile işlerimizi hızlı bir 21 SEKTÖREL şekilde ilerletebilir hale gelmiştik. Projelerimiz için gerekli destek ve finansmanı çok daha rahat ve kendinden emin bir şekilde dillendiriyor ve karşılığını da alabiliyorduk.
2013 yılına kadar ifade ettiğim şekilde istikrarlı olarak ilerledik. Önümüzde artık sermaye artırımı ve şirketin yeni bir tesise taşınma planları vardı. Çünkü artık deyim yerindeyse kabımıza sığmıyorduk. İhracata yönelik farklı adımlar da atmak istiyorduk. Yeni tesisimizi bu anlamda ihracatı kolay gerçekleştirebileceğimiz bir noktada kurmak istedik. Bir yıl boyunca Almanya’yla bu konuda yoğun görüşmeler gerçekleştirdik. Uzun arayışlar ve çalışmalar neticesinde Kocaeli bölgesi; liman, havalimanı, körfez, köprü ve bağlantı yollarına yakınlığı sebebiyle bizler için fevkalade doğru bir yer olarak göründü. Müşterilerimiz ve tedarikçilerimize de yakınlığımız önemliydi ve yine bulunduğumuz bu nokta, tüm bu beklentilerimizi bizlere sunuyordu. Karar aşamasında sonra 2014 yılında Kocaeli’nde Arslanbey organize sanayii bölgesinde arsamızı satın aldık. Bir yıl boyunca tesisin kurulumu, personelin yeniden istihdamı ve ekipmanların nakliye süreçlerini yaşadık. 2015 yılı itibariyle artık bu yeni tesisimize taşınmış olduk.

Ürün gruplarınız ve üretim faaliyetlerinizden biraz bahseder misiniz?
Meiser Izgara adından da anlaşıldığı gibi bir ızgara firması. “Biz sektörün ızgara anlayışını değiştirmek üzere yola çıktık”. Türkiye’de ızgara anlayışı maalesef mazgallardan öteye gidebilmiş değil. Biz hep bu algıyı baştan ayağa değiştirmek amacıyla çalışmalarımızı gerçekleştirdik. Izgaranın günümüze kadar Türkiye’de bir standardı maalesef olmadı. Bu durum sektörde ciddi karmaşıklıklara ve haksız rekabete yol açmaktadır. Biz bu çalışmalara da el attık ve TSE ile birlikte bir iş birliğine gittik. Tüm akademik birikimimizi ortaya koyarak sektörde herkesin faydalanabileceği bir standart oluşturmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Şu an ayda 500 ile 600 ton arası ızgara üretimimiz bulunuyor.
Tesislerimizde yaklaşık 20 bin adet ızgara elleçleniyor. Biz her müşterimize ayrı ayrı kendi ihtiyaçlarına özel çözümler sunuyoruz. Uzmanlık alanımız sadece ızgara olduğundan bu konuda biz oldukça iddialıyız. Ar&Ge ekibimiz sürekli yeni projeler gerçekleştiriyor ve müşterilerimizin ihtiyaçları doğrultusunda yeni çözüm seçenekleri ortaya çıkarıyor. Bizler müşterilerimize nasıl bir ızgara talep ettiklerini hiçbir zaman sormayız. Onların ihtiyaçlarını öğrenir ve o doğrultuda kendilerine çözümler geliştiririz. Yurtdışında iş yapacak müşterilerimiz için teknik şartnameleri deşifre ederek dizaynları ve çizimleri gerçekleştiriyor kendi müşterilerinden onay alabilmeleri için kendilerine sunuyoruz. Böylelikle ortaya çıkabilecek olası problemlerin ve anlaşmazlıkların müşterilerimiz lehine önüne geçmiş oluyoruz. Bizler tekrar belirtmek isterim ki; Meiser Izgara olarak “ızgara alanında uzmanız” ve bu uzmanlığımızı kurumsallaştırarak müşterilerimizin hizmetine sunmuş durumdayız. Tüm müşterilerimizin ihtiyaçlarını ayrı ayrı değerlendiriyor ve ihtiyaca özel çözümler ve hizmetler geliştiriyoruz. Bu hizmet anlayışımız müşterilerimiz tarafından takdirle karşılanıyor.

Meiser Türkiye olarak sorumluluğunuzda bulunan ülkeler ve bölgeler hangileridir?
Kısaca Türkiye, Ortadoğu, Türki Cumhuriyetler ve sınır bölgelerimiz diyebilirim. Meiser’ in Dubai, Mısır ve Kuzey Afrika’da firması olduğu için o bölgelerde direkt çalışmıyoruz. Bilindiği gibi ihracat bölgeleri politik sebeplerden ötürü çok fazla değişikliklere maruz kalıyor. Biz bu değişime hızlı bir şekilde adapte olmak zorundayız. Farklı alternatifleri sürekli bir şekilde ortaya koymalıyız. Ancak bu şekilde kesintisiz bir ihracattan söz edebiliriz. Bizler de bu işi böyle ele alıyor ve bu perspektifte ihracat çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Aslında iş ortaklarımız sayesinde dünyanın tüm bölgelerine direkt olmasa da dolaylı yollardan uzanıyoruz. Geriye dönük baktığımızda 2015 yılında burada tesis kurulumunu gerçekleştirdikten sonra Almanya’ya bile iş göndermiştik. İsviçre, Avusturya, Hollanda gibi ülkelerden Meiser Almanya üzerinden koordinasyonunu sağlayarak pek çok sipariş aldık ve üretim, montaj ve farklı süreçleri gerçekleştirerek teslimatlar gerçekleştirdik.

