Siz hiç “çalışan baba” ifadesini duydunuz mu? Duymadığınızı biliyorum çünkü “Çalışma Hayatında Cinsiyet Eşitsizliği” konusu hayatımızın o kadar içinde ki, herkes “çalışan anne” der, ama kimse “çalışan baba” demez.
Dünya nüfusunun yarısını oluşturan kadınların, eğitimden sağlığa, iş gücüne katılımdan, siyasetteki temsiliyetlerine ve çalışma hayatında cinsiyet eşitliğine kadar birçok alanda karşılaştıkları sorunlar çok yönlü. Türkiye özellikle kadınların iş gücüne katılımı açısından gelişmiş ülkelerden olumsuz ayrışmakla birlikte, çalışma hayatında cinsiyet eşitliği, daha doğrusu eşitsizliği gelişmiş ve/veya gelişmekte olan tüm ülkelerde çözülmesi gereken ortak bir sorun. Bu konudaki farkındalık her geçen gün kısmen artsa da, pandemi dönemi, mekan bağımsız çalışma fırsatına rağmen, kadınların ev sorumluluklarını da arttırdığı için, malesef bu sürece ciddi bir sekte vurdu. Bu dönemde ve sonrasında birçok işverenin bu konuda atması gereken ciddi adımlar olduğuna inanıyorum.
Dünya Ekonomik Forumu’nun 144 ülkeyi kapsayan ve ülkelerde ekonomik katılım ve fırsat, eğitime katılım, sağlık ve sağ kalım ve politik güçlenme gibi 4 tematik alanı değerlendirdiği Küresel Cinsiyet Uçurumu 2017 raporuna göre Türkiye 131. sırada yer alıyor.
PwC tarafından yapılan başka bir araştırmada, ücret ve temel haklar konusunda eşitliğin son dönemde çok uluslu şirketlerde hassasiyetle takip edildiğine dikkat çekiyor ancak maalesef orta ve üst düzey yöneticilik konularda kadınların oranı %25’i aşamıyor. Eğitim, gelişim, terfi gibi kariyer yönetimi konularına geldiğimizde ise, kadın ve erkekler her ne kadar eğitim gelişim fırsatlarında eşit veya benzer fırsatlara sahip olsalar bile, çoğunlukla kadınların terfilerde önlerinde bir bariyer oluyor.
Tüm bu zorlu koşulları aşıp da, çalışma hayatında kalmayı başaran kadınlar, her daim çalıştıkları kurumlara farklı bakış açıları kazandırmayı başarıyor.
İçinde bulunduğumuz İnşaat sektörünün ise, erkek egemen bir sektör olması nedeni ile, bu sektörde çalışan kadınlar “varolabilme çabası” ve “beceremezlik önyargısının” üstlerine yapışmaması için, gittikçe daha maskülen bir hale bürünüyor ve zamanla “erkek gibi kadın” oluyorlar.
Bu konuda tüm kadın çalışanların, koşullar ne olursa olsun yaşadıkları durumun farkında olarak, kadınlıklarından ve kendilerinden taviz vermeden, fikirlerini yüksek sesle söyleyerek iş hayatında var olma savaşını vermelerinin, gelecek nesiller adına büyük sorumluluk olduğuna inanıyorum. Mesleğin ve ünvanın cinsiyeti olmaz, bizler de her çalışan kadar değerliyiz…
Bu vesile ile tüm kadınların, kadınlar gününü kutluyorum😊
[…] RBS Ravago İş Birimi Direktörü Özge Sipahioğlu: Mesleğin Ve Ünvanın Cinsiyeti Olmaz! […]