Canlı bir organizma gibi her dönem yeni bir form kazanmayı, yenilenerek farklılaşmayı başaran iletişim, yeni trendlerle kendi yolunu çizmeye devam ediyor. Söz konusu pazarlama iletişimi olduğunda ise yapay zeka ile akıllı iletişim, kapsayıcı dil, iklim aktivisti gibi çalışan hassas markalar, deneyime çağıran içerikler öne çıkıyor. Özellikle de dijitalleşmenin getirdiği yeni kurallar, pazarlama iletişiminin dogmalarına ve yeri sarsılmaz doğrularına etki ederek dijital bir devrim yaratıyor. Bugün konvansiyonel iletişim araçları bile dijitale kanalize olurken dijital pazarlamanın kendi hareket alanı ise giderek büyüyor. Bu noktada geleneksel pazarlama ve dijital pazarlama gibi bir ayrımın zamanla tamamen ortadan kalkacağını söylemek hiç de yanlış olmaz.
Deneyime davet eden içerikler artıyor
Uzunca bir süredir deneyimsel pazarlama, iletişim dünyasının en çok konuşulanları arasında yer alıyor. Gerek yeni ürün/hizmet tutundurmasında gerek sadık kitle ile iletişime geçmek konusunda gerekse marka sadakati yaratmak için deneyimin bir parçası olmak her zamankinden daha önemli hale geliyor. Geleneksel ya da dijital olması fark etmeksizin yapılacak iletişim çalışmalarında statik ve durağan işler, yerini davetkar, cüretkar ve canlandırıcı içeriklere bırakıyor. Son zamanlarda yapılan iletişim çalışmalarına bakıldığında da bunun izlerini görmek mümkün. Markalar hiç olmadığı kadar cesur, sosyal, etkileşime açık ve hayatın içindeler artık. Bu rüzgar hızla esmeye devam ederken sosyal medya platformları deneyime açık en uygun alanlar oluyor.
Tüketiciler temsil edilmek istiyor
Beden olumlamaları, farklı etnik kökenler, eğilimler, diller ve diğer tüm benzersiz renkler… Markalar ne kadar çok temsiliyet gücünü artırırsa o kadar çok kazanıyor. Bir süredir iletişim stratejilerinde kendini iyiden iyice hissettiren kapsayıcılık ve çeşitlilik, yolculuğunu koşar adımlarla sürdürüyor. İnsanlar artık markaların dünyasında yabancılaştırılmak, en önemlisi de ötekileştirilmek istemiyor. Dolayısıyla markalar iletişim stratejilerini ne kadar çok gökkuşağının renklerine karşı açık tutarsa o kadar çok kişiye dokunabiliyor. Toplumun genel normlarına uyan kişiler de markaların dijital pazarlama iletişiminde çeşitliliği ön plana çıkarmasını bekliyor ve bunu sadakat oluşturmada önemli bir argüman olarak görüyor.
İletişimin her alanı yeşilleniyor
Öyle bir jenerasyon geldi ki artık klasik iletişim kurallarının işe yaramayacağı, elinin ulaşamayacağı kör noktalar oluştu. Bunu en çok da iletişimin dilinde ve tonunda hissediyoruz. Şöyle ki, Z kuşağı önemli olduğunu hissetmek istiyor ama öncelik sıralamasında bir şeyi daha alıyor; dünyayı! Markalardan da tıpkı bir iklim aktivisti gibi çalışmasını, sürdürülebilir çözümler sunmasını, her alanda yeşil bir bakış açısıyla hareket etmesini bekliyor. Pazarlama stratejilerine çevre farkındalığı konusunu entegre eden ve karamsarlıktan ziyade pozitif mesajlar veren markalar, tüketici eğilimlerini büyük ölçüde etkiliyor. Bu noktada iletişim dilini ve karakterini yeşillendiren markalar, tüketicilerin de kalbini kazanıyor.
Karma gerçekliğe geçiş başlıyor
Dijital araçların hayatımıza hızla entegre olmasıyla karma bir gerçeklik oluştuğu aşikâr. Bu karma ve kompleks yapıyı pazarlama iletişimine taşımaksa bugünlerin önemli bir trendi olarak karşımıza çıkıyor. Sanal ve gerçek dünyanın bir araya geldiği ve tüketicilere gerçek üstü bir deneyimin yaşatıldığı karma gerçeklik, yüksek bütçeli işlerde sıklıkla kullanılacak gibi görünüyor. Sanal gerçeklik (VR) ve artırılmış gerçeklik (AR) teknolojilerinin bir üst versiyonu olan bu çarpıcı deneyim, gerçek zamanlı deneyimler yaşamak için markaların elini güçlendirecek önemli bir argüman.
Hoş geldin yapay zekâ!
Üretimden tasarıma kadar hayatın her alanında kullanılan yapay zekâ, pazarlama iletişimini de büyük oranda destekliyor. Aslında sessiz bir şekilde ilerleyen yapay zekâ, hali hazırda algoritmalar aracılığıyla kullanılıyor. Etkileşim kurduğunuz sosyal medya gönderilerini, gördüğünüz arama sonuçlarını ve hatta size gösterilen reklamları belirleyen algoritmalar, önümüzdeki dönemde daha fazla kullanım alanı bulacak. Markalar yapay zekâ (AI) teknolojilerini ve imkanlarını başarılı bir şekilde iletişim stratejilerine entegre ederek doğru ürün/hizmeti doğru mesajlarla doğru adrese ulaştırabilirler. O zaman hoş geldin yapay zekâ, hoş geldin akıllı iletişim!