Yeni Normal’ dönem sizin için nasıl ilerliyor? Sektördeki gelişmeler ve şirketinize olan etkilerine kısaca değinir misiniz?
Her kriz aslında bir fırsattır. Çünkü, sektör içerisindeki sağlıksız yapıları temizlemeye imkân verir. Bizim yaşadığımız en temel ve en büyük sıkıntı kurulduğumuz günden beri ızgaranın bir tanımının olmamasıydı. Ortak bir tanım ve standardın olmaması, doğru ya da yanlış herkesin bu işi yapabilmesinin önünü açıyor. Biz uluslararası standartları ülkemize getirmeye çalışıyoruz. Izgaranın ne olduğunu müşterilerimize anlatırken kalite standartlarını da belirlemeye çalışıyor ve piyasanın bu anlamda bir bilince sahip olması için farklı faaliyetler gerçekleştiriyoruz.
TSE ile ortak çalışmalar yürütüyor ve ülkemizde de belli bir standardı ortaya koyabilmek için akademik katkılar sunmaya özen gösteriyoruz. Salgın döneminde ise; şirket içerisinde ciddi bir çalışma yaparak bizi nelerin beklediğini ortaya çıkarmaya çalıştık. Şantiyeler ve müşterilerimizle hemen iletişime geçerek kriz planlarımızı anlattık ve onları da bu plana adapte olmaları için destekledik. Şirket içerisinde ise, personelimizin kendilerini iyi hissetmeleri için gerekli iletişim faaliyetlerini hemen uygulamaya başladık. Şirketlerine güvenmelerini ve bu dönemde tek odak noktalarının kendi sağlıkları ve iş bölümündeki görevleri olduğunu anlattık.

Dijital dönüşüm ise zaten hali hazırda yoğun çalışmalarımızın olduğu bir alandı. Biz bu çalışmaları devreye alarak personelimiz ve iş ortaklarımızın adaptasyonlarını bu kriz döneminde daha kolay bir şekilde gerçekleştirmiş olduk. Uzaktan yönetimle alakalı olarak, işlerin ve birimlerin ölçülebilir olması bizim için çok önemliydi. Biz bu anlamda da bu salgın döneminde çok mesafe kat ettik. Şu an şirkette herkes ortaya konulan hedeflerle kendi arasında raporlarla iletişim kuracak seviyeye gelmiş durumda. Bunları online olarak her türlü mobil cihazdan takip edebiliyoruz. Dijital dönüşüm sayesinde birçok şeyi uzaktan takip edebilmekteyiz. Aynı zamanda üretim çalışmaları güvenlik standartları içerisinde olabildiğince devam etti. Haftanın belli günleri aralıklı şekillerde personellerimizin işyerine devam etmelerini sağladık.
Bu yıl içerisinde ne tür yenilikleriniz olacak?
Meiser Izgara özelinde bu yıl en önemli önceliğimiz 2020 yılını en verimli şekilde tamamlamak. Sonbahar ve kış döneminde önümüze nasıl bir tablo çıkacağını herkes gibi biz de tam olarak bilemiyoruz. Global manâda hem ekonomik hem de sağlık rakamlarını yakından takip ediyoruz. Yöneticiler olarak bizler, her zaman bir adım önde olmalıyız ve her türlü senaryoya karşı çözümlerimizi hazırlamalıyız. Umuyoruz ki, önümüzdeki dönemde bazı rakamlar artsa bile çalışmalar devam edecektir.
Esas olarak ekonominin ikinci bir durma koşuluna gireceğini beklemiyor, işletmelerin iş yapmaya devam edeceklerini düşünüyoruz. Çok sert bir düşüş beklememekle birlikte, kış döneminde biraz yavaşlama olacağını da öngörüyoruz. Meiser Türkiye olarak biz; her türlü imkânı kullanarak koşulları zorlayacağız ve her nerede bir fırsat yakalarsak sonuna kadar değerlendireceğiz. Şu an için tüm pazarları zaten takip ediyoruz. Hangi pazarda ne tür bir beklenti ve ihtiyaç ortaya çıksa oraya cevap vermek için hızlı bir şekilde pozisyon alabilecek hakimiyetteyiz. İç pazarı unutmadan, dış pazarda da kapasitemize göre her zaman varlık göstereceğiz. Tüm çalışmalarımızı ve stratejilerimizi zaten bu perspektifte konumlandırıyoruz.